• Sonuç bulunamadı

5. TARTIŞMA

5.2. Bitkisel Sterol ve Stanollerin Kolesterol Düşürücü Etkileri

meta- analizler sonucunda bitksisel sterol ve stanollerin LDL’yi %6 ila %20 arasında azalttığı belirlenmiştir (11,124). Her ne kadar bitkisel sterol ve stanol tüketiminin kolesterol üzerindeki etkinliğini gösteren çalışmaların sonuçlarında büyük varyanslar olsa da bu ürünlerin total ve LDL kolesterol üzerindeki etkilerinin varlığı Amerikan Kalp Vakfı ve EFSA tarafından kabul edilmiş, FDA ve EFSA tarafından kullanıldığı ürünlerde sağlık beyanında bulunabileceğine dair görüş bildirilmiştir (10,33,35).

Mevcut çalışmada da günde 2 g bitkisel stanol içeren yoğurdu tüketmenin total ve LDL kolesterolü sırası ile %3.9 ve %4.25 azalttığı belirlenmiştir. Benzer çalışmalar ile karşılaştırıldığında bu azalma düşük gibi görülse de, bitkisel sterol ve stanollerin kolesterol düşürücü etkinliklerini göstermelerinde doz, kullanılan ürünün türü, kullanılma zamanı, bireyin diyeti, BKI, çalışmaya katılan kişilerin serum kolesterol düzeyleri, ilaç kullanım durumları gibi birçok çevresel ve biyolojik faktörün çalışma sonuçlarını etkileyebileceği bilinmektedir (11,42,125-127).

Bu çalışmada, sonuçları etkileyebilecek en önemli iki faktörün çalışma başı lipoprotein profili ve diyetin doymuş yağ içeriği olduğu düşünülmektedir. Naumann ve diğ. (126) yaptığı meta- analizde çalışma başlarında serum total ve LDL kolesterol düzeyleri ne kadar yüksek olursa, bitkisel sterol ve stanollerin etkinliğinin o kadar fazla olduğu sonucuna ulaşmıştır. Naumann ve diğ. (126) bölgesel katılımcı ve araştırma merkezi kaynaklı hataları elemine edebilmek için kendi merkezlerinde yürütülen 5 çalışmanın sonuçları ile yaptığı meta- analizde serum LDL düzeyi 137 mg/dL’nin (5.5 mmol/L) üzerinde olanlarda azalmanın daha fazla olduğu sonucuna ulaşmıştır (126). Buna ek olarak Seppo ve diğ. (128) yaptığı çalışmada 5 hafta boyunca günde 2 g bitkisel stanol içeren yağsız ürünleri düzenli tüketiminin, serum total ve LDL kolesterolde etkisini incelediği çalışmanın alt analizlerinde, serum LDL düzeyi çalışma başında 135 mg/dL’nin üstünde olan kişilerde total ve LDL kolesterol düşüşünün daha fazla olduğu bulunmuştur. Bu araştırmada çalışma başı serum lipoprotein profilinin ve düzeyinin çalışma sonucu ile ilişkili olduğu hipotezini desteklemektedir. Bizim çalışmamızda da bitkisel stanol esteri içeren yoğurt tüketecek kişiler içinde, çalışma başı LDL kolesterol düzeyi 137 mg/dL ve altında olan kişi sayısı 7’dir. Bu kişilerin çalışma başı ve çalışma sonu LDL kolesterol düzeyleri kontrol grubundan bağımsız olarak değerlendirildiği zaman; çalışma başı

