• Sonuç bulunamadı

Üniversitelerin Kuruldukları Kente Katkıları

BÖLÜM 3: BÖLGESEL KALKINMA AKTÖRLERİNDEN

3.8. Üniversitelerin Kuruldukları Kente Katkıları

Dünyada ve ülkemizde hızla gelişme gösteren yükseköğretim sistemi ve bu sistemin içerisinde yer alan üniversitelerin bulundukları bölgede ekonomik ve sosyal gelişmişlik düzeyini, bilinçli kitle yaratım sürecini arttırmada önemli bir araç olabileceği ön görülmektedir. “Bu noktadan hareketle, özellikle kentleşme olgusunun çok fazla bulunmadığı bölgelerde açılan üniversitelere bağlı meslek yüksekokullarının bölgenin ekonomik büyük katkılar yaptığı bilinmektedir” (Kaşlı ve Serel, 2008:101).

Phelps gerçekleştirdiği bir çalışmada, üniversitelerin kuruldukları bölgenin kişisel geliri üstünde anlamlı bir pozitif etkisinin olduğunu, bölgenin istihdamını pozitif etkilediğini, bu sebeple gelişmekte olan ülkelerin geniş kırsal alanlarına üniversiteler kurarak daha fazla ekonomik fayda sağlayabileceğini iddia etmektedir (Phelps, 1998: 149-158).

Bu çalışmada da değinildiği gibi üniversiteler kuruldukları yörede ekonomik, sosyal-kültürel hayatın büyük oranda değişerek gelişmesine sebep olmakta adeta şehir yapılanmasının yönünü sahip olduğu kitlenin ihtiyaçları kapsamında dönüşüme uğratmaktadır. “Üniversiteleri bölgeler ve kentler arasındaki gelişmişlik farklılıklarını gidermek amacıyla kullanabilecek bir araç olarak kabul eden bu yaklaşıma uygun olarak; 2006 yılından itibaren ülkemizde çok hızlı bir üniversiteleşme hareketi yaşanmış ve üniversitesi olmayan kent kalmamıştır” (Çalışkan, 2010:79)

“Bleaney’e göre üniversiteler hem harcama hem de istihdama ciddi katkılar sağlamaktadır” (Bleaney, 2002:305). Ayrıca “üniversitelerin, toplumun refah düzeyini ve yaşam kalitesini de arttırdığı yapılan çalışmalarda vurgulanmıştır” (Greenspan nad Rosan, 2006:1).

Shills ise üniversitelerin bulundukları yöre insanına karşı görevlerini şu şekilde belirtmektedir;

• Üniversiteler öncelikle yörede insanlara eğitim ve öğretim hizmeti verirler, • Kütüphane, spor tesisler ve sosyal hizmetler gibi hizmetlerden üniversite

öğrencilerinin yanı sıra yöre insanı da yararlanmaktadır,

• Üniversiteler yöre sanayisi için araştırma ve inceleme yapmanın yanı sıra, danışmanlık görevlerini de yerine getirirler,

• Bütün akademik personelin yöredeki sivil işlerde aktif olmaları, belli bir gayret içinde olmaları ve ilgi duymaları gerekir. ( Shills, 1988:210).

Bu katkıları başlıklar halinde belirtirsek;

• Toplumsal yapı • İstihdam • Sanayileşme • Nüfus • Kentleşme

Kalkınmanın dönemsel değil sürdürülebilir olması söz konusu olduğu zaman üniversitelerin bu doğrultuda oldukça önemi bir noktadadır. Ayrıca “üniversitelerin sağladığı bu katkıların uzun süreli olması nedeniyle sürdürülebilir bir kalkınmanın gerçekleşmesini de fırsat sağlamaktadır” (Albeni, 2000:83). Üniversitelerin kuruldukları bölgeye olan ekonomik ve sosyo-kültürel katkılarını özetle birkaç maddede toplamak mümkündür.

