• Sonuç bulunamadı

1. Vefatı Duyurma

Vefat eden birisinin haberini “duyurma” görevi ilk sırada yer alır ve bu haber hiç kimsenin incitmeye gücü yetmediği biri tarafından ailesine duyurulur. Aile tepkisine karşı duyarlı ve olayı doğru bir şekilde anlatan bu kimseye ailenin kin gütmemesi için böyle şahıslara müracaat edilmiştir. Eskiden bu görevi yapanların vefat edenin ailesi

123 Momodski, Orta Asya Gezisinden Hatıralar, 187-188.

124 Arginbaev, Kazakın Otbasılık Dâstürleri, 18.

125 Kazakistan Cumhuriyeti, Anayasası, 1046. md.

tarafından öldürülmesi olaylarına sıkça rastlanırmış.127 “Doğan kimse için ölmek de farzdır.” anlamında atasözünün yaygın olmasına rağmen bu gelenek yani duyurma işlemi yerleşik örf olarak varlığı devam ettirmiştir ve halen de devam etmektedir.

2. Cenaze Defin Merasimi

Mecburiyetlik durum söz konusu olmadıkça, vefat eden kişi örfi geleneğe göre, bir gece ve iki gün bekletilir. Meyyiti yıkayıncaya kadar ailesi yanına girmez ve Kur’ân okunmaz.128 Uzaktaki akrabaları ve dostlarının da cenazesine katılabilmeleri ve mezarına bir avuç toprak atabilmeleri için bu gelenek yüzyıllardır devam etmektedir.129 Bu gelenek şer‘î naslarla çelişmemek kaydıyla, müslüman olan toplumun genel örfüne göre değerlendirilmiştir. Ahiretlik olduğu kesinleşen bir kimsenin defninde olabildiğince acele edilmesi gerektiği tavsiye edilmiştir.130 Cesedi toprağa vermede bekletmemek evla olup meyyiti bekletme haram değil mekrûh 131 olduğu kabul edilmiştir. Bu nedenle evin yanında bir çadır yapılır ve meyyit orada bekletilir. Bu sürede meyyit yalnız bırakılmayıp yanında sürekli yaşlı amcaları veya aileden en yakın olanlar bekler. Çadırın yapılması insan cesedinin pis olduğu için değil,132 kokusu ev halkını rahatsız etmemesi, akrabalarının vedalaşması ve meyyiti yıkamada kolaylık sağlanmasındadır. İki gün içinde gelip de geri gitme imkanı olmayanlar ve başsağlığı için gelenler için sofra hazırlanır. Herkes sevab amacıyla bu sofradan yemek yer fakat sadece vefat eden kimsenin karısı hayızlı durumu devam ediyor ise bu yemekten yemez.

3. Cenaze Adına Sadaka Dağıtmak

Aileden yaşça büyük olan birisi vefat ettiğinde geride kalan ailesi tarafından merhumun cenazesine gelen fakir veya zengin gözetmeksizin herkese ipekli kumaş ve para dağıtılır. Herkes tafından tanınan ve yaşça büyük birisi vefat ettiğinde kendisine özgü tabi olan eşyaları, elbiseleri, pahalı gümüş ve altınları yakınlarına dağıtılır. Bu gelenek ve uygulmanın temelinde toplumda var olan; “Ölen şahsın ruhu çıplak gezer.” inancının olduğu billinmektedir.133 Daha sonraları ise gelenek aile büyükleri tarafından

127 Makin, Saltındı Sakta Dasturindi Daripte, 153.

128 İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtâr, I, 402.

