• Sonuç bulunamadı

Belediye Çalışmaları

Belgede Anadolu gazetesi (sayfa 83-94)

Yerel yönetim örgütünün en önemli unsuru olan belediyeler kentlerin kendi kendilerini yönetmelerini sağlayan en önemli kurumlardır.

Türkiye tarihinde belediye geç gelişmiştir. Taşra yönetiminde yerel yönetim geleneği bir bakıma belediyenin dışında doğmuş ve belediyeden daha önde

100 Anadolu, nr.44, 30 Kanun-i Sani 1324 (12 Şubat 1908). s.3. 101 Anadolu, nr.44, 30 Kanun-i Sani 1324 (12 Şubat 1908). s.3.

gitmiştir. Çünkü belediye devlet eliyle değil yönetilenlerin atılımıyla gerçekleşir.

19. yüzyılda Osmanlı kentleri özellikle dış dünya ile gelişen ilişkilerin ortasında farklı bir konuma gelmiştir. Çünkü gelişmiş ülkelerde halkın refah ve mutluluğunun sağlanması halka verilen hizmetlerle doğru orantılı olarak kabul edilmiştir.

Osmanlı taşra kentlerinde modern beledî örgütlenme, 1864 Vilayet Nizamnamesi ile başlar. Bu nizamname uyarınca liva ve kaza merkezlerinde seçilmiş üyelerden oluşan meclis-i beledîler bulunacaktı. Ancak bu meclisler her kazada kurulamamıştır. Bazı gayretli valiler bu meclisleri kurdurmuş ve nispeten görevlerini yapmalarına önayak olmuştur. İmparatorluğun hayatında belediye örgütünün hukuki olarak temelleri I. Meşrutiyet’te atıldı. Bu dönemde ortaya atılan belediye statü ve uygulaması sonraki dönemlerde damgasını vurmuştur. Bu dönemde hükümet belediyeler için iki kanun tasarsı hazırlamış ve mecliste kabul ettirmiştir. Kanun belediyelerin görevleri, yetkileri, belediye

çalışanlarında bulunması gereken nitelikler ve daha bir çok konu hakkında standartlar belirlemiştir102.

Osmanlı Devleti’nde ilk belediye İstanbul’da açılır. İstanbul’un son dönemde fazla göç alması, uluslararası ticaretin artması, yabancıların sayılarının artması şehrin güvenliğinin tehlikeye girmesi, çıkan yangınların verdiği zararlar, salgın hastalılar, artan nüfusa karşılık büyüyen temizlik sorunu gibi nedenler İstanbul’da bu işlerle uğraşacak bir kurumun varlığını zorunlu kılmıştır. Nihayetinde 13 Haziran 1854 tarihli bir nizamname ile İstanbul Şehremaneti kurulmuştur. Belediyenin daha aktif bir biçimde çalışabilmesi için İntizam-ı şehir komisyonu adı ile bir komisyon kurulmuştur. Bu komisyon belediye idaresi için bir Nizamname-i Umumi hazırlamıştı. Bu nizamname ile İstanbul 14 daireye ayrılmıştır. Ancak İstanbul’da kurulan bu 14 belediye dairesi içinde ancak 6. Daire denilen Beyoğlu Belediye dairesi tam bir şekilde teşkilatlanabilmiştir. İstanbul Şehremaneti için 1868 ve

102 İlber Ortaylı, “Tanzimat ve Meşrutiyet Dönemlerinde Yerel

Yönetimler”, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi, C.I, İletişim Yayınları, İstanbul 1985, s.42.

1870 yıllarında iki kez daha düzenlemeler yapılmıştır. 1877’de Meclis-i Mebusan’da kabul edilen Belediyeler Kanunu ile belediyeler daha etkin hale getirilmeye çalışılmıştır103.

Osmanlı Belediyeleri genellikle bazı imkansızlıklar içinde varlıklarını devam ettirmeye çalışmışlardır. Personel ve maddi kaynak bulma bakımından güçlükler yaşayan belediyeler ihtiyaçları sağlamakta yeterli olamamıştır. Ayrıca çalışma prensipleri bakımından da ihtiyaç duyulan sistem bir türlü oturtulamamıştır.

Konya Belediyesi de Osmanlı Devletindeki diğer Belediyeler gibi pek çok maddi imkansızlıklar içinde kurulmuş ve varlığını devam ettirmeye çalışmıştır. Zaman zaman halkın ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan belediye her şeye rağmen Konya halkının refah ve mutluluğu için çalışmıştır.

