• Sonuç bulunamadı

BIYOENERJI FORMLARI 1 Biyometan

TÜREVLERI: BIYOGAZ, BIYODIZEL, BIYOETANOL VE BIYOHIDROJEN

2. BIYOENERJI FORMLARI 1 Biyometan

Biyometan tipik olarak biyolojik süreçler ile üretilmiş olan metan gazına verilen isimdir. Moleküler formülü CH4 olan bu gaz normal sıcaklık ve basınçlarda gaz halinde bulunur. Metan ayrıca kokusuz olup doğal gazın bir bileşenidir ve önemli bir yakıttır (Gallagher and Murphy 2013). Biyometan anaerobik sindirim adı verilen bir süreç ile bir grup mikroorganizmanın iş birliği içerisinde çalışması ile üretilmektedir. Anaerobik sindirim sürecinde tarımsal endüstriyel atıklar, evsel katı atıklar ve/veya atıksu arıtma tesislerinde oluşan çamurun yenilenebilir bir enerji kaynağı olan biyometana dönüşümü gerçekleşir (Gallagher and Murphy 2013). Anaerobik sindirim doğal bir biyolojik süreç olup organik maddelerin oksijen eksikliğinde parçalanması esasına dayanmaktadır. Organik atıkların metana dönüştüğü kapalı bir sisteme örnek olarak çöp döküm

alanları örnek olarak gösterilebilir (Molino et al. 2013). Birçok araştırma grubu anaerobik sindirim sürecinin üç ana aşamada oluştuğunu göstermiştir. Bu aşamalar sırasıyla (1) hidroliz, (2) asitojenesis ve (3) metanojenesis olarak isimlendirilmiştir. Biyometan oluşumu psikofilik (12-16 °C), mezofilik (35–37 °C) ve termofilik (50-60°C) koşullarda oluşabilmektedir. Biyometan oluşum sürecinde ilk adım hidrolizdir. Bu aşamada bakteriler çözünmemiş organik kompleks organik maddeleri çözünmüş bileşiklere (Ör: şeker, amoni asitler ve yağ asitleri) dönüştürmektedirler. Hidroliz aşaması birçok anaerobik sindirim sürecinde hız sınırlayıcı adım olabilmektedir. Bu durumda bazı endüstriyel uygulamalarda bu aşamanın hızlandırılması için kimyasal ajanlar kullanılarak hidroliz aşaması hızlandırılmaktadır (Donoso-Bravo et al. 2009). İkinci aşamada asit üretiminden sorumlu bakteriler hidroliz basamağında oluşan son ürünleri basit organik asitlere, karbondioksite ve hidrojene dönüştürürler. Bu aşamada oluşan temel asitler asetik asit (CH3COOH), propiyonik asit (CH3CH2COOH), bütrik asit (CH3CH2CH2COOH) ve etanoldür (C2H5OH). Örnek olarak bu aşamada etanolün oluşum reaksiyonu aşağıda sunulmuştur.

C6H12O6 à 2 C2H5OH + 2 CO2

Son aşamada ise metan üretici bakteriler tarafından metan oluşumu sağlanır. Bu süreç (1) karbon dioksit ve metan üretmek için asetik asit moleküllerinin ayrılması ya da hidrojen ile karbondioksitin indirgenmesi yoluyla gerçekleşebilir. Üretilen biyometan ısı ya da buhar üretimi ya da elektrik üretimi/kombine ısı ve elektrik üretimi gibi amaçlar için kullanılabilir.

Şekil 3. Biyogaz ayrıca sıvı doğal gaz üretiminde de kullanılmaktadır. Bu sayede taşımacılık sektöründe yakıt olarak kullanılabilir ([CSL STYLE ERROR: reference with

no printed form.]).

