• Sonuç bulunamadı

Dördüncü Değişiklik (1999)

1. Adil Yargılanma Hakkı

Kavram olarak “Adil Yargılanma Hakkı”, demokratik bir toplumda adaletin adil bir biçimde dağıtılmasını isteme hakki olarak değerlendirilmekte ve “Hukukun Üstünlüğü” prensibinin temel unsurlarından birisi olarak kabul edilmektedir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AIHS) 7 No’lu protokolle değişik 6 nci maddesinin 1 nci fıkrası, ceza hukuku dışında hukuk davaları ve idari davaları da kapsadığından; salt ceza hukukuyla ilgili olan 6 nci maddenin 2 ve 3 ncü fıkraları metnine bu incelememizde temas edilmeyecektir.

AIHS.’nin “Adil Yargılanma Hakki” başlıklı 6 nci maddesinin 1 nci fıkrası şöyledir: “Herkes, gerek medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili nizalar, gerek ceza hukuku alanında kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir...”

AIHS’nin 6 nci maddesi ile öngörülen düzenlemenin amacı, kişinin hak arama özgürlüğünü, dürüst ve adil bir şekilde yargılanmasını güvence altına almaktadır. 6 nci maddenin 1. paragrafı hem hukuk hem de ceza davaları, 2. ve 3. paragrafları ise ceza davaları açısından uygulanmak üzere düzenlenmiştir.

7 No’lu Protokol ile geliştirilen AIHS.’nin 6. maddesinin 1. fıkrası kapsamına giren hukuk davaları arasında; haksiz fiilden kaynaklanan tazminat talepleri, sözleşmelerden doğan hak ve yükümlülükler, aile hukuku alanındaki uyuşmazlıklar konu edilmektedir. Ayrıca, kişinin hak ve yükümlülüklerinin belirlenmesi açısından sonuç doğurucu bütün idari tasarrufların da bu kapsama girdiği kabul edilmektedir.

6. maddede sözü edilen “Medeni hak ve yükümlülükler” ve “ceza isnatları” Kavramları, AIHS’ deki diğer kavramlar gibi, ulusal niteleme ve değerlendirmeden bağımsız “otonom” kavramlardır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi medeni hak ve yükümlülüklerden, “Özel hukuktan” kaynaklanan hak ve yükümlülüklerin anlaşılması gerektiğini içtihat etmiştir. Mahkeme, bu kavramları yorumlarken maddi ölçütlere

başvurmakta; yargılamanın konusunu oluşturan hak ya da iddiayı esas almaktadır. Kural olarak, kamu hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklara ilişkin idari davalar ile Anayasaya aykırılık iddiaları madde kapsamı dışında tutulmuştur. (Vatandaşlık hukuku, mülteci hukuku, oy verme hakki vb.)

Daha açık bir ifadeyle, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine göre 6. madde sonucu itibariyle, özel nitelikteki hak ve vecibeyi etkileyen her türlü yargılamayı kapsamaktadır. Nizanın çözümünde uygulanacak mevzuat ile bu nizayı çözmek için yetkili kılınan organın niteliği 6. maddenin uygulamasında önem taşımamaktadır.

Dördüncü değişiklik, 1999 Temmuzunda yargı alanında ve halkoylamasına gerek kalmaksızın yapıldı329. Devlet Güvenlik Mahkemelerinde yer alan subay üyelerin yerine sivil yargıçların atanması esası kabul edildi (md. 143). Bunda, İnsan Hakları Avrupa Komisyonu ile Mahkemesinin DGM davalarında verdikleri kararların etkisi belirleyiciydi. Bu kararlar, subay yargıçların yeterince bağımsız olmadıklarından dolayı DGM'lerin “âdil yargılama” ilkesine (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi md. 6) aykırı düştükleri merkezindeydi330.

Adil yargılanma hakkı (AİHS, Mad. 6), “medeni nitelikli hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıklara” da uygulanabilir ise de, ceza davaları bakımından önem kazanmaktadır. Avrupa Mahkemesi bu iki kavramı, sözleşmenin “özerk konseptler” olarak yorumlamıştır. Üye devletlerarasında işlem eşitliğini sağlamak amacıyla, dar yorumu reddedip, deyimlere bir “Avrupa anlamı” vermiştir331.

Adil yargılanma kuralları Sözleşmenin 6. maddesinin 1. paragrafında sıralanmıştır:

“Yasa ile kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından yargılanma” hakkı ile, “makul bir süre içinde açık duruşma” ve “hakkaniyete uygun bir biçimde dinlenilme”, kararın aleni (kamuya açık) olarak verilmesi esastır332.

329 Tanör-Yüzbaşıoğlu (2005):s. 41; Md. 143 (4388 -18.6.1999). RG. 18.6.1999 – 23729 mük.). İlgili yasa değişikliği: 4390 – 22.6.1999 (RC.22.6.1999 – 23733 mük.).

330 Tanör-Yüzbaşıoğlu (2005):s. 41; İncal kararı: 9 Haziran 1998. 331 Kaboğlu (2002):s.315.

332 Kaboğlu (2002):s.316; 1982 Anayasasının DGM’leri düzenleyen 143. maddesi, insan Hakları Avrupa Mahkemesi kararı doğrultusunda değiştirilerek "askeri hakim üye"nin varlığına son verilmiştir (bkz. Kanun no. 4388, R. G.: 18.6.1999); Ayrıca geniş bilgi için bkz; Erkut, Celal - İnceoğlu, Sibel, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Adil Yargılanma İlkesi Işığında Hukuk

Ulusal yargı organının örgütü, oluşumu ve davanın cereyanına ilişkin güvencelere uyulması çerçevesinde Avrupa Mahkemesi, ilkeleri somutlaştırmaktadır. Mahkeme içtihadına göre, makul süre ya da prosedürün makul süresi, üç ölçüte göre değerlendirilir. Davanın karmaşıklığı, davacının tavrı ve siyasal bağlama göre ulusal organların tutumu. 333 Suçlanan sanığa bahşedilen güvencelerden, ''suçsuzluk varsayımı”334 modern ceza hukukunun temel ilkele- rinden biridir. Savunma hakları, adil bir dava hakkı genel ilkesinin tikel uygulamalarından biridir (Prgf. 2).

