• Sonuç bulunamadı

F. VEKİLİN VEKALET İLİKİSİ ÇERÇEVESİNDE ALDIKLARINI

2. BORÇLAR KANUNU MD. 393 HÜKMÜ KAPSAMINDA

a. Borçlar Kanunu md. 393/I Hükmünün ve Bu Çerçevede Kanuni Temlikin İncelenmesi

BK md. 393/I hükmünde “Müvekkil vekiline karşı olan muhtelif borçlarını ifa edince, vekilin kendi namına ve müvekkili hesabına üçüncü şahıstaki alacağı, müvekkilin olur.” ifadesi bulunmaktadır.

Borçlar Kanunu md. 393/I hükmünde müvekkil lehine bir kanuni temlik öngörülmektedir482. Ancak kanuni temlikin belirli şartları bulunmaktadır. İlk önce, vekil tarafından kendisinin adına ve müvekkilinin hesabına bir hukuki işlem yapılmış olmalı ve vekilin kendisinin adına ve müvekkilinin hesabına yaptığı işlem dolayısıyla kendi lehine bir alacak doğmuş olmalıdır. Ayrıca, müvekkilin vekile karşı vekalet sözleşmesinden kaynaklanan bütün borçlarını yerine getirmesi gerekmektedir. Son olarak, müvekkilin vekile olan borçlarını ifa etmesi anında, vekilin müvekkili hesabına kazanmış olduğu alacaklar henüs ifa, takas, kusursuz imkansızlık vb. nedenlerle ortadan kalkmış olmamalıdır483.

BK md. 393 ile müvekkilin hakları özel olarak korunmakta ve hukuken müvekkile ait olan bu haklar vekilin malvarlığından ayrılmaktadır ki bu hakka

481 Gümüş, a.g.e., s. 222.

482 Akipek, a.g.e., s. 63; Aral, a.g.e., s. 413; Berki, a.g.e., s. 165; Akıncı, Vekalet, s. 24.

483 Ayrıntılı bilgi için bkz. Tandoğan, Borçlar, s. 292 vd.

ayırma hakkı denilmektedir484. BK md. 393 olmasaydı, vekilin iade borcunu ifa etmemesi halinde, müvekkil bu hakkı için genel hükümlere göre dava açmak ve BK md. 96 uyarınca tazminat istemek durumunda kalacaktı485. Ayrıca, vekilin iflas etmiş olması durumunda, müvekkil, iflas masasından ancak alacağı nispetinde bir pay alabilecekti.

Vekalet sözleşmesinde, eğer vekil müvekkilin doğrudan temsilcisi niteliğinde bulunmakta ise, vekilin üçüncü kişilerle giriştiği işin sonuçları zaten doğrudan müvekkile ait olacaktır. Bu sebeple, vekil, sadece müvekkilin kendisine vermiş olduğu şeylerden arta kalanı ve üçüncü kişilerin kendisine vermiş olduğu şeyleri müvekkile vermek suretiyle borcundan kurtulacaktır486. Ayrıca, vekilin iflas etmesi halinde, müvekkil kendisine ait bulunan şeyi ayni istihkak talebiyle masadan ayırabilir487.

Vekalet sözleşmesinde eğer vekil müvekkilin dolaylı temsilcisi niteliğinde bulunmakta ise, vekil, burada müvekkili hesabına ve kendisi adına hareket etmektedir. Bu sebeple, vekilin kazanmış olduğu şeyler kendisine ait olacaktır ve bunları daha sonra müvekkile devretmek durumundadır488. Bu borç vekil tarafından tapulu taşınmazlarda tapu kaydının müvekkile geçirilmesi, tapusuz taşınmazlarda zilyetliğin devri, alacaklarda alacağın temliki, nama yazılı kıymetli evraklarda temlik ve senedin teslimi, emre yazılı kıymetli evraklarda ciro, hamile yazılı kıymetli evraklarda senedin teslimi suretiyle gerçekleştirilmektedir.

484 Özkaya, a.g.e., s. 538. Ayırma hakkının kullanılabilmesi için, vekil tarafından kendisinin adına ve müvekkilinin hesabına bir işlem yapılmış olmalı, vekilin kendisinin adına ve müvekkilinin hesabına yaptığı bu işlem sonucunda müvekkilin taşınır bir malın mülkiyetini kazanmış olmalı, vekil iflas etmiş olmalı ve müvekkilin vekile karşı vekalet sözleşmesinden kaynaklanan tüm borçlarını yerine getirmiş olmalıdır. Ayırma hakkının şartları hususunda ayrıntılı bilgi için bkz. Tandoğan, Borçlar, s. 304 vd.