Biyometan çeşitli hayvanların gübrelerinden, zirai ve evsel atıklardan yaygın olarak üretilmektedir. Literatürde, kullanılmış yağlar, pastahane atıkları, kanola küspesi, bayat ekmek, mezhaba atıkları, çavdar, mısır silajı, çimen, yeşillik, gıda endüstrisi atıksuları, hayvan gübreleri gibi çok çeşitli biyokütle kaynaklarından üretildiği belirtilmektedir. Ülkemizde ve dünyada çeşitli ölçeklerde çok sayıda biyometan tesisi bulunmaktadır. Bunlardan bazıları zirai atıklardan faydalanırken,

bazıları atıksu arıtma tesislerinde oluşan çamuru ya da çeşitli diğer organik maddeleri kullanmaktadır. 10 Mart 2017’de Batı Fransa, Brittany’de açılan ve bölgesindeki en büyük olan biyogaz tesisi 2.2 milyon m3 metan üretme

kapasitelidir. Tesise gelecek organik atıkların yarısı bölgedeki büyükbaş hayvan dışkılarından diğer yarısı ise bölgedeki balık yemi ve mezbahalardan gelen organik atıklardır ([CSL STYLE ERROR: reference with no printed form.]). Ülkemizde ise çeşitli çöp sahalarında (Ör: Bursa, Şanlıurfa, Gaziantep) ve atıksu arıtma tesislerinde (Ör: Gaziantep, Adıyaman atıksu arıtma tesisleri) biyogaz üretimi yoğun olarak yapılmaktadır (Şekil 4).

Şekil 4. Quimper biyometan tesisi(solda) ve Gaziantep evsel atıksu arıtma tesisi biyometan ünitesi (sağda) genel görünümleri.

Biyometan kontrollü ortamlarda üretildiğinde değerli bir enerji kaynağı olarak kullanılmaktadır. Üretim aşamasında farklı mikroorganizma grupları farklı ortamlarda görev alsa da organik madde içeren havasız ortamlarda biyometan oluşumu kaçınılmazdır. Bu durum bazı çöp döküm sahalarında felaketle sonuçlanabilir. Örneğin. 28 Nisan 1993’te İstanbul Ümraniye’de Hekimbaşı çöplüğünde biriken metan gazı patlamış ve 39 kişinin ölümü ile sonuçlanmıştır (Girgin and Yetiş). Olaya evsel atıkların uzun süre boyunca kontrolsüz şekilde depolanması sebep olmuştur. Günümüzde ise birçok şehirde çöp döküm alanlarında gaz toplama ve gözlem bacaları inşa edilmektedir (Şekil 5).

Gaz Toplama Bacaları

Şekil 5. Gaziantep düzenli depolama sahası. Şekildeki arazi bir çöp döküm sahası olup çeşitli aralıklarla gaz toplama bacaları yerleştirilmiştir.

2.2. Biyodizel

Biyodizel Kanola, ayçiçek, soya, gibi yağ içeriği yüksek bitkilerinden elde edilen yağların, hayvansal yağların veya atık yağların baz ve alkolle karıştırılarak dizel yakıta çevirilmesi sonucu elde edilen yakıttır (Knothe et al. 2015). Biyodizel biyolojik olarak parçalanabilmekte olup toksik değildir. Düşük emisyon profillerine sahip olup çevre dostudur. Yaklaşık bir yüzyıl önce Rudolf Diesel kendi motorunda bitkisel yağı test etmiştir. Ucuz petrolün bu şekilde ortaya çıkışı ile uygun ham petrol fraksiyonları yakıt ve dizel yakıtı olarak kullanılmak için rafine edildi. Aynı süreçte dizel motorları da geliştirildi. 1930’lar ve 1940’larda bitkisel petrol dizel yakıtı yerine zaman zaman kullanıldı. Fakat bu kullanım sadece zaruri durumlar içindi. Günümüzde, ham petrolün yükselen fiyatları, fosil yakıtların sınırlı rezervi ve çevresel faktörler nedeniyle bitkisel petrol türevlerine yönelik bir ilgi vardır. Biyodizelin üretim süreci transesterifikasyon adı verilen bir reaksiyon ile üretilmekte olup aşağıdaki eşitikte gösterilmiştir (Schuchardt et al. 1998). Ucuz petrolün ortaya çıkmasıyla birlikte, uygun ham petrol fraksiyonları yakıt ve dizel yakıtlar ve dizel motorlar birlikte evrimleşmiş olarak hizmet etmek için rafine edildi.

