• Sonuç bulunamadı

1.2. MUHASEBENĠN TARĠHSEL GELĠġĠM SÜRECĠ

1.2.4. Cumhuriyet Döneminde Muhasebe GeliĢimi

1923 yılında Cumhuriyet‟in ilan edilmesi ile birlikte gerçekleĢtirilen devrimler laik sistem anlayıĢını getirmiĢtir. Böylelikle çağdaĢlaĢma yolunda atılan adımların muhasebe düĢüncesinde de olumlu etkileri olmuĢtur. Muhasebe daha çok sosyal ve iktisadi konularla ilintili olduğundan dolayı bu alanlardaki yeniliklerden etkilenmiĢtir. 1926 yılında kabul edilen Ticaret Kanunu ile 1850 yılında yayınlanan Ticaret Kanunu yeniden düzenlenerek yayınlanmıĢtır. Yapılan değiĢikliklerde ise, tutulması gereken defterler yevmiye defteri, envanter ve bilanço defteri, kopya defteri olmak üzere üç defter belirtilmiĢtir (Sipahi ve Küçük, 2011). Ayrıca günümüz kurumlar vergisinin yasasının dayanağını oluĢturan Kazanç Vergisi Kanunu (1926) kabulü ile Ticaret Kanununda belirtilen zorunlu defterlere ek olarak kazanç ve muamele defterinin (hasılat ve giderler defteri) tutulması zorunluğu getirilmiĢtir (Güvemli, 2001:139-153). Bu kanun ile birlikte muhasebede kayıt düzenini ilgilendiren ve yabancı Ģirketlerin kendi dillerinde muhasebe oluĢturması ile karĢılaĢılan dil problemi, tüm kayıt düzenlerinin Türkçe tutulması zorunluluğu benimsenmesi ile giderilmiĢtir. Ayrıca 1928 yılında ise Türk harflerinin kabulü ile Arap dilinde sağdan sola tutulan tüm muhasebe kayıtları daha kolay bir Ģekilde

17

uygulama alanı bularak soldan sağa yazım Ģekli ile muhasebede çağdaĢlaĢma düĢüncesinde önemli katkı sağlamıĢtır (Güvemli ve Güvemli, 2006).

Türkiye için yakın bir tarih olan Cumhuriyet dönemi, batıya dönük siyasi tarihi ve iktisadi geliĢimleri ile ilgili önemli geliĢmelerin bulunduğu bir dönemdir. Cumhuriyet‟in batılılaĢma uygulamaları muhasebe sistem ve yöntemleri ve muhasebe uygulamalarında çift yanlı kayıt sistemi uygulama yöntemleri uygulanmıĢtır. Cumhuriyet sonrası dönemde zaman bölümlemesi Prof. Dr. Erdinç Tokgöz tarafından;

 1923-1930 Ulusal ekonomiye geçiĢ dönemi

 1931-1938 Atatürk ve devletçilik dönemi

 1939-1945 Devletçiliğin duraklama dönemi

 1946-1950 Devletçiliğin gerileme dönemi

 1950-1960 Demokrat parti dönemi

 1963 ve sonrası planlı kalkınma dönemi Ģeklinde tanımlanmıĢtır. 1923-1929 tarih aralığına bakıldığı zaman 1923 Cumhuriyet‟in ilanı olup, 1929 yılı ise dünyada ekonomik buhranın olduğu tarihtir. En önemli geliĢmelerden biri olan Ġzmir Ġktisat Kongresi 7 ġubat 1923 yılında yapılarak milli ekonomi açıdan hedefler ortaya konulmuĢtur. Yapılan kongrede yatırımı artırmak için yatırım düĢüncesi olan Ģirketlere kolaylık sağlanacağı, milli banka kurulacağı, demiryolu yapımına önem verileceği, yerli malı kullanımı teĢvik edilmesine yönelik kararlar alınmıĢtır (Yavi, aktaran Özçelik ve Tuncer, 2007; Parasız, 1998: 3). Alınan kararlar ıĢığında ticaret alanında yapılan yenilikler; iĢ sahiplerine kredi vermek amacı ile 1924 yılında ĠĢ Bankası‟nın kurulması ve Türk gemilerine hak getiren Kabotaj Kanununun 1926'da çıkartılması Ģeklinde gerçekleĢmiĢtir (Özçelik ve Tuncer, 2007). Sanayi alanında ise Osmanlı tesislerini onarmak için 1925‟te Sanayi ve Maadin Bankası kurulmuĢ ve halkı sanayiye teĢvik etmek için 1927 yılında on beĢ yıl yürürlükte kalacak olan TeĢvik-i Sanayi Kanunu çıkarılmıĢtır (Özel, 2002). YaĢanan