serum LDL kolesterol düzeyi 137 mg/dL ve altında olanların serum LDL düzeyleri 128.6±12.9 mg/dL’den 136.0±18.2 mg/dL’ye (p=0.248) yükselirken, 137 mg/dL’nin üzerinde olanlarda serum LDL düzeyi 171.8±19.6 mg/dL’den 159.3±22.2 mg/dL’ye (p=0.001) düştüğü görülmektedir. Kontrol grubunda yer alan kişilerde ise çalışma başı serum LDL düzeyi 137 mg/dL’nin altında olan kişi sayısı 6 iken, çalışma süresince kontrol yoğurdunu tüketen kişiler arasında serum LDL düzeyleri arasında bir değişiklik olmadığı görülmektedir. Total kolesterole bakıldığında ise çalışma başı serum LDL düzeyi 137 mg/dL’nin altında olanların total kolesterol düzeylerinde çalışma sonunda %3.2 artış (p= 0.248), diğer kişilerde %6.5 (p= 0.001) düşüş olmuştur. Dolayısıyla yukarıdaki önermelerin bizim çalışmamız için de geçerli olduğu görülmektedir.

Çalışma sonuçlarını doğrudan etkileyen bir başka etmen de diyetin yağ ve yağ asidi içeriğidir. Doymuş yağlı diyetin serum LDL ve trigliserit düzeylerini yükselttiği 1980’lerden beri bilinmektedir (129,130). Bizim çalışmamızda gerek kontrol grubunda, gerekse bitksel stanol esteri içeren yoğurt tüketen gruptaki bireylerden çalışma sırasında beslenme alışkanlıklarını değiştirmemeleri istenmesine rağmen, özellikle kontrol grubu bireylerin besin tüketiminde istatistiksel anlamlılık taşıyan değişiklikler olmuştur. Tablo 4.7’den de görülebileceği üzere, müdahale dönemi sırasında kontrol grubu bireylerin enerji, protein, CHO, lif tüketimleri artarken yağ tüketimlerinin azaldığı görülmekle birlikte, iki grubunda yağdan gelen enerji ve yağ asitleri enerji oranlarının önerilerin oldukça üzerinde olduğu fark edilmektedir. Buna ek olarak çalışmaya katılan bireylerin tüketikleri diyet kolesterol miktarının da kendi durumları göz önüne alındığında önerilen (200 mg/ gün) düzeyin üzerinde olduğu da görülmektedir.

Diyetin yağ asidi profili ve miktarının serum lipoprotein profili ile ilişkisi çok iyi bilinmekle birlikte bitkisel sterol ve stanollerin serum lipoprotein düzeylerine etkisini araştıran çalışmalarda bireylerin diyet örüntüleri sıklıkla göz ardı edilmiştir.

Bu konuyu araştıran çalışmalardan birisi Mussner ve diğ. (131) tarafından 2002 yılında yapılmıştır. Orta düzeyde hiperlipidemisi olan ve bunun için ilaç kullanmayan sağlıklı bireyler üzerinde yürütülen placebo kontrollü çapraz geçişli çalışmada, katılımcılardan 1.9 g bitkisel sterol içeren margarini 3 hafta boyunca

diyetlerinde herhangi bir değişiklik yapmadan tüketmeleri istenmiştir. Toplamda 6 hafta süren çalışma sonunda bireylerin total kolesterol düzeyinde %3.4, LDL kolesterol düzeylerinde ise %5.4 azalma gözlenmiştir. Öte yandan çalışma sonunda bireylerin 3 günlük besin tüketimleri incelendiğinde, günlük tüketilen enerjilerinin hemen hemen aynı olmakla birlikte (2040/ 2048 kcal/gün), diyetin CHO, protein ve yağdan gelen yüzdelerinin bitkisel sterol tükettikleri dönemde %43.3, %13.9, %40.6, kontrol margarini tüketilen dönemde ise %42.4, %14.5, %41.4 olduğu saptanmıştır.