•Bölgesel gelir ve istihdam gibi ekonomik gelişmelerde iyileştirme sağlaması, •Sağlık, iletişim, taşımacılık ve refah seviyesinin artması gibi sosyo-kültürel

değişkenlerde iyileşme sağlaması,

•Eğitime katılma oranında artış ve göçlerin azalması gibi demografik ve eğitsel değişkenlerde iyileşme sağlaması (Gültekin ve diğ., 2008:266).

Ayrıca “üniversiteler kentlerin imarı, yerleşim yapısının değişmesi, konut ve arsa fiyatları üzerinde etkili olmaktadırlar” (Akçakanat ve diğ. 2010: 167).

Bir başka çalışmada ise üniversitelerin asıl öneminin, yüksek katma değerli faaliyetleri geliştirme ve bölgeye çekmede, mobil sermaye oluşumu ve endojen kalkınmadaki başarısını etkileyen bilgi yaratılması ve transferi sürecindeki rollerinden kaynaklandığını ve üniversitelerin sadece öğrenme kültürü, ilişkisel ve kurumsal adaptasyonu sağlamadığı, aynı zamanda kendi bölgelerine faydalı olabilecek şekilde kendilerini şekillendirme özelliğine de sahip bulunduğu ifade edilmektedir ( Çetin, 2007:219).

Uluslar arası literatür üniversitelerin kente katkıları açısından incelendiğinde ulaşılan sonuçlardan bir diğeri de Newlands’ın çalışmasıdır. Newlands(2003:1); üniversitelerin kendi bölgeleri ile olan ilişkisini harcama ve bilgi etkileri olmak üzere iki kısımda incelemiştir.

Cleary ve Jeffery ise üniversitelerin bölgesel kalkınma sürecinde anahtar bir rol oynadığını kabul etmekle birlikle, temel fonksiyonlarını aşağıdaki gibi sıralamaktadır (Çetin, 2007:219):

•Bölgesel bilgi ekonomisi ve toplumun destekleyicisidir. •Ekonomik istikrarın önemli bir unsurudur.

•Bölgenin sosyal yaşamının temel gücüdür.

•Kültürel kaynakların temelini oluşturur ve güçlendirir. •Bölgenin uluslar arası işbirliği ve dışa açılmasında etkilidir. •Yenilikçi aktiviteler ve girişimciliğin temel kaynağıdır.

•Ayrıca üniversiteler “akademik girişimcilik” yoluyla bölgesel ekonomide oldukça aktif bir rol üstlenebilir.

3.8.1. Toplumsal Yapı

Üniversiteler sayesinde şehre akan genç ve dinamik yapı yılların süre getirdiği geleneksel tutum ve davranışlarda çözülmelere yol açarak toplumsal yapıda değişim ve dönüşümlere yol açar. “Üniversiteler aynı zamanda yerel alt kültürlerin ve ulusal kültürün olumlu bir sentezini sağlayacak kültür yapılarının etkinliklerinin yoğunlaştırılacağı bir alt yapının oluşmasına da katkıda bulunurlar” (Gültekin ve diğ. 2008:266).

3.8.2. İstihdam

Üniversitelerin yöre istihdamına katkıları üç şekilde değerlendirilebilir; birincisi kendi bünyesinde istihdam ettiği akademik ve idari kadrolarla yöre ekonomisini doğrudan etkileyecek bir istihdam potansiyeline sahiptir, ikinci boyutta baktığımızda üniversite görevli olan birçok personel o yörede yaşamaktadır, bu açıdan değerlendirildiğinde de yörenin işsizlik oranında azalma olacaktır, bir diğer açıdan değerlendirildiğinde ise üniversitenin yetiştirdiği öğrenciler yörenin ve ülkenin nitelikli istihdam gücünü oluşturarak kaliteli üretimin gerçekleşmesini sağlayacaktır. Bu katkıların bir çıktısı olarak şehirde artan girişimcilik faaliyetleri de eğitim, teknoloji transferi, ara eleman temini, hizmet içi eğitim ve danışmanlık hizmetleri söz konusu olduğunda üniversitelerden büyük destek alırlar.

