• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: SÖZLÜ ÇEVİRİ EĞİTİMİ VE SÖZLÜ ÇEVİRİ EDİNÇLERİ EDİNÇLERİ

3.1. Dünyada ve Türkiye’de Akademik Sözlü Çeviri Eğitimi

Sözlü çeviri eğitiminin başlangıcını sağlayan koşullar İkinci Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkmıştır. Nazilerin yargılandığı Nürnberg Mahkemeleri’nde sözlü çeviri aracılığıyla sağlanan iletişim sayesinde sözlü çevirmenler ilk kez ön plana çıkmıştır. Bu farkındalıkla birlikte artan ihtiyaç doğrultusunda Avrupa’da ve daha sonra dünyanın pek çok ülkesinde önce üniversitelere bağlı çeviri enstitüleri sonraları ise yüksek eğitimde yer alan çeviri bölümleri kurulmuştur. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’nın ekonomik bütünleşme girişimleri çeviri gereksinimini arttırmış ve akademik çeviri eğitimi hem Avrupa’da hem de bütün dünyada başlamıştır62

(Eruz, 2003, s. 70).

Dünyada akademik çeviri eğitimi 20. yüzyılın sonlarına doğru başlamıştır. Heidelberg Üniversitesi 1932 yılında yazılı ve sözlü çeviri eğitimi vermeye başlayarak bu alandaki ilk kuruluş olmuştur. Daha sonra, 1940’lı yıllarda üniversitelerin bünyesinde, edebiyat fakültelerine bağlı olarak Cenevre (1941), Viyana (1943), Graz (1946), Innsbruck (1947), Germersheim (1947) ve Saarbrücken (1948) Enstitüleri kurulmuştur (Snell Hornby, 1999, s. 31). Antwerp, Brüksel, Kopenhag ve Trieste gibi diğer Avrupa şehirlerinde de kurumlar sözlü çeviri eğitimi vermeye başlamıştır. Bu enstitülerin yanı sıra 1957 yılında Sorbonne’da ESIT ve ISIT63

sözlü çeviri eğitimi kurumları kurulmuştur.

62http://www.ciuti.org/de/uber-uns/geschichte/ Erişim Tarihi: 20.04.2018

63 Institut Supérieur d'Interprétariat et de Traduction (Sözlü ve Yazılı Çeviri Enstitüsü)

http://www.isitinternational.com/isit-intercultural-studies-management-communication-school/ Erişim Tarihi: 20.04.2018

66

1962 yılında hem sözlü çeviri alanındaki tecrübelerin aktarımı hem de üye kurumların kendi aralarında iş birliği kurabilmesi ve standart oluşturabilmesi için CIUTI64

örgütü kurulmuştur. CIUTI’nin hedefi üniversite düzeyinde profesyonel yazılı ve sözlü çeviri eğitimi sunan kurumların uluslararası daimi gelişimi için eğitime içerik ve kalite standartları bakımından katkıda bulunmaktır. CIUTI, yazılı ve sözlü çeviri eğitiminde kalite açısından karşılaştırılabilir bir yapıyı amaçlamaktadır. CIUTI’nin amacı eğitimin standartlaştırılması ya da tek tipleştirilmesi değil daha çok eşdeğerliliği sağlamaktır65

. Avrupa Birliği de çok dillilik politikasını66

savunarak bünyesine katılan her ülkenin resmi dilini kendi resmi dillerinden biri olarak kabul etmektedir. Böylelikle yeterli becerilere sahip profesyonel yazılı ve sözlü çevirmenlere ihtiyaç da artmıştır. Artan ihtiyaçla birlikte, sözlü çeviri mesleğiyle ilgili derneklerin kurulması ve programların oluşturulması hızlanmış ve kalite standartları belirlenmiştir. International Association of Conference Interpreters67 (AIIC), CIUTI ve European Masters in Conference Interpreting68 (EMCI) belirtilen uluslararası kuruluş ve programlar arasında sayılabilir. Örneğin, AIIC’in üyelerine bakıldığında geçmişten bugüne meslek ve eğitim ilişkisinin nasıl değiştiğini görmek mümkündür. AIIC’in 1967 yılındaki üyelerine bakıldığında %50’sinin resmi bir sözlü çeviri eğitimi almamış sözlü çevirmenlerden oluştuğu görülmektedir. Ancak 1981 yılına gelindiğinde dönemin AIIC Başkanı Albert Daly’nin verdiği bilgilere göre, artan talep doğrultusunda mesleki eğitim kurumlarının açılmasıyla birlikte eğitim almamış sözlü çevirmenlerin AIIC’teki üyelik sayısı yıllar içerisinde azalmıştır (Feldweg, 1996, s. 67).