Buna ek olarak bireylerin diyetin SFA enerji oranını da %15 civarında olduğu tespit edilmiştir. Bu çalışmaya ek olarak Nittynen ve diğ. (132) yüksek yağlı diyet tüketenlerden (%34 total yağ, %15.5 SFA, 340- 375 mg kolesterol) sağlıklı, kolesterol düşürücü ilaç kullanmayan orta düzey hiperkolesterolemisi (210- 290 mg/dL) olan bireylerde 1 ve 2 g/ gün bitkisel sterol içeren düşük yağlı yoğurtların serum lipid profili üzerine etkisini incelediği çalışması sonunda 1 g bitkisel sterol tüketenlerin serum total ve LDL kolesterol düzeyleri sırasıyla %2.2 ve %4.3 azalırken, 2 g bitkisel sterol tüketenler de %6.3 ve %6.4 düşüş gerçekleşmiştir. Buna çalışmalara karşın Hernandez-Mijares ve diğ. (133), bitkisel sterol kullanan ve kullanmayan hiperkolesterolemili bireylerde diyetin CHO, protein ve yağ içeriğinin serum lipoprotein profiline etkisini araştırmıştır. Buna göre çalışmaya katılan bireyler sağlıklı diyet (%51.6 CHO, %18.5 protein ve %29.9 yağ, %6.9 SFA), sağlıklı diyete ilave edilen 2 g bitkisel sterol veya beslenmelerinde herhangi bir değişiklik yapmadan, alışılagelmiş diyetine (%48.5 CHO, %17.3 protein ve %34.2 yağ, %12.7 SFA) sadece 2 g bitkisel sterol eklemenin, serum lipoprotein düzeyleri üzerindeki değişiklikleri incelememiştir. 3 ay metabolik adaptasyon, 3 ay da çalışma süreci şeklinde devam eden çalışma sonunda, bireylerin total kolesterol düzeylerinde sırasıyla %1, %6.7, %5.5 azalma saptanmıştır. Bu çalışmada serum lipoprotein profilindeki değişikliğin, diyet kolesterol ve doymuş yağ asidi ile ilişkili olduğuna dair bir sonuç bulunmamıştır. Bu çalışmaya ek olarak Kassis (134) ve Chen (135) diyet total yağ ve kolesterol içeriğinin yüksek veya düşük olmasının bitkisel sterollerin etkinliğini değiştirmedini saptarken, Denke (136) böyle bir ilişkinin olabileceğini göstermiştir.

Yukarıdaki çalışma sonuçları incelendiğinde bizim çalışmamızın sonuçlarının Mussner (131) ve Nittynen (132) çalışmalarıyla benzerlik gösterdiği görülmektedir.

Özellikle Mussner’in (131) ve bizim çalışmamızda bireylerin tükettiği total diyet yağı miktarı ve SFA’nın enerjiye oranının önerilerin neredeyse 1.5 katı düzeyinde olduğu görülmektedir. Dolayısıyla böyle bir beslenme düzeni ile serum LDL düzeyinin de etkileneceğinden bahsedilebilir. Bu da bitkisel stanol tüketiminin kolesterol düşürücü etkinliğinin azalmasında rol oynayan etmenlerden birisi olarak kabul edilebilir. Nittynen ve diğ. (132) çalışmasında ise yüksek yağlı diyetli birlikte düşük doz bitki sterolünün kullanılmasının serum total ve LDL kolestreoldeki düşüşü gölgelediğinden bahsedilebilir. Buna ek olarak diyet yağ yüzdesinin düşük ve yağ asidi kompozisyonunun kontrol altında tutulduğu çalışmalarda bitkisel sterol ve stanollerin kolesterol düşürücü etkisinin arttığı bilinmektedir (137-139).

Bitkisel sterol ve stanollerin kolesterol düşürücü etkinliği ile ilgili çalışmalar gözden geçirildiğinde, örneklem özellikleri ve çalışma dizaynına göre serum total ve LDL kolesteroldeki değişimlerin farklılık gösterdiği görülmektedir (25,43,44,137,140-153). Bu çalışmalar daha detaylı incelendiğinde bitkisel sterol ve stanollerin etkinliğinin düşük yağlı diyet, fiziksel aktivite gibi LDL kolesterol üzerine sınırlı etkisi olan etmenlerle birlikte kullanımının, simbiyotik bir faydaya dönüşterek etkinliğin arttığı görülmektedir (11,137,139,140,148). Bunlara ek olarak bitkisel sterol veya stanol tüketiminin yaş, cinsiyet, BKI, sterol/ stanolün eklendiği besinin türü, dozu ve uygulanma süresi gibi değişkenleri göz önüne alarak yaptığı meta- analiz sonucunda; serum LDL-C düzeyindeki net azalma 13.14 mg/dL (%95 CI, -13.92 ile -11.99) iken benzer başka bir meta- analizde ise bitkisel sterol veya stanol tüketiminin serum LDL-C düzeyini 12.98 mg/dL (%95 CI, -12.76 ile -10.44, p<0.0001) düşürdüğü belirlenmiştir (38,42).

