• Sonuç bulunamadı

1.3. İŞ-AİLE ÇATIŞMASININ NEDENLERİ

1.3.1. Bireysel Nedenler

Çatışmaya neden olan birçok farklı bireysel (kişisel) faktörler olduğu söylenebilir ancak bu faktörler temelde cinsiyet, yaş, kişilik ve medeni durum olarak ifade edilebilir.

Cinsiyet: Çalışma yaşamında cinsiyet faktörü önemli bir etkendir. İş hayatında erkeğin daha ön planda olduğu kadının ise daha çok ev ile ilgilenmek durumunda kalması, kadınların iş hayatına uyum sağlamasını ve başarılı olmasını engellemektedir. Ayrıca kadınların yapı gereği daha hassas oldukları için strese daha çabuk girebilmektedir. Erkeklerin ve kadınların istihdamlarında da farklılıklar söz konusudur. Genel olarak kadınların çalışma saatleri ve elde ettikleri gelirler de erkeklere göre daha düşük olmaktadır, çünkü toplumsal ve ekonomik yaşamda genelde erkekler ağırlık olarak bulunmaktadır (Atabay, 2012: 21).

Kadınların erkeklerden daha fazla ev sorumluluğunu üstlenmesi (Cinamon ve Rich, 2002: 532) ve daha fazla zaman ve enerji harcamaları nedeniyle aile-iş çatışmasını; erkeklerin ise işle ilgili faaliyetlere daha fazla zaman ve enerji harcaması, sorumluluk üstlenmeleri nedeniyle iş-aile çatışmasını daha yüksek seviyede yaşadıkları ifade edilmektedir (Boloorizadeh, Tojari ve Zargar, 2013: 1404; Karaca, 2016: 22).

Cinsiyet faktörü ile iş-aile çatışması arasındaki ilişkiyi inceleyen araştırmalara göre iki farklı görüş öne çıkmaktadır. İlki rasyonel görüştür. Buna göre cinsiyet farkı olmadan bireyler iş ya da aile alanlarından hangilerine daha çok yoğunlaşırlarsa o alana harcadıkları zaman doğrultusunda çatışma yaşamaktadırlar. Diğer bir görüş ise cinsiyet rolü görüşü olarak adlandırılmaktadır (Çoban, 2014: 27). Bu görüşe göre her ne kadar kadınlar ve erkekler ailelerinin, işlerinden daha önde geldiğini belirtseler bile kadınlar aileye daha çok odaklanmakta, ev işlerine daha fazla zaman harcamaktadırlar.

30

Kadınlar için aile ve ev sorumlulukları daha fazla olduğundan kadınların daha çok çatışma yaşayabilecekleri vurgulanmaktadır (Zhang ve Liu, 2011: 90; Çoban, 2014: 27).

Yaş: Bazı çalışmalar yaş ve iş-aile çatışması arasında bir ilişki bulunmadığını (Senecal, Vallerand ve Guay, 2001: 182; Pieterse ve Mostert, 2005; Van Tonder, 2005; Özutku ve Altındiş, 2013: 378) öne sürse de yaşın iş-aile çatışması üzerinde etkilerinin olduğuna (Duxbury ve Higgins, 2001; Oldfield ve Mostert, 2007) yönelik sonuçlar da bulunmaktadır. Yaş ve iş-aile çatışması arasındaki ilişkiyi ölçen çalışmalarda genç çalışanların yaşlı olanlara göre daha fazla iş-aile çatışması yaşadıkları sonucu çıkarılmıştır. Bunda kısmen yaşça ileri olan çalışanların kariyer hedeflerine ulaşmış olmaları nedeniyle aile sorumluluklarına öncelik verseler de çatışma yaşamamalarıdır. Genç çalışanlar ise iş alanında kariyer hedefi ve başarı yakalamak için aile hayatlarını ihmal edebilmektedirler. Farklı yaş grubundaki bireyler için iş ve iş dışındaki rollerinde ve beklentilerinde farklılık olduğu için çatışma durumlarında da farklılık olmaktadır (Steyl ve Koekemoer, 2011: 4). Diğer bir ifade ile yaşı ilerleyen bireylerin işlerine daha az önem verip buna karşın aile hayatına daha fazla önem vermelerinden dolayı daha az iş stresi ve çatışma yaşadıkları söylenebilir (Lambert vd., 2013: 30).