18

bu geliĢmelerin yanında ayrıca 1924 yılında anayasasının kabul edilmesi ve 1926 yılında Ticaret Kanununun yenilenmesiyle 1926-1927 yıllarında Muamele Vergisi ve Kazanç Vergi yasalarının kabul görmesiyle muhasebe uygulamalarının geliĢimini etkileyen yenilikler yapılmıĢtır (Güvemli ve Güvemli, 2006). Ekonomi, hukuk ve sanayi alanlarında yapılan uygulamalar ise 1923-1929 zaman aralığında gerçekleĢmiĢ olup, özellikle Ticaret kanunu ve vergi yasalarının kabulü ile muhasebe uygulamaları üzerinde etkisi olan yeniliklerdir.

1930-1938 yılları arası ise ikinci dünya savaĢını kadar olan kısmı oluĢturmaktadır. Milli sanayi kongresinin yapıldığı 1930 yılında alınan raporda ekonomide verimi düĢüren olaylara bakıldığı zaman, kuruluĢ yeri seçiminde yanlıĢlık, iĢletme sermayesi yetersizliği, makine ve teçhizat noksanlığı, karlılık hesaplarının tutarsızlığı, yönetim ce örgütlenmede baĢarısızlık, yetiĢmiĢ eleman kıtlığı sonuçları saptanmıĢtır (Ekodialog, 2016). KarĢılaĢılan sorunları hesap ve muhasebe iĢlevinin yetersizliğinden kaynaklandığını ortaya koyarken bu amaçla muhasebe mesleğinin örgütlenmesi üzerine 1932 yılında çıkarılan yasa tasarısı çalıĢması olmuĢ ancak kanunlaĢmamıĢtır (Zeyrek, 2015). Özel teĢebbüsün yetersiz olmasından dolayı 1930 yılından itibaren devletçilik anlayıĢında bir ekonomi politikası izlenmeye baĢlamıĢtır. Bu nedenle sanayi alanında yapılan yenilikler için 1933 yılında ilk “BeĢ Yıllık Kalkınma Planı” hazırlanmıĢ ve baĢarılı bir Ģekilde uygulanmıĢtır. Ancak 1938 yılında hazırlanan ikinci beĢ yıllık kalkınma planı hazırlanmıĢ olmasına rağmen 1939 yılında II. Dünya SavaĢı‟nın baĢlaması nedeni ile uygulama alanı bulamamıĢtır. 1930-1938 yılları arasında önemli olan geliĢmeler arasında Sümerbank 1933 yılında, Maden Tetkik Arama Enstitüsü (MTA) 1935‟te ve madenlerin iĢlenmesi için ise Etibank kurulmuĢtur.

Devletçilik dönemi olarak bilinen 1930-1938 döneminde 1929 dünyadaki ekonomik kriz sonrası ülkedeki sıkıntıları giderebilmek için 1930 yılında Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) kurulmuĢtur (Eroğlu, 2007). Böylelikle 1938 yılında da TCMB‟nin para arzıyla birlikte kamu kurumlarına parasal destek sağlayacak yetkiler tanımlanmıĢtır.