3.1.1. Türkiye’de Akademik Sözlü Çeviri ve Eğitimi

Türkiye’de Ford Vakfı’nın 1959 yılındaki girişimlerinin ardından 1963 yılında TESEV’in girişimleri ve Ford Vakfı’nın desteği ile sözlü çeviri eğitimi için ilk adımlar atılmıştır. Türkiye’nin sözlü çeviri ihtiyacını gidermek adına yurtdışı ayağı olan kurslar yabancı dilde yetkin olan kişiler tarafından verilmekteydi. Ancak bu eğitime katılım az sayıda olmuştur. Yıllar içerisinde sözlü çeviri kursları geliştirilmiştir.

64 Conférence Internationale Permanente d'Instituts Universitaires de Traducteurs et Interprètes (Üniversite Düzeyinde Çeviri Eğitimi Sunan Kurumların Uluslararası Daimi Konferansı

https://www.ciuti.org/, Erişim Tarihi: 14.06.2019)

65https://www.ciuti.org/uber-uns/geschichte/?lang=de Erişim Tarihi: 25.04.2018

66https://europa.eu/european-union/topics/multilingualism_en Erişim Tarihi: 25.04.2018

67

https://aiic.net/node/2379/who-we-are/lang/1 Erişim Tarihi: 25.04.2018

67

Doğan, Türkiye’de sözlü çevirinin nasıl başladığına ve ilk tercümanların nasıl bu alanı tercih ettiklerine dair detaylı bilgiler vermektedir (2009, s. 24-36). Küreselleşmenin etkilerini ülkemizde göstermeye başladığı o dönemlerde yabancı dil bilen kişiler öncelikle anlık iletişimi sağlamak amacıyla sözlü çevirmenlik yapmışlardır, daha sonrasında ise sözlü çeviriyi bir meslek olarak icra etmeye başlamışlardır.

1980’lı yıllarda uluslararası ilişkilerin artması sözlü çeviriye duyulan ihtiyacın artmasına sebep olmuştur ve böylelikle Türkiye’de ilk çeviri eğitimi 1982-1983 yılında başlamıştır (Doğan, 2009, s. 37). Küreselleşmenin etkisiyle Avrupa ülkeleri ve Türkiye, hem ticari ilişkilerini hem de siyasi ve kültürel ilişkilerini genişletmek için girişimlerde bulunmuştur. Dolayısıyla uluslararası ilişkiler ve Avrupa Birliği’ne giriş süreci Türkiye’de yazılı ve sözlü çevirmen ihtiyacını arttırmıştır. AB ile yürütülen müzakerelerin ve ileriye dönük Türkiye’nin de bu topluluğun bir parçası olma ihtimalini hem yazılı hem sözlü çevirmen ihtiyacını arttırmıştır. AB, yapısı ve yasaları gereği çok dilliliği savunan bir birliktir. Türkiye’nin AB üyeliğine kabul edilmesi halinde Türkçe birlik içerisinde Almancadan sonra en fazla konuşulan dil olacaktır.

