• Sonuç bulunamadı

Bununla birlikte seri üretilen arabaların cenaze ve resmi törenler dı

II. ORTAM OLUŞTURMAYA YARAYAN BELLİ BAŞLI UNSURLAR

3 Bununla birlikte seri üretilen arabaların cenaze ve resmi törenler dı

şında kalanlan artık siyah renge boyanmamaktadır. Amerikan uy­

garlığında (yeniden kombinatuvar bir değer olarak oluşturma arayışı dışında) siyah renk neredeyse tamamıyla ortadan kalkmış gibidir.

gösterip, kendileriyle en çok karşılaşılan alan yine bu tem iz­

lik ve su tesisatı sektörüdür. Hiç kuşkusuz bu m alzemelerin hafif ve kullanışlı olmaları büyük önem taşımaktadır, ancak bu kullanışlılık yalnızca çalışma sürecini kolaylaştırmakla yetinm eyip aynı zam anda bu tesisat sektörünün tam amında bir değer yitim ine neden olmaktadır. Evimizdeki buzdolap­

ları ya da başka araçların sahip oldukları yalın ve uyumlu hatlarla üretildikleri hafif, plastik ya da yapay m alzem eler de bir tür “beyaz renk özellikleri” taşır gibidirler. Başka bir deyişle bu nesneler sanki bu özellikleri nedeniyle var ile yok arası bir konum a sahip olmakta ve bu konum lan onlara karşı herhangi bir vicdani sorumluluk duyulmasını engellemekte, yani bedenin hiçbir işlevinin rastlantısal olamayacağım gös­

termektedir. Bu alanda da yavaş yavaş kendilerini gösteren farklı renkler başlangıçta güçlü bir direnişle karşılaşmıştır.

M utfaklann mavi y a da san, banyoların pem be (ya da siyah:

burada siyah renk “ahlaki” bir anlam taşır gibi görünen beya­

zın zıttı sayılabilecek “kendini beğenmişlik” gibi bir anlam ta­

şımaktadır) renklerine bakarak hangi karakterlere gönderme yaptıklan söylenebilir mi? Bütün bu nesneler pastel renklere sahip olm adıklan zaman bile eğlence ve tatil gibi şeylerin geç­

mişine gönderme yapmaktadır.

Gündelik yaşam ın görüntüsünü değiştiren şey “gerçek”

doğa değil, tatildir. Bu bir doğallık simülakn, doğa sayesinde değil de Doğa Fikri sayesinde varlığım sürdürebilen ve günde­

lik yaşam ın öteki yüzü olarak nitelendirilebilecek bir şeydir.

Burada bir model görevi yapan tatil, renklerini, gündelik ya ­ şamın altyapısını oluşturan şeylere vekaleten devretmektedir.

Zaten bu çabucak eskiyen aletlerde karşılaşılan canlı renkler, estetik ve kullanışlılık, v s . öncelikle bir model ve özgürlük alanı gibi algılanan doğal çevreninkine benzeyen bir rol oynam aya çalışan tatil ortamı (karavan, çadır, çeşitli aksesuarlar) içinde ortaya çıkmıştır. Evlerini Doğaya taşıyan insanlar sonunda eğlence ve doğaya özgü değerleri benim semek durum unda kalmaktadırlar. Bu noktada bir anlamda nesnelerin tatil, eğ­

lence ortam ına doğru kaçışlarından söz edilebilir, özgü rlü k ve sorumsuzluğun kendilerini renkler, dayanıksız ve anlam ­ sız malzemeler, biçim ler şeklinde ifade ettikleri söylenebilir.

