• Sonuç bulunamadı

IV. Ali Kemal’in İlm-i Ahlak Adlı Eseri

IV.III. Eserin Önemi

1.1. Nazari Ahlak

1.1.1. Ahlakın Mahiyeti ve Ahlak İlminin Tarihçesi

Arapça’da “seciye, tabiat, huy, karakter” gibi manalara gelen “hulk” kelimesinin çoğulu olan ahlak; Ali Kemal’e göre, insanın iyi veya kötü olarak vasıflandırılmasına yol açan manevi nitelikleri, huyları ve insanın, bunların etkisiyle ortaya koyduğu iradeli davranışlarının bütününü ihtiva eder. Ahlak, aynı zamanda bu konularla ilgili ilim dalının da adıdır.108

Ona göre hiçbir toplum ahlaktan uzak yaşayamaz. Kaynağı ister dine, isterse de başka bir otoriteye dayansın, insanlar arası davranışların bir kısmı her zaman “iyi” ve “kötü” gibi değer yargılarına tabi tutulmakta ve bu yargıların bulunduğu yerde ahlâkî davranışlar söz konusu olmaktadır. Bu itibarla disiplin olarak ahlâkın, incelenmesi gereken vazgeçilmez bir alan olduğu söylenilmelidir. Ali Kemal’in de “İlmi Ahlak” adlı eserini kaleme almasının altında yatan sebep budur.109

Çocukken büyüklerimiz bizi birçok şeye teşvik ederken birçok şeyden de men ederlerdi. İnsanoğlu hayatı boyunca daima emreden ve yasaklayan buyruklarla

108 Ali Kemal, a.g.e., s. 7-8; Enver Ören ve Heyeti, Dini Terimler Sözlüğü, C. 1, s. 14-15,194; Komisyon, Dini Kavramlar Sözlüğü, Ankara 2006, s. 13-14; Orhan Hançerlioğlu, Felsefe Ansiklopedisi, İstanbul

1993, C. 1, s. 32.

karşılaşmaktadır. Bu noktada iyi ve kötü, sakıncalı ya da sakıncasız gibi yargıların her toplumda -boyutları farklı da olsa- bulunduğunu söyleyebiliriz. Ahlak iyinin ve kötünün konu edildiği bir alandır.110

Düşünüre göre ahlak, insan yaşamı ve saadeti içindir. Çünkü ahlak olmayınca insan hayatı; musibetlerin en şiddetlisine müptela, (Örneğin; günümüzde Hiv vürüsü) insan haysiyet ve şereften yoksun, geleceği karanlık ve sosyal olarak ölümcül bir hastalığa düşmüş sayılır.111

Ali Kemal bu ilmin XIX yüzyılda Osmanlıda yeni kurulmaya başladığını ileri sürer. Osmanlının ilk dönemlerinde ahlak için Hikmet-i Ameliyye, İlmu-l Edeb, İlmu Tehzibi'n- Nefs ifadeleri kullanılırken, son dönemlerde "Ahlak" ve "İlm-i Ahlak" terimleri kullanılmaya başlanmıştır. Ona göre cemiyetlerin ana cevheri, sosyal varlıklarının ve bekanın sebebi olarak görülen ahlak, aynı zamanda Ruh Tabibliği (Tıbb-ı Ruhani), olarak isimlendirilmiştir.112

Düşünürümüz, bilgi ile ahlak arasında sıkı bir münasebet görmektedir. Maarifi, ilim ve sanatları ahlaka dayandırır. Osmanlının tekrar eski güç, kuvvet ve canlılığına kavuşabilmesi için ahlaki meziyetleri, fazilet ve terbiyeyi ilmin ve bilginin önüne geçirmesi gerektiğini savunur. Neticede İslam cemiyetlerinde arzu edilen her çeşit maddi ve manevi kalkınmanın da ancak ahlaki faziletlere sarılmakla mümkün olabileceğini ileri sürer.113

1.1.1.1. Ahlakın Kısımları

İslam ahlakçıları “hulk”u iki kısma ayırmışlardır:

1.1.1.1.1. Genel Kısımlar 1.1.1.1.1.1. Hulk-ı Tabi’i

İnsanın yaratılıştan gelen nitelikleri, tabiatıyla uyuşan veya yaratılışında gizli ve saklı bulunan ahlak.114

110 H. Erdem, a.g.e., s. 31-35. 111 Ali Kemal, a.g.e., s. 8-9. 112 Ali Kemal, a.g.e., s. 12-13. 113 Ali Kemal, a.g.e., s. 12. 114 H. Erdem, a.g.e., s. 13.