Şekil 6. Transesterifikasyon reaksiyonu. Burada R1, R2 ve R3 uzun hidrokarbon zincirlerini (bazen yağ asidi zincirleri olarak da tanımlanır) göstermektedir.

Alkoliz olarak da adlandırılan transesterifikasyon, alkolün bir esterden başka bir alkol tarafından hidrolize benzer bir işlemde yer değiştirmesidir, ancak su yerine bir alkol kullanılır. Uygun alkoller arasında metanol, etanol, propanol, butanol ve amil alkol bulunur. Metanol ve etanol, düşük maliyeti ve fiziksel ve kimyasal avantajları nedeniyle özellikle metanolden en çok yararlanılmaktadır. Bu işlem, trigliseritlerin viskozitesini azaltmak ve böylece motor performansını iyileştirmek için yenilenebilir yakıtların fiziksel özelliklerini arttırmak için yaygın olarak kullanılmaktadır (18). Böylece, transesteritikasyon ile elde edilen yağ

asidi metil esterleri (biyodizel yakıt olarak bilinir) dizel motorlar için alternatif yakıt olarak kullanılabilir (Fukuda et al. 2001). Biyodizel çok geniş yelpazede bir kullanım alanına sahiptir. Bunların arasında araçlarda yakıt olarak kullanımından uçak yakıtına kadar pekçok farklı yer sayılabilir. İngiliz tren işletmesi Virgin Trains, İngiltere’nin ilk “biyodizel tren” ini çalıştırdığını bildirmiştir, bu da %80 petrodizel ve %20 biyodizel ile çalıştırılmaktadır. Bir diğer uygulama alanı uçaklarda kullanımıdır. Çek Cumhuriyeti’nde tamamen biyodizel ile çalışan bir uçak test etmiştir. 7 Kasım 2011 tarihinde United Airlines, alg türevi bir jet yakıtı kullanarak dünyanın ilk ticari havacılık uçağını uçurmuştur. Eko Skies Boeing 737-800 uçağı %40 biyoyakıt ve %60 petrol türevi jet yakıtı ile Houston IAH havaalanından saat 10: 30’da ayrılıp Chicago’nun ORD havaalanına 13:03’te başarılı bir şekilde inmiştir (Jagtap 2016). Biyodizel ayrıca evsel ve ticari kazanlarda yine geleneksel kalorifer yakıtlarına belirli oranlarda karıştırılarak kullanılabilmektedir. Biyodizel ayrıca yağ asitlerinin kaynağına bağlı olarak ham petrolü çözme yeteneğine sahiptir. Laboratuvar ortamında yapılan testlerde ham petrolün temizlenebilmesi için biyodizel kullanılabileceği bulunmuştur (Mudge and Pereira 1999)

2.3. Biyoetanol

Biyokütle, bir türe veya çeşitli türlerden oluşan bir topluma ait yaşayan organizmaların belirli bir zamanda sahip olduğu toplam kütle olarak tanımlanabilir. Bu aynı zamanda bir organik karbon olarak da kabul edilmektedir (URL1, 2018). Biyokütle, mevcut ve gelecekteki yakıt taleplerini karşılamak için mükemmel bir alternatif kaynak görevi görebilir. Biyokütleyi kullanarak üretilen tüm yakıtlar, çeşit fark etmeksizin biyoyakıt olarak kabul edilir. Bu üretilen biyoyakıtlardan en yaygın ve başarılı olanlar, biyoetanol ve biyodizeldir. Bu yakıtların benzin ve benzeri alışılmış sıvı yakıtların yerini alması hedeflenmektedir (John et al. 2011). Biyoetanol; temelinde organik maddelerde bulunan karbohidrat kaynağının mikroorganizmalar tarafından oksijensiz ortamda fermentasyon ile dönüşüme uğratılması sonucunda elde edilen bir yakıttır (Hamelinck et al. 2005). Çevreye dostu sıvı bir yakıt olan biyoetanol şeker veya nişasta içeren ürünlerinden (şeker kamışı, şeker pancarı, mısır ve buğday gibi) ve lignoselülozik maddelerden üretilebilir. Biyoetanol üretimi için Brezilya’da şeker kamışı; Amerika Birleşik Devletleri’nde mısır, Avrupa Birliği’nde şeker pancarı temel biyoetanol üretim kaynaklarıdır (Chiaramonti 2007). Biyoetanol üretimini ve tüketiminin büyük kısmı Brezilya ve ABD gerçekleşmektedir. Bu üretimin yaklaşık %67’si otomobillerde yakıt olarak, geri kalanı ise çeşitli diğer endüstri dallarında kullanılmakadır (Hamelinck carlo N; and Hooijdonk 2005).