•İŞLEVSEL’ RENK

Çarpışm alar sonucunda kısa süreliğine sahip olunan özgür­

leşm e dönem lerinden sonra (bu süreçle özellikle sanat alanı ve biraz da gündelik yaşam da karşılaşılırken; reklam ve tica­

ret alanlarında renk tam amıyla fuhuşu çağrıştıran özelliklere sahiptir) günüm üzde özgürlüklerine kavuşan renkler, içgü­

düsel değerleri dolaylı bir şekilde yadsım ayı sürdüren, do­

ğaya bir doğallık rolü biçen, onu bir yananlam a dönüştüren sisteme anında boyun eğmişlerdir. Öte yandan kendilerine soyut anlam lar yüklenerek çok çeşitli kom binezonlar üretil­

m esine izin veren bu “özgür” renkler, m odeller düzeyi olarak nitelendirilebilecek üçüncü bir aşamaya ulaşmıştır. Bu; ren­

gin, ortam ı belirlediği aşamadır. Tatil dünyasında kullanılan renklerle böyle bir “ortam ” taslağı üretildiği söylenebilir; fa ­ kat bu renklerin daha çok tatil günleriyle, sıradan gündelik yaşam la ilgili oldukları ve dışsal etkenlerin baskısına m aruz kaldıkları söylenebilir. Oysa bir ortam oluşturm a sistem inde renkler yalnızca kendi aralarında oynadıkları oyunun kural­

larına boyun eğmekte, her türlü çelişki, ahlaki ve doğal özel­

liği yadsım akta ve yalnızca bir ortam oluşturm akla yüküm lü olduklarını düşünmektedirler.

A slında burada söz konusu olan şey renkler değil, so­

yu t değerler, yani renk tonları ve egemen tonlardır. Ortam oluşturm a konusunda en önemli sorun renk kom binezonla­

rı, renk uyumu, renk tonları arasındaki zıtlıklardır. Maviyle yeşilin bir araya gelm esi (aslında bütün renkleri bir araya getirebilm ek mümkündür), ancak belli mavi ve yeşil olmaları koşuluyla m üm kün oluyorsa bu durum da bunun bir m avi ve yeşil sorunu değil, soğuk ya da sıcak ortam sorunu olduğu söylenebilir, ö te yandan renk artık her nesneye ayrı bir gö­

rünüm kazandıran ve dekor içinde belli yere sahip olm asını sağlayan bir unsur değildir. Renkler artık biçim den bağım sız şeyler olup, sahip oldukları nitelikler önem senm eden karşıt alanlar oluşturabilmekte, örneğin bir odaya sahip oldukları ton farklılıkları aracılığıyla “ritm ” kazandırabilmektedirler.

Tıpkı bir araya getirilen parçalardan oluşan m obilyaların artık özgün işlevlerine göre değil, işlev değiştirebilm e kapa­

sitelerine göre değerlendirilm eleri gibi renkler de özgün de­

ğerlerini yitirm ekte ve hem birbirleriyle hem de ait oldukları bütünle zorunlu bir ilişki içine girmekte, yani bir anlam da

“işlevselleşm ektedirler” .

Koltukların ayaklan duvarlarla aynı tonda boyanmışken kum aşla kaplanmış bölümler pencere ve kapılan gizleyen kum aşlarla aynı renk tonlanna sahiptir. Bej ve mavi gibi so­

ğuk tonlar arasında bir uyum sağlanmış olmakla birlikte bu uyum zaman zaman sıcak bölgelerle bozulmaktadır. Örne­

ğin, XIV. Louis dönemine ait aynanın altm yaldızla boyanmış çerçevesi, masanın üst bölümünde yer alan açık renkli ah ­ şap bölüm, yerdeki parkeler ve yine yerdeki halılar üstünde bulunan göze çarpıcı canlı kırmızı renk... Kırmızı renk sanki aşağıdan yukan giden bir çizgiyi izlerken: halının kırmızısı, koltuktaki kırmızı renk, yastıktaki kırmızı; mavi ise tam ter­

sine yukarıdan aşağı inen bir çizgiyi izler gibidir: perdeler, kanepeler, sandalyeler... (Betty Pepys, Le G u ide p ra tiqu e de la decoration, s. 163.)