103 Emin Yolalıcı, “Osmanlılarda Çağdaş Belediyecilik”,

Konya Belediyesi kuruluşundan günümüze kadar birçok başkan tarafından idare edilmiştir. Konya Belediyesinde kuruluşundan Cumhuriyet Dönemi’ne kadar görev yapan belediye başkanları, belediye kaynaklarındaki tarih esaslarına göre şu kişilerdir:

1. Aşık Şem’i (İhtisap Ağası)

2. Muhasebeci Rahmi Bey- 1869

3. Mustafa Lütfü Efendi 1876-1877

4. Hacı Şerif Efendi 1877-1884

5. Hacı Fesih Efendi 1884-1888

6. Hacı Velizade Mehmet Efendi 1888-1897

7. Burhanzade Seyit Rıfat Efendi 1897-1905

8. Hacı Ali Efendi 1905-1908/1912-914

9. Arapkirli Mustafa Efendi 1908-1912

10. Ali Salip Efendi 1912

12. Mühendis Muhtar Bey 1916-1917

13. Mecidiyezade Arif Bey 1917

14. Mehmet Muhlis Koner 1917-1918/1919- 1923/1946-1950

15. Burhanzade Hakkı Efendi 1918-1919

16. Kazım Gürel 1923-1927104.

Anadolu Gazetesi’nde Konya Belediyesi ile ilgili haberlere sıkça rastlanır. Gazetenin ilk on sayısında Konya Belediyesi üzerinde durulan en önemli konulardan birisi, halkın gece bekçilerinden şikayetçi olmasıdır. Hatta Anadolu Gazetesi’nden Merkez Vilayet Reisi Hoca Mustafa Efendiye bir mektup yazılmıştır. Kısaca mektubun içeriği şöyledir.

“Merkez Vilayet Belediye Reisi Faziletli Hoca

Mustafa Efendiye; Konya halkının eskiden beri size karşı sevgisi ve saygısı vardır. Fakat daha önceden birkaç kere halkımızın belediye çalışanları hakkında bazı istek ve

104 Ahmet Köseoğlu, “Çarşı Ağalığından Büyükşehir Belediyesine”,

şikayetleri oldu. Bu durum bilginize sunulduğu halde bir

sonuç alınamadı.

Memleketimiz sizden pek büyük hizmetler bekliyor. Halkımızın şu sıralar en önemli şikayeti mahalle bekçilerinin görevlerini tam olarak yapmamalarıdır. Bu şikayetler tekrarlandığı halde pek bir değişmediği görülüyor. Halkımız bu şikayetinde haklıdır. Bekçiler akşam olduğu zaman mahallelerine çıkarak etrafı kontrol etmelidir. Halkımızın güvenliği açısından daha sıkı önlemler alınması gerektiğini düşünüyoruz. Son günlerde artan hırsızlık olayları ahalimiz arasında huzursuzluklara neden oluyor. Hem bekçilerimizin görevlerini daha iyi yapmaları hem de halkımızın huzur içinde olması için belediye heyetine ve size birtakım önerilerde bulunmayı uygun görüyoruz:

1. Bekçilerin geçimlerini daha rahat

sağlayabilmeleri için maaşlarının

2. Görev başında ciddiyetsiz davrananlar işten çıkarılarak, yerlerine ciddiyetle çalışacak başka kişilerin alınmalıdır.

3. Bekçilerin gündüzleri başka işlerle uğraşmaları engellenmelidir. Böylece bütün dikkatlerini gece, vazifelerinde toplamaları sağlanacaktır.

4. Bekçiler sorumlu oldukları mahallelerde asayişin bozulmasından mesul tutulmalıdır.

5. Her bekçiye ancak ilgilenebilecekleri kadar

mahalle verilmelidir.

6. Bekçilerin sorumluluğu altındaki mahallelerde kimlerin ikamet ettiğini bilmeleri sağlanmalıdır” 105.

Şikayetlerden biri de geceleri sokakların çok karanlık olmasıdır. Bu durum güvenlik açısından da sıkıntı vericidir. Bu nedenle Konya sokaklarının, fenerlerle donatılarak geceleri aydınlatılması projesi

ortaya atılır. Projenin faaliyete geçirilebilmesi için yirmişer para bütçe ayrıldığından bahsedilir. Fakat bu paranın nereye harcandığı maalesef belli değildir. Kurulan komisyon hesapları incelemiş fakat işin esası ortaya çıkarılamamıştır106.

