• Sonuç bulunamadı

3 1 Dağlık Karabağ’a Yönelik Ermeni İddialara Aranan Hukuki Zemin

Ermeniler Dağlık Karabağ’a yönelik iddialarına hukuki açıdan zemin ararken 3 hukuki argüman ileri sürmektedirler. Birinci argüman Azerbaycan’ın Sovyetler Birliği’ne katıldığı zaman Ermenilerin yaşadığı Dağlık Karabağ’da tam kontrole sahip olmadığı ve sınırlarında devlet kontrolü sağlamaması nedeniyle Milletler Cemiyeti tarafından de jure tanımamasıdır. İkinci argüman 1991’de Sovyetler Birliği’nin parçalanması sırasında Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan’dan ayrılma kararı ve bölgede “Dağlık Karabağ” Cumhuriyeti’nin ilan edilmesidir. Bu bağlamda ayrılık kararı alınırken 3 Nisan 1990 tarihli “Müttefik Cumhuriyetlerin SSCB’den Ayrılması ile İlgili Meselelerin Çözülmesi Kuralları Hakkında” SSCB Kanunu’nun temel alındığı ileri sürülmektedir. Sözkonusu kanun ile ayrılma sürecinde özerk bölgeler Birlikte veya ondan ayrılan cumhuriyetlerin terkibinde kalma meselesini kendileri belirlemek ve kendi hukuki statüleri meselesini gündeme almak hukuku elde etmiştir. Üçüncü argüman ise Azerbaycan’ın Sovyet hukuki varisliğini reddetmesi ve böylece o dönem sahip olduğu sınırlarına hak iddia etmek hukundan mahrum kalması olarak gösterilmektedir.655

655

Azerbaycan tarafı ise bu argümanlara karşı kendi tutumunu ortaya koymaktadır. Öncelikle Milletler Cemiyeti’nin Azerbaycan’ı tanımaması argümanına karşı Azerbaycan tarafı şöyle cevap vermektedir. Britanya ordusu 1918’de Bakü’ye dahil olduğunda Müttefik Ordusu’nun kumandanı General Thomson Zengezur da dahil olmakla Dağlık Karabağ’ı Azerbaycan yönetimi içerisinde tanımış ve bölgenin Ermeni topluluğu da yaptıkları kongre ile resmen Azerbaycan yönetimini tanımıştır.656 Ayrıca 1918-1920 yıllarında faaliyet göstermiş Azerbaycan Cumhuriyeti yabancı devletlerle diplomatik ilişkiler kurarak birçok anlaşma imzalanmış ve 16 devlet Bakü’de temsilcilik açmıştır.657

İngiltere devlet adamı G. N. Curzon tarafından iler sürülen önerinin onaylanması ile 12 Ocak 1920’de Paris Barış Konferansı’nda Müttefiklerin Yüksek Konseyi Azerbaycan’ı de facto olarak tanımıştır.658

Öte yandan konferans sırasında kabul edilen memorandumda Azerbaycan hükumetinin tüm ülkede kontrole sahip olduğu gösterilmiştir.

Sovyetler Birliğ’ne dahil olarken Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan kontrolü altında olmaması argümanına karşın ise Rusya Komunist Partisi Kafkasya Bürosu kararları, özellikle de 4 Temmuz 1921 tarihli Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan’ın terkibinde tutulması gerektiği ile ilgili kararı659

gösterilmektedir. Ayrıca 13 Ekim 1921 Kars, 13 Aralık 1922 tarihli Transkafkasya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin kurulmasına ilişkin kararlarda Dağlık Karabağ Azerbaycan’ın sınırları içerisinde tanındı. 7 Temmuz 1923 tarihli kararla kurulmuş olan DKÖV 1936 ve 1977 Sovyet Anayasalarında Azerbaycan’ın hukuki parçası olarak gösterildi ve özerk bölge ve özerk cumhuriyetlerin bağlı olduğu cumhuriyetin rızası olmaksızın herhangi bir ayrılmanın mümkün olmayacağı anayasal seviyede hükme bağlandı. Bu nedenle Dağlık Karabağ’ın Ermenistan’a birleştirilmesi amacıyla 20 Şubat 1988’de başlayan ayrılma girişimlerinin tamamen hukuka ayrıkı olduğu görülmektedir. 2 Eylül 1991’de “Dağlık Karabağ

