• Sonuç bulunamadı

Cumhuriyet Döneminde Türkiye’de Üniversiteler

BÖLÜM 3: BÖLGESEL KALKINMA AKTÖRLERİNDEN

3.1. Üniversitelerin Ortaya Çıkışı

3.1.1. Türkiye’de Üniversitelerin Ortaya Çıkışı

3.1.1.1. Cumhuriyet Döneminde Türkiye’de Üniversiteler

Cumhuriyetin ilanı ile birçok alanda gerçekleştirilen düzenleme ve yeniden yapılandırma çalışmaları eğitim söz konusu olduğunda da gerçekleştirilmiş ve eğitimin bütün aşamalarında köklü değişiklikler meydana gelmiştir. Bu dönemde yükseköğretim alanında da gerçekleştirilen gelişmeler çalışma kapsamınsa ilgili değişikliklerin yapıldığın dönemler açısından irdelenecektir.

3.1.1.1.1. 1923-1950 Döneminde Üniversiteler

Cumhuriyetin ilanıyla birçok alanda başlayan seferberlik çalışmaları, bu dönemde birçok farklı şehirde yüksek eğitim kurumlarının kurulmasıyla eğitim alanına da yansımıştır. Bu yıllarda; “1925 yılında Ankara’da Hukuk Mektebi, 1926 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü, 1930 yılında, ise Ziraat Enstitüsü kurulmuştur” (Sargın, 2006: 39). “1932 yılında Cenevre Üniversitesi’ nden A:Malche, İstanbul’da Darüldununun 1933’de yeniden yapılandırılmasına zemin hazırlayacak bir rapor hazırlamıştır” (Erdoğan, 2004:6). Hazırlanan bu raporun ardından “Büyük Millet Meclisi 1933 yılında Darülfununun yerini almak üzere 18 Kasım 1933 yılında İstanbul Üniversitesi’ni 2253 sayılı yasa ile onaylamıştır” (Gürüz, 2001:229). İstanbul Üniversitesi’ nin kuruluşunun ardından gerçekleştirilen diğer üniversite reformlarından sonra günümüzde kullanılan akademik unvanlar kullanılmaya başlanmış, 1944 yılında kurulan İstanbul Teknik Üniversitesi ile de yükseköğretim alanındaki yeniden yapılanmalar genç Türkiye Cumhuriyeti’nin bir üniversiteye daha kavuşmasını sağlamıştır ( Timur, 2000, Sargın, 2006, Özyaba 1999).

Bu dönemdeki gelişmeler belirttiklerimizle sınırlı kalmamış, Ankara’da daha önemli gelişme ve yapılanmalar da olmuştur. Bu gelişmeler; “1937 yılında kurulan Dil Tarih Coğrafya Fakültesi, 1943 yılında kurulan Fen Fakültesi ve 1945 yılında kurulan Tıp Fakültesi’dir” (Sargın: 2006:39). Ayrıca 1935 yılında İstanbul’ daki Mülkiye Mektebi, Siyasal Bilgiler Fakültesi adı ile Ankara’ ya Taşınmış, bu gelişmenin ardından da 12.03.1946 gün ve 4936 sayılı Üniversiteler Kanunu ile Türkiye’nin üçüncü üniversitesi olarak Ankara Üniversitesi kurulmuştur (Gürüz, 2001).

Şekil 6. 1950 Yılında Üniversitelerin Dağılışı

3.1.1.1.2. 1950-1980 Döneminde Üniversiteler

1950’li yıllarda Türkiye’de üniversite olarak 1923-1950 döneminde kurulan üç üniversite bulunmaktaydı, fakat bu dönemin ardından Türkiye’de üniversitelerin tarihsel gelişimi açısından çok önemli bir payı olan 1950 yılların sonrasında yükseköğretim kurumlarında köklü gelişimler gerçekleştirilmiştir (Timur, 2000, Sargın, 2006, Özyaba 1999). “Özellikle 1955-1957 yılları arasında gerçekleştirilen önemli eğitim hamleleri ile

İstanbul ve Ankara dışındaki illere de üniversiteler açılmaya başlanmıştır” (Sargın 2006, 139). 1955 yılında Ege ve Karadeniz Üniversiteleri, 1957 yılında Erzurum’da kurulan Atatürk Üniversitesi ve 1959 yılında da Ankara’da Ortadoğu Teknik Üniversite’si kurulmuştur (Sargın, 2006). Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihsel gelişimi irdelendiğinde bu yılların nüfus artış hızının en yüksek seviyeye ulaştığı yıllar olduğu gözlemlenebilir, aynı dönemde yoğun olarak yaşanan göç hareketleriyle şehirlerin nüfusu artarken, aynı zamanlarda gerçekleşen üniversite kurulma çalışmalarıyla da şehirler yüksek öğrenim görmek isteyen gençler ve aileleri tarafından talep görmüş, adeta bu kişiler ve aileleri tarafından çekim merkezleri olmuşlardır.

