• Sonuç bulunamadı

BİRİNCİ BÖLÜM 1.Ormancılık ve Turizm

B- Ormanın Yasal Tanımı

1.1.1. Türkiye de Ormanlarla İlgili Yasal Düzenlemeler ve Politikalar

1.1.1.2. Cumhuriyet Dönemi Ormancılığımız

Cumhuriyet dönemindeki ilk OK, 1937 yılında çıkartılan 3116 sayılı kanundur.

Bu kanuna göre orman; ‘’ bu kanunun tatbikinde kendi kendine yetişmiş veya emekle yetiştirilmiş olup da herhangi bir çeşit orman hâsılatı veren ağaç ve ağaççıkların toplu halleri yerleri ile birlikte orman sayılır’’. şeklinde tanımlanırken,

41 Orman Bakanlığı(1999), a.g.e. ss.3-10.

42 H. Cin, (1978):’’Tanzimattan Sonra Ormanların Hukuki Rejimi’’, Ankara Ünv. Hukuk Fak. Dergisi, C.35, S.1-4 , s. 319.

43T. İstanbullu,. (1989): ‘’ Ormancılığımızın 150. yılında Ormancılık Politikası Mevzuatımız’’, 150. Yılında Türk Ormancılığı Paneli. s. 327.

orman tanımı içersinde yer almayan alanları ise şu şekilde ifade edilmiştir; ‘’sazlıklar ve muhitin tabiatı itibarı ile koru ve baltalık yapılamayan veya step florası ile örtülü yerler, her çeşit dikenlik ve fundalıklarla parklar ve ormanlara bitişik olmayan beş hektardan az sahipli arazi üzerindeki ağaçlar ve ağaççıklar orman sayılmaz’’.44

3116 sayılı kanunun yapmış olduğu orman tanımı 1945 yılında çıkartılan 4785 sayılı yasa45 ile değiştirilmiş. 4785 sayılı yasada orman tanımı; ‘’bu kanunun uygulanmasın da kendi kendine yetişmiş veya emekle yetiştirilmiş olup ta herhangi bir çeşit orman hâsılatı veren ağaç ve ağaççıkların toplu halleri yerleri ile birlikte orman sayılır’’ derken orman sayılmayan yerleri şu şekilde tanımlamıştır; ‘’sazlıklar, yöresinin özelliği yüzünden orman yapılamayan yerler, her çeşit dikenlikler, fundalıklar ve parklar ormandan sayılmaz’’ derken ilgili maddenin son fıkrasında

‘’bir yerin orman sayılıp sayılmayacağını Tarım Bakanlığı belli eder’’

denilmektedir.46

4785 sayılı yasa değişikliğinden sonra 1950 yılında 5653 sayılı yasa ile orman kanununun bazı maddeleri değiştirilmiştir. 5653 sayılı yasada orman tanımı; ‘’kendi kendine yetişmiş veya emekle yetiştirilmiş olup, herhangi bir çeşit orman hâsılatı veren ağaç ve ağaççıkların toplu halleri, yerler ile birlikte orman sayılır. Ancak; her çeşit dikenlikler, parklarla, şehir, kasaba ve köy mezarlıklarındaki ağaççıklar, sahipli her çeşit ziraat arazisi içinde emekle yetiştirilen ve tabi olarak ormanlarda yetişmeyen kavak, okaliptüs, söğüt, akasya gibi ağaççıklar, ormanların dışında sahipli arazide ve bunların kenarlarında bulunan, dağınık veya yüzölçümü 3 hektarı

44 M. Özdönmez, (1996), a.g.e, ss.8-10.

45 Bknz, 13/7/1945 tarih ve 6056 sayılı Resmi Gazete

46M. Özdönmez, ( 1996), a.g.e. ss-10-11

geçmeyen ve devlet ormanlarına mesafesi en az 3 km olan grup halindeki her nevi ağaç ve ağaççıklar, maki cinsinden her türlü ağaççıklarla örtülü yerler orman sayılmaz, şeklinde düzenlenmiştir.47

1956 yılına gelindiğinde ise 6831 sayılı orman kanunu48 çıkarılmış ve 3116 sayılı yasa yürürlükten kaldırılmıştır. 6831 sayılı yasanın 1. maddesinde orman yeniden tanımlanmıştır.