Serum LDL düzeyindeki azalma ile KKH riskleri arasında doğrusal bir ilişkiden söz edilmektedir. Bu konuda yapılan çalışmalarda serum LDL düzeyindeki her %1’lik azalma ile KKH riskinde de %1-2’lik azalma olacağı gösterilmiştir (154-156). Bizim çalışmamızda da özellikle bitki stanolu tüketen grupta, klinik önem taşıyan bir faydadan bahsetmek mümkündür.

Hiperkolesteroleminin ilaç tedavisinde, karaciğerde kolesterol üretimini engelleyen ilaçların (statin grubu) kullanımı yaygın bir tedavi yaklaşımıdır. Fakat statin tüketimine rağmen serum LDL-C düzeylerinde her zaman istenilen hedeflerin

yakalanmadığı da bilinmektedir. Statin veya benzeri kolesterol düşüren ilaçları kullanan hiperkolesterolemili kişilerde, ilaca ek olarak bitkisel sterol veya stanol tüketiminin serum kolesterol düzeylerinin istenilen seviyelere yaklaştırılmasında ilacın etkinliğini arttırabileceği düşünülmüştür. Bu bağlamda bu ilişkiyi araştıran çok sayıda çalışma yapılmış ve bunların sonuçları çeşitli meta- analizler ile birleştirilmiştir. Statin kullanan hiperkolesterolemili bireylerde ilaca ek olarak bitkisel sterol veya stanol tüketiminin etkisinin araştırıldığı bu meta- analizlerden birisinde, statin tedavisine ek olarak bitkisel sterol/ stanol kullanmanın serum LDL-C düzeyini 14.01 mg/dL (%95 CI -18.66 ile -9.37, p< 0.0001), total kolesterolü 13.26 mg/dL (%95 CI, -17.34 ile -9.18, p<0.0001) azalttığı, HDL ve trigliserit düzeylerine ise etkisinin olmadığı belirlenmiştir (157). Plat ve diğ.’de (158) 45 yaş üstü metabolik sendromlu hastalarda sadece bitkisel stanol esteri, sadece düşük dozda statin (10 mg/gün) ve bu ikisinin bir arada kullanımının serum kolesterol ve lipoprotein düzeylerine etkilerini araştırdığı placebo kontrollü çalışmada; 8 hafta boyuna günde 2 g bitki stanol esterini tek başına tüketmenin total ve non-HDL kolesterolü 29.0 mg/dL ve 28.2 mg/dL, aynı süre boyunca tek başına statin kullanımının 55.3 mg/dL ve 58.0 mg/dL ve ikisinin bir arada kullanımının 73.1 mg/dL ve 78.1 mg/dL azalttığını bulmuştur. Bu çalışmada araştırmacılar bitkisel stanol esterini düşük yağlı yoğurt içeceği ile birlikte, %70 sitastanol, %30 campestanol olarak vermiştir.

Bitkisel stanol esterinin menapoz sonrası dönemdeki kadınlardaki etkisi de incelenmiştir. Bunun için Cater ve diğ. (153) LDL kolesterolü 150 mg/dL’nin üzerindeki, post menapozlu 13 kadında, düşük yağlı diyete ek olarak günde 1.7 g bitkisel stanol esteri içeren margarinin kullanımının kolesterol üzerindeki etkilerini placebo kontrollü, çift körlü, çapraz geçişli (crossover) olarak incelemiştir. Birbirini takip eden, aralarda arınma süreçlerinin olduğu, 3 dönem şeklinde devam eden çalışmada çalışmaya katılanlar placebo margarin, 1.7 g bitkisel stanol esteri içeren margarin ve 10 mg statine ek olarak 1.7 g bitkisel stanol esteri içeren margarin kullanmıştır. Sonuçta postmenapoz dönemde bitkisel stanol esteri tüketiminin total ve LDL kolesterolü %10 ve %13, ilaca ek olarak tüketilen bitkisel stanol esterin ise

%32 ve %59 düşürdüğü belirlenmiştir.