129 Kenjeaxmetulu, Qazaq Halqının Salt-Dâsturleri, 274.

130 Ebû Dâvûd, “Cenâiz”, 38; bkz. Salim Öğüt, DİA, "Ölü", md.

131 Eşref Alî et-Tehâvî, Zafer Ahmet et-Tahânevî, İ‘lâü’s Sünen, Çev. İbrahim Tüfekçi, VI, 235.

132 Ebû Dâvûd, “Cenâiz”, 20.

merhumun sadakası olarak uygulanagelmiştir. Bu adet İslâm’da aynısı olmamakla birlikte, vefat eden kimsenin zekatının verilmesi134 olarak geçer fakat zekatın ne ile verileceği müslümanların inisiyatifine bırakılmıştır. Bu âdet Kazak Türklerinde X. yüzyılda Yûsuf Balasagun’un (Yûsuf Has Hâcib) Kutadgu Bilig adlı eseri yer almaktadır. Onun verdiği bilgilere göre Vezir Ay-Toldı vefat ettiğinde oğlu Ögdülmiş de cenaze aşında fakirlere gümüş ve ipekli kumaş135 dağıtmıştır.

VI. SSCB İŞGALİ ve AİLE YAPISINA YETKİSİ

Rus İmparatorluğu yüzyıla aşkın bir mücadelenin sonucunda, 19.02.1731 yılında Kazak Hanlığını ile bazı şartlar üzerinde birleşeceğini beyan ederek Rus topraklarına, Orta Asyalı Türk Cumhuriyetlerinin topraklarına ve onun içinde de Kazakistan topraklarına hâkim olmayı başarmıştır. Başta anlaşmaya dayanan milletler arası dayanışma, daha sonraki yıllarda işgal ve sömürüye dönüşmüştür. Rusların işgalci ve sömürgeci yüzü öğrenildiğinde ise artık geç olduğunun farkına varılmıştır.136 İlk başlarda Ruslar işgal ettiği topraklara iyice hâkim olabilmek için anlaşmalara sadık kalmış ve iyi geçinmiştir. Hıristiyanlaştırma veya İslâm’ı zayıflatma süreci ise XVIII. yüzyılın ikinci yarısında başlamıştır.137 Bu vakitten itibaren bazı kanunlar ve kurallar çıkarmaya başlayan Rus hükümeti kendi kanunlarını burada uygulamaya başlamış ve Kazak hükümdarların, Bi’lerin, gelenek ve örfi kanunlarını yok saymıştır.138 Bu kanun çerçevesinde, Kazak milletinin geleneği, örfü ve dini inancını yıkmak için iki yüzyıla yakın çalışmaların neticesinde Kuzey ve Orta Doğu Kazaklarının dilini, kültürünü, aile geleneklerini ve dini inançlarını belli oranda unutturmayı başarmıştır. Günümüzde bu bölgelerde yaşayan Kazakların birçoğunun dinden uzak bir yaşam sürdüğü bilinmektedir. Diğer taraftan batı ve güney bölgelerinde yaşayan Kazakların inancını tamamıyla yok etmeye gücü veya zamanı yetmemiştir. Çünkü günümüzde bu bölgelerde halen aile gelenekleri uygulanmakta ve bağımsızlık sonrasında İslâmî eğitim veren kurumların varlığı bu bölgelerde gözükmektedir. Genel olarak Kazak toplumunda konuşulan Rusça, hâkimiyetini halen sürdürmektedir. Kazakçayı hiç bilmeyenlere ise Kazakistanın kuzey ve orta doğu bölgelerinde rastlanmaktadır. Toplumu dilden,

134 Serahsî, el-Mebsût, II, 185.

135 Dilâçar, Kutadogu Bilig İncelemesi, 107.

136 Şokay, Türkistannın Kylı Tagdırı, 130.

137 Ongarov, Qazaq Mdeniyeti Jane İslâm Qünduluqtari, 23.

138 Bozkır, Orenburg ve Batı Sibirya bölgelerindeki Valiliğin yönetim kuralları, 07/05/1868. № 169 bildirim, 5

kültürden ve dinden ayırmaya çalışan Rus hükümetinin kötü amaçlarına ulaşabilmek için Kazak ailesine müdahaleyi şu üç aşamada gerçekleştirdiğini görmekteyiz.