• Sonuç bulunamadı

İslam aile hukukunda evlilik akdi için ön şart olmasa da tavsiye edilen uygulamalrdan birisi de düğünde ikram edilen ve adına "velime" denilen yemektir. Kazak toplumunda da merasimlerin hepsinin yemek ikramları ve hediyeler dağıtmakla gerçekleştirdiği bilinir. Merasimlerde uygulanan geleneklerin çoğunluğu günümüze kadar gelmiş ve toplum tarafından uygulanmaktadır. Merasim denilince kastedilen sadece düğün ve eğlence değildir. Ölü çıkan evin de kendine ait merasimleri ve uygulanan geleneklerde bulunmaktadır. Mesela hem yaşlı hem herkes tarafından tanınan biri vefat ettiğinde cenazeye katılanlara ailesi tarafından para ve elbiseleri dağıtılır hem de yemek ikramı bol bol yapılır. Genç yaşta vefat eden aile mensubu için, aile yemek ikramında bulunmaz ve bu evde yapılan yemekten aile fertleri yemez. Aile fertlerinin yiyeceği yemek komşular tarafından getirilir. Konumuz evlilikle ilgili olduğu için evlenmek isteyen kişilerin ne tür merasimler ile karşı karşıya olduğunu ve bunların uygulanışı hakkında bir kaç merasimden bahsedeceğiz.

1. Kız İsteme Merasimi

Türk milletlerinde kız isteme merasimi aynı olmakla birlikte uygulanışı milletler arasında fark etmektedir. Özbek milletinde kız isteme olayında daha çok akrabalık üzerinden kız istenirken, Kazak toplumu daha önceden akrabalığı olmayan, evlenecek tarafların isteği üzerine akrabalık başlamaktadır. Kazak kültüründe şöyle bir atasözü yer almaktadır: “Qüda min jılldıq, küyeu juz yılldıq.” yani “Dünürlük bin yıllık, damatlık yüzyıllık.” Bu nedenle sadece bir aile ile dünürlük değil, tüm kabile ile dünürlük durumu olduğunu ifade etmek amacıyla bin yıldan bahsedilmektedir. Dünürlerin akraba olmalarına vesile olan damada hakkında ise yüzyıllık denilmesiyle, karısı hayatta olduğu müddetçe bu ailenin başka bir kızı ile evlenmesinin yasak olduğu ifade edilir. Kazak toplumunda dünürlük, akrabalık durumu olduğu için tarafların büyükleri kız istemeye gittiğinde karşı tarafın kimin soyundan geldiği ve kabilesi hakkında etraflıca sorular sorarlar. Dini veya kanuni bir ifadesi ve karşılığı olmasa bile bu gelenek toplumda yaşayan ailelerin iyi geçinmeleri için ve kargaşaları önlemek amacıyla geleneksel olarak yapılması zorunlu olan geleneklerdendir. Kızı istenen tarafın olumlu veya olumsuz cevap vermesinden önce ailevi anlaşmazlığı gidermek ve nikâh kıyıldıktan sonra tarafların boşanmasına neden olmamak amacıyla bu gelenek toplumsal açıdan kaçınılmazdır.

2. Betaşar Merasimi

İki tarafın ailesinin onayından sonra kız, erkeğin evine getirilir. Kızın erkek evine getirilmesinden sonra yapılan geleneksel nikâh merasimine Kazaklar, “Betaşar” demektedir. Betaşar merasiminin amacı evlilik ilanı ve gelin ile akrabaları tanıştırmaktır. Kazak toplumunda betaşar İslâm hukukundaki “nikâh” merasimi ile eşittir. Kazaklar evlendiğinde betaşar geleneğini yapmadan kendilerini evlenmiş olarak tanımlamazlar. Bu geleneğe göre herkes tarafından tanınan biri şiir vasıtası ile akrabalarını tek tek isimle çağırarak tanıştırır. Gelin ise başörtüsünün altından yavaşça eğilerek cevap verir. İslâm hukukundaki nikâhın şartları olan icab ve kabulden sonraki ilan etme rüknünü Kazaklar gelenek olarak gerçekleştirmektedir. Bu gelenek devlet dairelerindeki nikâhtan önce olduğu gibi sonradan da olabilmektedir. Betaşar geleneği dul olan biri ile yapılan evlilikte veya vefat eden abisinin karısıyla yapılan evlilikte uygulanmaz.

Betaşar geleneğinin eskiden yapılış şekline baktığımızda İslâm’dan daha çok “Gök tanrı” dini veya Şamanların geleneklerine benzemektedir. Ancak, İslâm’a ters düşen veya aykırı olan taraflarından vazgeçilmiştir. Mesela; gelin eve girmeden önce ateş yakılması, gelinin duman içinde ruhlardan izin alarak eve girmesi, girerken de ayaklarının altına serili beyaz bezin üzerinde yürümesi, zifaf gecesinde yengelerinin kapıdan dinlemesi ve bunu ilan ederek kız veya erkek doğuracağına dair yorumlar yapması gibi gelenekler zaman içinde vazgeçilen geleneklerdendir.231

