• Sonuç bulunamadı

Dünyada Mekânsal Planlamanın Tarihi Gelişimi

1.3. MEKÂNSAL PLANLAMA KAVRAMI

1.3.1. Dünyada Mekânsal Planlamanın Tarihi Gelişimi

Amerika ve İngiliz dillerine bakıldığında Mekânsal planlama (spatial planning) bulunmayan bir terminolojidir. “Euro-English” (Avrupa İngilizcesi, avroingilizce) olarak adlandırılan bir terimdir. Bu terim, arazi kullanımı mevzuatını ve düzenlemesini değil, sadece mekânsal strateji ve göreceliliği yönlendiren bir ilke olarak açıklanmaktadır.

Uluslararası bir belge olan Avrupa Stratejik Gelişme Perspektifi (European Spatial Development Perspective – ESDP), İlk olarak İngiltere, Fransa ve Hollanda’nın uğraşları ile başlayan bir politikadır. Fakat ilerleyen zamanlarda Almanya'nın karşı çıkması üzerine "perspektif" adını alarak Avrupa Birliği’nde "de facto" olarak uygulanmaya başlanmış, kurumsal örtülü bir politika alanıdır. ESDP’nin başlıca amacı bilgiye ve altyapıya erişilebilirliği yükseltmek, çok merkezli bir mekânsal gelişme ve yeni bir kırsal - kentsel ilişki biçimini açıklamak, kültürel ve doğal değerleri korumak ve yönetebilmektir [34]. Mekânsal planlama gerçek boyutta Avrupa'nın, bir küresel güç olarak ortaya çıkması ve sürdürülebilir bir gelişme sergileyebilmesi için önemli bir kavramdır. Bu sebepten dolayı AB'nin iç pazar politikaları "pentagon" olarak bilinen (Londra, Paris, Milano, Münih, Hamburg) ve AB'nin GSYH'nın % 50’sini üreten bir saha oluşturulmuştur. Bu saha AB mekânının % 20’sini kapsamaktadır. Geri kalan sahalar çevre (periferi) olmakta fakat bölgesel olarak AB'nin % 80'ini oluşturmaktadır. Bu düzensiz gelişmeyi sadece verilerle ya da göstergelerle izlemenin yetmediğini, bunun mekânsal olarak da izlenmesi ve planlanması gerektiğini ortaya koymuştur [33].

ESDP, sektörel politikaların uygulamasında koordinasyonu oluşturulmasında bir çerçeve sunarken, tek bir kurumu sorumlu tutmamaktadır. Bunun tam tersi olarak planlamadan sorumlu tüm kurumların mekânsal ve sektörel uygulamada elini taşın altına sokması beklenmektedir. İşbirliğinin yerel, bölgesel, ulusal, uluslararası ve sınır ötesinde de sağlanması amaçlanmaktadır [33].

Mekânsal planlamada önemli çalışmalar yapan ve planlama geleneği olan Fransa, Hollanda ve Almanya gibi bazı merkez Avrupa Ülkelerinin ilkeleriyle tanımlanan bir Avrupalılaşma Süreci, genellikle Avrupa Birliği Projeleri ve girişimleriyle kurumsallaşmış ve Avrupa Bölgesel ve Mekânsal Siyasal Söylemi olarak benimsenmiştir. Bu bağlamda “Avrupa Mekânsal Planlaması” büyük oranda, Alman Raumplanung, Fransız le aménagement du territoire ve Hollanda ruimtelijke ordening sistemlerinin belli yönlerini alan bir melez mekânsal planlama modeli olarak görülmektedir. Mekânsal planlamanın Avrupalılaşması aşağıdaki unsurları kapsayan üç katmanlı bir süreç olarak görülebilir [4]:

Bir taraftan “Devlet, bölge ve mekânsal planlamanın Avrupalılaşması” ihtiyaç duyulduğu net bir şekilde ortadayken, ulusal mekânsal gelişme siyasallarının tekrardan

yönlendirilmesi açık bir şekilde Avrupa Mekânsal Gelişim bakış açısının merkezi unsurlarından birisi olarak tanımlandığının bilinmesi gerekmektedir [4].