Öte yandan statin kullanan kişilerde bitkisel sterol ve stanollerin kolesterol düşürücü etkinliğinin hastalık türü ve kullanılan doz ile ilişkili olduğu da bildirilmiştir. Statin kullanan diyabetli kişilerin günde 1.5 g bitkisel stanol esteri tüketmelerinin LDL kolesterolde ek bir azalma sağlamadığı, günde 3 g bitkisel stanol tüketiminin ise LDL kolesterolde %6 ekstra azalma sağladığı belirlenmiştir. Buna ek olarak statin kullanan KKH veya ailesel hiperkolesterolemili olan bireylerin günde 2-3 g bitkisel stanol esteri kullanmalarının LDL kolesterolü ilaca ek olarak %16- 20 daha düşürdüğü belirlenmiştir. Sonuç olarak Thompson (127) statin kullanımına yanıtı düşük olan kişilerde günde 2 g ve üzerinde bitkisel sterol ve stanollerin etkinliğinin yüksek olabileceğini bildirmiştir.

Bitkisel sterol ve stanollerin statin grubu ilaçlar ile simbiyotik etki gösterdiği anlaşılırken, aynı reseptörler üzerinden emildiği ve etki mekanizmalarının benzer olduğu düşünülen ezetimibe ile birlikte tüketimlerinin kolesterol düşürücü etkisi de araştırılmıştır. Sadece hafif- orta düzeyde hiperlipidemisi (total kolesterol> 193.3 mg/dL) olan hastalarda, placebo kontrollü olarak gerçekleştirilen çalışmada, katılımcılar 8 hafta boyunca ya 25 g bitki sterol esteri içeren margarini, ya 10 mg etken madde içeren ilacı ya da bu ikisini birlikte tüketmişler ve çalışma sonunda serum total kolesterol düzeylerinde 13.5 mg/dL, 41.0 mg/dL ve 44.9 mg/dL’lık azalma gerçekleşmiştir. Bu veriler ışığında ezetimibe ile birlikte bitki sterol esteri kullanımının ilaçın etkinliğini arttırmadığı sonucuna ulaşılmıştır (159). Yapılan bir başka meta- analizde, yaşla birlikte bitkisel sterol ve stanollerin kolesterol düşürücü etkisinin arttığı belirlenmiştir. Günde 2 g bitkisel sterol veya stanol tüketiminin 50-59 yaşları arasındaki bireylerde 20.88 mg/dL, 40-49 yaşları arasında 16.63 mg/dL ve 30-39 yaşları arası bireylerde 12.76 mg/dL LDL-C düzeyini azalttığı belirlenmiştir (47). Bu çalışmanın sonuçları yukarıda da bahsedilen Plat ve diğ. (158) çalışması ile uyum göstermekte ve sonuçları desteklemektedir. Plat ve diğ. (158) çalışmasında da metabolik sendromlu 45 yaş üstü bireylerde 2 g bitkisel stanol tüketimi ile total kolesterol de 29.0 mg/dL azalma gerçekleştiği bulunmuştur.

