• Sonuç bulunamadı

3.4. Oynaklığın Ölçülmesi

3.4.12. Çok Değişkenli (Multivariate) GARCH Modelleri

3.4.12.2. BEKK-GARCH Modeli

Baba vd. (1991) tarafından önerilen ve daha sonra Engle ve Kroner (1995) tarafından geliştirilen BEKK parametrizasyonu, VECH parametrizasyonunda karşılaşılan varyans-kovaryans matrisi ht‟nin pozitif tanımlı olması sorununun çözümü için öneri niteliği taşımaktadır. BEKK parametrizasyonu da VECH gibi, koşullu kovaryans matrisini doğrudan modelleyen bir parametrizasyondur (Silvennoinen ve Terasvirta, 2009: 203). MGARCH modellerinde, tüm parametrizasyonların kullanılır olabilmesi için ht‟nin, hata terimlerinin ve bilgi setinin (xt) tüm değerleri için pozitif tanımlı olması gerekir. VECH gösteriminde ve

hatta köşegen gösterimde, bu kısıtlamanın kontrolü kolay olmadığı gibi, uygulamada kullanımı da kolay değildir (Engle ve Kroner, 1995: 126).

BEKK parametrizasyonu ile, modelin optimizasyon sürecinde koşullu varyans matrisinin pozitif tanımlı olma koşulunu sağlaması amaçlanmaktadır (Tse ve Tsui, 2002: 352). Bu yüzden, BEKK parametrizasyonunun en önemli özelliği kareli (quadratic) yapısı nedeniyle, pozitif tanımlı olmaları için parametreler üzerinde herhangi bir kısıt kullanılmasına gerek kalmamaktadır. Bu model aşağıdaki denklemde şu şekilde tanımlanmaktadır (Engle ve Kroner, 1995: 127):

ℎ𝑡= 𝑓0𝑓0+ ∑𝐾𝑘=1∑𝑞𝑖=1𝐵𝑘𝑖 𝜀𝑡−𝑖𝜀𝑡−𝑖 𝐵𝑘𝑖+ ∑𝐾𝑘=1∑𝑝𝑖=1𝐺𝑘𝑖 ∑ 𝑡 − 𝑖 𝐺𝑘𝑖 (3.50) Toplama limiti K, sürecin genelleştirme derecesini belirler. Burada;𝑓0 üçgensel matris, 𝐵𝑘𝑖 ve 𝐺𝑘𝑖 nxn boyutlu parametre matrisleridir. BEKK modelinin parametreleri, VECH modelinde olduğu gibi farklı gecikmeli terimlerin ℎ𝑡'nin elemanlarına etkisini doğrudan göstermez; BEKK, VECH parametrizasyonunun özel bir durumudur. BEKK modeli tüm muhtemel pozitif tanımlı doğrusal köşegen modelleri kapsar ve bu anlamda geneldir (Engle ve Kroner, 1995: 127). 𝑛 = 2 𝑣𝑒 𝐾 = 𝑝 = 𝑞 = 1 şeklinde tanımlanmış BEKK modelinin matris gösterimi aşağıdaki gibidir (Erdoğan ve Bozkurt, 2009:149):

[ℎ11,𝑡 ℎ12,𝑡 21,𝑡 ℎ22,𝑡] = [ 𝑓110 𝑓21𝑓 22∗] [ 𝑓11𝑓 21∗ 0 𝑓22∗] + [𝑏𝑏11∗ 𝑏21∗ 12∗ 𝑏22∗ ] [ ℎ11,𝑡−1 ℎ12,𝑡−1 ℎ21,𝑡−122,𝑡−1] [ 𝑏11𝑏 12∗ 𝑏21∗ 𝑏22∗ ] [𝑔𝑔11∗ 𝑔21∗ 12∗ 𝑔22∗ ] [ 𝜀1,𝑡−12 𝜀 1,𝑡−1𝜀2,𝑡−1 𝜀2,𝑡−1𝜀1,𝑡−1 𝜀2,𝑡−12 ] [ 𝑔11𝑔 12∗ 𝑔21𝑔 22∗ ] (3.51)

