• Sonuç bulunamadı

Bulgaristan Meselesi’nde Avrupa’nın Tutumu

Belgede Anadolu gazetesi (sayfa 42-48)

B. Ulusal Olaylara Bakışı

6. Bulgaristan Meselesi’nde Avrupa’nın Tutumu

Avusturya-Macaristan’ın Bulgaristan’ı ilhakıyla birlikte Osmanlı ve Avrupa hükümetleri arasında ipler gerilmiştir. Bilindiği üzere Avrupa bu dönemde artık Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünü korumaktan vazgeçmiştir. Bu mesele Anadolu Gazetesi’nde geniş yer tutmaktadır. Konuyla ilgili olarak 38. sayıda şu bilgiler verilmektedir. “Avrupa medeniyet adı altında geri kalmış

ülkelerde zulümler yapmaktadır. Bu nedenle Avrupa ile aramızdaki siyasi ilişkiler kesilmek üzeredir. Avrupa ortaya öyle meseleler atmaktadır ki bu meselelere sığınarak ülkemizin iç işlerine karışmaktadır. Avrupa’nın

Türkiye’ye müdahale etme nedenlerini şu şekilde sıralayabiliriz.

1. Hıristiyan Azınlıklar Meselesi: Osmanlı Devleti’nin Balkanlar ve Avrupa’da yaptığı fetihler burada yaşayan Hıristiyanların Osmanlı hakimiyeti altına girmelerine neden olmuştur. Zaman içerisinde devletin zayıflamasına bağlı olarak azınlıklar Osmanlı’dan aldıkları hakları genişletmeyi başarmışlardır. II. Mahmut döneminden azınlıklar Osmanlı vatandaşı olma hakkını kazanmışladır. Bu durum, Avrupalı Devletlerin azınlıkları bahane ederek Osmanlı Devletinin iç işlerine karışmalarına neden olmuştur. Azınlıklara bir çok ayrıcalık tanıdık, meşrutiyeti ilan ettik bundan sonrasını artık zaman gösterecek.

2. Çanakkale Boğazından Serbest Geçiş ve Süveyş

Kanalı Meselesi: Öncelikle Çanakkale’den serbest geçiş Rusya’nın ısrar ettiği bir konudur. Rusların ısrarlarının nedeni yüzyıllardır istediği Akdeniz’e ulaşma idealleridir. İngiltere’nin ise

Süveyş Kanalı’ndaki menfaati himayesi altında bulunan devletlere daha doğrusu pazarlarına giden yolda güvenliğini sağlamaktır”45.

Avusturya ve Bulgaristan’la yapılan mücadele devam ederken Bulgaristan’ın tekrar asker toplamaya başladığı haber alınmıştır. Hatta ufak tefek çatışmalar meydana gelmiştir46.

Osmanlı Devleti ve Bulgaristan arasındaki mesele Osmanlıyı olduğu kadar tüm Avrupa’yı meşgul etmiştir. Bulgarların Ortada gözle görülür bir sebep yokken ortalığı velveleye vermeleri aradaki husumeti yeniden canlandırmıştır. Herkes acaba bu meselenin sonucu ne olacak diye merak etmektedir. Halk endişe içindedir. Ancak bir tek Osmanlı Hükümeti sükunetini bozmaz ve bütün bunlara kulak asmaz Bir taraftan Bulgaristan’ın askeri hareketi gazete sütunlarını doldururken, diğer taraftan Osmanlı Hükümeti’nin Başvekili Kamil Paşa Osmanlı Devleti’nin meşrutiyete kavuşması şerefine Pera Palas’ta verilen ziyafette, Bulgaristan meselesinde hala

45

Anadolu, nr. 38, 12 Kanun-i Sani 1324 (25 Ocak 1908), s.1-2.

ümidin var olduğunu büyük bir serinkanlılık içerisinde beyan etmiştir. Bu kadar metanetli olmaya insanın hayran kalmaması mümkün değildir.

