• Sonuç bulunamadı

E. BİLGİ EDİNME, DÜZELTME, SİLDİRME VE İTİRAZ HAKKI

1. Bilgi Edinme

Bilgi toplumu olma sürecini tamamlamak üzere olan dünyada, ulus devletten küresel topluma, sanayi toplumundan bilgi toplumuna doğru bir geçiş süreci yaşanmakta ve toplumların mevcut kurumları bu yeni durumun ortaya çıkardığı gereksinimleri karşılayamamaktadır. Küresel toplum ve yönetimlerin şekillenmesi sırasında en önemli güç bilgi, bilgiye ulaşma ve bilgiyi kullanma olarak karşımıza çıkmaktadır(Gemalmaz, 2012: s.285).

Bilgi edinme hakkı, yönetimin şeffaflaşması ya da yönetimde açıklık ilkesinin giderek yerleşmesine paralel olarak, 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren gelişmeye başlayan bir haktır(Hız ve Yılmaz, 2004: s.38). Açık toplum yönünden bilgi edinme yaşamsal öneme sahiptir(Çolak, 2010: s.11). Düşünce ve ifade özgürlüğünün ön koşulu olmakla bilgi edinme hakkı, demokratik bir toplumun temel niteliklerinden de birini oluşturmaktadır(Gemalmaz ve Gemalmaz, 2003: s. 253).

Bilgi edinme hakkı, başta temel hak ve özgürlükler olmak üzere, demokratik hukuk devleti ve yönetimde demokrasinin birçok ilkesiyle yakından ve doğrudan ilişki içindedir(Hız ve Yılmaz, 2004: s.39). Açık yönetim ya da yönetimde şeffaflık sağlanarak hukuk devletinin yönetime egemen olması yolunda en önemli aşama, bireylerin idari faaliyetlere ilişkin bilgi ve belgelere ulaşabilme hakkının bulunmasıdır(Çolak, 2010: s.13). Zira, hukuk devletinin en belirgin özelliklerinden birisi, yönetilenlere hukuki güvenlik sağlayan bir mekanizmanın bulunması ve bu mekanizmanın sorunsuz bir şekilde işlemesidir. Aksi halde, idarenin işlem ve eylemlerine yönelik hiçbir bilgi sahibi olmayan ve yapılış sürecine hiçbir şekilde katılamayan bireyler, zaman içinde kendi hukuki güvenliklerini sorgulamaya başlarlar(Çolak, 2005(Bilgi Edinme Hakkı ve Bilgi Verme Yükümlülüğü): prg.32- 33).

Bilgi edinme hakkı, idarenin işlem ve eylemleri, tutum ve davranışları hakkında kişilerin bilgilenme ihtiyacından kaynaklanan, idarenin hukuk düzeninde tek yanlı iradesiyle meydana getireceği değişiklikler hakkında ilgili bireylerin,

işlemin niteliği ve sonuçları hakkında bilgi alabilmesini sağlayan hak ve özgürlüktür(Yıldırım, 1998: s.227).

Kişisel verilerin korunması açısından bilgi edinme hakkına bakıldığında, bilgi edinme hakkının kapsamına kişisel verilerin hangi amaçla toplandığı, işlendiği veya transfer edildiği girmektedir(Başalp, 2004(Kişisel Verilerin Korunması ve Saklanması):s.49). İlgilinin, veri işlem faaliyetleri hakkında bilgilendirilmesi kamusal organların bir yükümlülüğü olmasına karşın, verilerinin işlenip işlenmediği hakkında bilgi alması aynı zamanda hakkıdır. Bununla birlikte, bu iki husus birbirini tamamlayıcıdır ve birlikte düşünülmesi gerekir. Zira, veri işlem sorumlusu tarafından ilgilinin bilgilendirilmemesi durumunda ilgili, henüz haberi olmadığı bir veri işlem faaliyetine yönelik bilgi alma, düzeltme, sildirme, engelleme gibi haklarını kullanması mümkün gözükmemektedir(Şimşek, 2008: s.90). İlgilinin kişisel verilerine erişim hakkı, kişisel verilerinin doğruluğunu denetleme, onlardan eksik ve yanlış olanları düzeltme, sildirme ve engelleme hakkının da doğal bir sonucudur(Küzeci, 2010: s.216).