1.1.1.1.1.2. Hulk-ı Kesbi

Fiil ve davranışlar şeklinde meydana gelip istikrar kazanan ve diğer insanlarla görüşüp kaynaşmaya, âdet ve alışkanlıklara dayanan huydur.115

Başta hadisler olmak üzere, İslâmî kaynaklarda “hulk” ve “ahlak” terimleri genellikle iyi ve kötü huyları, fazilet ve reziletleri ifade etmek üzere kullanılmış; faziletler “hüsnü’l-hulk”, “mehāsinü’l ahlāk”, “mekārimü’l-ahlāk”, “ahlāku’l-hasene” ve “ahlāku’l-hamīde” olarak vasıflandırılırken; reziletler “sū‘ü’l-hulk”, “ahlāku’z- zemīme” ve “ahlāku’s-seyyi’e” gibi terimlerle karşılanmıştır. “Ahlak” tabirinin yanında; yeme, içme, sohbet, yolculuk gibi günlük hayatın çeşitli alanlarıyla ilgili davranış ve görgü kurallarına, terbiyeli kibar ve takdire şayan davranış biçimlerine “edeb” veya “âdâb” da denilmiştir. İslâmî literatürde “edep” terimi ilk dönemlerden itibaren özel davranış alanları hakkında kullanılırken; “ahlak”, her türlü tutum ve davranışın kaynağı mahiyetindeki ruhî ve manevi melekeleri, insanın manevi terakkisini sağlamaya yönelik bilgi ve düşünce alanını ifade etmiştir. “Edeb” kelimesinden türeyen “te’dīb”in ise bir insanı herhangi bir konu hakkında bilgilendirip eğitme anlamı mevcuttur.116

Miladi sekizinci yüzyıldan itibaren yazılmaya başlanan edep kitaplarında, “edeb” teriminin, iyi bir eğitimle kazanılmış karakter disiplini, takdire değer hareketler, toplum içinde çeşitli kesimlerin birbirlerine karşı takınmaları gereken ve daha sonra “âdâb-ı muâşeret” denilecek olan medenî ve ahlâkî davranış tarzları ve bu hususlarda gerekli olan pratik bilgiler hakkında kullanıldığı görülür. Bu noktada; “ahlak” kavramının hem güzel hem de kötü ahlak şeklinde kullanımı göz önünde bulundurulursa, “edeb” kavramının “ahlak”ın “güzel ahlak” terimi ile temsil edilen kısmına tekabül ettiğini söyleyebiliriz.117

Ali Kemal tarafından genel kabul gören sınıflandırmaya göre, ahlak ilmi iki ana bölüme ayrılır:

1.1.1.1.1.2.1. Teorik (Nazarî) Ahlak

Ahlak ilminin bu kısmı; iyi ve kötünün ne olduğu, iyilik ve kötülüğün kaynağı, faziletin mahiyeti, vicdan ve sorumluluk meselelerini araştırır ve bu şekilde “ahlak”ın temel problemlerini çözmeye çalışır. Buna göre; teorik ahlak, pratik ahlaka zemin

115 H. Erdem, a.g.e., s. 13-14.

116 Recep Kılıç, Ahlakın Dini Temeli, Ankara 2009, s. 1-2; İ. Agah Çubukçu, İslam’da Ahlak ve Manevi Vazifeler, Ankara 1974, s. 24-27; U. Kaya, a.g.e., s. 21-23.

117 Ahmet Rıfat, Tasvir-i Ahlak, Tercüman 1001 Temel Eser (62), s. 63-65; Enver Ören ve Heyeti, a.g.e.,

hazırlamakta ve ona dayanak olmaktadır. Pratik ahlak, nazarî ahlakın tatbikatı mahiyetinde olduğundan, ahlak sahasındaki önemli tartışmalar genellikle nazarî ahlak sahasında yapılmaktadır.118

1.1.1.1.1.2.2. Pratik (Amelî) Ahlak

Nazarî ahlakın ortaya koyduğu prensiplerin insan hayatının çeşitli safhalarında ne şekilde tatbik edildiğini ve ortaya çıktığını inceleyen, ahlak ilminin bu kısmıdır. Amelî ahlak; şahsi hayat, aile, cemiyet, vatan ve insanlık sahalarında kendini gösterir. İnsanın sorumluluğu; kendi nefsinden başlamak üzere sırasıyla, içinde yaşadığı aile, toplum, vatan ve bütün insanlık şeklinde bir yol izleyerek genişler.119

1.1.1.1.2. Özel Kısımlar

Ali Kemal’e göre ahlak üçe ayrılır:

1.1.1.1.2.1. Hüsnü Ahlak: Emredilen farzları yerine getirmek…

1.1.1.1.2.2. Kübhü Ahlak: Yasaklanmış şeyleri işlemek gibi…

1.1.1.1.2.3. Ne Hüsün Ne de Kübüh Olan Ahlak: Hüsn ve kubuh ile mevsuf

olmayıp mübah ve câiz olandır.120

Benzer Belgeler