• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM III OSMANLI DEVLETİ’NE İRAN’DAN GELEN ÂLİMLER ve ZANAATKÂRLAR

3.1. Âlimlerin ve Zanaatkârların Geliş Sebepler

3.3.4. Cema’ât-i Hakkâkin

Arapça bir kelime olan hakk, “bir şeyi diğerine sürtmek, kaşımak, kazımak” kökünden türemiş olan “taş, maden, ahşap” gibi maddelerin yüzeylerinde oyma ve kazıma işlemi yapma sanatıdır.817 Bu işi yapana “hakkâk, mühür kesen” gibi isimler verilmiştir.818 Hakkâklığın en önemli yönü mühürdür. Osmanlı Devleti’nde memurlar, II. Meşrutiyet’in ilanına kadar (1908) mühür kullanmışlardır. Cema’âtin pirî Abdullah Yümnî’dir.819 Osmanlı Devleti’nde mühürlerin kullanım alanı resmî evraklar, altın, para, gümüş paralar, bir kumaşın kalitesini belirleme gibi birçok 810 TS. MA.d. /9706.0001.00 (H-29-04-932).

811 Şemseddin Sami, Kâmûs-ı Türkî, s. 759; DİA, “Simkeşhâne”, C 37, TDV Yay. , İstanbul 2009, s. 212. Ss. 211-213

812 Özdemir, “TSMA D. 10010 Nolu Ehl-i Hiref Defteri’ne Göre Osmanlı Saray Sanatkârları”, s. 545. 813 Ünal, Osmanlı Tarih Sözlüğü, s. 147.

814 DİA, “Simkeşhâne”, DİA, s. 212.

815 Arslan, 16. Yy. Osmanlı Toplumunda Yönetim, Nüfus, İskân, Göç ve Sürgün, s. 332. 816 TS. MA. d. /9706.0001.00 (H-29-04-932).

817 M. Zeki Kuşoğlu, “Hakkâk”, DİA, C 15, TDV Yay. , İstanbul 1997, s. 204-205; Ünal, Osmanlı Tarih Sözlüğü, s. 144.

818 Semra Tunç-Emine Yeniterzi, “Osmanlı Mühür Sanatı ve Klasik Türk Şiirinde Mühür”, Turkish Studies, 8/1, Ankara 2013, s. 2633.

alanda kullanılmıştır. Ülke işlerinde kullanılan mühre “mühr-i resmî”, şahıslara özel olan mühre “mühr-i zâtî”, vakıf olarak kurulan kütüpahenelerde kullanılan mühre

“vakıf mührü” denilmiştir. Yapılan mühürlere, kişinin adı, vazifesi, Kuran-ı

Kerim’den ayet yazılırdı. Bu sebeple, mühür üstadları “sülüs, ta’lîk, nesih, rik’a,

reyhânî” yazı türlerinde usta olmak zorundaydı.820

Ali b. Emir Bey Şirvani

Şehnâmeci Fethullah Arifi’nin yanında çalışmıştır. Arifi’nin, “Şehnâme-i Al-i

Osman-i” adlı eserinin beşinci cildini oluşturan “Süleymannâme”yi hazırlamış olan

hattattır.821

Hacı Muhammed

Çaldıran Muharebesi’nden sonra Tebriz’den sürgün gelmiş, Amasya’dan İstanbul’a gönderilen kâfilede eşiyle birlikte yer alan Hacı Muhammed vefat etmiştir.822

Hüseyin

Çaldıran Muharebesi’nden sonra Tebriz’den sürgün gelmiş, Amasya’dan İstanbul’a gönderilmiştir.823

Hüseyin Mirkûnî

I. Şah İsmail zamanında gelmiştir.824

Hoca Hüseyin

Sultan I. Selim’in Çaldıran Muharebesi’nden sonra Tebriz’den sürgün getiridiği Hoca Hüseyin Amasya’dan İstanbul’a gönderilmiştir.825

Hoşgelen Tebrizî Mevlâna Hoca Muhammed

Çaldıran Muharebesi’nden sonra Tebriz’den sürgün gelmiş, Amasya’dan İstanbul’a ailesi ile birlikte gönderilen hakkak vefat etmiştir.826

820 Tunç-Yeniterzi, “Osmanlı Mühür Sanatı ve Klasik Türk Şiirinde Mühür”, s. 2637-2641. 821 Dedeyev, “16. Yüzyıl Osmanlı Saraylarında Azerbaycanlı Hattat ve Kâtipler”, s. 96. 822 Arslan, 16. Yy. Osmanlı Toplumunda Yönetim, Nüfus, İskân, Göç ve Sürgün, s. 327-333. 823 Arslan, 16. Yy. Osmanlı Toplumunda Yönetim, Nüfus, İskân, Göç ve Sürgün, s. 332.