Avrupa Mekânsal Planlamasının çeşitli bağlamlara çevrilmesi ve açıklanmasının çok farklı gelenekleri, siyasal yörüngelerini, kurumsal şekillendirmeleri ve siyasal endişeleri yansıtan çok güçlü ulusal karakteristikleri olduğu notu düşmektedir. Ayrıca, ağırlıklı olarak karşılaştırmalı planlama, siyasal bilimi ve Avrupa Bütünleşme Literatürüne dayanan, Avrupa da mekânsal planlama ve özellikle de Avrupa Mekânsal Gelişme bakış açılarının (AMGP) ulusal ve ulus-altı bölgesel bağlamlarda gerçekleştirilmesine ilişkin araştırmalarda bağlamın ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Bağlamsal ve karşılaştırmalı yaklaşımın geçmişin, kültürel ve planlama bağlamları üzerine yapılan planlama çalışmaları üzerine uzun zamandır var olan ilginin ve ayrıca daha yakın süreçlerde pozitivizm sonrası ve özellikle de siyasal analizine sosyal yapılandırmacı yaklaşımların bağlamsallık baskısının bir sonucu olduğunu göstermektedir [4].

Avrupa Birliğinin hazırlayıp basıma sunduğu Mekânsal Planlama Sistemleri ve Siyasaları Almanağı ‘tarihsel ve kültürel koşullar, coğrafi ve alan kullanım örüntüleri, anayasal, yönetsel ve yasal çerçeve, kentsel ve iktisadi gelişmişlik siyasal ve ideolojik amaçlar’ tarafından saptanan Avrupa Planlama geleneklerinin çeşitliliğine açıkça atıfta bulunmaktadır. Ayrıca, farklı şekillerde kullanılan belli tanımların ve terminolojinin kullanımı anlamının yerel biçimde olarak özgün ‘yasal, sosyo-ekonomik, siyasal ve kültürel güçleri’ yansıtabileceği söylenebilir. Fakat Almanak tarafından üretilen ideal- tipler sınıflandırması siyasa birleşmesine ilişkin bir tahmini yaklaşımla sınırlandırılmaktadır. Özellikle Birleşik Krallık ve İrlanda’nın planlama sistemlerinin alan kullanım düzenlemesi genel şeklinden uzaklaşarak en baskın olarak Almanya ve Hollandanın planlama şekilleriyle ilişkili kapsamlı-bütünleşik mekânsal planlama şekline yöneldiği belirlenmiştir. Ancak, Birleşik Krallık ve İrlanda gibi ülkelerdeki stratejik mekânsal planlama çalışmalarının algı düzeyi ve potansiyellerinin detaylı bütünleşik planlama amaçlarından Hollanda, Almanya ya da herhangi bir yerdeki pratik belirtilerinin belirgin şekilde değiştirilebildiği savunulabilir [4].

Bu şekilde düzenleyici çalışmalar, bütçe ayarlama ve düzenleme kişilerini, proje tekliflerini ve uygulamadaki mekânsal değişme ve gelişme doğrultularını anlamlı bir şekilde şekillendirmek için özel olarak stratejik planlama çalışmaları üzerine ulusal ve uluslararası araştırmalara olan ihtiyaç belirlenerek ortaya sunulmuştur [4].

Daha yakın süreçte, planlama uygulamasının oluşmasında normlar, değerler ve ilkeler gibi kavramlara gönderme yaparak planlama kültürü kavramı kullanılmıştır [4].