Bu dönemde çok yönlü bir yapılanma aşamasında olan Türkiye Cumhuriyeti bir diğer yandan da sanayileşmeye çalışmakta, yeni kurulan üniversiteler de bu sektörlerin kalifiye personel ihtiyacını da karşılayacak şekilde yapılandırılmaktaydı. Dolayısıyla daha o yıllarda üniversitelerin kurulmasının en önemli sebebi hem şehir hem de sektörel yapılanmanın en önemli unsuru olduğunun da bilinmesiydi denilebilir. “Bu dönem aynı

zamanda ülkenin çeşitli yerlerinden üniversite eğitimi almak bünyesinde üniversite bulunan şehirlere gelen genç nüfusun mezun olduktan sonra iş imkânlarının da büyük

şehirde olmasından dolayı, bu şehirlere yerleştikleri dönem olmuştur” (Sargın, 2006: 40).

1959-1970 döneminde kurulan tek üniversite ise 1967 yılında Ankara’da kurulan Hacettepe Üniversitesi olmuştur. Ardından 1971 yılında İstanbul’da Boğaziçi Üniversitesi, 1973 yılında Diyarbakır’da Dicle Üniversitesi, Adana’da Çukurova Üniversitesi, Eskişehir’de de Anadolu Üniversitesi kurulmuştur, 1973 yılında diğer yıllara oranla daha fazla sayıda kurulan üniversiteler neticesinde Türkiye’deki üniversite sayısı 12’ye ulaşmıştır (Korkut, 1984; Kaptan: 1986). Ankara ve İstanbul dışında kurulan üniversitelere bakıldığında; bu üniversitelerin içlerine kurulduğu şehirlerin büyük bir kısmının bölgelerinde bir üst merkez konumda olan ya da bir üst merkez olmaya aday olan şehirler olduğu fark edilmektedir.

Bu şehirlerin merkeziyet güçlerinin pekişmesi ve bir bölge şehri olma hüviyetlerinin gelişmesi, bölgenin kaynaklarının akılcı ve verimli bir şekilde değerlendirilmesine katkı sağlanması, aynı zamanda da yöre insanlarının yüksek öğretimden faydalanması bu üniversitelerin belli başlı kuruluş amaçlarıdır (Sargın, 2006).

1973 yılından sonra da Türkiye’de farklı bölgelerdeki, bahsedilen konuma uygun

şehirlerde üniversite yapılanmaları devam etmiştir. 1974 yılında Sivas’ta Cumhuriyet Üniversitesi, 1975 yılında Malatya’da İnönü Üniversitesi, Elazığ’da Fırat Üniversitesi, Samsun’da 19 Mayıs Üniversitesi, Konya’da Selçuk Üniversitesi, Bursa’da Uludağ Üniversitesi, 1978 yılında ise Kayseri’de Erciyes Üniversitesi kurulmuştur. Yükseköğretim söz konusu olduğu zaman bölgesel dağıtımdaki adaleti sağlamak amacıyla kurulan üniversiteler, üniversite kurmanın çok önemli bir kamu yatırımı olduğunu ispatlar nitelikteydi.

Yeni kurulan üniversitelerin bölgelerin sosyo-ekonomik yapısını da etkileyeceği hesaplanarak, aynı zamanda bölgeler arası dengesizlikleri ortadan kaldırmak ve bir üniversiteye sahip olan şehirlerin merkeziyet gücünü arttırmak amacı içinde üniversitelerin kurulumu desteklenerek geliştirilmiştir (Sargın, 2006).

Türkiye Cumhuriyeti açıcından bu dönem tamamlandığında, genç ülkenin tüm bölgelerindeki üniversite sayısı 19’a ulaşmıştır.

Şekil 7. 1980 Yılında Üniversitelerin Dağılışı

3.1.1.1.3. 1980-1990 Döneminde Üniversiteler

1981 yılı üniversite reformunun yapıldığı yıl olarak Türk yüksek öğretiminin önemli dönüm noktalarındandır. Reformun gerekçeleri bazı araştırmacılar tarafından detaylı bir

şekilde irdelenmiştir (Korkut, 1984; Kaptan: 1986).

