• Sonuç bulunamadı

1944 yılında Bretton Woods Toplantıları sonucunda, II. Dünya Savaşı’nın neden olduğu yıkımdan sonra Avrupa’yı yeniden kurmak ve dünyayı içinde bulunduğu bunalımdan kurtarmak için kurulan iki kurumdan bir diğeri de Dünya Bankası’dır. Dünya Bankası’nın asıl adı “Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası”dır. Üyelerden toplanan aidatlar ve uluslararası sermaye piyasalarından alınan borçlarla finanse edilen bankanın amacı, II. Dünya Savaşı’nın ardından gelişmekte olan ülkelerin kalkınma hedeflerini gerçekleştirebilmek üzere onlara düşük faizli kredi sağlamak olarak belirlenmiştir. Yani ana amaç, gelişmiş ülkelerden gelişme yolundaki ülkelere mali imkanları kanalize ederek gelişme yolundaki ülkelerin yaşam standartlarının arttırılmasına yardımcı olmaktır. Bunun yanı sıra, Dünya Bankası’nın ana sözleşmesinin birinci maddesinde diğer amaçlar şöyle sıralanmıştır:70

ƒ Üye ülkelerin, savaşın oluşturduğu yıkıntıların düzeltilmesi de dahil olmak üzere, kalkınma ve yeniden yapılandırma çabalarına, verimli sermaye yatırımları kanalıyla yardımcı olmak, gelişme yolundaki ülkelerin kaynaklarının ve verimli imkanlarının geliştirilmesini özendirmek,

ƒ Özel yabancı yatırımları garanti vermek ya da krediye katılımda bulunmak yoluyla desteklemek; özel sermayenin yetersiz olduğu yerlerde kaynaklarını kullanmak suretiyle destek sağlamak,

69 John Stiglitz, a.g.e. , s. 122. 70 Mağfi eğilmez, a.g.e. , s. 65.

ƒ Uluslararası ticareti geliştirmek ve ödemeler dengesi istikrarını sürdürebilmek için kalkınma amaçlı uluslararası yatırımları özendirmek, ƒ Başka kanallardan sağlanan kredileri yeniden düzenlemek ya da garanti

etmek suretiyle daha yararlı ve acil projelerde öncelikle kullanılmasını sağlamak,

ƒ Savaş döneminden barış dönemine geçişte mümkün olan en uygun koşulların sağlanmasına yönelik uluslararası yatırımları yönetmektir. Amaçlarından da anlaşıldığı üzere 1950’den sonra hızla Üçüncü Dünya’da alt yapı yatırımlarını finanse eden ve bu ülkelerin kalkınmalarına yardımcı olmaya çalışan Dünya Bankası, 1980’lerde dünya ekonomisinin önemli aktörlerinden biri haline gelmiştir. Daha önceleri IMF ile görevleri ayrı iken bu dönemde iki kurumun faaliyetleri giderek birbirine yaklaşmaya başlamıştır. Bu yıllarda Dünya Bankası, sadece projelere (yol, baraj, vb) kredi vermekten öteye geçerek “yapısal uyum kredileri” adı altında daha geniş kapsamlı destekler sağlamaya başlamıştır. Tabii tüm bunları ancak IMF onay verdiğinde gerçekleştirebilmektedir. Yani prensipte var olan işbölümü ortadan kalkmıştır. Oysa IMF’nin bir ülkeyle ilgilenirken kendini makro ekonomi meseleleriyle, yani devletin bütçe açığı, para politikası, enflasyonu, dış ticaret açığı, dış borçlanması gibi konularla sınırlaması; Dünya Bankası’nın ise, daha çok yapısal meselelerle yani devletin parayı nereye harcadığı, ülkenin mali kuruluşları, emek piyasası, ticaret politikası gibi konularla uğraşması gerekmektedir. Ancak IMF olaya daha emperyalist bir açıdan yaklaşarak her yapısal meselenin ekonomik genel performansı, dolayısıyla devlet bütçesi ya da dış ticaret açığını etkileyebileceğini iddia etmiş ve her şeyi kendi alanı içinde görmeye başlamıştır. 71

