• Sonuç bulunamadı

Dalgacık Teorisinin Ekonomi ve Finans Alanında Kullanımı

4.3. Dalgacık Teorisi

4.3.5. Dalgacık Teorisinin Ekonomi ve Finans Alanında Kullanımı

yapılmak istenen analizlerin sonuçlarının daha iyi ve tutarlı olmasını sağlamaktadır. Bu tip gelişmelerden birisi olan dalgacık teorisi, ekonomi ve finans alanında 1980'li yıllardan itibaren kullanılmaya başlamıştır. Özellikle, yüksek gözlem sayısına sahip olan veriler, dalgacık teorisi kullanılarak en ufak frekanstan en uzun frekansa kadar tüm karakteristiğini kaybetmeden incelenebilmektedir. Çalışmanın bu kısmında, dalgacık teorisini finans ve ekonomi alanında kullanan çalışmalardan kısaca bahsedilmektedir.

Ramsey ve Lampart (1998), para arzı ve gelir arasındaki ilişkiyi inceledikleri çalışmalarında, serilerin mevsimsellik ve beyaz gürültü içeren halinin, dalgacıklar aracılığıyla daha yumuşak hale getirilerek incelenmesinin gerekliliğinden bahsetmişlerdir. Çalışmada, seriler altı alt dalgacığa ayrılmış ve her bir frekans için değişkenler arasındaki nedensellik ilişkisi incelenmiştir. Çalışmanın sonucuna göre, frekans ölçeği yükseldikçe para arzından gelire doğru nedensellik tespit edilirken, düşük frekans ölçeklerinde ise nedenselliğin yönü gelirden para arzına dönmüştür

Ramsey (1999), Dalgacık teorisi yardımıyla ekonomik ve finansal veriler üzerine yapılan çalışmaları ve dalgacık teorisinin kullanılabileceği alanları ele almıştır. Çalışma sonucunda, dalgacıkların ekonomik ve finansal verilerin istatistiki analizinde uygulanabilir bir forma ulaştığını, yapılabilecek çalışmalarla kullanılabilir alanın daha da genişleyebileceği neticesine ulaşmıştır.

Gallegati (2008), 1961-2006 yılları arasında ABD’de Dow Jones hisse senedi fiyat endeksi ile endüstri üretim endeksi verileri için azami çakışık kesikli dalgacık dönüşümü uygulamıştır. Uygulamada kullanılan filtre ise Deabuchies’tir. Çalışmada, dalgacıkların varyansı ve çapraz korelasyon analizi gerçekleştirilmiştir. Analiz sonucuna göre, borsa getirilerinin ekonomik faaliyetlere önderlik ettiği, ancak 16 aylık ve daha uzun periyotları karşılayan düşük frekanslarda bu durumun geçerli olduğu ortaya çıkmaktadır.

Huang (2011), NASDAQ ve TWSE arasındaki ilişkiyi çok değişkenli BEKK-GARCH modeliyle incelemiştir. Kesikli dalgacık dönüşümünün kullanıldığı

çalışma sonuçlarına göre, NASDAQ getiri serisinin TWSE’nin hareketlerini etkilediğini, ancak her bir frekansta eşit bir etki gözlenemediği tespit edilmiştir. Getirilerin ve yayılmanın yönünün de frekanslar arasında farklı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Jammazi ve Aloui (2015), Körfez İşbirliği Konseyi üyesi ülkeler için MODWT yöntemini kullanmışlardır. Üç alt dalgacığın kullanıldığı çalışmada dalgacık pencereli çapraz korelasyon incelenmiştir. Analiz sonuçlarına göre, enerji tüketimi ile ekonomik büyüme arasında çift yönlü, enerji tüketiminden karbonmonoksit salınımına doğru tek yönlü nedensellik ilişkisi tespit edilmiştir.

