• Sonuç bulunamadı

Cumhuriyet Döneminde Getirilen Yabancı Uzmanlar ve Çalışmaları

2. Türkiye Cumhuriyeti’nde 1923–1937 Arası Ormancılık Politikası

2.6. Cumhuriyet Döneminde Getirilen Yabancı Uzmanlar ve Çalışmaları

Osmanlı- Türk modernleşmesini batılı uzmanlar ekseninden incelemek yanıltıcı olmaz. Osmanlı’dan Cumhuriyet hükümetlerine devreden birçok alışkanlıklar gibi yabancı mütehassıslardan yararlanma anlayışı da intikal etmiştir. Ormancılık politikalarının şekillenmesinde bu yabancı uzmanların önemli roller üstlendiği bir gerçektir. 1869 Orman Nizamnamesi’nin hazırlanmasında Fransız

123 uzman Louis Tassy ’in etkin olduğu bir gerçektir. Ormancılık tarihimizdeki ikinci büyük kırılma 1937 yılında kabul edilen 3116 sayılı yasayla yaşanmıştır.417

Yasanın hazırlanmasında Alman uzman Prof. em. Bernhard etkili olmuştur. Cumhuriyet döneminde Profesör Bernhard dışında birçok yabancı uzman ülkeye davet edilmiştir. Bu uzmanların yapmış oldukları çalışmalar günümüze kadar gelmiştir.

Cumhuriyet Hükümetleri döneminde ilk kez 1925–27 yılları arasında Fransız uzman Paul Joseph Saby ormanların işletilmesi alanında çalışmalar yapmak üzere ülkeye getirtilmiştir. Saby, yaptığı çalışmalar neticesinde şu tavsiyelerde bulunmuştur. Orman teşkilatı içerisinde bir mülkiyet ve hukuk işleri biriminin kurulması, orman sınırlarının belirlenmesi, ağaçlandırma çalışmalarının yapılması şeklinde özetlenebilir. Saby, Yüksek Orman Mektebi’nin eğitim programının da yenilenmesini istemiştir. Paul Joseph Saby, 1926 yılında ülkesine dönmüştür. Saby’in tavsiyeleri uzun yıllar sonra ancak gerçekleşebilmiştir.418

Fransa’dan farklı görevlerle de olsa ülkemize gelen bir uzman da Yüzbaşı Saru’dur. Hakkında yapılan değerlendirmelerde, Türk dostluğuna özel bir vurgu yapılmıştır. Amcalarının 1854’ten beri Osmanlı’da çalıştığı, 1904 yılında kendisinin ilk kez Türkiye’ye geldiği belirtilmiştir. Osmanlı Devleti’ne ormanların jandarma teşkilatınca korunmasını teklif eden bu kişidir. Saru bu teşkilatı kurmak için görevlendirilmiş ancak Birinci Dünya Savaşı’ndan dolayı bu teşkilatı kuramamıştır. Mudanya’nın alınması ve Fransızların Anadolu’dan çekilmesi gibi birçok alanda aktif rol oynamış olan Saru, 1925 yılında tekrar Fransa Ataşemiliter göreviyle Türkiye’ye gelmiştir.419

Bir başka yabancı uzman W. Anderson’dur. 1926 yılında Türkiye’de kâğıt ve selüloz sanayisi üretiminde fizibilite çalışması için davet edilen heyete Anderson adı verilmiştir. Heyete W. Anderson başkanlık ettiği için bu ismi almıştır. Toplam 3

417

Yücel Çağlar, Türkiye Ormancılık Tarihi, s.20.

418

Tubitak, Dergi Park (Çevrimiçi), http://dergipark.ulakbim.gov.tr/iuorman 02.04.2014 Türkiye’de bu alanda sistematik çalımalar 1955 yılından itibaren yapılmaya başlanmıştır. Bkz. Ağaçlandırma Teknikleri, Orman Genel Müdürlüğü,(Çevrimiçi)

http://www.agm.gov.tr/AGM/Files/faaliyetler/a%C4%9Fa%C3%A7land%C4%B1rma/GENEL_BiLGiLER .pdf 06.02.2014.

124 kişiden oluşan heyetin raporu, Orman Genel Müdürlüğü’nün çıkardığı Mütehassıs

Raporu adlı kitapta yer almıştır.420

1929 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla ülkeye çağırılan İngiliz, Avusturya uzmanlar topluluğuna da Rossenberg Heyeti denmektedir. 12 kişiden oluşa heyete S. Rossenberg başkanlık etmiştir. Bolu-Zonguldak arası ormanların ağaç varlığını ve cinslerini saptamak için getirilen heyetin hazırlamış oldukları raporlar, Mütehassıs

Raporu adıyla Orman Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan kitapta yer

almıştır.421

Cumhuriyet hükümetleri 1930 yıllardan sonra Alman uzmanlara ayrı bir önem vermeye başlamışlardır. Almanya’dan getirilen uzmanlara üst düzeyde görevler ve geniş yetkiler verilmiştir. Bu uzmanlar içeresinde ormancılıkla ilgili mütehassıslar, Ziraat Vekâleti içine istihdam edilmiştir.422

1937 yılında yasalaşan 3116 sayılı Orman Kanunu ormancılık politikasında önemli bir değişimin başlangıcıdır. Yasanını hazırlanmasında Alman ormancılık yasaları örnek alınmıştır. Bu alanda da Alman uzmanlardan faydalanılmıştır.