Bu tanıma göre orman: ‘’tabi olarak yetişen veya emekle yetiştirilen ağaç ve ağaççık toplulukları yerleri ile birlikte orman sayılır. Ancak; sazlıklar, step nebatları ile örtülü yerler, her çeşit dikenlikler, parklar, şehir mezarlıkları, kasaba ve köylerin hudutları içersinde mezarlıklarda ağaç ve ağaççıklarla örtülü yerler, sahipli arazide bulunan ve civarındaki ormanlarda tabi olarak yetişmeyen ağaç ve ağaççık nevilerinin bulunduğu yerler, sahipli ziraat arazisi olarak kullanılan ve dağınık, yer yer küme ve sıra halinde bulunan her nevi ağaç ve ağaççıkla örtülü yerler, devlet ormanlarına bitişik olmayan ve yüz ölçümü üç hektarda yukarı bulunmayan sahipli arazideki her nevi ağaç ve ağaççıklar, sahipli arazide ve muhitin hususiyetlerine göre yetişmiş veya yetiştirilecek olan fıstık çamlıkları ve palamut meşelikleri dahil olmak üzere her nevi meyveli ağaç ve ağaççıklar, sahipli arazideki aşılı ve aşısız zeytinliklerle hususi kanunu gereğince devlet ormanlarından tefrik edilen ve edilecek olan ve imar, ıslah ve temlik şartları yerine getirilmiş bulunan yabani zeytinlikler ile 6777 sayılı kanunda tasrih edilen yabani ve aşılanmış fıstıklık, sakızlık ve

47M. Özdönmez, (1996), a.g.e. ss-11-13

48 Bknz, 8/9/1956 tarih ve 9402 sayılı Resmi Gazete

harnupluklar, funda veya makilerle örtülü orman ve toprak muhafaza karakteri taşımayan yerler, orman sayılmaz’’ şeklinde tanımlanmıştır.49

1937 yılından günümüze kadar olan süreçte, OK’larında ormanın tanımı kapsamında yapılan değişikliklerin tamamen orman rejimini daraltmaya yönelik (4785 saylık OK hariç) değişiklikler olduğunu söyleyebiliriz. Çalışmamızın özünü ilgilendiren konuların (Orman Kaynaklarının başka sektörlere tahsisi) tarihsel süreç içersinde Cumhuriyet OK’larındaki gelişimi incelendiğinde de orman tanımındaki değişikliğe neden teşkil eden amaçlarla benzerlik arz ettiği söylenebilir.

Bu bağlamda; Orman alanlarının ormancılık dışı faaliyet ve hizmetlere tahsisinin, yeni bir kavram ve uygulama olmadığını; 1937 yılında yürürlüğe giren 3116 sayılı Orman Kanununun 25. maddesinde “umumi sıhhat ve emniyet ve menfaat icabı yapılacak her nevi bina ve tesisat ile orman hasılatı işleyeceklerin yapacakları bina ve tesisatın” ormanlarda yapılmasına izin vermesinden anlaşılmaktadır. Görüleceği üzere, 1937 yılında, ormanlarda bina ve tesis yapılması için kamu sağlığı, güvenliği ve kamu yararı ölçütleri aranmıştır. Ayrıca, orman ürünlerini işleyecek olanlara da herhangi bir ölçüte tabi olmaksızın aynı yapılaşma hakkı tanınmıştır.50

1956 yılında yürürlüğe giren 6831 sayılı Orman Kanununun 17. maddesinde

“umumi sıhhat ve emniyet ve menfaat icabı veya estetik ve turistik bakımdan yapılacak her nevi bina ve tesisat ile orman hasılatı işleyeceklerin ve kullanacakların yapacakları bina ve her nevi tesisat”ın ormanlarda yapılması hükmü yer almaktadır.