Bitkisel sterol ve stanollerin eklendiği besin türünün, ürünün kolesterol düşürücü etkinliğini etkileyebileceği düşünülmüş ve bu ilişkiyi araştıran çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Çalışmaların bir kısmı ürün türü üzerine yoğunlaşırken, bir

kısmı da ürünlerin yağ içeriği üzerine yoğunlaşmıştır. Seppo ve diğ. (128) 2 g bitkisel stanol içeren az yağlı yoğurt, az yağlı yoğurt içeceği, az yağlı süt ve normal sütü, total kolesterolü 200- 240 mg/dL arasında kişilerde kolesterol düşürücü etkinliğini araştırdığı çalışmalarında; tüm az yağlı ürünlerin total ve LDL kolesterolü kontrol grubu ile karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı düzeyde düşürdüğünü, fakat bu azalmanın margarin veya yağ içeriği yüksek ürünlere eklenen bitkisel stanol esterleri ile karşılaştırılığında daha düşük kaldığını saptanmıştır. Total kolesterol için en önemli azalma süt içen bireylerde %8.1 ile olurken en az düşüş

%3.3 ile bitkisel stanol esterli yoğurt tüketenlerde, LDL kolesterol için en önemli azalma ise %11.8 ile bitkisel stanol esteri içeren yoğurt tüketen bireylerde, en az düşüş %2.9 ile bitkisel stanol esterli yoğurt tüketenlerde olduğu belirlenmiştir. Besin türünün etkinliğinin araştırıldığı bir başka çalışma da Salo ve Wester (160) etli hazır yemek, makarna ve az yağlı yoğurt içeceğinin içine ekledikleri 2 g bitkisel stanolü hafif- orta düzeyde kolesterolü olan, ilaç kullanmayan 140 kişi üzerinde randomize kontrollü, paralel dizayn bir çalışma ile denemiştir. Çalışma sonunda her besin kendi kontrolü ile karşılaştırıldığında; etli hazır yemek tüketenlerde total ve LDL kolesterolde %6.8 ve %10.1, makarna tüketenlerde %8.0 ve %10.9, az yağlı yoğurt içeceği tüketenlerde %10.4 ve %12.6’lık azalma sağlandığı saptanmıştır. Böylece bitkisel stanol eklenen besinin türünün, tüketildiği öğünün yağ içeriğinin bitkisel stanollerin etkinliğini etkilemediği sonucuna varılmıştır.

Bunlara ek olarak geliştirilen ürünlerin kıvamının (katı veya sıvı olmasının), bitkisel sterol ve stanollerin etkinliğini engelleyebileceği meta- analiz ve diğer çalışmalarda vurgulanmıştır. Bu etkinin araştırıldığı çapraz geçişli bir çalışmada, yaşları 18-25 arasında değişen normal vücut ağırlığına sahip 12 bireye nasoduodenal tüp takılmış, 500 mL’lik standart öğün verilmiş ve öğünün tüketiminden 30 dakika sonra randomize kontrollü olarak kontrol ürünü, 2 g bitkisel sterol içeren margarin veya 2 g bitkisel sterol içeren az yağlı yoğurt içeceği verilmiştir. Bu sayede bireylerin hem kolesterol emilimleri incelenmiş, hem bitkisel sterollerin emilimleri ile ilgili veri toplanmış, hem de ürün matriksinin kolesterol emilimine etkisi incelenmiştir. Çalışma sonunda bitkisel sterol içeren ürünlerin tüketiminin bağırsak lümeninde bitkisel sterol konsantrasyonunu arttırdığı ve kolesterol emiliminin azaldığı, bunun sonucunda da serum ve şilomikronlardaki kolesterol miktarının

azaldığı saptanmışrır. Buna ek olarak az yağlı ürünlere eklenen bitkisel steroller ile yağlı ürünlere eklenen bitkisel sterollerin etkinlikleri arasında bir fark bulunamamıştır (161) .