Yaşın ilerlemesi ile edinilen ebeveyn ve eş olma rollerinin de kişiye sorumluluk yüklemesi sonucunda kişilerin çatışma yaşayabileceği öne sürülmektedir. Çünkü yaşın ilerlemesi ile gelecek kurma kaygısı, eş ve ebeveyn rollerinin psikolojik olarak verdiği sorumluluk, maddi ve manevi ihtiyaçların artmasıyla üzerlerinde daha fazla rol talebi ile daha fazla baskı hisseden bireyler çatışma durumuna düşebilmektedir (Özmete ve Eker, 2012: 13).

Kişilik: Kişilik, bireyin fizyolojik, zihinsel ve ruhsal özellikleri hakkındaki bilgisidir. Duygu, düşünce ve davranışlardaki benzerlik ve farklılıkları oluşturan özellikler bütünüdür (Kutanis, 2009: 69). Bireylerin başkaları açısından kişiliği ise onun toplum içinde belirli özelliklere ve rollere sahip olmasıdır (Şimşek, Akgemci ve Çelik, 2011: 99).

Kişilik özelliklerinin, bireylerin yaşadığı stres üzerinde etkili olabildiği öne sürülmüştür. Bu iddia ilk olarak Friedman ve Rosenman tarafından ortaya konmuş ve kişilerde A ve B tipi kişilik özellikleri olarak adlandırılmıştır (Şimşek, Akgemci ve Çelik, 2011: 108-109).

31

A tipi kişilik rekabetçi, saldırgan ve zamanla yarışan tutumları olan, sıradan olayları bile stres verici olarak algılayabilen ve bu nedenle daha fazla stres yaşama eğiliminde olan, strese karşı dirençleri düşük kişilerdir (Şahin, Güler ve Basım, 2009: 245).

B tipi kişilik ise, aceleci ve karmaşıklık gibi durumlara fazla meydan vermeyen, zamanını iyi kullanan ve işte daha az yarış halinde olan kişilerdir. Bu nedenle daha az baskı ve çatışma içerisindedirler. Sonuç olarak kişilik tipinin iş-aile çatışması üzerinde etkisinin olduğu söylenebilir ve A tipi kişilerin B tipi kişilere oranla daha fazla iş-aile çatışması yaşamalarının mümkün olduğu söylenebilir (Şimşek, Akgemci ve Çelik, 2011: 109).

Medeni Durum: Bireylerin medeni durumu iş performansını ve çatışmayı etkilemektedir. Bireylerin iyi giden evlilikleri performanslarını olumlu etkilerken, mutsuz evlilikleri olan ya da boşanma sürecinde olan, eşinden ayrı yaşayan bireylerin yaşadıkları yıpranmalar sonucunda stres ve işe odaklanmalarındaki güçlük, performanslarını düşürerek çatışma yaşamalarına olanak vermektedir (Özmutaf, 2007: 49; Çarıkçı ve Çelikkol, 2009: 157).

Evlilik birliği bireylerdeki mevcut talepleri arttırıcı etki oluşturmaktadır. Bu nedenle evli bireylerin bekâr bireylere göre daha çok aile talepleri bulunmaktadır. Eşler birbirine destekçi olsalar bile evliliğin bireylere yüklediği yeni sorumluluklara gereken, daha fazla zaman ve çaba için eşlerin bu destekleri yeterli olmamaktadır. Sorumlu olunan çocuklar gibi evlilik birliğinin yüklediği ek talep ve sorumluluklar aile-iş çatışmasını da orantılı olarak arttırmaktadır (Shelton, Danes ve Eisenman, 2008: 321).