• Sonuç bulunamadı

2.1. Küreselleşmenin Getirdiği Toplumsal Sorunlar

2.1.4. Toplumsal Sorunların Çözüm Aktörleri

2.1.4.4. Birey

Toplumsal sorunların çözüm aktörleri arasında bireyler de bulunmaktadır.

Küreselleşme devletler, hükümetler ve toplumlar kadar bireyleri de etkilemektedir.

Bu nedenle küreselleşmenin yol açtığı toplumsal sorunların çözüm aktörleri arasında bireyler de bulunmaktadır. Bireylerin bu konuda üç konumda bulunduğu belirtilebilir. Toplumun bir üyesi olarak, toplumsal yaşam alanlarındaki varlığı (örneğin çalışma yaşamında bulunması), bu alanların düzenlenmesine katkısı ve tüketici olması.

1- İnsanın toplumsal yaşamda, istatistiksel veri olmaktan öte bir rolü bulunmaktadır. İstihdam ya da işsizlik verilerinin hangi tarafında yer aldığı, toplumda hangi statüleri işgal edeceği/ettiği, sadece kendi dışındaki gelişmelerle belirlendiği düşünülemeyecek konulardır. Bu konularda bireyin dışındaki koşullarla birlikte; eğitim, meslek ve iş olanaklarını kullanma eğilimleri de büyük önem taşımaktadır. Toplumsal sorunların çözümünde bireysel olarak; eğitimli olmayı tercih etmek, iyi bir meslek ve iş sahibi olmayı istemek, sorunun kontrol edebileceği noktalarıdır. Burada daha büyük sorumluluk toplum ve devlete düşse de (eğitim olanakları ve istihdam yaratma) bireysel çabaların önemi de yadsınamaz.

2- Toplumsal ve ekonomik yapının inşası konusunda toplumun ve devletin olduğu kadar, bireylerin rolü de bulunmaktadır. Bireylerin toplumun bir üyesi olmanın yanı sıra karar mekanizmalarında bulunması (sivil toplum kuruluşlarından devlet yöneticiliğine kadar), bu rolü ve etkisini güçlendirmektedir. Tarih; Gandhi ve Mandela gibi isimlerden, sivil toplum kuruluşları ile devlet yöneticilerine kadar, bireylerin toplumsal sorunların çözümü konusunda yaptığı çalışmalara tanıklık etmektedir.

123 3- Ayrıca bu konuda birey, tüketici olma çerçevesinde ele alınabilir. Çünkü birey tüketici olarak bir güce sahiptir. Üretilen mal ve hizmeti alıp almamak kararı, onun neyi tüketeceğini belirler. Bu da mal ve hizmet üreticilerini yakından ilgilendiren bir durumdur. Tüketici kararıyla piyasalara yön verme gücüne sahiptir.

Marka karşıtlığının oluşması ve tüketici protestoları, bir üreticinin büyük zararlar görmesine hatta piyasalardan silinmesine bile yol açabilir. Böyle bir durumun oluşmasında tüketici örgütleri rol oynayabilir: "Ürün bilgisi, etiketleme, tüketici eğitimi ve bilgilendirmesi yapmak, kalite kontrolü sağlamak, devletin almış olduğu ekonomik kararlarda (fiyat tespitleri, zam oranları) etkili olmak, yaşam düzeyini yükseltmek, tüketici hareketlerine işletmelerin olumlu tepkisini sağlamak"221 gibi işlevleri bulunan tüketici örgütlerinin bu konularda yaptığı çalışmaların sonuçları, tüketiciler tarafından bilinçli bir biçimde değerlendirildiğinde; işletmelerin fiyat, ürün kalitesi, çevre ve insan duyarlılığı gibi konulardaki olumsuz davranışları karşısında piyasalara yön verecek derecede talep değişimleri yaşanabilir. Bu talep değişimlerine yol açan tüketici protestoları konusunda birçok örnek yaşanmıştır:

Son yıllarda, Nestle’nin Afrika’da sattığı çocuk mamaları, Nike spor ayakkabıları üretiminde çocuk işçilerin çalıştırılması, Shell’in çevreyi kirletmesi nedeniyle yapılan boykotlar dünyada en çok ses getiren ve bilinen uygulamalar olarak yerlerini aldılar. Ülkemizde de boğaz köprülerinden geçişlerinden alınan ücretlere yapılan zamlara ve et fiyatlarına karşı gösterilen tepkiler gibi toplu ve canlı eylemlere de rastlanmaktadır.222

Tüketicinin sahip olduğu bu gücü kullanması, bireylerin birlikte, en azından tüketim tercihleriyle bir çözüm aktörü kimliğine kavuşmalarını sağlamaktadır. Çünkü bu tür eylemler şirketlerin müşteri kaybetmeyi göze alamamaları nedeniyle zaman zaman işe yaramakta ve şirketlerin bazı uygulamaları gözden geçirmelerine yol açmaktadır.

221 Ateş Bayazıt, Hayta, "Tüketicinin Korunmasında Tüketici Örgütlerinin Rolü ve Önemi", Kefdergi, Kastamonu Eğitim Dergisi, 2007, s.14

222 ODABAŞI, Yavuz, "Boykotlar çözüm olabilir mi?", (Çevrimiçi), http://yavuzodabasi.com/haberiniz-olsun/15, 21.12.2015

124 2.1.5. Küreselleşmenin Toplumsal Sorunların Çözümünde Engelleyici Rolü

Küreselleşme; aşağıdaki alıntıda, Birleşmiş Milletler 2014 İnsani Gelişme Raporunda da belirtildiği gibi; ekonomi, ulaşım, iletişim, teknoloji alanlarında pek çok yarar sağlamıştır. Ancak bu yararlarının yanında getirdiği zararlar üzerinde durulmaz, yeni ortaya çıkan ya da devam eden sorunlar pahasına sadece kazanımlar göz önüne alınırsa, gelecekte bu kazanımların da kaybedilebileceği akla getirilmelidir:

Her yıl pek çoğu gelişmekte olan ülkelerde yaşayan 200 milyondan fazla insan doğal afetlerden etkileniyor. Çatışmalar ya da zulüm nedeniyle yer değiştiren insan sayısı, 2012 yılında 45 milyona ulaşarak son 18 yılın en yüksek seviyesini gördü. Ekonomik sıkıntılar, ileri sanayi toplumlarındaki toplumsal kazanımları bile tehdit ediyor. Ayrıca küreselleşme, sağladığı pek çok yararın yanı sıra yeni kırılganlıklara da neden oldu: Bugün dünyanın belirli bir bölgesindeki şoklar hızla yayılıp tüm dünyadaki insanların hayatlarını etkileyebiliyor.223

Küreselleşme; yoksulluk, göç, çatışmalar ve çevre sorunlarının tek sorumlusu olmasa da, bu sorunların varlığı ya da devamında, birçok yönden etkili olmuştur.

Neo-liberalist politikalar, çok uluslu şirketlerin kazanmak dışında düşüncelerinin bulunmaması, bazı yöneticilerin çoğunlukla insanı temel almayan politikalara yönelmesi (ahlaki değil yasal yaklaşımlar), bu sorunların artarak devamına yol açmıştır. Küreselleşmenin burada sorumlu olarak görülmesinin iki nedenden kaynaklandığını belirtmek gerekir. Bu nedenler, birbiriyle yakından bağlantılı olan ekonomik küreselleşme ile siyasi küreselleşmedir. Ekonomik kararlar alınırken;

toplumsal sorunlara yönelmek yerine, daha çok üretim, daha çok pazar payı ve daha çok kârlılığa yönelmek, çözümden uzaklaştırırken; siyasette de benzer biçimde yine toplumsal sorunları çözmek yerine, iktidarın gücünü hem ulusal hem de küresel boyutta artırmaya yönelik politikalar üretilmesi nedeniyle küreselleşmenin engelleyici role sahip olduğunu düşündürmektedir.

223 Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, 2014 İnsani Gelişme Raporu

125 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

SOSYAL POLİTİKALAR