1930’lu yılların başından itibaren ülkede bir Alman hayranlığı hep konuşulur olmuştur. Bu doğrultuda basında da sık sık haberler çıkmıştır. Dr. Rıdvan Pınar’ın makalesi de bu kapsamda yazmıştır. Dr. Rıdvan, makalesine “Almanlar hemen her

alanda dünyanın en ileri milletleridir” şeklinde başlamıştır. Devamla Almanların

Münih Olimpiyat organizasyonundaki tutumlarını överek devam etmiştir makalesine. 1936 yılı olimpiyatlarına ev sahipliği yapan Almanlar hakkında, meşe ağacını bir

abide olarak tanıtarak bu konudaki hassasiyetlerini de göstermişler

değerlendirmesine bulunmuştur. Bu yoruma Almanların, olimpiyat ödül töreninde şampiyon sporculara birer meşe fidanı vermeleri etkili olmuştur. Rıdvan makalesinde, “Onlar, bu hareketleri ile üstlendikleri ve işgal ettikleri medeniyet

kürsüsünün hangi desteklere yaslandığını göstermiş oldular.” şeklinde izah etmiştir.

Rıdvan, Alman hayranlığı, Almanlar’ın orman ve ağaca verdiği önemi bu övgü dolu sözlerle okuyucusuna duyurmuştur.423

420 Tubitak, Dergi Park, (Çevrimiçi), http://dergipark.ulakbim.gov.tr/iuorman 02.04.2014. 421

Yücel Çağlar, türkiye’de ormancılık politikası(dün), s.182.

422 Cumhuriyet gazetesi, 21 Haziran 1935.

125 Dr. Rıdvan başka bir makalesinde, Almanlar’ın hemen her alanda ileri bir medeniyet olduğundan bahisle konuyu Alman ormancılık politikalarına getirmişlerdir. Yapılan değerlendirmede, Almanlar ormanları bir elden yönetmektedirler. Bu teşkilatın başında ise Alman Hava Kuvvetleri komutanı bulunmaktadır. Bu kişi Hitler’in sağ kolu mesabesindedir. Alman ormancılığı bizim için de dikkate şayandır. Bize devletin ormanı nasıl gördüğü halk ile orman arasındaki ilişki açısından son derece önemlidir. Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri için örnek gösterilen Alman ormancılığının temelini, “Nasyonalist hükümetler bir tek

kelime ile orman milletin malıdır o halde milletin vazifesi ormanları muhafaza etmektir” anlayışı ile hareket ettiklerini belirtmiştir. Makaleye devamla, Ormanla

halk arasında büyük bir benzerlik vardır. Nasıl ki orman birden çok türün bir araya gelmesi ile oluşmuştur. Halk da aynen öyledir. Bu suretle ebedi halk ve ebedi orman tamamen birbirinindirler. Almaların ormancılık anlayışı ile çıkarılacak orman kanunumuzla ormanlarımızı en iyi tarzda sanayimize lazım hammadde ihtiyacını verecek hale gelecektir,424 şeklindeki makalede ülke için en güzel örneğin Alman ormancılık siyaseti olduğu üzerine basa basa durmaktadır.

Bu dönemde Almalar’ın ülke içindeki etkinlikleri edebiyatçıların da dikkatini çekmiştir. Yakup Kadri eserinde, Almanların Ankara’da çeşitli işler için sürekli bulunduklarının altını çizmiştir.425

Bu yazılar modernleşme çalışmalarına hız veren Türkiye için en güzel örneklerin Almanya’dan alınması gerektiği konusunda önemli bir fikri zemin oluşmuştur. Zaten bu tarihler Alman ve Rus düşünce sistemlerinin ülkede genel kabul gören anlayışlar olduğu gerçeği ile de örtüşmektedir. Yeni Türkiye Cumhuriyetleri hükümetlerinde Alman ve Rusya iki önemli ideolojik ve siyasi model olarak karşımıza çıkmaktadır.

Avrupa’dan getirtilen yabancı uzmanlar içerisinde en önemlisi hiç şüphesiz Prof. Bernhard’tır. Mütehassıs Robert Bernhard, 1926–29 yılları arası ülkeye birinci426 gelişinde bir amenajman projesinin hazırlamıştır.427 Bernhard’ın ikinci gelişi 1934–1935 yılları arasıdır.428

1937 yılında üçüncü kez ülkeye davet edilen

424

Dr. Rıdvan Pınar, “Biz ve Onlar”, Orman ve Av, 1937, Sayı:1 s.26-28.