(Tavandaki) Beyaz mat renkli fon, geniş mavi şeritlerle bö­

lünm üş olup bu beyaz ve mavinin dekoratif düzenlemenin bir parçası olduğu görülmektedir. Örneğin, beyaz mermer­

den masa, aynalarla kaplı bölme duvarlan... Sıcaklık katan unsurlar arasındaysa büfelerin canlı kırmızı kapaklan var­

dır. Aslında aynı tonlann değişik ya da yum uşak nüansla- nn dan yoksun ana renklerle bezenmiş, ancak beyaz geniş şeritlerle dengelenmiş bir alan söz konusudur. Odadaki en yum uşak rengin solda asılı tablo üzerinde bulunduğu söyle­

nebilir, vs. (s. 179) ... içerideki küçük tropikal bahçeye siyah emaye tavan camlanyla hem bir ritm kazandırılmakta hem de b u alan koruma altına alınmaktadır.

Burada siyah ve beyazm o geleneksel değerlerini yitirerek bütün renkleri kapsayan bir renk skalası içinde taktik bir değerden başka bir anlam a sahip olm ayan siyah/beyaz kar­

şıtlığına dönüştüğü görülm ektedir. İsterseniz bir de şu öğüte kulak verelim :

Şu ya da b u rengi seçmenizin nedeni duvannızın büyük ya da küçük veya birçok kapıyla bölünm üş ve mobilyalannızın

eski ya da yeni, Avrupai ya da egzotik özlere sahip olması veya bam başka belirgin nedenlerdir... (s. 191)

Görüldüğü gibi bu üçüncü aşamanın renksel nesnellik ola­

rak nitelendirilebilecek bir süreçle ilişkisi var gibidir. Kesin bir ifadeyle konuşm ak gerekirse o da diğerleri arasında yer alan az çok karmaşık, çözüm bulm aya yarayan bir unsurdur.

Bir kez daha yinelem ek gerekirse renk bu yüzden “işlevsel”, yani soyut bir kavram olarak değerlendirilebilir.

SICAK VE SOĞUK RENKLER

Renklerle oluşturulan “ortam” denilen şey soğuk ve sıcak renkler arasında kurulan hassas bir denge üstüne oturm ak­

tadır. Bu temel bir karşıtlık olup, oturma unsurları/diğer elemanlar,4 düzenleme biçimi/ortam gibi unsurlarla birlikte ev donanımı konusundaki söylevsel sisteme uyum lu bir görü­

nüm kazandırarak; onu genel nesneler sistemini yönlendiren bir kategori haline getirmektedir. (Ancak biz bu uyum un dış görünüşle ilgili söylevle sınırlı kaldığım, zira bunun altında yer alan ikinci bir söylevin çelişkilerle dolu olduğunu biliyo­

ruz). Sıcak tonların taşıdığı sıcaklığa gelince bunun renkler ve tözlerden kaynaklanan bir güven, mahremiyet, duygusallıkla ilişkisi olmayan bir sıcaklık olduğunu biliyoruz. Belli bir y o ­ ğunluğa sahip olan bu sıcaklığın anlamlı bir karşıtlık duygu­

su oluşturabilm ek amacıyla soğuk tonlardan yararlanm adığı görülmektedir. Oysa günümüzde bütünsel bir görünüm oluş­

turabilm ek için yapı ve biçimle iç içe geçmiş soğuk ve sıcak renklere gerek vardır. “Malzemelerdeki sıcaklık bu çok güzel bir şekilde yerleştirilmiş büro eşyalarına huzurlu bir görü­

nüm kazandırmaktadır” ya da “Brezilya’dan getirilmiş yağlı mat bir pelesenk ağacından yapılmış bu kapıların uzun krom kapı kollarıyla bölündüğü görülm ektedir.. .Tütün renkli suni deriyle kaplı koltuklar bu ciddi görünümlü ve sıcak ortamla uyum içindedirler...” türünden tümcelerle karşılaşüğımızda sıcak renklerin biçimsel kesinlik, yerleştirilm e biçimi, yapı