• Sonuç bulunamadı

Fidan’a (1986) göre biliş, oldukça kapsamlı bir kavramdır. Biliş, insan zihninin dünyayı ve çevresindeki olayları anlamaya yönelik yaptığı işlerin tümüdür (Selçuk, 2007). Öğrenen bireyin dikkat, imgelem, algı, hafıza ve iç görü gibi süreçleri kullanması bilişsel bir işlemdir.

Biliş, öğrenen kişi ile deneyimlere dayanan dünya arasında aracılık yapar. Bilişötesi farkındalık ise, öğrenen kişi ve onun bilişi arasında aracılık eder. Bu nedenle; biliş, kişinin zihninin gerçek dünyadaki, yansımaları olarak düşünülebilirken, bilişötesi farkındalık ise kişilerin kendi bilişleri hakkındaki düşünceleri olarak tanımlanabilir (Noushad, 2008).

Forrest-Pressley ve Waller (1984)’e göre biliş; okuyucular tarafından kullanılan gerçek işlem ve stratejileri; bilişötesi ise öncelikle bireyin bilişleri hakkında ne bildiğini ve ikinci olarak, bu bilişleri kontrol edebilme yeteneğini ifade eden bir yapı olarak tanımlanmaktadır.

Bilişötesi önemli bir araştırma alanı ve öğretim stratejisi olmasına rağmen, karmaşık ve sıklıkla zor anlaşılır bir kavramdır (Brown 1987). Araştırma verileri, ilişkili ancak birbirinden bağımsız iki süreci yani, biliş ve bilişötesini analiz etmeye yönelik ihtiyacı net bir biçimde ortaya koymuştur (Vadhan & Stander, 1994).

Bilişötesi kavramıyla ilgili temel bir sorun; “biliş” in (cognition) ve “ötesi”nin (meta) ne olduğunu ayrımını yapmada yaşanan zorluktur (Brown, 1987, s. 66). Örneğin bir metni okumak için gerekli olan bir beceri, bireyin metni kavrama düzeyini izleme becerisinden farklıdır. Bir bilgisayar programının kullanımına ilişkin bilgi ‘bilişsel’dir; ancak bireyin bir metni okuma becerisinin, bilgisayar programını kullanma becerisinden daha yeterli olduğunu bilmesi ‘bilişötesi’dir (Gama, 2005). Bilişötesi stratejiler bilinçlidir ve farkındalık ve kontrolü içerir. Bunun aksine bilişsel stratejiler sıklıkla otomatik ve bilinçsizdir (Baker, 1994).

Weinert (1987) konuyla ilgili olarak şöyle demiştir: “Yüzeysel anlamda biliş ve bilişötesini ayırmak kolay gibi görünmektedir. Bilişöteleri ikinci-derece bilişlerdir:

Düşünmeler hakkında düşünmeler, bilgi hakkında bilgi ve eylemler hakkında düşünmeler. Ancak birisi bu genel bilişötesi tanımlarını özel örneklere uygulamaya kalkıştığında problemler ortaya çıkmaktadır. Bu problemler şu gibi zorunluluklarla ilgilidir: bilişötesi bilginin uygulanabilir olup olmaması zorunluluğu, onun bilinçli ve ifade edilebilir olup olmaması zorunluluğu ve tüm durumlara genellenebilir olup olmaması zorunluluğudur.

Flavell (1979) bilişötesi modelinde, bilişötesi ve bilişin içerik ve işlev bakımından farklılaştığını ancak şekil ve nitelik bakımından benzer olduklarını varsaymıştır. Örneğin her ikisi de kazanılabilir ve unutulabilir, doğru ve yanlış olabilir ve bilişötesi de biliş gibi dışsal formülasyonlarla açıklanabilir. Bundan dolayı bilişötesi, bilişten iki temel özellik bakımından ayrılabilir: içerik ve işlev.

Bilişötesinin içeriği, biliş (zihinsel dünyanın bir kısmı) hakkında bilgi ve beceridir. Oysa biliş hem gerçek dünya hem de zihinsel imgelerdeki şeyler hakkındadır. Bundan dolayı bilişötesi düşünmeyi, diğer düşünme çeşitlerinden ayırmak için bir yol, onun kaynağını dikkate almaktır (Gama, 2005). Hacker (1998), bilişötesi düşüncelerin bireyin dışsal gerçekliğinden kaynaklanmadığını, bu gerçeğe ilişkin içsel zihinsel simgelerle ilgili olduğunu bildirmiş ve bu simgelerin bireyin içsel simgeler, onların nasıl çalıştığı ve bireyin onlar hakkında neler hissettiği hakkındaki bilgisini içerdiğini ileri sürmüştür.