BEKK ve VECH parametrizasyonları karşılaştırıldığında, BEKK'in parametre sayısını önemli ölçüde azalttığı görülmektedir. n=2 için VECH gösterimi 21 parametre gerektirirken, BEKK parametrizasyonu sadece 11 parametre kullanmaktadır. Bu sayı değişken sayısının artması ile daha büyük farklar göstermektedir. BEKK (1,1,K) parametrizasyonunda parametre sayısı n(5n+1)/2’dir. Bu sayıyı ve dolayısıyla modelin genelliğini azaltmak için köşegen BEKK parametrizasyonu kullanılabilir; bu durumda 𝐵𝑘 ve 𝐺

𝑘∗ köşegen matrisler olur. Bu model aynı zamanda bir köşegen VECH modelidir, ancak daha az geneldir. Köşegen BEKK‟te kovaryans denklemlerinin parametreleri (hijt, i≠j), varyans denklemlerinin

parametrelerinin çarpımları tarafından belirlenir. Köşegen VECH parametrizasyonu pozitif tanımlılığı sağlamazken, bu model sağlamakta ve parametre sayısını azaltmaktadır. Köşegen VECH 9 parametre, köşegen BEKK 7 parametre gerektirir (Akel, 2011:32-33). BEKK modelinin sağladığı pozitif tanımlılık avantajının yanında, parametre sayısını da azaltma özelliğine sahip olan köşegen BEKK parametrizasyonu n= 2 ve K = p = q = 1 için denklem 46'daki gibi ifade edilir;

[ℎ11,𝑡 ℎ12,𝑡 21,𝑡 ℎ22,𝑡] = [ 𝑓110 𝑓21𝑓 22∗] [ 𝑓11𝑓 21∗ 0 𝑓22∗] + [𝑏011∗ 𝑏0 22∗ ] [ ℎ11,𝑡−1 ℎ12,𝑡−1 ℎ21,𝑡−122,𝑡−1] [ 𝑏110 0 𝑏22∗ ] [𝑔011∗ 𝑔0 22∗ ] [ 𝜀1,𝑡−12 𝜀 1,𝑡−1𝜀2,𝑡−1 𝜀2,𝑡−1𝜀1,𝑡−1 𝜀2,𝑡−12 ] [ 𝑔11∗ 0 0 𝑔22∗ ] (3.52)

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

DALGACIK (WAVELET) TEORİSİ

Dalgacık teorisi, uygulamalı matematik biliminin genişletilmiş ve nispeten daha yeni bir yöntemidir. Bu yöntem, verileri, sinyalleri ya da operatörleri farklı frekans bileşenlerine ayırmaya ve daha sonra ölçeğiyle eşleşen her bileşeni incelemeye olanak tanımaktadır. Matematikten fiziğe, mühendislikten ekonomiye kadar birçok alanda kullanılabilirliği olan dalgacık teorisi serilerin kısa-orta-uzun ölçeklerde incelenmesine imkan sunar. Bu yönüyle dalgacık teorisi birçok pozitif avantaja sahip olmaktadır (Daubechies, 1999: 1).

Dalgacık teorisinin temeli sayılan Fourier dönüşümü, verilerin ya da sinyallerin frekans tanım kümesine çevrilmesini sağlamaktadır. Ancak bu işlemi gerçekleştirirken bazı eksiklikler ortaya çıkmaktadır. Bunlardan en önemlisi, Fourier dönüşümü yapıldığında frekans boyutunda bilgiler incelenebilirken zaman boyutunda bilgiler gözlemlenememektedir. Bu nedenle Gabor tarafında kısa zamanlı Fourier dönüşümü (KFD) ortaya konmuştur. KFD, verilerin hem zaman boyutunda hem de frekans boyutunda incelenmesine imkan tanırken, zaman aralığı tüm frekanslar için aynı olduğundan kullanışlılığı düşük olmaktadır. Tüm bu incelemelerin ardından frekansların zaman içerisindeki durumunun değişebileceğini dikkate alan dalgacık teorisi geliştirilmiş ve ihtiyaçlara uygun olacak şekilde farklı yaklaşımlar ortaya çıkmıştır.