Kişinin kendisi hakkında işlenen verilere ilişkin bilgi alma hakkının asgari olarak şu hususları içermesi gerekmektedir: veri işlem sorumlusundan ücretsiz olarak, engellenmeden ve aşırı gecikme olmadan, kendisi hakkında kişisel verilerin bulunup bulunmadığını bilme hakkı, kendisine ait verilerin işlenme amacını bilme hakkı, veri işlemenin konusunu oluşturan verilerin kategorilerini bilme hakkı, kendisine veri aktarılacak alıcı veya alıcı kategorileri ile verilerin kökenine yönelik bilgi alma hakkı(Şimşek, 2008: s.91).

Bireyin kişisel verilerinin işlenmesi halinde kendisi hakkında kimin, ne zaman, hangi nedenle, hangi kişisel verilerini işlediğini bilme hakkı, kişisel verilerin korunmasının “altın kuralı” veya “Manga Charta”sı olduğu belirtilmektedir(Şimşek, 2008: s.90).

1789 tarihli Fransız İnsan ve Vatandaş Hakları Bildirisi’nin 15 inci maddesinde de düzenlenen bilgi edinme hakkı sınırsız bir hak değildir. Kişisel, özel ve gizli bilgilerin korunmasına ait kurallar da vardır. Örneğin, ülkemizde memurların Devlet Memurları Kanunu’na göre sır saklama yükümlülükleri bulunmaktadır(Tortop, 2000: s.2).

Bilgi edinme hakkına getirilecek sınırlamalardan ilki özel hayatın gizliliğidir. Diğer bir ifadeyle, kişisel bilgiler, bilgi edinme hak ve özgürlüğünün kapsamı dışındadır. Bilgi edinme hak ve özgürlüğüyle özel hayatın gizliliği ilkesinin çelişmemesi için, kişilere ait özel bilgi ve belgelere erişimin sınırlanması gerekmektedir. Özel hayatın gizliliğine; mali gizlilik, tıbbi gizlilik, ırk orijini, siyasal ve felsefi düşünce ve inançlara ilişkin bilgileri içeren fişlerin gizliliği, cezai soruşturma ve kovuşturmanın gizliliği, haberleşmenin gizliliği örnek olarak verilebilir(Yıldırım, 1998: s.235).

Bilgi edinme kapsamında görülemeyecek bir başka husus da meslek sırrıdır. Meslek sırrı, insan haklarından sayılan özel hayatın gizliliği ve dokunulmazlığı hakkını sağlamakta önemli bir role sahiptir(Gemalmaz ve Gemalmaz, 2003: s. 253). Öğretide genel olarak kabul edildiği üzere meslek sırrının hukuki niteliği kamu düzenine dayanmaktadır. Diğer bir ifadeyle, meslek sırrının korunması veya açıklanmasının yasaklanması, aksine davranışın bir sözleşmeyi değil, kamu düzenini bozacağı düşüncesi nedeniyledir(Donay, 1978: s.58). Açıklanması bir suç olan birçok meslek sırrı özel hayatın gizliliğini korumak için getirilmiştir. 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 104 üncü maddesi, Avukatlık Kanunu’nun 36 ncı maddesi, Tıbbi Deontoloji Tüzüğü’nün 4, 14 ve 25 inci maddeleri buna örnek verilebilir(Gemalmaz ve Gemalmaz, 2003: s.253).