Etanol çeşitli noktalarda yakıt olarak kullanılabilmektedir. En önemlisi araçlarda benzinin alternatifi olmasıdır. Etanol araçlarda %15 ile %85

arasında değişen oranlarda kullanılabilinir. Bu oranlardaki yakıtlara E15 ve E85 denir. Brezilya’da etanol üretiminin geliştirilmesi hükümetin desteği ile gerçekleşmektedir. Bu ülkede tüketilen tüm benzinin en azından %25’i etanol içermek zorundadır. Bu sayede etanolün galonu yaklaşık 1.00$’dan üretebilmektedir. Geleneksel bir benzinli orta boy binek otomobil ile gidilen 100 km yol 11 L benzin gerektirmektedir. E85 yakıtı için, 100 km sürüş 2,2 L benzin ve 12 L biyoetanol tüketir. Bu nedenle, 1 litre biyoetanol, 0,72 litrelik benzinin yerini alabilir (Kim and Dale 2004). Biyoetanol aşağıdaki alanlarda da kullanılabilmektedir (URL2).

Biyoetanol üretiminde; besleme kaynağı olarak, sukroz içeren maddeler (şeker pancarı, tatlı sorgum ve şeker kamışı), nişastalı maddeler (örneğin buğday, mısır ve arpa) ve lignoselülozik biyokütle (örneğin ağaç, saman ve otlar) kullanılır (M. Balat, 2008). Biyoetanol üretimi için kullanılan çeşitli ham maddeler aşağıdaki tabloda sunulmuştur.

Tablo 1. Biyoetanol üretiminde kullanılan çeşitli ham maddeler (Chandel et al. 2007).

Hammadde Ön hazırlık ve Sakkarifikasyon Fermentasyon Koşulları Mikroorganizma

Şeker kamışı küspesi Seyreltik asit hidrolizi Batch (yığın) C.shehatae NCIM3501 Buğday samanı Seyreltik asit hidrolizi,

Enzimatik asit hidrolizi SSF, SHF E.coli FBR5

Endüstriyel atık SSF K. marxianus, S.

cereviseae Ayçiçeği sapı Buhar, Enzimatik Batch (yığın) S. cereviseae var

ellipsoideus Yer fıstığı kabuğu Asit hidrolizi Batch (yığın) S. cereviseae Buğday kepeği Seyreltik asit hidrolizi,

Enzimatik asit hidrolizi SSF S. cereviseae Arpa kabuğu Buhar, Enzimatik SSF S. cereviseae

Biyoetanol, organik maddelerin öncelikle monosakkaritlere dönüşümünü takiben fermentasyon süreci ile üretilir. Süreçte bir dizi anaerobik mikroorganizma görev alır. Yakıt olarak kullanılabilecek etanol için kullanılacak (1) substratın hidrolizi, (2) fermentasyon ve (3) oluşan çıkış suyundaki etanolün saflık derecesinin artışı için damıtma işlemleri ile biyoetanol üretilir (Ebrahimi et al., 2008).

Selülozik biyokütleden biyoetanol üretimindeki en güç zorluklardan biri, selülozik yapıyı yıkmak, şeker içeriğini serbest bırakmak için yapılan ön işlemlerdir. Buna karşın şeker bazlı maddeden yapılan biyoetanol üretimi daha basit olup, fermentasyonu başlatmak için yalnızca ekstrakte edilen şekere maya ilavesi yeterlidir. Nişasta bazlı üretimde ise fermantasyon işleminden bir adım önce hidroliz yapılmalıdır (Lipnizki 2010). Mısır koçanlarından biyoetanol üretimine ilişkin bir akış diyagramı aşağıdaki şekilde sunulmuştur.