Devletin sanayi yatırımlarının Türk muhasebe uygulamalarında iki önemi bulunmaktadır. Ġlki bu kuruluĢlar üzerinde Batı Avrupa muhasebe sistemlerinin

19

özellikle Almanya‟dan gelen sistemin uygulanmaya konulması ile birlikte muhasebecilerin bu kuruluĢlarda yer alarak genel muhasebe, iĢletme bütçesi, mali tablo hazırlama konularında deneyim sahibi olmaları ikinci bir önemli nokta olarak karĢımıza çıkmaktadır (Güvemli, 2001).

1939-1945 olarak belirtilen üçüncü zaman dilimi ele alındığında ilk demir çelik fabrikası olan Karabük Demir-Çelik fabrikası 1939 yılında kurulduğu görülmektedir. Bu dönem, 1938 yılında Atatürk‟ün ölümünden sonra baĢlayan II. Dünya SavaĢının ülkemizde getirmiĢ olduğu ekonomik durgunluğun ve toplumsal sorunların yer aldığı bir dönemden oluĢmaktadır.

1946-1950 Dönemi devletçilik döneminin gerilemeye baĢladığı dönem olarak adlandırılmaktadır. Uluslararası Para Fonu (IMF)‟nda Keynes Planında ABD planının üstünlük sağlamasıyla 1949 yılında ABD Doları uluslararası piyasalara egemen olmuĢtur. Türkiye 1947 yılında IMF‟ye üye olmuĢtur. Bu dönemde Truman Doktrini ile 400 milyon dolar yapılacak destekten sadece 100 milyon dolarlık askeri teçhizat yardım desteği almıĢ daha sonra Marshall plan çerçevesinde 1948-1952 dönemlerinde de toplamda 351 milyon kredi sağlamıĢtır. Böylelikle Türkiye ile Amerika arasında yakınlaĢma baĢlamıĢ olup Amerikalı uzmanlar Türkiye„ye gelmiĢ, daha sonrasında da Türk gençleri Amerika‟nın çeĢitli kuruluĢ ve eğitim kurumlarında öğrenim görmeye baĢlamıĢ olup Amerika‟nın muhasebe uygulamalarının Türkiye‟deki sistem üzerinde de etkisi olduğu gözlemlenmiĢtir (Güvemli, 2001) .

Türkiye‟de ise devletçiliğin gerileme döneminde olduğu bu yıllarda ekonomik alanda, 1949 yılında Kurumlar Vergisi Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanunlarının uygulanmaya konulması muhasebe alanında önemli bir geliĢmedir.

1930-1950 yılları arasında muhasebe uygulamalarında Almaya etkisi bulunmaktadır (Kocamaz, 2012). Muhasebe uygulamalarında 1948-1952 yılları arası, muhasebe eğitiminde ise 1950-1960 yılları arasında Türkiye‟nin Amerika BirleĢik Devletleri ile olan yakınlaĢmasının etkisi görülmüĢtür (Kocamaz, 2012).

20

Muhasebe uygulamalarında reform nitelikte düzenleme gerektiren yasalar 1937‟de Türk Ticaret Kanunu, 1950‟de Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları ile Vergi Usul Kanunlarımızın yürürlüğe girmesi ile olmuĢtur (Avder, 2007). 1960 yılından itibaren oluĢturulan kalkınma planları kamu kesimi için zorunlu ve özel kesim için yol gösterici nitelikte olduğundan ileriki dönemler içinde yatırımların teĢvikine yönelik uygulamalar yürürlüğe konmuĢtur. Yatırımların özendirilmesi ile birlikte yatırımların artması ile muhasebeci talebini artırmıĢ ve Serbest Muhasebeci Mali MüĢavir (SMMM) Ġle Yeminli Mali MüĢavirlere (YMM) iĢ alanı yaratmıĢtır. Muhasebede tahmini yapılabilirlik raporu düzenleme çalıĢmalarda geliĢim göstermiĢtir (Güvemli, 2001).