Bu düzenleme ile kamu sağlığı, güvenliği ve kamu yararına olacak bina ve tesislerin

49 M. Özdönmez, (1996), a.g.e., s.13

50 A.A. Çoşkun,, (2008): Orman Alanlarının Turizme Tahsisinde Durum, www.foresteconomics.org, 2008

yanı sıra 3116 sayılı Kanun hükmüne ek olarak estetik ve turistik özellik taşıyan bina ve tesislerin de bir ölçüte tabi olmaksızın orman içinde yapılmasına izin verilmiştir.

Ayrıca, yine 3116 madde hükmünü genişletir ve sübjektif hale getirir mahiyette, orman ürünü kullanacaklara da ormanlarda bina ve tesis yapma izni verilmiştir.51

Halen yürürlükte bulunan 6831 sayılı OK’nun 1982 Anayasasının 169.

maddesine dayanarak düzenlenen 17. maddesinde, orman alanlarının başka amaçlara tahsisi konusunda, amaçları ve hak sahibi kitleyi belirleme yönlerinden daha sübjektif ve yapılaşmayı artıran bir değişiklik getirdiği hemen göze çarpmaktadır.

Nitekim bugün tartışılan “turizm” kelimesi de ilk kez açıkça burada ifade edilmiştir.

6831 sayılı Orman Kanununda, yürürlüğe girişinden 27 yıl sonra 1983 yılında yapılan bir düzenleme52 ile, 17. madde değiştirilmiş ve “turizm bölge, alan ve merkezleri dışında kalan Devlet ormanlarında; kamu yararına olan her türlü bina ve tesisler ile orman ürünlerini işleyeceklerin yapacakları bina ve tesisler” in ormanlarda yapılmasına izin verilmiştir. 1983 yılında yapılan bu değişikliğin akabinde 1987 yılında yapılan değişiklikle53 de “ turizm alan ve merkezleri dışında

51 A.A. Çoşkun, (2008), a.g.m.

52 1983 tarih ve 2896 sayılı Kanun

Madde 17.- 6831 sayılı Orman Kanununun 17 nci maddesinin 3 üncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve 4 üncü fıkra eklenmiştir.

Turizm bölge, alan ve merkezleri dışında kalan Devlet ormanlarında; kamu yararına olan her türlü bina ve tesisler ile orman ürünlerini işleyeceklerin yapacakları bina ve tesisler için gerçek ve tüzelkişilere Maliye Bakanlığının görüşü alınarak Tarım ve Orman Bakanlığınca, intifa için kullanım bedeli karşılığında izin verilebilir. Bu izin üzerine tesis edilecek intifa hakkı süresi kırk dokuz yılı geçemez. Bu süre sonunda bütün bina ve tesisler bedelsiz ve eksiksiz olarak Hazineye devredilir. Ancak, işletmelerin başarılı olduğu, konusuyla ilgili bakanlıkça belgelenen hak sahiplerinin intifa hakkı Tarım ve Orman Bakanlığınca ; yer bina ve tesislerin rayiç değeri üzerinden belirlenecek yıllık bedelle doksan dokuz seneye kadar uzatılabilir. Bu durumda Hazineye devir işlemi bu uzatma sonunda yapılır. Bu suretle yapılmasına izin verilen bina ve tesislerin amaç dışı kullanılması yasaktır.