“Günümüzde işletmelerin faaliyetlerini etkin ve verimli olarak sürdürebilmeleri; yüksek eğitim düzeyine sahip, nitelikli, süreli olarak kendini yenileyen elemanlarla mümkündür” (Çalışkan, 2010:170). Sürekli değişen koşullara personellerini uyumlaştırmak günümüzde işletmelerin en önemli görevleri arasındadır. “Bu anlamda eğitim, personelin motivasyonunu ve işe adaptasyonunu geliştirici bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır” (Civan ve Demireli, 2004:81). Bu noktada ise üniversiteler kurumlara istedikleri güncellikle eğitimi sağlayarak ihtiyaçlarını gideren kurumların başında gelmekte, gitgide “girişimci üniversite” olma yolunda ilerlemekte, üniversitelerin adeta kendileri bir girişimci gibi davranmaktadırlar. “Birleşik Devletlerin gelişmekte olan teknolojileri ticarileştirmedeki başarısı girişimci üniversite literatüründe vurgulanan etmenlere bağlanmaktadır” (Garnsey, 2011:214).

3.8.3. Sanayileşme

Üniversitelerin sanayi unsuruna sağladığı en büyük katkı gerçekleştirdikleri işbirlikleri sayesinde sahip oldukları bilgi birikimini sanayi sektörüne aktararak sektörün çağdaş bir

şekilde gelişmesini sağlamak ve doğrudan verimlerine katkılı olmaktır. Birçok gelişmiş ülkelerde sanayi- üniversite işbirliği üzerine raporlar, projeler oluşturulmakta ülkenin ve bölgenin kalkınması bu raporlar ve projelerle temellendirilen işbirliğine dayandırılmaktadır. Bu projelerin Wright’a (2011:151) göre üniversite-sanayi ilişkilerini teşvik ettiği ve desteklediği pek çok potansiyel alanı kapsar, bunlar:

•Ortaklaşa araştırma ve yenilik

•Kuluçka merkezleri ve girişim yuvaları geliştirilmesi •Uzun vadeli araştırma ortaklığı

•Teknoloji ve bilgi transferini kolaylaştırmak için fellow işe almak ve yetiştirmek •Şirket girişimleri ve lisanslama

•Mezun ve araştırmacı hareketliliği •Eğitim ve ağ düzenlemeleri

Başka bir anlatımla, modern üniversiteler geleneksel eğitim ve araştırma işlevlerine ek olarak, özel sektörle iş birliği halinde sürdürülen araştırma faaliyetlerinden, lisanslı buluşlara kadar uzanan çok geniş ulusal ve uluslararası ekonomik ilişkileri kadar; yakın çevrelerine olan etkileriyle de farklı bir misyon taşımaktadırlar (Drucker, J. Ve Goldestein, H. 2007:73).

Üniversite-sanayi işbirliği. “üniversitelerin mevcut kaynakları topluma fayda sağlamak üniversitelerin mevcut kaynakları topluma fayda sağlamak üre bir sistem dâhilinde birleştirerek yapılan eğitim-öğretim, araştırma-geliştirme ve diğer faaliyetlerin tümü”(Dura, 1994:101) şeklinde tanımlanmaktadır.

Dolayısıyla üniversitelerin temel görevi, bilim çağının yaşandığı 21.yy a girerken, ülkede ve sanayide ihtiyaç duyulan yetişmiş nitelikli insan gücünün ve genç beyinlerin yetiştirilmesi, sağlıktan endüstriye, eğitimden sanata kadar büyük bir alan içinde, her alanda bilgi ve teknolojinin üretilmesine, kullanılmasına, yönetilmesine ve tüketilmesine katkıda bulunmak ve nitelikli eleman yetiştirmektir ( Gültekin ve diğ. 2008:267).

