• Sonuç bulunamadı

II. KURAMSAL ÇERÇEVE

6. Boş Zamanlara Sosyolojik Bakış

Boş zaman sosyolojisine bakışta iki ana gelenek vardır. Birinci gelenek, amprik araştırmalardan oluşur. Bunları; a) boş zaman modellerinin yaşam çevrimi boyunca nasıl değiştiğini inceleyen çalışmalardır. b) çalışma ile boş zamanın nasıl karşılıklı ilişkisinin olduğu ve çalışmadan arta kalan zamanların belirli sınırlarla ayrılmış olduğunu belirten çalışmalardır. c) boş zaman etkinliklerinin film seyretme, spor etkinlikleri, müzik ve dans faaliyetleri gibi özel türleriyle ilgili araştırmalardır.

İkinci gelenek ise, boş zamanın değişen niteliği ve toplumdaki değişmeleri ve rollerini sorgulayan kuramsal yaklaşım olan işlevselci ve neo Marksist yaklaşımdır. İşlevselci yaklaşım 1960’ lı yıllarda “boş zaman toplumu” na doğru kaçınılmaz bir yönelme olduğunu belirtmiştir. Neo Marksist yaklaşıma göre ise boş zamanlar hem devletlerin hem de özel girişimin tam olarak müdahale ettiği bir alandır. Devlet bu alana

yönelik düzenlemeler yaparak özelikle şiddet ve politik ajitasyon içermeyen orta sınıf kültür ve tadını içeren etkinlikleri teşvik eder. Özel sektöre ise bu alanı tamamen ticarileştirmiştir. Yeni tüketim malları üretip bunları pazarlayıp sunmaktadır (Yıldır, 2003:80). Neo-Marksistler, boş zamanın bir piyasa ürününe dönüşerek ticari bir sektöre döndüğünü belirtmişlerdir.

Frankfurt Okulu’nun çalışmalarında ise, boş zaman kötümser biçimde, bireyleri sömürüp kültürü homojenleştirerek kitlesel ticari eğlencelerden (sinema, spor, televizyon, komedi gibi) oluşan bir kültür endüstrisinin ortaya çıktığını belirten görüşler sunmuşlardır (Marshall, 1999:683).

Ayrıca boş zamanlara ilişkin yapılan kuramsal yaklaşımlar genellikle çalışma ilişkileri ve boş zaman açısından incelenmiştir. Modernliğin en etkin süreci iş/ çalışma yapısında oluşmuştur. Bu yapıdaki gelişmeler iktisadi, siyasi, toplumsal, ailesel, kentsel alanlar ve boş zaman gibi alanlarda yeni oluşumlar meydana getirmiştir.

Çalışmanın yüceltilmesi, kapitalist düzenin sürekliliği için bir önkoşul olarak kabul edilsede, toplumbilimciler en az çalışma kadar, çalışma dışı zamanların önemi ve önemsenmesi gerekliliği üzerinde durmuşlardır. Çalışmanın kutsanması kadar çalışmanın sonunun geldiğini ileri süren ütopik yaklaşımlar bulunsa da bugün için boş zaman çok boyutlu bir algılama ve kullanım değerine kavuşmuş ve boş zaman sosyolojik olarak farklı kuramsal yaklaşımların gelişmelerine zemin hazırlamıştır. Genel olarak sosyologların boş zaman anlayışları ve bu konudaki bakış açılarına bakıldığında;