1982 yılı incelendiğinde, ilgili reform kapsamında bir günde 6 ayrı şehirde, toplam 8 üniversite kurulmuştur. “Yeni kurulan bu üniversiteler incelendiğinde görülmektedir ki aslında bu üniversiteler daha önce faaliyet gösteren ve farklı oluşumlara sahip akademi, yüksekokul gibi fiiliyatta var olan kurumların birleştirilmesi olayıdır” (Sargın:2006:41).

Bu nedenle de 1981 yılında kurulan üniversitelerin çok büyük bir kısmı alt yapının hazır olduğu büyük şehirlere kurulmuştur, bu üniversiteler; İstanbul’da Yıldız Teknik, Marmara ve Mimar Sinan Üniversiteleri, Ankara’da Gazi Üniversitesi,

İzmir’de Dokuz Eylül Üniversitesi, Antalya’da Akdeniz Üniversitesi, Edirne’de Trakya Üniversitesi ve Van’da Yüzüncü Yıl Üniversitesi’dir (Sargın, 2006).

1981 yılının ardından dikkat çeken bir diğer nokta da bu yılda sonra ülkemizde yavaş yavaş “vakıf üniversiteleri” kurulmaya başlanmıştır. “Türkiye vakıf üniversitelerinin ilk örneğin 1984 yılında YÖK kararı ile kurulan Bilkent Üniversitesi ile görmüştür” (Gürüz, 2001:77).Bu tarihten sonra Türkiye’de kurulan tek üniversite ise 1987 yılında kurulan Gaziantep Üniversitesi olmuştur. Bu dönemin sonunda ise Türkiye’de biri vakıf olmak üzere toplam 29 üniversite bulunmaktadır.

Şekil 8. 1990 Döneminde Üniversitelerin Dağılışı

3.1.1.1.4. 1990 Sonrası Üniversiteler

1984 yılı incelendiğinde tıpkı 1982 yılı gibi bir günde birden çok üniversitenin kurulduğu bir yıl olduğu fark edilmektedir. 1984 yılında 1 i vakıf 23 ü devlet olmak üzere bir günde tam 24 üniversite kurulmuştur. “Bir vakıf üniversitesi olarak kurulan Koç Üniversitesi ile Türkiye 2. özel üniversitesine sahip olmuştur” (Gürüz, 2001: 78). “1992 yılından sonra ise Türkiye’deki üniversite sayısı 53’e yükselmiştir”(Sargın, 2006:43). 1994 yılından 2000li yılların başlarına doğru baktığımızda bu dönemlerde Türkiye’deki üniversite yapılanmasının daha çok vakıf üniversiteleri ile sürdürüldüğü görülmüştür. Dolayısıyla son 10 yılda vakıf üniversitelerinin sayısı oldukça artmıştır. Ülkemizde üniversiteleşme oranına baktığımızda 1992 yılının ardından 2006 yılı da adeta dönüm noktası niteliğindedir, çünkü bu yılda da tıpkı 1992 yılı gibi yeni üniversitelerin bir anda kurulduğu bir yıldır. “Nitekim 01.03.2006 gün ve 5467 Sayılı Yasa ile Türkiye’nin farklı bölgelerinde 15 üniversite kurulmuştur” (Sargın, 2007:142).

Şekil 9. 2005 Yılında Üniversitelerin Dağılışı

Kaynak: (Sargın, 2007:142).

“2006 yılında kurulan bu 15 üniversite ile birlikte Türkiye'deki üniversite sayısı 93'e yükselmiştir” (Sargın, 2007:143). Bu yılda kurulan üniversitelerin bir kısmı zaten

şehirlerinde yakın çevredeki farklı üniversitelere bağlı yükseköğretim kurumlarını özerk bir yapı altında toplayarak, gelişimleri bu özerk yapı altında sürdürülmesi temeline dayanmıştır. Örneğin Amasya Üniversitesi’nde de 2006 yılına kadar 19 Mayıs Üniversitesi’ne bağlı olan Yüksekokul ve Eğitim Fakültesi bu tarihten sonra Amasya Üniversitesi’nin bir parçası olmuştur.

Şekil 10. 2006 Yılında Üniversitelerin Dağılışı

Kaynak: (Sargın, 2007:142).

Şekilde 10 dan da anlaşılabileceği gibi 2006 yılında yapılan düzenlemelerin ardından da üniversite yoğunluğu daha çok Marmara, İç Anadolu ve Ege bölgelerinde toplanmıştır.