“Çoğu batılı ülkelerin yaptıkları gibi, yeni teknolojilerden ekonomik olarak yararlanmak için, ileriye dönük devlet-sanayi-üniversite işbirliğine dayalı “Ulusal Eğitim, Bilim, Araştırma ve Geliştirme Programları” yürütülmesi ulusal kalkınmada tartışılmaz bir

Günümüzde “ortaya çıkan ve 20.yy ilk yarısı boyunca süren şey, sanayileşmiş ülkelerdeki az sayıdaki üniversitenin iş dünyası ile değişik derecelerde ve resmi ya da gayri resmi yollarla araştırma ve teknolojik gelişmeye angaje oldukları bir durumdu” (Yusuf, 2011:3).

Üniversite-sanayi ilişkileri analizlerinin çoğu birincil olarak bilginin yaratılması ve üniversitelerden endüstriye aktarılması süreçlerine odaklanırken, üniversite gerçekte yerel yenilik sistemlerinin ve kümeler oluşumunun geliştirilmesinde kurumsal destek olarak daha kilit bir rol oynar (Wolfe, 2011:115).

Üniversitelerin işveren ve hizmet tüketicileri olarak yerel gelir üzerindeki köklü etkilere sahip olması ve sanayi ile olan ilişkilerinde sahip olduğu dolaylı etkiler artan şekilde yapılan araştırmaların ve politikaların ilgisini çekmektedir (Wright, 2011). Tabii ki bu işbirliğinin yapısı üniversitenin konumuna göre değişiklik gösterir, örneğin ülkemizde olduğu gibi gelişmekte olan bölgelerde üniversiteler yerel sanayi ile işbirliği kurmakta daha fazla güçlükle karşılaşabilirken, daha gelişmiş bölgeler de karşılaşılan güçlüklerin sayısı daha az olabilir.

Üniversite-Sanayi işbirlikleri düşünüldüğü zaman çok çeşitli ÜSİ lerden bahsedilebilir. Bunlardan bir kısmı Basant ve Chandra tarafından şu şekilde belirtilmiştir:

• Eğitim kurumlarının sanayi sektörünün mevcut beceri gereksinimine yönelik program ve dersler oluşturması.

• Özellikle kurumun konumlandığı bölgede mal ve hizmet tedariğine yanıt veren ilişkiler oluşturulması(Örneğin test ve prototip geliştirmek)

• Şirketler veya kuluçkalar yaratma üzerinden ortaya çıkan ilişkiler.

• Bilginin yaratılması, elde edilmesi ve yayılması için öğrenci projeleri, teknoloji lisanslaması, danışmanlık, ortak Ar-Ge projeleri vb. aracılığıyla ilişkiler oluşturma (Basant ve Chandra, 2011: 77).

Söz konusu sanayileşemeye üniversitelerin katkısı olduğu zaman akademik literatürde konu dâhilinde kullanılan “soğurucu kapasite” kavramına değinmek yerinde bir çaba olacaktır. Bu kavram genel olarak bakıldığında bir kuruluşun yenilik kapasitesini oluşturmak için bilgi yayılmasını karşılayan bir kavramdır. Daha geniş anlamda ise “bir firmanın yeni, dışsal bilgiyi tanıması, onu asimile etmesi ve ticari amaca uygulaması” (Kodama ve diğ. 2011:227) olarak tanımlanabilir. Bu kavramı benimseyen kurumlarda ise Ar-Ge, performans iyileştirme ve kurumsal öğrenme olmazsa olmaz unsurlar

arasında olup etkin kullanılması durumunda gerçekleşecek teknoloji transferi ile verimi arttırıcı etkiye sahip olacaktır.