Bilişötesi ve biliş işlev bakımından da farklılaşmaktadır. Bilişin işlevi, problemleri çözmek, iyi bir sona ulaşmak için bilişsel girişimler önermektir. Bilişötesinin işlevi ise bireyin problem çözmedeki bilişsel performansını düzenlemek veya bir görevi yönetmektir. Bireyin anlamadığının farkına varması, çevredeki kafa karıştırıcı faktörleri bloke etmek için konsantre olması ve kavramasını artırmak için bilinçli biçimde belleğini kullanması örnek olarak gösterilebilir (Hacker, 1998). Ayrıca Flavell (1976) öğrenmenin tamamlanması için, bilişsel stratejilerin “kolaylaştırıcı”, bilişötesi stratejilerin ise “izleyici” süreçler olduğunu ileri sürmüştür.

Rivers (2001)’e göre biliş ve bilişötesi birbirinden farklı kavramlardır. Çünkü bilişsel becerilere, bir görevi yerine getirmek, bilişötesi becerilere ise görevin nasıl yerine getirileceğini anlamak için ihtiyaç duyulmaktadır. Biliş kazanılmış bilgidir, oysa bilişötesi bireyin bilgiyi kavraması ve o bilgiye ilişkin farkındalığını ifade eder.

Biliş ve bilişötesi farkındalık arasındaki farkı “biliş, herhangi bir şeyin farkında olma, onu anlama iken, bilişötesi farkındalık, herhangi bir şeyi öğrenmeye, anlamaya ek olarak onu nasıl öğrendiğinin de farkında olma, nasıl öğrendiğini bilme” şeklinde açıklamak mümkündür (Senemoğlu, 2004, 336). Weinsten ve Mayer (akt: Namlu, 2004) ise biliş ve bilişsel farkındalık arasındaki farkı; “biliş bilgiyi işleme sırasındaki süreçken, bilişötesi farkındalık öğrencinin bilgiyi işleme süreci hakkındaki bilgisidir” cümlesiyle açıklar. Biliş; algılama, anlama, hatırlama gibi kavramları içerirken; bilişötesi farkındalık; kişinin kendi algılaması, anlaması ve hatırlaması hakkındaki düşüncesini içermektedir (Papaleontiou-Louca, 2003).

Bilişötesi ve biliş arasındaki bağlantıyla ilgili kuşkulu noktalar da mevcuttur. Bilişötesi bilişten bağımsız gelişir ve onun üzerinde gerçek bir etkisi yoktur. Ancak diğer taraftan bilişötesinin bilişin ürünü olduğu kaçınılmaz bir gerçektir. Biliş gelişirken ve daha uzman olurken bilişötesini etkilemektedir. Bilişötesi ile biliş arasındaki direkt nedensel bağlantıyı ortaya koyacak deneysel kanıtlar sağlamanın zor olduğu açıktır. Zorluklardan birisi alan-yazında kullanılan bilişötesi tanımlarının çok çeşitli olmasından kaynaklanmaktadır. Öte yandan bilişötesi ve biliş arasındaki bağlantıyı doğrulayan güçlü bir kanıt da vardır (Baker, 1994). Bilişötesi ve biliş arasındaki ilişkinin tipik olarak yaşla birlikte artması bilişötesinin gelişimsel yönünü de ortaya koymaktadır (Akın,2006).

Flavell ve Wellman (1977) bir çocuğun belleği hakkında (genel olarak bilişi hakkında) bileceği bilgilerin bağımsız olarak giriştiği deneyimler vasıtasıyla elde edilebileceğini söylemiştir. Bununla birlikte eğitimsel ortamlarda “bağımsızlık” kavramını tanımlamak zordur. Yapısalcı tutuma sahip olmakla birlikte Flavell ve Wellman aynı zamanda bilişötesinin gelişiminde sosyal etkileşimlerin önemini de kabul etmiştir (Akt; Larkin, 2000).

Bilişötesi geniş bir uygulama alanına sahiptir. Bundan dolayı bilişötesi farkındalığın geliştirilmesi çok önemlidir. Herhangi bir alanda zihinsel olarak işlem yaparken biliş etkili olur ve bilişötesini etkiler. Böylece bilişötesi alana/özel bilgi olarak anlaşılsa da onun alanı tüm diğer alanlara uzanacak şekilde algılanmalıdır (Flavell, 1985).

Benzer Belgeler