Marx’a göre boş zaman insanın gelişmesinin bir alanıdır. Mark boş zamanı olmayan kişiyi bir yük hayvanına benzetmektedir (Marx, 1997:27). Marx, çalışma zamanlarının normal bir süreye çekilmesini istemektedir (Nyland, 1990:139). Marx, insanların boş zamanlarında kendini gerçekleştirmenin zorunluluğunu anlatmaktadır (Yıldır, 2003:84). Marx insanın gelişmesiyle tam olarak neyi kastettiğini belirtmemiş olmasına rağmen bu gelişmenin çok çalışma ve az ücretle olmayacağınıda bilmektedir. Marx’a göre kapitalist çalışma düzeni insanı kendisinden, doğadan ve ürettiği şeylerden yabancılaştırdığını belirtmiştir (Aydoğan, 2000:92). Marx boş zamanların toplumsal önemini kavrayan ilk düşünürlerden biri olduğunu ancak içinde bulunduğu yaşamsal sorunların onu, temel sorunlara yönettiğini söylemek mümkündür (Aytaç, 2002:238).

Lafargue’ de, çalışma denen çılgınlığa karşı durulması gerektiğini belirtmiştir. Lafargue Çalışma saatlerinin günde 3 saatle sınırlı olmasını, geriye kalan zamanda ise

insanların yatarıcı etkinliklerde bulunmaları için serbest bırakılmasını, baskıcı ve müdahaleci etkilerden arındırılmalısını istemektedir. Lafargue’ ye göre tembellik hakkı eşittir boş zaman hakkıdır. Günümüzde bu tamamen olmasada kısmen meşru bir hak durumundadır (Lafargue, 1991:35). Lafargue makinelerin insana özgürlüğünü bahsettiğini savunur. Makineların insanı zor ve yıkıcı çalışmalardan uzaklaştırdığını savunmaktadır. Lafargue çalışmanın hristiyanlığın katkısıyla kutsanması ve teşvik edilmesi ile kapitalist üretim mantığını desteklediğini ve işçileri (Çalışan kesimi) aptallaştırdığını belirtmiştir. Burjuvanın yükselmesi ve kapitalist ahlakın yaygınlaşması ile birlikte boş zaman sürekli yadsınmıştır. 19. yüzyıl Avrupasında çalışma insan hayatının temel gerçeği olarak görülürken, ayakta kalmak için çok çalışmak gerektiğini savunmuştur. Lafague, çalışmaya karşı çalışma saatlerinin azalıp, ücretleri ve bayramları/ tatilleri artırmak gerektiğini, yani boş zaman hakkını savunmuştur (Lafargue, 1991:49).

Veblen, boş zamanı varlıklı sınıfın kendini savunma alanı, boş zaman etkinliklerini de bir tüketim objesi olarak görmektedir. Modern toplumda her şey gibi boş zaman eylemine katılımda nesnelleştiğini alınır satılır hale geldiğini savunmuştur (Aytaç, 2002:265). Veblen, egemen/aylak sınıfın malları emek verilerek elde edilmemiştir. Şiddet ve hile ile kazanılmışdır. Aylak /egemen sınıf leş yiyicilerdir. Gösteriş için tüketim zenginlerin boş yaşam tarzının belirticisidir. Aylak sınıfın toplumsal kesimlerin statu ve saygınlıkları boş zaman faaliyetleri, israf ve gösterişi, kıskandırıcı tüketim yoluyla kanıtlama içinde yer almaktadır. Bu etkinliklere en iyi örnekleme avcılık olarak gösterilmiştir (Erkip, 2000:257).

Russel’ e göre boş zamanlar bir insanlık hakkıdır. Çalışma çok ağır şartlarda olmamalıdır. Russel, modern dünyada köleliğe yer olmadığını belirterek aşırı çalışmaya itiraz etmektedir. İyi düzenlenmiş bir çalışma programıyla ve örgütlenmesiyle hem çalışma saatlerinin önemli ölçüde kısaltılabileceğini hemde bu sayede işsizliğe çözüm bulunabileceğini belirtmiştir (Erkip, 2000:258).