3.8.4. Nüfus

Üniversitelerin bünyesinde kuruldukları kente katkıları arasında nüfus unsuru

şüphesizdir ki herkesin öncelikli olarak aklına gelenler arasındadır. Üniversite içinde kurulduğu kentin nüfus yapısında sadece nicel değil nitel değişikliklerde yapmaktadır. Üniversite eğitimi içinde şehre gelen öğrenciler ve bu eğitimi sağlamak için üniversite çatısı altında bulunana veya gelen öğreticiler ve idari personeller sayesinde şehir nüfusu özellikle eğitim-öğretim dönemlerinde niceliksel olarak artmaktadır. Bu nicel artış yanında birçok farklı kültüre mensup bireylerin bir arada yaşamasından kaynaklanan nitel bir kültür, hoşgörü, etkileşimde artmakta ve şehir nüfusunda niteliksel anlamda da bir döşüm yaşanmaktadır.

Üniversitelerin kentleri eklilerinin en başında üniversitelerin kentin nüfus miktar ve yapısında gerçekleştirdiği köklü değişiklikler vardır. Değişen bu nüfusun talepleri ve ihtiyaçları doğrultusunda gelişen kent fonksiyonları da değişimin farklı ve geniş bir boyutudur.

Kentlerde öğrenim gören özellikle kız öğrencilerin aile üyelerinden biri ya da birkaçı ile kalması çok karşılaşılan bir durumdur. Bunun gibi tayin ve atama gibi nedenlerde dikkate alındığında, üniversitenin varlığına bağlı olarak ortaya çıkan göçlerin “sadece eğitim amaçlı göçler” altında belirtilen rakamlarla sınırlı olmayacağı, gerçek rakamın bunun bir hayli üzerinde olduğunu belirtmek mümkündür (Işık, 2008)

Kısa zamanda binlerce sayıya ulaşan üniversiteler içinde kuruldukları kentlerin nüfus artış hızının ve net göç oranlarının yükselmesine yol açmıştır. “Bu açıdan bakıldığında ülkemizde kentlerin büyümesine yol açan ticaret, turizm, sanayi gibi birçok faktöre yeni kurulan üniversiteleri de eklemek gerekmektedir” (Işık, 2008:177). Dolayısıyla günümüzde üniversiteler kent yapılanmalarında bir ekonomik kalkınma modeli olarak görülür hale gelmiştir.

3.8.5. Kentleşme

“Kentleşme, teknolojik, ekonomik ve kültürel gelişmelere paralel olarak kent sayısının sadece hızlı bir nüfus artışı değil, tam tersine disiplin altına alınmış bir demografik yapıdır” (Erdi, 1995:111). Üniversitelerin kentsel fonksiyonlardan yarattığı değişim olağan üstü boyutlardadır, üniversiteye yaklaşan ulaşım imkânı, sosyal mekânlar, farkı yaşam alanları vs. bu değişimin somut örnekleri arasındadır. Üniversitenin genç ve dinamik nüfusu adeta şehirdeki ezberleri bozarak bilindik tüketim kalıplarından köklü değişikliklere neden olmaktadır. “Üniversiteleri kurulması ile birlikte yerleşke alanlarının çevresi cazibe merkezi haline gelmekte ve kentin gelişim yönü değişmektedir” (Ökmen, 2001:259).

Özellikle gelişmekte olan toplumlar kentleşme olgusunu çok yönlü olarak ele almakta, bu olgunun kültürel, sosyal, toplumsal, ekonomik katkılarını gözlemleyerek bu süreci hızlandırmakta daha sonrada bu değişimin ortaya çıkardığı sorunsallara çözüm aramaya başlamaktadırlar. Üniversite sayesinde şehre konuşlanan farklı rollerdeki bu kitle yerel yönetimde farklı birçok hizmet talep etmekte bu doğrultuda da şehirdeki konut, alt yapı, sosyal-kültürel alanlar gelişerek kentte çok merkezli, farklı yerleşim sistemlerinin oluşmasına neden olmaktadır.

“Kırsal alanda üretim teknolojisindeki değişimlerin açığa çıkardığı etkin nüfus, buralarda kalmayarak kentlerin ekonomik-toplumsal ve kültürel çekiciliğine kapılarak yer değiştirmeye başlamaktadır” (Özer, 2004:57). Üniversiteler kuruldukları kentlerde kentlerin birçok fonksiyonunda artışa sebep olmaktadır, yaşanan bu artış uzun vadede kentte gelişme ve beraberinde birçok sektördeki büyümeyi getirmektedir.