Anadolu’da yayınlanan belediye ile ilgili eleştirilerin belediye reisi ve çalışanlar tarafından dikkate alındığını 10. sayıdaki bir yazıdan anlıyoruz. Yazıda, daha önceki sayılarda Konya Belediyesi’ne şikayetlerde bulunulduğundan, şikayetlerin ciddiye alınmasından dolayı duyulan memnuniyetten bahsedilir. Ayrıca belediye reisinin şehrimize yeni hizmetlerde bulunacağını açıklaması da halk üzerinde güven sağlar. Bunun yanında yapılması gereken bazı işlerin ihmal edildiğinden kinayeli bir üslupla bahsedilir. Bu işlerden biri de Alaaddin tepesindeki uzun zamandan beri bozuk olan çalar saatin tamiri meselesidir. II. Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte her şeyin harekete geçmesine karşılık çaresiz saatin yelkovanının hala hareketsiz olduğu söylenir107.

106 Anadolu, nr.10, 28 Eylül 1324 (11 Ekim 1908), s.3. 107 Anadolu, nr. 7, 17 Eylül 1324 (30 Eylül 1908), s.4.

Anadolu Gazetesi’nde kasaplar, üzerinde sıkça durulan konulardan biridir. O dönemde halk kasap dükkanlarının temizliğinden ve kasapların hal ve hareketlerinden memnun değildir. Sağlık Müfettişi Kamil Bey’in Anadolu Gazetesi’ne verdiği demeçlerden, kasap dükkanlarının sağlık açısından gerekli şartlara uymadığı anlaşılır. Bu konu üzerinde titizlikle durulması halk sağlığına ne kadar önem verildiğini ispatlar.

Halk sadece kasap dükkanlarının pis olmasından değil kasapların tavırlarından da rahatsızlık duymaktadır. Anadolu yazarlarından birinin şahit olduğu bir olay, gazetedeki yazarları ve okuyucuları derinden etkilemiştir. Olay şöyle anlatılmaktadır: “Et almak için girdiğimiz bir

kasap dükkanında fakir bir müşteri vardı. Fakat bir yanlış anlama sonucu kasap müşteriye istediğinden daha fazla et çekmiştir. Zavallı adam bu kadarını alamayacağını söyleyince kasap, müşteriye ‘o zaman beni neden bir lokma et için zahmete sokuyorsun be adam’ diyerek bağırdı. Yan tarafta bulunan komşu dükkan sahibi de gelerek kasapla birlikte adama yüklendi. Karşılaştığımız tablo bizi oldukça üzdü.

Kasapların bu tarz davranışlarla fakir insanları rencide etmeleri hiç doğru bir davranış değildir. Fakir bir ailenin çocuğu hasta ise ve iyileşmesi için et suyu gerekliyse zavallı aile ne yapacaktır. Ayrıca kasaplar, dükkanları civarına koyunlarını satmak için gelen vatandaşlara da kötü davranmaktadırlar. Kasaplarımızın halkımıza çektirdiği cefa ahlak kurallarına aykırıdır. Akşam saatlerinde kasapların ellerinde kalan etleri kime satacağım diye çarşı pazar dolaştıklarını görüyoruz. Eğer gelen müşterilere doğru düzgün davranıyor olsalar kendiler de bu duruma düşmezler. Aslında belediye görevlilerine bu konuda büyük görev düşmektedir. Fakat onlarında işlerini ciddiyetle yaptıkları söylenemez. Yaşadığımız şu hürriyet zamanında böyle çirkin olaylar yaşanmamalıdır. Ümit ederiz kasaplarımız yanlışlarını düzeltirler”108. Anlatılan bu olaydan da anlaşılacağı üzere Anadolu yazarları yoksulların yanında, vicdan sahibi bir tavır sergilemektedirler.

Halk sağlığı, şehrin temizliği belediyenin görev ve sorumlulukları arasında yer almaktadır. Fakat

Anadolu Gazetesi’nde yapılan değerlendirmelere göre bütün aksaklıkların hesabı da sadece belediyeye kesilmemelidir. Günümüzde olduğu gibi o zaman halkın da uyması gereken kurallar, yapması gereken işler vardır. Eğer halk kendisinden beklenen sağduyuyu göstermezse, belediyenin yaptıklarını korumazsa her ne yapılırsa yapılsın süreklilik arz etmeyecektir.

Belgede Anadolu gazetesi (sayfa 83-94)

Benzer Belgeler