824 Heiderzadeh, “İranlı Âlimlerin Osmanlı Devleti’ne Gelişi ve Osmanlı Bilimine Katkıları”, s. 241. 825 Arslan, 16. Yy. Osmanlı Toplumunda Yönetim, Nüfus, İskân, Göç ve Sürgün, s. 332.

İmad Kazvini (Mir İmad)

Kazvinli olan hattatın asıl adı “Muhammed”, “İmadeddin” ise lakabıdır.

“İmad” mahlasını kullanan ve “İmadül-Mülk” olarak tanınan hattat, Tebriz’in

Osmanlı Devleti tarafından fethedilmesinden sonra, Ferhad Paşa’nın hizmetine girmiştir. Ancak 1599 yılında Ferhat Paşa’nın vefat etmesinin ardından Kazvin’e dönmüştür. Daha sonra dönemin Safevi Şahı I. Şah Abbas’ın kendisini İsfahan’a çağırması üzerine İsfahan’a gidip katiblik yapmıştır. Nakşibendi tarikatına bağlı olan İmad Kazvini, karıştığı bazı siyasi olaylardan dolayı Şah I. Abbas’ın emriyle 1615 yılında öldürülmüştür. “İmadi Ekolu” olarak bilinen yazısı, Sultan IV. Murad döneminde İstanbul’a gelen öğrencisi Buharalı Derviş Abdi aracılığıyla Osmanlı Devleti’nde yaygınlaşmıştır.827

Maksud Ali

Yavuz Sultan Selim’in Çaldıran Muharebesi’nden sonra Tebriz’den sürgün getirdiği Maksud Ali Amasya’dan İstanbul’a gönderilmiştir.828

Me’sud Ali

Çaldıran Muharebesi’nden sonra Tebriz’den sürgün gelmiş, Amasya’dan İstanbul’a gönderilen kâfilede yer alan hakkak vefat etmiştir.829

Mir Honi

İlk olarak Şam’a giden hattat, oradan da İstanbul’a gelmiştir.830

Mir Hubi-i Hüseynî

Asıl adı, “Ebu Turab el Hasani el Hüseyn-i Hubi-i Hüseyni”dir. Şiraz hat ekolünde yetişmiştir. Safevi Devleti’nin mühim hattatlarından olan Meşhedli Sultan Ali’nin eserlerini inceleyerek onun yazı üslubunu öğrenen Hüseynî, İstanbul’a geldikten sonra şehnameci Fethullah Arifi’nin yanında çalışmıştır. 831

827 Dedeyev, “16. Yüzyıl Osmanlı Saraylarında Azerbaycanlı Hattat ve Kâtipler”, s. 104-105 828 Arslan, 16. Yy. Osmanlı Toplumunda Yönetim, Nüfus, İskân, Göç ve Sürgün, s. 327. 829 Arslan, 16. Yy. Osmanlı Toplumunda Yönetim, Nüfus, İskân, Göç ve Sürgün, s. 333. 830 Dedeyev, “16. Yüzyıl Osmanlı Saraylarında Azerbaycanlı Hattat ve Kâtipler”, s. 97. 831 Dedeyev, “16. Yüzyıl Osmanlı Saraylarında Azerbaycanlı Hattat ve Kâtipler”, s. 97.

Mevlâna Abdullah Aşpuz

Heratlı olan Mevlâna Abdullah Aşpuz’un Osmanlı Devleti’ne geliş tarihi, Gelibolulu Mustafa Ali’nin Menakıb-ı Hünerverân adlı eserine göre, 16. asır olarak belirlenmiştir.832

Mevlâna Yarî Şirâzi

Şirâzlı olan Yarî’nin Osmanlı Devleti’ne geliş tarihi, Gelibolulu Mustafa Ali’nin Menakıb-ı Hünerverân adlı eserine göre 16. yüzyıl olarak belirlenmiştir.833

Mîr Mustafa

Molla Sultan Ali’nin öğrencisi olan Mîr Mustafa’nın Osmanlı Devleti’ne geliş tarihi, Gelibolulu Mustafa Ali’nin Menakıb-ı Hünerverân adlı eserine göre 26. yüzyıldır. Şirvan’ın fethinde (1583) Osman Paşa’nın tımar defterdârı834 olmuştur.835

Molla Alaâddin Şirâzî

Sultan III. Murad döneminde gelmiştir. “Alaâddin Mensur” olarak tanınmıştır.836

Molla Ali Bey

Tebrizli olan Ali Bey, nesih yazan hattatlardandır. Osmanlı Devleti’ne geliş tarihi, Gelibolulu Mustafa Ali’nin Menakıb-ı Hünerverân adlı eserine göre, 16. yüzyıl olarak belirlenmiştir.837