Günümüzde Betaşar merasimi şu şekilde yapılmaktadır: Kocanın neslinin kimden olduğunu bildirmek amacıyla vefat eden büyük dedesinden babasına kadarki dedelerin isimleri söylenir ve onların huzurlu olmaları için onların neslini devam ettirmek amacıyla onların ismi söylendiğinde gelin örtüsünün altından eğilerek "selam" der. Bundan sonra aile büyüklerinden başlar ve hayatta olan akrabalarının hepsi tek tek tanıtılır ve her birinin ismi söylendiğinde, örtünün altında duran gelin eğilir ve “selam” der. İsmi söylenen herkes hediye verir. Böylece herkesle tanıştıktan sonra orada bulunan herkes yemek ikramına geçer ve damadı kutlar. Betaşar geleneğinden sonra gelin başındaki örtüsün çıkartmaz. Aile büyüklerini her gördüğü yerde eğilerek sessiz selam verir. Eğilerek sadece kocasının ailesinden olan büyüklere selam verir. Başka kabileden

olanlara sesli selam vermesi yeterlidir. Betaşar geleneğine sadece kocasının kabilesinden olanlar katılır ve özellikle gelinin ailesinden veya kabilesinden olanlar ve geline yakın akrabalığı olan hiç kimse katılmaz. Gelinin kendi kabilesinden olanlara eğilerek selam vermesi yasaktır. Çünkü onlar kendi ailesidir.

3. Düğün

Evliliğin son aşaması olan düğün, Kazak toplumunda daha çok hediyeleşme ve tanışma şeklinde gerçekleşmektedir. Kız tarafı; kabile büyükleri, aile reisleri ve baba bir kardeşlerden oluşan on sekiz kişilik bir grup halinde düğüne katılır. Düğün yapılacağı gün bu grup en az altı veya yedi saat öncesinden gelir. Damadın evinde taraflardan biri kalkarak tek tek gelenleri ve kabilesi hakkında birer cümle ile tanıtır. Sonra erkek tarafı da aynı şekilde tanıtır. Öncenden belirlenmiş olan erkek tarafının ailesinden büyüklerin veya yakın akrabaların evine ziyaretlerde bulunur ve en sonunda düğün olacak mekâna teşrif ederler. Düğünde çoğunlukla erkek tarafının akrabaları olmakla birlikte kız tarafına da davet mektubu gönderilir. Düğüne katılan herkezin liste tutulur. Düğünün başlangıcından sonuna kadar gelenlere “dilek dilemesi için” söz verilir. Dileğini söyleyen herkes nikâhları yapılan taraflara hediyelerini verir ve bu esnada düğün yemekleri ve ikramları devam eder. Düğün, ikram edilmiş yemekler ve ikramlar ile değerlendirilir. Peygamberimiz ashabı kirama düğün yemeği verilmesini tavsiye etmiştir ve Abdurrahman b. Avf’ın evlendiğini duyunca: “Bir koyun keserek de olsa, düğün

yemeği ver”232 buyurmuştur. Bu nedenle Kazak toplumunda düğün yemekleri ve ikramları dağıtmak, zorunlu olarak uygulanmaktadır. Düğünleri yemeksiz ve ikramsız düşünmek toplum açısından imkânsızdır. Rusların işgali ile bu düğünlere içkiler de eklenmiş bulunmaktadır. Son zamanlarda artan dinî hassasiyetlere bağlı olarak çoğu düğünde içki içilmez hale gelmiş ve İslâm ahlakına uygun düğünlerin sayısı artmıştır.

III. EVLİLİĞİN SORUMLULUKLARI VE SONUÇLARI

Evlilikle ilgili olarak tarafların hakları veya tarafların birbirine karşı sorumluluklarına her geçen gün yeni şeylerin eklenmesi, tarafların kendilerine göre sorumluluk ve hak tayin etmesi bu sorumlulukların ve hakların çerçevesini belirlemekte zorlaştırmaktadır. Bununla birlikte insanların toplumsal düzeydeki gelişim ve değişimi de bu sorumlulukları arttırmaktadır. Bunların hepsini birlikte dikkate alırsak evlilikteki

sorumlulukları sınırlandırmak oldukça zordur. Bu nedenle KCMK’da ve İslâm hukukunda zorunlu olarak belirtilen sorumluluklarla bunu sınırlandırmaya çalışacağız.

Evlilik sorumluğu sadece nikâhlı karı-kocanın birbirine ve çocuklarına karşı olan sorumluluğudur. Dolayısıyla evlilik haklarından yararlanması için insanın nikâhlısı olması gerekir. Bu nedenle evlilik hakları nikâhın yapıldığı günden itibaren başlar ve boşandığı ana kadar devam eder. Çocuklarına olan hakları ise çocuklar reşit olana kadar devam eder. Evlilikteki sorumluluk dini, dili, ırkı veya cinsiyeti ne olursa olsun, nikâhlanması ile yararlanabileceği haklardır. Bu sorumluluklar İslâm hukukunda evrenseldir. Şimdiki devletler medeni kanunlar çerçevesinde bunu sınırlandırmışlardır. Bu nedenle medeni kanundaki ve örfî gelenekteki sorumluluğu İslâm aile hukukundaki sorumluluklar ile karşılaştıracağız.