485 Özkaya, a.g.e., s. 538; Tandoğan, Borçlar, s. 289-290.

486 Akipek, a.g.e., s. 63; Yavuz, a.g.e., s. 656; Bilge, a.g.e., s. 296; Tandoğan, Borçlar, s. 277.

487 Berki, a.g.e., s. 165; Tandoğan, Borçlar, s. 277; Zevkliler, Havutçu, a.g.e., s. 346; Uzunlu, a.g.e., s. 115. Ayni istihkak talebi zamanaşımına uğramaz.

488 Aral, a.g.e., s. 413; Akipek, a.g.e., s. 63; Akıncı, Vekalet, s. 24; Karahasan, Borçlar, s. 1033;

Zevkliler, Havutçu, a.g.e., s. 346; Özkaya, a.g.e., s. 539; Tandoğan, Borçlar, s. 274. Dolaylı temsil ve doğrudan temsilin farkları ve sonuçları hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Reisoğlu, a.g.e., s. 129 vd.;

Karahasan, Sözleşme, s. 355 vd.; Tunçomağ, Genel, s. 250 vd.; Aybay, a.g.e., s. 68 vd.; Kaplan, Borçlar, s. 105; Bozer, a.g.e., s. 277 vd.

Vekalet sözleşmesinde dolaylı temsilci niteliğinde işi ifa eden vekil, herhangi bir taşınmaz üzerindeki ayni hakkı veya sınırlı ayni hakkı kazanırsa, bunları müvekkile, verirken bir geçerlilik şekline uyulup uyulmayacağı meselesi görüş ayrılıklarına sebep olmuştur. Bir fikre göre, dolaylı temsilci sıfatıyla hareket eden vekil, iade borcunun bir kanun hükmü olması sebebiyle artık resmi senede bağlanmış bir sözleşme olmaksızın tapu kütüğünde tescil talebiyle borcunu ifa edebilecektir489. Diğer bir deyişle, vekilin geri verme borcunun konusunu bir taşınmaz mülkiyeti oluşturuyorsa, ayrıca taşınmazların mülkiyetinin devri ile ilgili bir şekle uyulması zorunlu değildir.

Ancak, kimi yazarlar farklı görüştedir490. Zira, tapulu taşınmazların mülkiyetinin tescilsiz kazanılma halleri TMK md. 633 hükmünde sınırlı sayıda belirtilmektedir. Bu sayılanlar içinde ise, vekil tarafından müvekkilin hesabına alınan ancak vekil adına tescil edilen taşınmazlar bulunmamaktadır. Bu sebeple de vekil adına kayıtlı olan taşınmazlarla ilgili olarak müvekkilin iflas masasına başvurması ve ayırma hakkını kullanarak taşınmazın kendisi adına tescilini isteme hakkının bulunduğu söylenemez.

Vekilin geri verme borcunun konusunu bir taşınmaz mülkiyetinin oluşturuyor olması durumunda,TMK md. 633 hükmünde tapulu taşınmazların tescilsiz kazanılma hallerının sınırlı sayıda belirlenmiş olması nedeniyle, taşınmazların mülkiyetinin devri ile ilgili bir şekle uyulmasının zorunlu olmadığı yönündeki görüşe katılmıyoruz.

Vekilin vekalet sözleşmesi dolayısıyla aldıklarını iade borcunun konusu bir miktar para ve çeşit borcu ise, vekilin müvekkile aynen değil; aynı miktarda para ve aynı çeşitten mal teslim etmesi yeterlidir491.

489 Yavuz, a.g.e., s. 656-658. Ayrıntılı bilgi ve bu konuda doktrinde ileri sürülen görüşler için bkz.

Yavuz, a.g.e., s. 656 vd.

490 Özkaya, a.g.e., s. 539-540; Tandoğan, Borçlar, s. 308 vd.; Hatemi, Serozan, Arpacı, a.g.e., s. 420-421.

491 Tandoğan, Borçlar, s. 275.

b. Borçlar Kanunu md. 393/II ve Borçlar Kanunu md. 393/III Hükümlerinin İncelenmesi

Vekilin iflas etmesi halinde, müvekkil açısından bir risk doğmaması için, müvekkil lehine bir kanuni temlik öngörülmektedir. BK md. 393/II ve III hükümlerinde “Vekilin iflası halinde müvekkil, bu hakkını masaya karşıda iddia edebilir. Vekilin iflası müvekkil, vekilin kendi namına ve müvekkili hesabına iktisap eylemiş olduğu menkul eşya hakkında dahi istihkak iddiasında bulunabilir. Vekilin haiz olduğu hapis hakkını, masa dahi haizdir.”

ifadesi bulunmaktadır.