Faaliyetlerin yoğunluk sürecinde, şehirsel gelişmede yerleşim yeri, şehir dokusu, şehir yapısının farklılaşması da çoğu kez olumlu yönde meydana gelmektedir. Nüfus ve ekonomideki faaliyetlerin artmasıyla birlikte, şehir devamlı büyüyüp gelişmekte, daha geniş bir alana yayılmasıyla da kent içi farklılaşmayı ve alt birimlerin oluşmasını beraberinde getirmektedir. “Bunun doğal sonucu olarak çok merkezli bir kent yapısı meydana çıkmaktadır” (Erkan, 1993:27).

3.8.6. Sosyal ve Kültürel Yapı

Üniversitelerin sosyal-kültürel yaşantıya etkilerini birkaç noktada toplamak mümkündür;

• Kültürel mirasın birikimine ve gelecek kuşaklara aktarılmasına hizmet etmeleri: Bu kültürel miras örgün ya da yaygın eğitim aracılığıyla kişiden kişiye, kuşaktan kuşağa aktarılır.

• Kişinin toplumsallaşmasına katkıda bulunması: Sosyal bir varlık olarak insan toplum içinde yaşamını sürdürmek zorundayken üniversite kişinin bir sosyal gruba karışarak sosyalleşmesini sağlamaktadır. Birey bu gruba girdiğinde grup içindeki farklı rolleri, grup içinde var olabilmek için uyması gereken kuralları, grubun kültüründe var olan değer ve inançları benimseyerek kendisinden beklenen davranışları bilerek, öğrenerek var olur(Ergun, 1987:35).

Ayrıca Tezcan’dan edinilen bilgilere göre bu maddelere şunlarda ilave edilebilir; “mevcut siyasi sisteme devamlılık sağlaması ve içinde bulundukları toplumun ihtiyaç duydukları önderleri seçmeleri için onları eğitmeleri.” ( Tezcan, 1992:52).

Üniversitede yaşanan bir diğer çift yönlü değişim de toplumsallaşmadır. Üniversite toplumsallaşma ile üniversite içinde kurulduğu şehre şu katkılarda bulunur (Ergun, 1987:35);

•Yenilikçi ve değişimi sağlayıcı rol oynaması: Üniversite yenilikleri yaparak geliştirecek olan uzmanların ortaya çıkması ve yetişmesinde yardımcı olarak toplumun ve ülkenin yeniliklerle tanışmasına ön ayak olur.

•Modern üniversitelerin siyasal yapılanmaya öncülük etmesi: Çağdaş üniversitelerin siyasal yapılanmaya iki noktada öncülük ettiğini söylemek mümkündür.

•Çağdaş üniversitelerin bireylere statü kazandırması: Bireyin almış olduğu eğitim statüsünü belirlemektedir.

•Modern üniversiteler sayesinde bireyciliğin gelişmesi ve buna dayalı olarak siyasal bilincin uyanması: Bireycilik sanayi toplumu olmanın bir sonucudur. Sanayi toplumlarında azalan aile ilişkileri ve rolü yerini bireyciliğe bırakırken bu durum siyasal bilinci de uyandırmaktadır, çünkü birey artık başkalarının kendi adına karar vermesini istemez.

Üniversiteyi anlamak ve anlamlandırmak ise birçok unsuru içinde barındıracak bir görüş ve anlayış gerektirmektedir.

Tarihi ve toplumsal birer kurum ve özel amaçlı birer örgütlenme birimi olan üniversiteler, ait oldukları ve belli bir üretim biçiminin şekillendirdiği toplumsal formasyonların gelişim süreci dışında anlaşılamazlar ve ilk üniversite örneklerinin doğuşu incelendiğinde; bu kurumların bir şehir örgütü