Şekil 7. Mısır bitkisinden biyoetanol üretimi akış diagramı.

Şekil 7’de görülebileceği üzere organik atıklar (Şekil 7’de mısır koçanı) tarlalardan toplanıp tesise getirilir. Bu tesiste gelen organik atıklar ilk olarak öğtülür ve enzimatik süreçler için yüzey alanının artması sağlanır. Bu aşamadan sonra enzimatik hidroliz basamağında büyük organik moleküllerin daha küçük yapı taşlarına dönüşmesi sağlanır (örn. Nişasta şekere, yağlar yağ asitlerine ve proteinler amino asitlere). Ön işlem basamağının ardından fermentasyon adımı gelir ve bu aşamada maya şekeri fermente ederek biyoetanole dönüştürür. Fakat oluşan etanol maya için toksiktir ve mayalar genellikle %10-12 seviyesinin üzerinde çalışamazlar. Etanolün ticari olarak kullanılabilmesi için saflığının %96 ve üzeri seviyeye çekilmesi gerekmektedir. Bu nedenle distilasyon yapılır. Distilasyonda etanolün suya göre daha düşük kaynama sıcaklığı kullanılarak ayrımı sağlanır. Şekil 8’te bir distilasyon ünitesi genel görünümü vardır.

Şekil 8. Etanolün saflaştırılması için kullanılan Distilasyon Ünitesi (Sol – Şematik gösterim; Sağ – Fotoğrafik sunum).

2.4. Biyoetanol

Biyohidrojen yaygın olarak algler, bakteriler ve arkealar tarafından biyolojik süreçler ile üretilen hidrojene verilen isimdir. Çeşitli organik maddelerden hem de kültivasyon sonucunda oluşan canlı biyokütleden üretilebilmektedir (Beer et al. 2009). Biyohidrojenin çeşitli kullanım alanları vardır. Bunlar

• Doğrudan yakıt olarak (Şekil 9),

• Amonyak, alkol, aldehitlerin üretiminde; sıvı yağın petrolün ve kömürün hidrojenasyonunda,

• Yakıt hücreleri ile elektrik üretiminde,

• Tarım gübresinin üretilmesi için amonyak yapımında,

• Plastik ve ilaçların üretilmesinde ara ürün olan metanolün üretilmesinde, kullanılmaktadır.

Şekil 9. Hidrojenin yakıt olarak kullanımına örnek (General Motors hidrojenle çalışabilecek bir HUMMER H2 – SUT modeli üreterek bunu Kalifornia Valiliği ile paylaşmıştır. Bu sayede hidrojen depolama ve araç yakıtı olarak kullanılabilirliğinin

araştırılması faaliyetlerine yardımcı olmayı planlamaktadırlar) (H2).

Biyohidrojenin üretiminde çok çeşitli kimyasal ve biyolojik süreçler kullanılabilinir. Günümüzde üretilen hidrojenin %96’sı fosil yakıtlarından ve %4’ü elektrolizden üretilmektedir. Byolojik süreçler ise fotosentetik ya da fermemtatif mikroorganizmaların kullanımı ile mümkündür (Fang et al., 2005).

Fotoliz güneşten gelen fotonlar ile kimyasal bir bileşiğin parçalanması olayına verilen isimdir. Biyofotoliz ise aynı süreçte biyokimyasal bir bileşiğin parçalanmasına denmektedir. Bu süreçte güneş enerjisi fotosentetik canlılarda kloroplastta bulunan PSI ve PSII adı verilen reseptörlerce yakalanır ve suyun H+ ve O

adı verilen bir enzim ile hidrojen gazına dönüştürülür. Bu sürece doğrudan fotoliz denmektedir. Fotosentetik canlıların kullanıldığı bir diğer süreç ise güneş enerjisi yolu ile fotosentetik canlıların (biyokütle) oluşturulması ve oluşan biyokütlenin fermentasyonu yoluyla hidrojen iyonlarının oluşturulması prensibine dayanmaktadır. Oluşan hidrojen iyonları yine hidrogenaz ile hidrojen gazına dönüşürler. Aşağıdaki Şekil 10’da doğrudan ve dolaylı yoldan biyofotoliz şematik olarak gösterilmiştir (Fang et al., 2006).