1968 yılında 8 adet muhasebe el kitabı bastırılmıĢ ve kitapçıklarda 1964 yılında Kamu Ġktisadi TeĢebbüsü (KĠT)‟lerinin mali iĢler ve muhasebe uygulamaları tarihsel geliĢiminin incelenmesi sonucu tek bir sisteme yönelik bilgiler yer almaktadır (Güvemli, 2001).

1972 yılında ise Tek Düzen Muhasebe Sisteminin Genel Muhasebe bölümü uygulamaya konmuĢtur. Bu uygulama ile karĢılaĢılan problem ve eksikliklerin giderilmesine yönelik incelemeler sonucu 1974 yılında bir komisyon kurularak maliyet muhasebesi konulu çalıĢma sonucu 1976 yılında hazırlanmıĢ ve Tek Düzen Maliyet Muhasebesi Rehberi olarak bir sonraki yıl uygulamaya konulmuĢtur (Avder, 2007).

Sermaye Piyasası, Sermaye Piyasası Kanunu 2499 sayılı maddesi ile 1981 yılında kurulmuĢtur. Amacı ise “ tasarrufların menkul kıymetlere yatırılarak halkın iktisadi kalkınmaya etkin ve yaygın bir Ģekilde katılmasını sağlamak amacıyla; sermaye piyasasının güven, açıklık ve kararlılık içinde çalıĢmasını, tasarruf sahiplerinin hak ve yararlarının korunmasını, düzenlemek ve denetlemektir” Ģeklinde açıkça belirtilmiĢtir (Sermaye Piyasası Kurulu [SPK], 2012). 6 Ekim 1983 tarihinde sermaye piyasalarının daha etkin çalıĢması ve menkul kıymet alım satımının elveriĢli ortamda gerçekleĢtirmek amacı ile 18183 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Menkul Kıymetler Borsaları Hakkında 91 sayılı Kanun Hükmünde Kararname”, Ġstanbul Menkul Kıymetler Borsası (ĠMKB) kurulmuĢtur. Ardından 1984 yılında da borsanın denetim ve çalıĢma koĢulları ve yükümlülükleri düzenlenmiĢtir. Böylelikle

21

1986 yılında ise Ġstanbul Menkul Kıymetler Borsası‟nın aktif hale gelmesi ile sanayi, ticaret ve hizmet yatırım kuruluĢlarının fon ihtiyaçlarının hızlı bir Ģekilde sağlanmasını yerine getirmiĢtir. ĠMKB‟nin oluĢumuyla birlikte iĢletmelerin sayısının arttığı ve iĢletmelerin büyüme kaydettiği görülmüĢtür. Bunun sonucu olarak ta iĢletmelerde istihdam edilecek muhasebeciye olan ihtiyacın arttığı biçiminde etkisi olmuĢtur. 1989 yılından sonra ise 3568 sayılı kanun ile Serbest Muhasebeci, SMMM ve YMM yasası yürürlüğe girerek mesleğin örgütlenmesi için yasal zemin oluĢturulmuĢtur (Avder, 2007).

Vergicilik alanında ise en büyük geliĢme 1985 yılında Katma Değer Vergisi‟nin kabul edilmesidir. Bu uygulama ile birlikte verginin boyutu değiĢmiĢ vergi düzeni ve vergi yükü gelir ve kurumlar vergisinden tüketiciye kaydırılmıĢtır (Güvemli, 2001). Özellikle muhasebe meslek örgütü 1990‟lı yıllarda vergi ağırlıklı çalıĢmalara ağırlık vermiĢtir. Muhasebe uygulamalarının vergi baskısı altında ve denetimin vergi yönlü olması 2000 yılında yaĢanılan bankacılık krizinin geliĢiminde etkisi olmuĢtur (Güvemli, 2001).

1.3.MUHASEBE MESLEK MENSUBU ĠLE ĠLGĠLĠ GENEL