Berdiev ve Chang (2015), Asya-Pasifik ülkelerinde konjonktür dalgalanmalarının birlikte hareket edip etmediğini dalgacıklar yöntemi ile incelemişlerdir. Çalışma sonucuna göre, Çin, Japonya ve ABD’nin konjonktür dalgalanmalarının diğer Asya-Pasifik ülkelerindeki konjonktür dalgalanmaları ile senkronize hareket ettiği, konjonktür dalgalanmalarının senkronizasyonunun ise frekanslara göre farklılık gösterdiği tespit edilmiştir.

Bouoiyour ve Selmi (2015), Mısır’da döviz kuru oynaklığı ve ihracat performansını dalgacıklar teorisi yardımıyla yedi dalgaya ayrılmış seriler üzerinden GARCH modeli ile incelemişlerdir. Analiz sonuçları, değişkenler arasındaki ilişkinin frekans değişimine, kaldıraç oranına ve switching rejimine bağlı olduğunu söylemektedir. Düşük frekanslı serilerde, döviz kuru oynaklığının ihracat üzerindeki etkisini gösteren katsayı, yüksek frekanslı serilerin katsayılarından daha yüksek çıkmaktadır.

Boubaker ve Raza (2017), BRICS ülkelerinin borsaları ile petrol fiyatları arasındaki oynaklık yayılma ilişkisini MODWT yardımıyla DCC-GARCH modeliyle incelemişlerdir. Çalışma sonuçları, zaman içerisinde değişen oynaklık olduğunu, petrol fiyatlarının ve borsa endekslerinin kendi geçmiş şoklarından ve oynaklıklarından da etkilendiğini göstermektedir.

Liu vd. (2017), 2003-2014 dönemini kapsayacak şekilde, ham petrol fiyatları, S&P500 endeksi ve MICEX endeksi arasındaki oynaklık yayılma etkisini dalgacık

tabanlı BEKK-GARCH modeliyle incelemişlerdir. Çalışma sonuçlarına göre, yayılma etkisi frekanslar arasında değişiklik göstermektedir. Petrol ve borsa arasındaki oynaklık yayılma etkisi ABD’de kısa dönemde değişirken, Rusya’da ise tüm zaman ölçeğinde değişim göstermektedir. Bu sonuçlar, petrol ve borsa ilişkisinin ABD’de uzun vadede zayıfladığını, Rusya’da ise ilişkinin tüm zaman ölçeğinde ise yakınlaştığını göstermektedir.

BEŞİNCİ BÖLÜM

TÜREV PİYASALARIN SPOT PİYASA OYNAKLIĞINA VE İSTİKRARINA ETKİLERİNİN İNCELENMESİ

Türev piyasaların işlem görmeye başlamasıyla birlikte spot piyasaların oynaklığının nasıl değiştiğini inceleyen çalışmalar literatürde geniş yer kaplamaktadır. Türev piyasalardan spot piyasalara doğru oynaklık yayılma etkisini inceleyen çalışmaların sayısı ise çok nadirdir. Bu tezde, Türkiye’de hem spot piyasada hem de türev piyasada işlem gören BİST 30 endeksinin türev piyasadan spot piyasaya doğru oynaklık yayılma etkisinin olup olmadığı frekans bazlı, çok değişkenli GARCH modelleri ile incelenmektedir.

Çalışmanın bu kısmında, bu alanda yapılmış çalışmalar ve ulaştıkları sonuçlar incelenmektedir. Daha sonraki kısımlarda ise, analiz ile ilgili bilgiler ve analiz sonuçlarına yer verilmektedir.

5.1. Literatür Taraması

Türev piyasalar ve spot piyasalar arasındaki oynaklık etkileşimini inceleyen çalışmalar, genellikle türev piyasa işlemlerinin başlamasıyla birlikte spot piyasa oynaklığının nasıl tepki verdiğini incelemektedir. Bu tarz çalışmalar birçok ülke ve finansal piyasa için farklı yöntemler uygulanarak gerçekleştirilmiştir. Literatür taraması, daha anlaşılır olabilmesi amacıyla dünyadaki farklı piyasalar ve Türkiye’deki piyasalar için ayrı ayrı ele alınmıştır.

5.1.1. Dünya’da Türev Piyasa ile Spot Piyasalar Arasındaki İlişkiyi