Son yıllarda göç ve iltica süreciyle ilgili gelişmelere bağlı olarak sözlü çevirinin bir türü olan toplum çevirmenliğine duyulan ihtiyacın arttığını söylemek yanlış olmayacaktır. Bunun yanı sıra sağlık turizmi Türkiye’deki eğitim ve öğrenci değişim programları, tatil bölgelerine yerleşmiş olan Avrupalılar, Orta Doğu ülkelerinden Türkiye’ye gelen savaş göçmenleri ülkemizdeki yabancı toplulukları oluşturmaktadır. Ziyaret amacı ile bulundukları ülkenin diline hâkim olmayan insanlar sağlık, hukuk, emniyet, eğitim alanlarında sosyal hizmet alabilmek için toplum çevirmenlerine ihtiyaç duymaktadırlar. Avrupa ülkelerinde ve Amerika’da kurumsallaşma adına toplum çevirmenliğinde önemli adımlar atılırken sözlü çevirinin bu alanı ülkemizde henüz kurumsal bir hizmet değildir. Küreselleşmenin yanı sıra yakın zamanda Orta Doğu’da yaşanan çatışmalar sebebiyle Türkiye coğrafi konumundan dolayı bir geçiş yolu olarak çok fazla mülteci barındırmaktadır. Bu gelişmeler Türkiye’de toplum çevirmenliğinin ön plana çıkmasına yol açmıştır. Güven’in (2015, s. 75) verilerine göre Türkiye’de bir yılda 929 bin 124 doktor-hasta görüşmesinde çeviriye gereksinim duyulmuştur. Çeviriye gereksinim duyan Türk vatandaşları, iyi derece Türkçe bilmeyen Kürtlerdir. Güven tarafından yapılan bu hesaplamaya yabancılar dâhil

68

edilmemiştir. Özellikle 2011’den bu yana Suriye’den Türkiye’ye göç edenlerin sayısı arttıkça sağlık sektöründeki çevirmen gereksinimi de artmıştır.

Bugün sözlü çeviri eğitimi incelendiğinde Türkiye’de farklı üniversitelerde çeşitli dillerde mütercim-tercümanlık ve çeviribilim bölümlerinde sözlü çeviri eğitimi verildiği görülmektedir. ÖSYM tercih kılavuzundan elde edilen verilere69

göre 2014-2015 akademik yılında lisans düzeyinde çeviri eğitimi veren üniversitelerin sayısı devlet ve vakıf üniversiteleri ile birlikte 48 olup lisans derslerinde sözlü ve yazılı çeviri eğitimi bir arada verilmektedir. Sözlü çeviri eğitiminin sözlü anlatım dersi ile birinci sınıftan itibaren temelleri atılmaya başlamaktadır. İkinci ve üçüncü sınıfta verilen dersler kuram, yöntem ve daha sonra uygulama içeren derslerden oluşmaktadır. Son sınıfa gelindiğinde eş zamanlı çeviriye giriş niteliğinde uygulamalar öğrencilere yaptırılmaktadır. Boğaziçi Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesi gibi bölümlerde, öğrenciler yetenek sınavı sonuçlarına göre sözlü çeviri alanına yönlendirilmektedir. Boğaziçi Üniversitesi ve Bilkent Üniversitesi’nin sunduğu Konferans Çevirmenliği Tezsiz Yüksek Lisans Programı ile Avrupa Konferans Çevirmenliği Yüksek Lisans Programları Birliği'ne (European Masters in Conference Interpreting-EMCI) Türkiye'den kabul edilmiş programlardır.

Türkiye’de uzun bir süredir sözlü çeviri eğitimi verilmektedir ancak çoğu üniversitede sözlü çeviri alanının yazılı alandan daha az tercih edilmesi sözlü çeviri alanında uzmanlaşmayı tercih edenlerin de kısıtlı sayıda olduğunu göstermektedir. Güner’e göre 2005 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nde ve 2007 yılında Bilkent Üniversitesi’nde açılan lisansüstü programlarından 2012 yılına kadar İngilizce, Fransızca, Almanca ve İtalyanca dillerinde 25 mezun verilmiştir. Bu rakamlar akredite olmuş iki bölüme aittir. Diğer bölümlerden yetişen serbest sözlü çevirmenlerin sayısı bölümlerde verilen eğitime bağlıdır (Güner, 2012, s. 24-29). Bu bakımdan mütercim-tercümanlık ve çeviribilim bölümlerinin sözlü çeviri dersleri önem taşımaktadır. Bu açıdan öncelikle sözlü çeviri dersleri oluşturulurken dikkate alınan ölçütlerin incelenmesi gerekecektir.