Friedmann’a göre planlama geleneği özel olarak mekânsal planlamanın farklı niteliklerdeki yorumlaması ve uygulamadaki değişkenliği işaret etmektedir: ‘belli birçok- uluslu yapıda, bölgede, kentte veya ülkede mekânsal planlamanın anlaşılmasına, kurumsallaşmasına ve onaylanmasına dair resmi ve informel yollar’. Knieling ve Othengrafen, Avrupa’daki planlama kültürüne ilişkin yakın tarihli karşılaştırmalı çalışmalarında farklı planlama kültürlerini tanımlayan siyasal ve yasal sistem ve yapılara ek olarak inançlar, değerler ve adalet kavramlarına özel bir önem vermektedir [4]. Diğer birtakım çalışmalar, Avrupa Birliği siyasası ve AMGP uygulamasının oluşturduğu etkileri üzerine bu kadar fazla yoğunlaşılmasına karşı çıkarak daha ileri gitmekte ve mekânsal strateji planlaması ve uygulamasındaki yakın geçmişteki değişimlerin oluşmasında ortaya çıkan çeşitliliğine işaret etmektedir. Albrechts, Belçika ve Avrupadaki diğer yerlerde mekânsal planlama pratiğinde değişimlere sebep olan, artan çevresel bilinç ve geleneksel yaklaşımlara ilişkin sorunların giderek daha ileri şekillerde tanınması şeklindeki unsurları tanımlamıştır. Nadin, Birleşik Krallıkta ‘yeni mekânsal planlama’ kavramına destek arayışlarında olgunlaşan var olan planlama sisteminin netliği ve performansı ile ilgili pragmatik endişeleri tanımlamaktadır. Harris ve Hooper, Galler Mekânsal Planı bağlamında, mekânsal çalışma yapımına karşın ardındaki genel iticilerden birisinin bir dizi sektörel siyasanın mekânsal etkilerinin eşgüdümüne ilişkin kaygılar olduğuna işaret etmektedir [4].

Daha geniş bir şekilde ele almak gerekirse bazı yazarlar Avrupa da mekânsal planlamada kısa geçmişte geri getirilen ya da ortaya konulan stratejik yaklaşımları daha geniş kurumsal ve yönetimsel peyzajdaki değişimlerle ilişkilendirmektedir. Özellikle, mekânsal planlama üzerinde stratejik bir siyasa aracı olarak yeniden oluşmuş bir odaklanma giderek artarak karmaşıklaşan hükümetler arası ilişkilere ve kurumsal parçalanma bağlamında uzlaşma temelli siyasi eşgüdümüne olan ihtiyaca atfedilmektedir [4].

Her ne kadar Avrupa’da devlet-toplum ilişkilerinin, siyasal-kurumsal yapıların ve geleneklerin çeşitliliği net bir şekilde kabul edilse de, 1980’lerden şimdiye kadar ulusal refah devletlerinin geriye dönülmesiyle ile ilişkili bazı çözüm süreçlerin tüm Avrupa kentlerinde ortak açık bir kurumsal değişime neden olduğu söylenmektedir. Özellikle,

ekonomik küreselleşme, liberalleşme ve hükümetler arası ilişkilerin tekrardan oluşturulması metropoliten ya da bölge ölçeğindeki kurumsal ve yönetişimsel dönüşümün genel iticileri olarak tanımlanmaktadır [4].

Diğer taraftan piyasa liberalleşmesi ve küreselleşme ile bağlantılı olarak kurumsal yapıların değişmesinin ölçek, hız ve yoğunluğuyla ilgili değişimlerin, bir yandan da değişen hükümetler arası oluşturulan ilişkilerin Avrupa da farklı mekânsal bağlamlardaki planlama uygulamaları ve yeni oluşan piyasa söylemleri üzerinde açık bir etkisinin olabileceği ortadadır [4].

Örneğin, Birleşik Krallıktaki “yeni mekânsal planlamanın” özel olarak özlüğü hem “yeni İşçi Partisi” siyasal önceliklerinden hem de mekânsal yönetişim ilişkilerinin Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda ya yapılan yetkilerin verilmesiyle yeniden değerlendirilmesi tarafından baskın bir şekilde belirlenmiştir [4].

Mekânsal planlamada yakın dönemlerdeki yenileşme ve gelişme sürecinin aynı doğrultuda değişen sosyo-ekonomik kalkınma örüntü ve yönelimlerinden baskın bir şekilde etkilendiği de net bir şekilde ortadadır [4].