425 Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Ankara, s.112. 426

BCA, Fon No: 30 18 1 2, Kutu No:2, Dosya No:15, Sıra No:32.

427 Yakup Apanay, “Yeni Amenajman Talimatnamesine dair”, Orman ve Av, Sayı:16, 1929, s.10. 428Cumhuriyet gazetesi, 2 Temmuz 1934.

126 Bernhard Türkiye’de toplam 6,5 yıl görev yapmıştır. Prof. em. Bernhard ülkeye gelişinde gazetelerde haber olarak yer almıştır. Haberde Ziraat Vekâleti Bernhard ve Heske adlı iki orman mütehassısı geçmektedir, denilmektedir.429 Cumhuriyet hükümetlerinin ülkeye davet ettiği yabancı uzmanlar içerisinde -ormancılık siyaseti- en etkini olan Bernhard, Türkiye ormanları hakkında raporlar hazırlamak ve ormancılık mevzuatını tanzim etmek gayesi ile çağrılmıştır. 1937 yılında yasalaşan 3116 sayılı Orman Kanunu Bernhard’ın tavsiyeleri doğrultusunda hazırlanmıştır.430

Ülkeye gelişi ve gidişinde yetkililerce karşılanıp uğurlanması Bernhard’a verilen önemi gösterir.431

Bernhard’a verilen bu önem dönemin yazarlarınca da makale konusu olmuştur. 1937 yılında (Tevfik Ali Çınar, Zingal Şirketinin Müdürü) Cumhuriyet gazetesinde çıkan bir makalesinde Bernhard hakkında bazı değerlendirmelerde bulunmuştur. Yazı, Orman Kanunu’nun meclisteki görüşmeleri üzerine yazılmıştır. Bernhard’ın ülkemize ilk kez 1926–1929 yılları arasında geldiğini, ikinci gelişinin ise 1934–1935 yılları arası oluğunu Ziraat Vekâleti Orman Fen Müşavirliğinde görev yaptığını belirterek, memleketimizi kendi ülkesi ve ormanları kadar çok sevmiştir, değerlendirmesinde bulunmuştur. Ormanlarımızı tetkik ederken halkımızla temas etmiş biridir. Yazdığı kitap övgüye değerdir. Özellikle 19–26 sahifeleri arasını her Türk, muska niyetine okumalıdır demiştir. Bugün Büyük Millet Meclisi’nde müzakere edilen Orman Kanunu’nun fikir önderi Prof. Bernhard’tır. Yazmış olduğu eser için, bu kitapla sadece Türkiye için değil dünya ormancılık edebiyatı için

mühim bir eser değerlendirmesinde bulunmuştur.432

Ülkede yaşayan yerli mütehassıslar yabancı uzmanlara bu kadar değer verilmesini bazen de yadırganmıştır. Bu yergi hakarete kadar varmıştır. Orman ve

Av dergisinde imzasız yayınlanan bir makalede yabancı uzman meselesine

değinilmiştir. Yazının kaleme alındığı tarihte gündemde olan Avrupa’dan yabancı

429

Cumhuriyet gazetesi, 20 Nisan 1937.

430

Niyazi Acun, Ormanlarımız ve Cumhuriyet Hükümeti’nin Orman Davası, s.24. Bkz. İhsan Akın (DYP MKYK üyesi), “Siyasi Partilerimizin Ormancılığımıza ve Orman Yasasındaki Değişikliğe İlişkin

Yaklaşımları”, 3116 Sayılı Orman Yasası ve Sonrası, Ankara, Türkiye Ormancılar Derneği, 1987, s.148. ; Ayrıca bkz., Prof. Dr. Tahsin Tokmanoğlu, “Tarım ve Orman Alanlarının Belirlenmesi”, 150’inci

Yılında Türk Ormancılığı Konulu Panel, Ankara, Orman Genel Müdürlüğü,1990, s.54.

431Cumhuriyet gazetesi, 4 Eylül 1935. 432Cumhuriyet gazetesi, 5 Şubat 1937.

127 uzman getirilecek haberine iyice kızan dergi yöneticileri, “altı tane yeni mütehassıs

getirilecekmiş. Neden bu ülkenin insanına değer verilmiyor. Kaldı ki bu güne kadar getirilen mütehassıslardan Bernhard dışındakiler Avrupa’da orman bekçileri idi.”

Şeklinde bir değerlendirmede bulunurken, Bernhard’tan bahsederken de hiçbir şeyi henüz görmedik diyerek övgüleri hak etmediğini ima etmiştir. Yazıda, “Şu

Avrupalının orman bekçilerine verdiğimiz itibar ve paranın yarısını kendimize versek, kendi mütehassıslarımıza versek ne olur?”433

değerlendirmesi ile yerli mütehassıslarımızı ne kadar değersizleştirdiğimizin farkına varılması gerektiğini de gündeme getirmiştir.