From’ da insanların boş zamanlarını çoğu kez gösteri izleme ve meta tüketimi şeklinde geçirmektedirler. Çalışma süreci doğası gereği yabancılaşmayı üreten işleve sahiptir. From, birey yabacılaşma ortamında tek, yabancı, güvensiz, itaatkar, teslimiyetçi olduğu gibi, çalışma dışında da benzer tavırlar gösterip eğemen manipülasyona ayarlı uysal-itaatkar, edilgen bir katılımcıdır-tüketimcidir, görüşündedir (Aytaç, 2002:243).

Reisman’a göre modern toplumda boş zamanların değerlendirilmesi, bireyin özgür seçiminden çıkmış, daha çok eğlence endüstrisi ve kapitalist sistemin ekonomisinin tekeline girmiştir. Modern toplumda insanlar boş zaman etkinliklerine kendi istekleri doğrultusunda değilde “başkalarınca yönetimli” olarak katılmak veya bu alanda dev şirketlerin istekleri ve yönlendirmeleri doğrultusunda tercihte bulunduğu görüşünü ileri sürmektedir (Aytaç, 2002:268).

Adorno ve horkheimer’e göre teknoloji, iş ile iş dışı zaman arasındaki ayrımı ortadan kaldrmaktadır. Kültür endüstrisi olan film, müzik, televizyon, radyo, magazin kitlesel tüketime hazırlanmış eğlence ürünleridir. Kültür sanayinin ürünleri hem çalışmada hem de serbest zamanlarda bireylere sunulan, ekonomi mekanizmasının bir modelidir (Aydoğan, 2001:145). Bunlar, yapay eğlence ihtiyacı oluşturmakta bu süreçte, boş vakit kullanımda da çalışma gibi, zamanla bağlayıcı ve hafta sonu yorucu bir etkinliğe dönüşmektedir. Boş zaman işten bunalan bireyin işe yeniden koyulabilmesi için yapmak zorunda olduğu mecburi etkinlik haline gelmiştir (Aytaç, 2002:246). Boş vakit, kültür endüstrisine hizmet eden bir tüketim kaynağıdır (Aydoğan, 2001:145). Kültür endüstrisi var olan düzenini satmaktadır. Zevk, beğeni, bireysel sunum, algılama, ifade, kültür endüstrisi yoluyla tektipleştirerek standart bir forma (ortalama insan) sokulmaktadır (Aytaç, 2002:248).

Baudrillard’ a göre, modern toplum bir tüketim toplumudur. Boş zaman, kapitalist pazar açısından bir “meta değerine” sahiptir. Boş zaman eşittir, değer üretimidir. Kapitalist etiğin her yerde geçerli, çalışma dışındada boş vakit ve tatillerde aynı “zorlama ahlakı” geçerlidir. Örneğin brozlaşma saplantısı gibi (Baudrillard, 1997:190). Bugün boş zaman önemli bir kısmını tüketici aktiviteler, birer toplumsal kimlik öğesi ve statüsel temsil alanı olarak kurumsallaşmıştır. Boş zaman doğrudan ve dolaylı olarak satın alınmak zorundadır (Yıldır, 2003:105). Zamanın yokluğunun gerçek özgürlük anlamına geldiğini belirtir ve ezici çalışma zamanları sonucunda tüketilmek ve zevk almak üzere edinilen bir nesne olarak zamandan özgürlük adına vazgeçilemeyeceğini söyler. Daha çok tüketme ve bu yolla mutlu olma bir yurttaşlık görevi olarak zorla benimsetilmektedir. Tüketim toplumu dünyayı bir bakıma büyük bir mağaza olarak algılamaktadırlar. Baudrillard’a göre insanların daha fazla tüketmek için daha çok çalışmak durumunda kaldıklarını belirtmektedirler (Aytaç, 2002:249-251).

Dumazedier’e göre boş zaman, bireyin kendini gerçekleştirme isteği doğrultusunda açığa çıkan yeni bir toplumsal gereksinmedir (Yıldır, 2003:107). Mutlu

olma ya da hoşnutluk boş zaman etkinliklerinin temel bir karekteristiğidir. Boş zaman etkinlikleri kişinin biyolojik ritmini etkileyerek fiziksel ve sinirsel gerilimlerden uzaklaşması olanağı tanımaktadır (Dumazedier, 1974:67-74).