Anadolu Gazetesi şu sorulara cevap arayarak konu ile ilgili yorumlarını şöyle ortaya koyar: “Osmanlı

ile Bulgaristan arasında aslında ne oldu. Meselenin asıl kaynağı nedir? Osmanlı ne istiyor? Acaba savaş için kapsamlı bir hazırlık yapmaya gerek var mıdır? Hiç yoktan bir sebep yaratarak savaş çıkarmaya cesaret eden bir taraf tüm medeniyet karşısında ne dereceye kadar sorumlu olacaktır? Bize kalırsa iki tarafın siyasi durumları değerlendirildiğinde siyasi ufkumuz o kadar da karanlık değildir. Ve bir savaş sorumluluğunu hangi millet olursa olsun kolay kolay göze alamaz. Kaldı ki Bulgarların böyle bir durumu göze alabileceğini sanmıyoruz. Biz hükümetimizin metanetine hayranız. En doğru olan şekilde davranacağına inanmaktayız. Bulgaristan’ın faaliyetlerinin takdirini Avrupalı devletlerin insafına bırakıyoruz”47.

Anadolu Gazetesi’nde Bulgaristan meselesi ile ilgili, bir çok vatandaşın görüşüne yer verilmiştir. Örneğin, bir köylünün konuyla ilgili yorumları şöyledir:

“Bizim Anadolu Gazetesi köye geliyor, konu

komşu toplanıyor okuyoruz. Tatlı tatlı yazılarına memnun oluyoruz. Uzun uzun düşündüm Anadolu’ya ne yazayım dedim. Sonra dedim ki adam neden bu kadar düşünüyorsun? Artık bütün yazılanlar gazete sayfalarına girmiyor mu?

Geçenlerde gönderdiğim yazımın da Müdür Bey tarafından yayınlanmış olması beni cesaretlendirdi.

İstanbul- Konya yolunda bulunan küçücük köyümüzün

sakinleri ülkemizde olup bitenleri Anadolu’dan öğrenmektedirler. Anadolu’da yer alan Bulgaristan meselesi de köyümüzde en çok konuşulan mevzulardan biridir. Zağra’da asker toplanması bizi daha çok endişelendirdi. Ben gönüllü olarak orduya katılmaya karar verdim. Bulgaristan’ı tanımıyorum hazır bu vesile ile oraları da görmüş olurum. Köyde benim gibi düşünüp gönüllü olmak isteyen pek çok kişi var. Ben ve köydeki diğer gönüllüler iyi nişancılarız. Yüzümüzün kara

çıkmayacağına inanıyoruz. Bu savaştan galip çıkacağımıza eminim.

Köyümüzde Bulgar ismi bilinir ama kimse ne olduğunu bilmez. Benim biraz okumuşluğum olduğu için hep benden sorarlar. Bir nevi köyün akıl hocası benim. Kitap okumuş, gazete okumuş, azıcık bilgi edinmişim. Bildiklerimi şimdi sizinle paylaşacağım. Bulgarlar milattan sonra 7. asırda Tuna Nehrinin kuzeyinde yaşıyorlardı. Daha sonra kollara ayrıldılar. Güneye inenler Roma imparatorluğu ile bir hayli mücadele ettikten sonra tamamen Balkanlarda yerleştiler. Bundan sonra Rumlarla bir çok savaş yaptılar. Bir çoğunda galip geldiler. Hatta bazen de Sırplarla mücadele etmişlerdir.

Bulgarlar milattan sonra 9. asırda Hıristiyanlığı kabul etmişlerdir. Bundan sonra Bulgaristan’da bir çok olay meydana gelmiştir. Bir ara ikiye ayrılmışlarsa da yine birleşmişlerdir. Daha sonra Rumlarla yaptıkları bir mücadelede yenilerek Doğu Roma İmparatorluğu’nun himayesi altına girmek zorunda kalmışlardır. Bizans’a tabi olarak 50 sene yaşayan Bulgarlar 12. asırda tekrar bağımsızlıklarını kazanmışlardır. Osmanlılar Rumeli’yi

fethetmeye başladıklarında 2’ye ayrılmışlardı. Osmanlılar Sofya’ya 1382’de girdiler. Niğbolu Savaşı ile Osmanlı hakimiyetine girmişlerdir. Bulgar hükümdarı af dilemiş dileği kabul edilmiş, ancak daha sonra Osmanlı

aleyhinde faaliyetlerde bulunduğu için

cezalandırılmıştır”48.

Belgede Anadolu gazetesi (sayfa 42-48)

Benzer Belgeler