6. maddenin 3. paragrafında beş bent halinde sayılan sanığın hakları: - Anladığı dilde suçlanması ve neden suçlandığını bilmesi;

- Savunma hazırlığı için yeterli zamana ve uygun mekâna sahip olması; - Kendisini bizzat ya da seçeceği avukat yoluyla savunması;

- Tanıkları sorgulaması ya da sorgulatması;

- Duruşmada gerekiyorsa bir çevirmen yardımından ücretsiz yararlanması.

Türkiye, Avrupa Mahkemesi tarafından, 'adil yargılanma hakkı”nı ihlal etmekten sıkça mahkûm edilmektedir. Konuya ilişkin ilk kararında Mahkeme, N. Yağcı ve N. Sargın'ın “geçici tutukluluk” ve “ceza yargılaması” sürelerini “aşırı” bularak Türkiye'nin AİHS Mad. 5/3 hükümlerini ihlal ettiğine karar vermiştir (8.6.1995; 16419/90) 335.

1982 Anayasası, Avrupa Sözleşmesi'nin 6. maddesinin birinci paragrafında yer alan hakları, “hak arama özgürlüğü” (md. 36), “kanuni hâkim güvencesi” (md. 37) ve “Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması” (md. 141) kenar başlıklı maddelerinde düzenlemektedir. “Makul süre içinde yargılanma”yı 19. maddede (f. 7) öngörmektedir. Adil yargılanma hakkı, Anayasa'ya kavram olarak 2001 değişikliklerinde konmuştur336.

“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak sureliyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” (md. 36).

333 Kaboğlu (2002):s.316; dipnot 113. 334 Erkut- İnceoğlu ( 2005); s.145–151.

335 Kaboğlu (2002):s.316;Bkz yeni bir karar için, Case of Dede and Others v. Turkey, 7 May. 2002. 336 Kaboğlu (2002):s.317.

Adil yargılanma hakkı, özellikle CMUK hükümleriyle güvencelenebilir. 1992’de CMUK'nda yapılan değişiklikler bu amaca yöneliktir337.

Değişikliklerde, hazırlık soruşturmasının gizliliği kaldırılmış, avukata hazırlık evrakını inceleme olanağı sağlanmıştır (md. 143). Tutuklama koşulları değiştirilmiştir (md. 104). Tutuklulukta geçecek süre belirlenmiştir. Bu süre, hazırlık soruşturmasında en çok altı aydır; kamu davası açılmışsa, hazırlıkta tutukluluk halinde geçen süre de dahil, en çok iki yıldır (md. 110). Sanığın ifadesinin alınması ve sorgulama büyük ölçüde değiştirilmiştir: ''Yasak sorgu yöntemleri” ile ilgili 135. maddede, ifade verenin ve sanığın beyanlarının özgür iradeye dayanması gerektiği belirtildikten ve iradeyi zorlayıcı çeşitli yöntemlere başvurulması (kötü davranma, işkence, zorla ilaç verme, yorma, aldatma, bedensel cebir ve şiddette bulunma, bazı araçlar uygulama, kanuna aykırı bir menfaat vaat etme) yasaklandıktan sonra, bu yasaklara aykırı davranmanın yaptırımı “yasak yöntemlerle elde edilen ifadeler rıza olsa dahi delil olarak değerlendirilemez” şeklinde hükme bağlanmıştır. Sanığa “susma hakkı” da tanınmıştır (md. 135, 4. bent). Savunma hakkına ilişkin en önemli değişiklik, kişilere soruşturmanın her aşamasında müdafiin yardımından yararlanma hakkının tanınmasıdır (md. 135). Yakalanan veya tutuklu bulunan kişi, avukatı ile her zaman, başkalarının du- yamayacağı ortamda görüşebilecektir (md. 144)338.

Anayasa Mahkemesi, Terörle Mücadele Kanunu'ndaki (md. 10), sanığın ya da müdahilin en fazla üç avukatla temsil edilebileceğine ilişkin kuralı, hak arama özgürlüğüne aykırı ve savunma hakkını sınırlayıcı bulmuştur339.Anayasa Mahkemesi, Meşhud Suçların Muhakeme Usulü Yasasındaki, sanığa, savunmasını hazırlamak için üç günlük süre verilmesine ilişkin kuralı; AİHS'ın 6. maddesinin 3. paragrafının (b) bendindeki, “Her sanık, müdafaasını ha- zırlamak için gerekli zamana ve kolaylıklara malik olmak hakkına sahiptir” kuralından hareketle ve Anayasa'nın 36. maddesine aykırı bularak iptal

337 Kaboğlu (2002):s.317.

338 Kaboğlu (2002):s.317. CMUK'unda yapılan değişikliklerin değerlendirilmesi ve eleştirisi için bkz. Erem, Faruk, "insan Haklan ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu Değişikliği". İHY–1992, s. 25–46; Toroslu Nevzat, "Ceza Muhakemesinde Yapılan Son Değişiklikler", IHY–1992, c. H. s. 13–24; Ayrıca ayrıntılı bilgi için bkz. Erkut- İnceoğlu ( 2005); s.123–168 AYM’ nin 31.3.1992 günlü, E. 1991/18, K. 1992/20 sayılı kararı, R. G.:27.1.1993.

etmiştir340.