Gorz’a göre çalışma dışı zaman tümüyle boş bir zamandır. Katı bir çalışma yerine faydacı ve esnek bir çalışmanın bireylerin gelişimi açısından daha olumlu olacağını belirtmektedir (Argın, 1992:29). Gorz’a göre boş zamanın insani ve sosyal gelişmeye hizmet edecek şekilde yapılandırılması önemlidir. Kapitalizmin ve sosyalizmin bireyin özgürleşmesinin yolunu açamadığını, çalışmayı öne çıkardığını belirtmektedir (Aytaç, 2002:266). Kapitalist dünyada tüketime ve çalışmaya endekslenmiş mutluluk arayışları, ancak boş zamanın yaratıcı, özgürleştirici, arkadaşlık- dostluk ve sanatsal yönleri ile aşılması mümkündür. Kapitalist sistemin dayattığı değerler ve sistemin eğemen/baskıcı manipülatif etkilerinin nötr hale getirilmesine hizmet edebilecek etken sadece boş zamandır. Gorz için boş zaman özgürleşme ve özerklik anlamına gelir ve bireyin gelişmesinde boş zaman hayati bir öneme sahiptir (Aytaç, 2002:249).

Samuel ve Romer’ de üç temel modern toplumsal zaman tipi önermektedirler. Birincisi, işe gidip gelmeyi de içeren çalışma zamanı. İkincisi, insanların ailevi yükümlülükleri için ayırmak durumunda oldukları toplumsal olarak yükümlenen zaman. Üçüncüsü ise ailevi sorumluluklar ve çalışma dışında kalan boş zamanları oluşturmaktadır. Samuel ve romer boş zamanı herhangi bir maddi karşılık beklemeden gerçekleştirilen ve kişinin doğrudan kişisel istekleri doğrultusunda gerçekleştirdikleri bir serbest zaman parçası olarak görmektedir (Argın, 1992:34).

Aytaç’a göre boş zaman özünde türlü niyetleri maskeleyici bir içerim taşır. Boş zaman giderek genişleyen ve zenginleşen içerimiyle, bireysel- toplumsal olduğu kadar, kurumsal, iktisadi, politik, ideolojik boyutlanmalara haizdir ve bu yönüyle iktidar, hegemonya ve bağımlılık ilişkilerinin yürürlükte olduğu bir sosyal alanın ortasında yer almaktadır. Bu açıdan bakıldığında, bireysel, toplumsal, varoluşa tatmin arayışlarına karşılık olabildiği gibi, politik iktisadi dizgenin kendini yeniden üretmesine de katkı sağlar. Boş zaman doğası itibarıyle bireysel temsil, toplumsal kabul görme, kimlik edinme, ulusal bütünlüğü sağlama, ideolojik farklılıkları nötrolize etme, iktidar karşısındaki bağımlılığı artırma, tüketici hazcı güdüler üretme, uyumculuk-sosyalleşme, rıza göstericilik gibi gizil işlevler ve bunlara dayalı yeni eğilimlerin oluşturulmasına hizmet eden bir olgudur (Aytaç, 2004:115).

Bu tür tartışmalara ve bakış açılarına karşın boş zamanların sosyologların ilgi alanları içinde yer almasına, çok ender rastlanmaktadır. 1990’ lı yıllardan sonra medya, spor, kültürel çalışmalar, tüketimcilik, kitle iletişim ve teknolojik gelişmelerde odaklaşan çalışmalar artmıştır. Boş zaman sorunun sosyologlarca ele alınması, yüzyılımızda daha fazla irdelenmesi beklenmektedir (Marshall, 1999:683).

Benzer Belgeler