Şekil 10. Doğrudan ve dolaylı fotoliz ile biyohidrojen üretimi.

Biyohidrojenin bir diğer üretim metodu fermentatif mikroorganizmalar kullanılmasıdır. Konvansiyonel anaerobik tesislerde metan üretim sürecinde, organik atıklar öncelikle yağ asitlerine, sonra asetat ve hidrojene dönüşürler. Her iki ürün de sonrasında metana dönüşür. Hidrojen bu süreçte bir ara üründür. Mezofilik şartlarda işletilen bu prosese (20-45 °C) pH, sıcaklık, besin konsantrasyonu, mikrobiyal kominitenin yapısı gibi parametreler etki eder.

Biyokütleden bir yakıt olarak hidrojen üretilmesinin birtakım avantajları vardır. Bu avantajlardan en önemlisi yanma sonucunda sadece su oluşmasıdır. Hidrojen diğer tüm hidrokarbonlara nazaran gram substrat başına en yüksek enerjiyi sağlar (142.35 Kj/g, bu da herhangi bir hidrokarbondan 2.75 kat fazla demektir). Diğer bir avantajı hidrojen alevli yanmaya, katalitik yanmaya, direkt buhar üretimine, hidridleşme ile kimyasal dönüşüme ve yakıt hücresi ile elektrik üretimine uygundur. Patlayıcı doğası ve depolanma ve taşınma zorlukları ise hidrojenin dezvantajlarındandır (Jones 2009).

3. SONUÇLAR

Biyokütle yapısındaki kimyasal bağ enerjisinin çeşitli süreçler sonucunda kullanımı çevre dostu bir yaklaşımdır. Küresel ısınma bilindiği üzere fosil yakıtların kullanımı ile ilişkili olup yerin alt katmanlarındaki karbonun açığa çıkartılarak atmosfere verilmesi esasına dayanır. Biyoenerji teknolojilerinin kullanımı ise atmosferdeki karbondioksitin fotosentetik canlılar sayesinde güneş enerjisi ile biyokütleler oluşturması ve oluşan biyokütlenin enerji formlarına dönüştürülmesi esasına dayanmaktadır. Bu nedenle atmosfere ekstradan bir karbon salınımı olmaz. Biyokütlenin bir diğer avantajı ise birçok koşulda atık olarak adlandırılan maddelerin işlenerek kullanılabilir enerji formlarının eldesidir. Örneğin çöp döküm sahaları ya da atıksu arıtma tesislerinde oluşturulan biyogaz. Ülkemizde ve dünyada giderek artan enerji talebinin karşılanması için dünyanın en ucuz işçileri – mikroorganizmaların kullanılması sürdürülebilir bir yaklaşımdır.

Kaynaklar

Bauen A, Berndes G, Junginger M, et al (2009) BIOENERGY – A SUSTAINABLE AND RELIABLE ENERGY SOURCE A review of status and prospects

Beer LL, Boyd ES, Peters JW, Posewitz MC (2009) Engineering algae for biohydrogen and biofuel production. Curr Opin Biotechnol 20:264–271

Chandel AK, Es C, Rudravaram R, Narasu ML (2007) Economics and environmental impact of bioethanol production technologies : An appraisal Economics and environmental impact of bioethanol production technologies : an appraisal

Chiaramonti D (2007) Bioethanol: role and production technologies. In: Improvement of crop plants for industrial end uses. Springer, pp 209–251

Donoso-Bravo A, Retamal C, Carballa M, et al (2009) Influence of temperature on the hydrolysis, acidogenesis and methanogenesis in mesophilic anaerobic digestion: parameter identification and modeling application. Water Sci Technol 60:9–17