53 1987 tarih ve 3373 sayılı Kanun (Bknz, 28/5/1987 tarih ve 19473 sayılı Resmi Gazete)

kalan Devlet ormanlarında kamu yararına olan her türlü bina ve tesisler için” izin verilmesini hükme bağlanmış ve 17/3. madde 2002 tarihli Anayasa Mahkemesinin iptal kararına54 dek bu haliyle kalmıştır.55

Anayasa Mahkemesi, temel iptal gerekçesi olarak, Orman Kanununun 17/3 maddesinin sadece kamu yararı ölçütüne bağlı olarak orman arazilerinin tahsisine izin veren bir düzenleme olduğunu ve kamu yararı kavramının tespitinde Orman idaresinin gereğinden fazla takdir hakkı kullandığını belirtmiştir. Böyle bir düzenleyici işlemin ise Anayasanın 7. Maddesinde yer alan “yasama yetkisinin devredilmeyeceği” ilkesine aykırılık teşkil ettiğini vurgulamıştır.

Bu kararla;“Turizm alan ve merkezleri dışında kalan devlet ormanlarında kamu yararına olan her türlü bina ve tesisler için gerçek ve tüzel kişilere Tarım ve Orman Bakanlığınca izin verilebilir” şeklindeki maddenin iptal edilmesi ile Orman Kanununda, ormanlarda bina ve tesis yapılmak istenmesi durumunda başvurulabilecek bir hukuki dayanak kalmamıştır. İptal kararıyla hukuka aykırı bir durum ortadan kaldırılmış ve yeni bir hukuki durum ortaya çıkmıştır.56

MADDE 7- 6831 sayılı Orman Kanunun 17 nci maddesinin 3 ncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Turizm alan ve merkezleri dışında kalan Devlet ormanlarında kamu yararına olan her türlü bina ve tesisler için gerçek ve tüzel kişilere, Tarım Orman ve Köy işleri Bakanlığınca bedeli karşılığı izin verilebilir. Bu izin süresi kırk dokuz yılı geçemez. Devletçe yapılan tesisler dışında kalan her türlü bina ve tesisler izin süresi sonunda eksiksiz ve bedelsiz olarak Orman Genel Müdürlüğünün tasarrufuna geçer. Ancak işletmenin maksadına uygun faaliyet gösterdiği Orman Genel Müdürlüğünce belgelenen hak sahiplerinin kullanma hakları yer, bina ve tesislerin rayiç değeri üzerinden belirlenecek yıllık bedelle doksan dokuz seneye kadar uzatılabilir. Bu durumda adına tapuda irtifak hakkı tesis edilir. İzin ve irtifak hakları amaç dışı kullanılmaz.

54 Anayasa Mahkemesinin 17.12.2002 günlü, E.2000/75, K.2002/200 sayılı kararı

55 A.A. Çoşkun (2008), a.g.m.

56 A.A. Çoşkun (2008), a.g.m.

Anayasa Mahkemesinin, Orman Kanununun 17/3. maddesini 2002 yılında iptalinin ardından, 2004 yılında 5192 sayılı Kanun57 ile 17. madde yeniden düzenlenmiştir. Buna göre, orman alanlarında artık “Savunma, ulaşım, enerji, haberleşme, su, atık su, petrol, doğalgaz, altyapı ve katı atık bertaraf tesislerinin;

sanatoryum, baraj, gölet ve mezarlıkların; Devlete ait sağlık, eğitim ve spor tesislerinin ve bunlarla ilgili her türlü yer ve binanın Devlet ormanları üzerinde bulunması veya yapılmasında kamu yararı ve zaruret olması halinde” izin verilmesi söz konusudur. Madde düzenlemesinden de anlaşılacağı üzere artık Orman Kanunu uyarınca, orman alanlarının turizme tahsisi söz konusu değildir. Üstelik iptal öncesi durumda madde metninde bulunan “turizm alan ve merkezleri dışında olan ormanlarda” ibaresi de, hukuki dayanaktan yoksun kaldığından iptal edilmiş ve orman alanlarında sayılan tesisler dışında hiçbir tesisin yapılmasına izin verilmemiştir.58

Orman Kanunu yönüyle açıklığa kavuşan bu durum, Turizmi Teşvik Kanunu açısından aynı düzeni getirmemektedir ve bu durum ileride turizm bölümünde detaylı olarak açıklanacaktır.