İlgili kişi kendisi hakkında tutulan kişisel verilere erişebilme hakkına sahiptir. Birçok uluslararası düzenlemede bu hakka yer verilmiştir. 95/46/EC sayılı Direktif’in 12 nci maddesinde, 108 sayılı AK Sözleşmesi’nin 8 inci maddesinde, OECD Rehber İlkeleri’nin 13 ve 14 üncü maddelerinde bilgilere erişim hakkına yönelik düzenlemeler bulunmaktadır.

95/46/EC sayılı Direktifin 12 nci maddesinde, ilgilinin, kişisel verilerine serbestçe ve engellenmeksizin ulaşabileceği, uygun aralıklarla verileri hakkında bilgi edinebileceği, bir kez verilerini öğrenmekle bilgi edinme hakkının tükenmeyeceği düzenlenmiştir. Ayrıca, kişisel verilerde değişiklik olmaması halinde bile bilgi edinilebileceği düzenlenerek tam bir koruma sağlanılması amaçlanmıştır. Amaca ulaşmak için uygun aralıklarla bilgi edinme hakkının yerine getirilmesi yeterli olup, uygun aralık ilgili açısından katlanılamaz bekleme süresi objektif ve sübjektif

etkenlere bağlı olarak farklılık gösterebilir(Başalp, 2004(Kişisel Verilerin Korunması ve Saklanması):s.48).

Bilgi edinme hakkının ücretsiz kullanılması zorunluluğu bulunmamaktadır. Üye devletler bilgi edinme hakkını ücretlendirmede bir üst sınır belirleyebilecekleri gibi, işlem masrafı şeklinde veya bunu aşan ek bir ücret isteyebilecektir. Öte yandan, ilgili hakkında veri toplanmaması halinde bile, kişi, hakkında veri toplanmadığını gösteren bir tespit yazısını sorumlulardan isteyebilir(Başalp, 2004(Kişisel Verilerin Korunması ve Saklanması):s.49).

OECD Rehber İlkeleri’nin 13 üncü maddesinde, ilgili kişinin, kişisel verilerinin işlenmesi sürecine katılımına ilişkin ilkeler toplu olarak düzenlendiği, ancak ilgili kişinin söz konusu sürece katılımı ve denetimine ilişkin ilkelerin tek bir başlık altında toplanmadığı, farklı hükümlerin içerisine konulduğu görülmektedir(Küzeci, 2010: s.212). 13 üncü madde uyarınca ilgili, bir veri ya da veri topluluğu için sorumlu olan organdan kendisine ilişkin veri toplanıp toplanmadığını öğrenme hakkı bulunmaktadır. Ayrıca birey, kendisi hakkındaki verileri, makul bir sürede, ücretsiz ya da makul bir ücretle, kendisinin anlayabileceği şekilde öğrenme hakkına sahiptir(Şimşek, 2008: s.91).

AİHM de kişinin bilgilerine erişim hakkını AİHS’nin 8 inci maddesinin güvencesi altında olduğuna karar vermiştir. Mahkeme, bilgilere erişim hakkına ilişkin verdiği Leander/İsveç kararında; başvuranın kişisel verilerinin, ulusal güvenlik gerekçesi öne sürülerek gizli olarak tutulması ve yayımının özel yaşamın gizliliğine müdahale oluşturması nedeniyle, kişisel bilgilere erişim talebinin karşılanması gerektiğini belirtmiştir(Küzeci, 2010: s.215).

Ülkemizde, Bilgi Edinme Kanunu çerçevesinde, bireyin kendisi hakkındaki kişisel verilerini istemesi olanaklıdır. Bununla birlikte, verilerin korunması anlamında bu bilgi alma hakkı sınırlı bir işleve sahiptir. Anılan Kanun verilerin korunması alanında özel bir kanun değildir. Çünkü, bu kanunda verilerin korunmasına yönelik temel ilkeler ve ilgilinin hakları düzenlenmemiştir(Şimşek, 2008: s.144).