Kısacası 1950’lerde amacı, II. Dünya Savaşı ile tahrip olan ülke ekonomilerini ve bu ülkelerin alt yapılarını yeniden imar etmek olan Dünya Bankası, daha sonra ilgisini Üçüncü Dünya Ülkelerine yöneltmiştir. Sanayileşmek isteyen bölgede banka, önemli bir etken haline gelmiştir. Ancak bankanın uyguladığı düşük faiz oranına karşın, yoksul ülkeler aldıkları borçları ödemekte zorlanmışlardır. Bu nedenle daha düşük hatta sıfır faizli “kolay krediler” sağlamak amacıyla Uluslararası Kalkınma Kurumu (IDA) kurulmuştur. Daha sonra banka iki ayrı bölüm daha kurmuştur. Birincisi bankanın onayladığı projelere özel sektörün yatırım yapmasını destekleyen Uluslararası Finans Kurumu (IFC), ikincisi ise bankaya üye ülkelerden birinde yatırım yapmaya karar veren yabancı şirket ve bireylere risk sigortası

sağlayan Çok Taraflı Sigorta Garanti Kurumu (MIGA)’dur. Ayrıca bir de yabancı yatırımcılarla ev sahibi ülke arasındaki yatırımlarla ilgili uyuşmazlıklarda uzlaşma ve tahkim sağlayarak uluslararası yatırımları teşvik eden Uluslararası Yatırım Uyuşmazlıkları Merkezi (ICSID) kurulmuştur.

IMF’ye üye olan bütün ülkeler Dünya Bankası’na da üye olma şansına sahiptir. Oy kullanma hakkı tıpkı IMF’de olduğu gibi yine gelişmişlikle doğru orantılıdır. Yine burada da en fazla oy hakkına sahip olan ülke ABD’dir. Bankanın üç önemli organı vardır. Guvernörler Kurulu, Yönetim Kurulu ve Başkan’dır. Guvernörler, genellikle ülkelerin maliye ve ekonomi bakanlarıdır. Bu kurul banka hesaplarını onaylar, sermaye artırımına karar verir, genel politikaları gözden geçirir ve üye alımına karar verir. Yönetim Kurulu’nun ise 22 üyesi vardır. Bunlardan 5’i banka sermayesine sahip olan ülkeler sırasıyla ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ve Japonya tarafından atanır. Diğer 17 üye ise, her iki yılda bir guvernörler kurulu tarafından seçilir. Yani burada da gelişmiş (merkez) ülkelerin hakimiyeti görülmektedir. Dünya Bankası Başkanı, yönetim Kurulu tarafından seçilmektedir. Banka içindeki tüm kuruluşların başkanlığını yapar. Bundan 60 yıl önce varılan anlaşmaya göre, Dünya Bankası’nın Başkanı daima bir Amerikalı, IMF’in Başkanı ise bir Avrupalı olmaktadır. Üzerinde gelişmiş ülkeler ve daha da çok ABD söz sahibi olmakla birlikte banka, 4,7 milyar insanı ilgilendirmektedir. Bu 4,7 milyar insandan;72

ƒ 3 milyarı günde 2 dolardan az parayla geçinmektedir.

ƒ 1,3 milyarı günde 1 dolardan az bir parayla yaşamını devam ettirmeye çalışmaktadır.

ƒ 100 milyonu her gece aç karınla uyumaktadır.

ƒ 1 milyardan fazlası içecek temiz sudan bile yoksundur.

ƒ Yetersiz sağlık koşulları nedeniyle her yıl yüz binlerce kadın doğumla ilgili nedenlerle hayatını kaybetmektedir.

ƒ Tedavisi bilinen hastalıklar nedeniyle her yıl 40 milyon çocuk ölmektedir.

72Birleşmiş Milletler Enformasyon Merkezi, Dünya Bankası, erişim: 11.08.2005,