Çalışmada ele alınacak olan yöntem dalgacıklara ayrılmış serileri kapsadığı için bu kısımda dalgacık teorisinin tarihi, gelişim süreci ve yöntemleri ele alınacaktır. Serilerin ya da sinyallerin frekanslara ayrılması Fourier’ın çalışması ile ortaya çıktığı için ilk önce Fourier analizi ele alınacak, daha sonra KFD, sürekli ve kesikli dalgacık dönüşümleri detaylarıyla incelenecektir.

4.1. Fourier Analizi

Fourier analizi, Fransız matematikçi ve fizikçi Jean-Baptiste Joseph Fourier’in 1807’de yazdığı “Isının Analitik Kuramı” adlı eseri ile ortaya çıkmıştır. Fourier bu çalışmada ısının insan vücudunda yayılmasını ve dağılmasını sinüsodial fonksiyonlarla açıklamaya çalışmıştır (Gürsakal, 2009: 8). Fourier analizi,

mühendisliğin ve sosyal bilimlerin birçok alanında kullanılabilmektedir. Bu analiz veriyi (sinyali) bir alandan, verinin birçok özelliğinin ortaya çıkmasına neden olan bir başka alana dönüştürmektedir. Bu dönüşümlerden birisi spektral ya da frekans alanı olarak adlandırılırken, orijinal verinin alanı genellikle zaman alanı ya da spatial (uzlamsal) alan olarak adlandırılır. Fourier analizi hem Fourier dönüşümünü hem de Fourier serilerini içermektedir (Goswami ve Chan, 2011: 34).

Fourier serileri, herhangi bir periyodik fonksiyonun, sinüs ve kosinüs ya da buna benzer sinüsoid yöntemlerle oluşturulmuş periyodik fonksiyonların toplamı olarak nitelendirilmektedir (Brandwood, 2003: 4). Fourier serileri ile Fourier dönüşümü iki farklı fonksiyon sınıfı içerdiği için matematikçiler tarafından ayrı ayrı ele alınmaktadır. Mühendislik bilimi ise Fourier dönüşümünün T zamanlı periyodik bir fonksiyonun sonsuza yakınsamasına izin vererek Fourier serilerinin bir uzantısı haline geldiğini savunmaktadır. Bu tartışmadan hareketle reel değerli bir periyodik fonksiyon 𝑝(𝑡), [𝑝(𝑡) = 𝑝(𝑡 + 𝑇)], Fourier serisi olarak gösterilecek olursa (Goswami ve Chan, 2011: 35);

𝑝(𝑡) = ∑∞ 𝛼𝑘𝑒𝑗𝑘𝜔0𝑡

𝑘=−∞ (4.1)

𝛼𝑘 =1𝑡∫𝑡0+𝑇𝑝(𝑡)𝑒−𝑗𝑘𝜔0𝑡

𝑡0 (4.2)

Denklem (4.1) ve (4.2)’de, 𝛼𝑘 Fourier katsayılarını, 𝑇 = 𝑘𝜔0 periyodu, 𝜔0 ise temel frekansı ifade etmektedir. {𝑒𝑘} = {𝑒𝑗𝑘𝜔0𝑡}, 𝑘 ∈ 𝑍 şeklinde oluşturulmuş fonksiyon kümesi 𝐿2[𝑡

0, 𝑡0+ 𝑇]’de ortogonal5 (dikey) bir temel oluşturur.

𝑡𝑡00+𝑇𝑒𝑘𝑒̅𝑙𝑑𝑡 = 𝑇𝛿𝑘,𝑙 (4.3)

𝛼𝑘 katsayısı iç çarpım şeklinde tekrar formüle edildiğinde;

𝛼𝑘 =1𝑇(𝑒𝑗𝑘𝜔0𝑡, 𝑝(𝑡)) (4.4)

Denklemde, 𝑘𝜔0’da ki p(t) fonksiyonun ortogonal bileşenini temsil eder. Dolayısı ile Fourier serisi, {𝑒𝑘}’ye göre p(t)’nin ortogonal bir genişlemesidir denilebilir. Ancak seri (𝑘 = −𝑁, … … … , 𝑁) şeklinde kesilirse yukarıdaki ifade doğru