Ebrahimi F, Khanahmadi M, Roodpeyma S, Taherzadeh MJ (2008) Ethanol production from bread residues. Biomass and Bioenergy 32:333–337. doi: 10.1016/j.biombioe.2007.10.007 Fang HHP, Liu H, Zhang T (2005) Phototrophic hydrogen production from acetate and

butyrate in wastewater. Int J Hydrogen Energy 30:785–793

Fang HHP, Zhu, H., Zhang, T. (2006). Phototrophic hydrogen production from glucose by pure and co-cultures of Clostridium butyricum and Rhodobacter sphaeroides. Int J Hydrogen

Energy 31:2223–2230

Fukuda, H., Kondo A, Noda H (2001) Biodiesel fuel production by transesterification of oils.

J. Biosci. Bioeng. 92:405–416

Gallagher, C,, Murphy, J.D. (2013). Is it better to produce biomethane via thermochemical or biological routes? An energy balance perspective. Biofuels, Bioprod Biorefining 7:273– 281

Girgin S, Yetiş Ü Seçilmiş Uluslararası Veri Tabanlarında Türkiye’de Yaşanmış Endüstriyel Kazalar

Gokcol, C. Dursun, B., Alboyaci, B., Sunan, E. (2009). Importance of biomass energy as alternative to other sources in Turkey. Energy Policy 37:424–431

H2 H2H - Hydrogen Powered HUMMER. http://www.gmhummer.com/hummerspecs/h2h/ main.htm. Accessed 17 Apr. 2018

Hamelinck, carlo N., Hooijdonk G. Van. (2005). Ethanol from lignocellulosic biomass : techno-economic performance in short- , middle- and long-term. 28:384–410. doi: 10.1016/j.biombioe.2004.09.002

Hamelinck, C.N., Van Hooijdonk G, Faaij APC (2005) Ethanol from lignocellulosic biomass: Techno-economic performance in short-, middle- and long-term. Biomass and Bioenergy 28:384–410

Jagtap, S.S. (2016). Sustainability assessment of hydro-processed renewable jet fuel from algae from market-entry year 2020: Use in passenger aircrafts. In: 16th AIAA Aviation Technology, Integration, and Operations Conference. p 4367

John, R.P., Anisha G.S., Nampoothiri KM, Pandey, A. (2011). Bioresource Technology Micro and macroalgal biomass : A renewable source for bioethanol. Bioresour Technol 102:186–193. doi: 10.1016/j.biortech.2010.06.139

Jones, T. (2009) Explosive nature of hydrogen in partial pressure vacuum. Heat Treat Prog 9:43–46

Kim, S., Dale BE (2004) Global potential bioethanol production from wasted crops and crop residues. 26:361–375. doi: 10.1016/j.biombioe.2003.08.002

Knothe, G., Krahl, J., Van, Gerpen, J. (2015) The biodiesel handbook. Elsevier

Lipnizki, F. (2010). Membrane process opportunities and challenges in the bioethanol industry. DES 250:1067–1069. doi: 10.1016/j.desal.2009.09.109

M., Balat H.B.Ö. (2008). Progress in bioethanol processing. 34:551–573. doi: 10.1016/j. pecs.2007.11.001

McCormick K, Kåberger, T. (2005). Exploring a pioneering bioenergy system: The case of Enköping in Sweden. J Clean Prod 13:1003–1014

Molino, A., Nanna, F., Ding, Y., et al. (2013). Biomethane production by anaerobic digestion of organic waste. Fuel 103:1003–1009. doi: 10.1016/j.fuel.2012.07.070

Mudge, S.M., Pereira, G. (1999). Stimulating the biodegradation of crude oil with biodiesel preliminary results. Spill Sci Technol Bull 5:353–355

Schuchardt, U., Sercheli, R., Vargas, R.M. (1998). Transesterification of vegetable oils: a review. J Braz Chem Soc 9:199–210

URL 1. https://bioenergyconsult.wordpress.com/2012/04/02/biochemical-conversion-of- wastes/. Accessed 15 Apr 2018a

URL 2. https://www.waterleau.com/en/news-events/news/official-opening-of-the-quimper- biomethane-production-plant

ENERJI KAYNAKLARININ KULLANIMI VE ENERJI