656 Yalçınkaya, Rus Realpolitiğinin..., s. 130.

657 ___Azerbaycan Xalq Cumhuriyeti Ensiklopediyası, I. Cilt, Baku: Lider Neşriyyat, 2004, s. 261. 658

Cemil Hesenli, Azerbaycan Xalq Cumhuriyyeti’nin Xarici Siyaseti (1918-1920), Baku: Garisma MMC, 2009, s. 368., https://media.turuz.com/Turkologi/2017/2598-

Azerbaycan_Xalq_Cumhuriyetinin_Xarici_Siyaseti-1918-1920-Cemil_Hesenli-Baki-2009-469s.pdf (02.10.2018)

659

Cumhuriyeti”nin bağımsızlık ilanı ise “Müttefik Cumhuriyetlerin SSCB’den Ayrılması ile İlgili Meselelerin Çözülmesi Kuralları Hakkında” 3 Nisan 1990 tarihli SSCB Kanunu’na dayandırılmağa çalışılmaktadır. Fakat bu kanun kabul edilmesinde amaç öncelikle Birlik coğrafyasında Birliğe üye devletlerin ayrılması durumunda onlar arasında karşılıklı ilişkilerin düzenlemesi olmuştur. Öte yandan müttefik devletlerin Birlik’ten ayrılması süreci ise ayrılan bölgelerde yapılmış olan referendumla mümkün olacağı ve bu referendumun yapılması kararının ise sadece o cumhuriyetin Yüksek Sovyeti tarafından kabul edilebileceği gösterilmektedir. Ancak bu prosedür gerçekleşirse özerk bölgeler kendi hukuki statüsünü belirlemek hukukuna sahip olacaktı. Ayrıca müttefik cumhuriyetlerde bu zorlu prosüdür gerçekleştikten sonra karar SSCB Millet Vekilleri Konseyi’nde onaylandıktan sonra özerk bölge Birlik’ten çıkabilirdi. Ancak SSCB hukuken varlığına son verilene kadar bu kanun uygulanmadı ve böylece hukuken geçerliliği de ortadan kalkmış oldu. Nitekim hiçbir Birlik ülkesi kanunla belirtilen ayrılma sürecini tamamlamıştır. Bu nedenle Ermenilerin Dağlık Karabağ’da sözkonusu kananu çerçevesinde bağımsızlık ilan ettikleri geçerli sayılamaz.660

Azerbaycan’nın SB’nin hukuki varisi olmaması nedeniyle Birlik zamanı sınırlarına hak iddia edemez argümanına baktığımızda ise Uti Possidetis Juris uluslararası hukuk doktrini ön plana çıkmaktadır. Şöyle ki sözkonusu doktrine göre yeni bağımsızlık kazanmış devletlerin sınırları onun uluslararası, bölgesel ve ulusal dayanağını oluşturmaktadır. Bu bağlamda “Uti Possidetis Juris” doktrini Azerbaycan’a bağımsızlığını ilan ettiğinde Dağlık Karabağ’ın da dahil olduğu tüm eski sınırlarına sahip olma hukuku tanımakta ve uluslararası hukuk tarafından da bu hukuku korumaktadır. Ermeniler ise Azerbaycan’ın bağımsızlığını ilan ettiğinde kendini 1918- 20 Azerbaycan Cumhuriyeti’nin varisi ilan etmesi nedeniyle Sovyet dönemi sınırlarına hak iddia etme hukukunun mahrum olduğunu ileri sürmektedirler. Fakat Viyan Konvansiyonu’nun 11. Maddesi’ne göre devletlerin hukuken varisliyi anlaşma ile

660

belirlenmiş sınırları bağlamamaktadır. Yani bu madde Azerbaycan’a Sovyet döneminde tanınmış sınırlarını bağımsızlık sonrasında da devam ettirmek hukuku tanımaktadır.661

III. 3. 2. Kendi Kaderini Tayin Hakkı Çerçevesinde Kırım ve Dağlık