5 Ortogonal fonksiyonlar, “periyodik iki fonksiyon kümesinin çarpımlarının toplamı sıfır oluyorsa bu

olmayabilir. Ortogonal Fourier katsayıları, bu tür hatanın ortalama karesini en aza indirgeyebilmektedir. Sinüs ve kosinüs fonksiyonları kullanılarak Fourier serisi oluşturulacak olursa (Goswami ve Chan, 2011: 35):

𝑝(𝑡) =𝛼0

2 + ∑ (𝛼𝑘𝑐𝑜𝑠 ∞

𝑘=1 𝑘𝜔0𝑡 + 𝑏𝑘𝑠𝑖𝑛𝜔0𝑡), (4.5)

Bu denklemde 𝛼𝑘 ve 𝑏𝑘 reel sayılardır. Denklem sadece pozitif harmonikler kullanılarak gösterilirse;

𝑝(𝑡) = 𝑐0+ ∑∞𝑘=1𝑐𝑘cos (𝜔0𝑡 + 𝜃𝑘) (4.6)

|𝑐𝑘| = √𝛼𝑘2 + 𝑏

𝑘2, 𝜃𝑘 = 𝑡𝑎𝑛−1(−𝑏𝛼𝑘

𝑘) (4.7)

Burada, 𝑐𝑘 = |𝑐𝑘|𝑒𝑗𝜃𝑘 kompleks sayılardır. 𝛼𝑘 ve 𝑏𝑘 hesaplamak için gereken formüller ise (Goswami ve Chan, 2011: 36):

𝛼𝑘 =2𝑇∫ 𝑝(𝑡) cos 𝑘𝜔0𝑇 0𝑡 𝑑𝑡, (4.8)

𝑏𝑘 =𝑇2∫ 𝑝(𝑡) sin 𝑘𝜔0𝑇 0𝑡 𝑑𝑡, (4.9)

Denklem (4.6), Fourier serilerini göstermekte iken, (4.8) ve (4.9) numaralı denklemler ise Fourier dönüşümünü ifade etmektedir. Kısacası, Fourier katsayılarının tespit edilmesinin bir diğer anlamı da Fourier dönüşümü olmaktadır.

p(t) fonksiyonu incelenirken, p(t)=p(-t) ise fonksiyon çift, p(-t)=p(t) ise tek fonksiyon olarak adlandırılmaktadır. p(t) çift fonksiyon ise ∫ 𝑝(𝑡)−𝑛𝑛 𝑑𝑝 = 2 ∫ 𝑝(𝑡)𝑑𝑝0𝑛 olurken, tek fonksiyon için ∫ 𝑝(𝑡)𝑑𝑝 = 0−𝑛𝑛 sonucunu almaktadır. İncelenen fonksiyonun Fourier serisi sadece kosinüs teriminden oluşursa çift kosinüs olacak ve fonksiyon çift fonksiyon olarak adlandırılacaktır. Tersi durumda fonksiyonda bir tane sinüs terimi varsa fonksiyon tek olacaktır. Buradan hareketle Fourier sinüs serisi şu şekilde olacaktır (Gürsakal, 2009: 20);

𝑝𝑠(𝑡) = ∑∞𝑛=1𝑏𝑛sin (𝑘𝜔0𝑡) (4.10)

Fourier kosinüs serisi ise; 𝑝𝑐(𝑡) =𝛼0

2 + ∑ 𝑐𝑜𝑠

Fourier dönüşümünde, kompleks sinüsodial fonksiyonlar temel alınır. Kompleks üstel fonksiyonların her biri için bulunan frekanslar verinin o noktadaki frekansı ile karşılaştırılır. Veride sinüsün frekansı varsa Fourier katsayısı ve korelasyon yüksek çıkmaktadır. Bu katsayının yüksek olması da veri ile frekans arasında sinüs uyumunun yüksek olduğu anlaşılır (Küçük, 2004: 102-103).