BK md. 393 hükmünün kapsamına ancak menkul mallar ve alacaklar girmektedir. Taşınmazlar ise, tapu siciline güven ilkesi dolayısıyla, kanuni temlikin kapsamına girmemektedir492. Ayrıca, bu alacak ve menkul malların vekalet sözleşmesi yerine getirilirken üçüncü kişilerden elde edilmiş olması gerekmektedir493. Müvekkilin ise, ödemezlik defiiyle karşılaşmamak için vekile karşı tüm borçlarını yerine getirmiş olması şarttır494. Diğer bir deyişle, müvekkil, vekilin vekalet sözleşmesinde belirlenen işle ilgili olarak yaptığı masrafları, verdiği avansları, vekilin zararını, ücretini ödemiş olmalıdır. Aksi halde, vekilden bu borcunun ifa edilmesini isteyemez. Zira, bu durumda vekil, müvekkile karşı sahip olduğu hapis hakkını ileri sürmek imkanına kavuşmuş olur ki, bu durumda vekilin müvekkile karşı sahip olduğu hapis hakkını iflas masası da yine müvekkile karşı ileri sürebilir495.

492 Aral, a.g.e., s. 413; Akipek, a.g.e., s. 64; Karahasan, Borçlar, s. 1074; Tandoğan, Borçlar, s. 294.

493 Aral, a.g.e., s. 413; Akipek, a.g.e., s. 64.

494 Aral, a.g.e., s. 413; Karahasan, Borçlar, s. 1075; Akipek, a.g.e., s. 64. İki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde, kural olarak, taraflardan biri kendi borcunu ödemeden veya ödemeyi teklif etmeden karşı taraftan borcun yerine getirilmesini isterse, bu taraf ödemezlik defiinde bulunarak ödemeden kaçınabilir. Bu tarafın ödemezlik defiini ileri sürmesiyle birlikte, karşı edim yerine getirilene kadar kendi edimini yerine getirmeyeceği karşı tarafa belirtilmiş olmaktadır (Karahasan, Sorumluluk, s.

101). Ödemezlik defii hakkında ayrıntılı bilgi ve örnek Yargıtay Kararları için bkz. Karahasan, Sorumluluk, s. 102 vd.

495 Bilge, a.g.e., s. 296.

Müvekkilin, vekile karşı bütün borçlarını ifa etmiş olması durumunda, vekilin hapis hakkı bulunmamaktadır ve iflas masası da müvekkile karşı herhangi bir talepte bulunamamaktadır496.

Bu koşulların oluşmasıyla birlikte, alacaklar bir temlik sözleşmesine gerek olmadan, müvekkile ait olmaktadır497. Ancak bu kanuni temlikin üçüncü kişilere bildirilmesi gerekmektedir. Zira, iyi niyetli üçüncü kişilerin vekile ödemede bulunmaları riski mevcuttur498. Diğer bir deyişle, üçüncü kişilere kanuni temlikin varlığı bildirildikten sonra, bu üçüncü kişiler bundan sonra vekile ifada bulunmak suretiyle borçlarından kurtulamazlar. Ancak, üçüncü kişilere kanuni temlik bildirilmeden önce, bu üçüncü kişilerin vekile ödemede bulunmaları halinde borçtan kurtulacaklardır. Çünkü, burada üçüncü kişiler iyiniyetlidir.

Menkullerde müvekkil, menkullerin mülkiyetinin değil; menkullerin kendisine geçirilmesine yönelik hakkın sahibi olmaktadır499.

Müvekkil, bu hakkını vekilin ölümü halinde, vekilin kanuni mirasçılarına veya vekilin iflas etmesi halinde iflas masasına karşı da ileri sürebilir. Ayrıca, vekil ile sözleşme yapan üçüncü kişilere kanuni temlikin varlığı bildirilirse, bu üçüncü kişilere karşı müvekkilin bir talep hakkı doğar. Bu bildirimden sonra üçüncü kişiler vekile ödemede bulunarak borçtan kurtulamazlar.

496 Bilge, a.g.e., s. 296.

497 Akipek, a.g.e., s. 64; Aral, a.g.e., s. 413; Sarı, a.g.e., s. 292, dn. 103; Karahasan, Borçlar, s. 1075;

Bilge, a.g.e., s. 296.

498 Aral, a.g.e., s. 413; Akipek, a.g.e., s. 64, dn. 121; Karahasan, Borçlar, s. 1076; Tandoğan, Borçlar, s. 301.

499 Aral, a.g.e., s. 413; Akipek, a.g.e., s. 64.

3. VEKİLİN İADE BORCUNA UYMAMASI VE BU DURUMUN HÜKÜM VE