Bitkisel sterol ve stanoller arasında etkinlik farkının olup olmadığı merak edilen bir diğer konu olmuştur. Bu soru çok sayıda meta- analizle incelenmiş ve bu meta- analizlerin bir kısmı bitkisel stanollerin etkinliğinin daha fazla olduğunu, bir kısmı her iki fonksiyonel ürünün de aynı etkide olduğu sonucuna ulaşmıştır. Talati ve diğ. (19) 2010 yılında yayınladıkları, 14 çalışma sonucu, 531 kişiyi kapsayan meta- analiz sonucunda bitkisel steroller ile bitkisel stanollerin serum total kolesterol, LDL, HDL ve trigliseritlere etkileri arasında klinik veya istatistiksel bir fark olmadığını bulmuştur. Musa- Veloso ve diğ. (22) 2011 yılında 114 çalışma sonucu ile yaptığı ve bitkisel sterol ve stanollerin kolesterol düşürücü etkinliğini karşılaştırdığı meta- analizlerinde ise bitkisel stanol kullanımı ile elde edilecek maksimum LDL düşüşünün, aynı düzeyde bitki sterolü tüketiminden 2 kat fazla olabileceğini belirlemiştir. Bu çalışmada bitkisel stanol tüketimi ile serum LDL kolesterolde maksimum %16.4, bitki stanol esteri ile %17.1, bitki sterolü ile %8.3 ve bitki sterol esteri ile %8.4 azalma sağlanabileceği saptanmıştır (22). Buna ek olarak O’Neill ve diğ. (162) ise 2005 yılında bitkisel sterol ve stanollerin 2 aydan kısa çalışmalarda etkinliklerinin benzer olduğunu fakat çalışma süresi uzadıkça bitkisel sterolin etkinliğinin azaldığını, bireylerin serum total ve LDL kolesterol düzeylerinin çalışma başı değerlere yaklaştığını, bitkisel stanoller de ise böyle bir adaptasyonun olmadığını tespit etmiştir.

Bitkisel sterol ve stanollerin tüketim zaman, miktar ve sıklığının kolesterol düşürücü etki ile ilişkili olabileceği merak edilen bir diğer konu olmuştur. Her ne kadar doz önerileri konusunda bir genel fikir olsa da, bu maddelerinin etki mekanizmaları tam olarak bilinmediği için, önerilen dozun tek öğünde mi, yoksa tüm öğünlerde mi tüketilmesi gerektiği sorusu araştırılmıştır. 2000 yılına kadar çalışmaların büyük çoğunluğu bitkisel sterol ve stanol takviyelerinin önerilen dozlarının 3 öğünde tüketilmesi doğru kabul etmekte idi. 2000 yılında Plat ve diğ.

(61) ise 2.5 g bitkisel stanolün öğle öğününde tek doz şeklinde tüketilmesi ile aynı miktarın 3 öğünde tüketilmesinin total ve LDL kolesterol üzerinde benzer etkiyi

yapacağını göstermiştir. Buna ek olarak Doornbos ve diğ. (163) 3 g bitkisel sterol içeren yoğurt içeceğini günde bir öğünde (kahvaltı öncesi veya öğle yemeği sonrası) tüketmenin serum total ve LDL kolesterol üzerinde daha etkili olacağını saptamıştır.

Öte yandan Abumweis ve diğ. (164) ise BKI’si 22- 35 kg/m2 arası değişen, 40 yaş üstü, herhangi bir kronik rahatsızlığı bulunmayan, serum LDL düzeyi 100 mg/dL’nin üzerinde olan bireylerde 28 gün boyunca kahvaltıdan önce veya kahvaltı ile birlikte 1.8 g bitkisel sterol tüketmenin LDL kolesterol üzerine bir etkisini bulamamıştır. Bu çalışmada beklenen etkinin gözlenmemiş olmasının bir nedeni kullanılan doz miktarının önerilen düzeylerin altında olması olabilirken, diğer bir nedeni de kahvaltı öğününde bitkisel sterollerin misellere emülsifiye olabileceği düzeyde safranın bağırsakta bulunmaması olabilir. Her iki durumda da bitkisel steroller etkinliklerini gösteremezler. Demonty ve diğ. (38) ise, meta- analizlerinde, serum total ve LDL kolesterol üzerinde en fazla etkiyi elde edebilmek için önerilen bitkisel sterol dozunun günde 3 öğünde tüketmenin gerektiğini belirlemiştir.

5.3. Bitkisel Sterol ve Stanollerin Trigliserit ve LDL Harici Lipoproteinlerle