Molla Mahmud Siyavuş

Şirazlı olan Molla Mahmud Siyavuş’un Osmanlı Devleti’ne geliş tarihi, Gelibolulu Mustafa Ali’nin Menakıb-ı Hünerverân adlı eserine göre, 16. asır olarak belirlenmiştir.838

Muhammed Musahib

832 Gelibolulu Mustafa Âli, Menakıb-ı Hünerverân, s. 52. 833 Gelibolulu Mustafa Âli, Menakıb-ı Hünerverân, s. 77.

834 Tımar Defterdârı: Her eyalette bulunan ve o eyaletin tahrir defterine göre tımarlara ait her çeşit malî işleri yürüten kimsedir. Tımar defterdârı merkezeden tatin olunurdu. Tımar dağıtım işlerini kontrol etmekte ve usulsüz muameleler görüldüğü zaman beylerbeylerini uyarmak ve hatalı yolda ısrar edildiği takdirde vaziyeti merkeze bildirmek zorundaydılar. Ünal, Osmanlı Tarih Sözlüğü, s. 688. 835 Gelibolulu Mustafa Âli, Menakıb-ı Hünerverân, s. 106.

836 Dedeyev, “16. Yüzyıl Osmanlı Saraylarında Azerbaycanlı Hattat ve Kâtipler”, s. 103. 837 Gelibolulu Mustafa Âli, Menakıb-ı Hünerverân, s. 53.

Tebrizli olan Muhammed Musahib’in Osmanlı Devleti’ne geliş tarihi belli olmamakla birlikte, hattatın asıl adı “Muhammed”dir. Muhasip ise, mesleğinden dolayı söylenmiştir. Hat sanatını Safevi Devleti’nin ünlü hattatlarından olan “Mir Ali

Tebrizî”den öğrenmiştir. Daha sonra Azerbaycan’a giden Muhammed Musahip,

orada vefat etmiştir.839

Sultan Ali

Sultan I. Selim’in Çaldıran Muharebesi’nden sonra Tebriz’den sürgün getirdiği hattattır.840

Sükkerim

Çaldıran Muharebesi’nden sonra Tebriz’den sürgün gelmiş, Amasya’dan İstanbul’a gönderilmiştir.841

Şah Kasım (Kasım Şah Efendi-Şah Kasım b. Şeyh Mahdûmî)

Tebrizli olan Şah Kasım Yavuz Sultan Selim’in Çaldıran Seferi’nden Anadolu’ya getirilmiş842 ve Kanuni Sultan Süleyman döneminde Osmanlı tarihi yazmaya başlayan hattat eserini tamamlayamadan 1538 yılında vefat etmiştir.843 Kanuni Sultan Süleyman’ı konu alan “Şemailname” adlı eseri yazmıştır.844 Aynı zamanda şairdir.845

Şirem-i Horasanî

Çaldıran Muharebesi’nden sonra Tebriz’den sürgün gelen hakkak, Amasya’ya gelip, daha sonra Edirne’ye gitmiştir.846

Ulama Mesud Ali

Sultan I. Selim’in Tebriz’den sürgün olarak getirdiği Mesud Ali, Amasya’dan İstanbul’a gönderilmiştir.847

839 Dedeyev, “16. Yüzyıl OsmanlıSaraylarında Azerbaycanlı Hattat ve Kâtipler”, s. 103-104. 840 TS. MA. d/9784.0001.00 (H-20-12-922).

841 Arslan, 16. Yy. Osmanlı Toplumunda Yönetim, Nüfus, İskân, Göç ve Sürgün, s. 332.

842 Mecdî Mehmed Efendi, Hadaiku’ş-Şakaik, s. 454; Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmanî, C 3, s. 876; Gelibolulu Mustafa Âlî, Künhü’l-Ahbâr, s. 373; Heiderzadeh, “İranlı Âlimlerin Osmanlı Devleti’ne Gelişi ve Osmanlı Bilimine Katkıları”, s. 235.

843 Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmanî, C 3, s. 876; Heiderzadeh, “İranlı Âlimlerin Osmanlı Devleti’ne Gelişi ve Osmanlı Bilimine Katkıları”, s. 235; Dedeyev, “16. Yüzyıl Osmanlı Saraylarında Azerbaycanlı Hattat ve Kâtipler”, s. 95.

844 Dedeyev, “16. Yüzyıl Osmanlı Saraylarında Azerbaycanlı Hattat ve Kâtipler”, s. 95. 845 Hüseynli, “Osmanlı İstanbul’unda Safevi Edipleri”, s. 755.

Üstad Hüseyin

Sultan I. Selim’in Çaldıran Muharebesi’nden sonra Tebriz’den sürgün olarak getirdiği Üstad Hüseyin, Amasya’dan İstanbul’a gönderilmiştir.848