• Sonuç bulunamadı

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER’DE KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI

1. Genel Olarak

Birleşmiş Milletler, İkinci Dünya Savaşından sonra 24 Ekim 1945 tarihinde 51 ülke tarafından kurulan ve günümüzde 192 üyesi bulunan uluslararası bir örgüttür. Üye devletler, uluslararası barış ve güvenliği sürdürmek, uluslararasında dostça ilişkileri geliştirmek ve sosyal ilerlemeyi, daha iyi yaşam standartlarını ve insan haklarını artırmayı taahhüt etmişlerdir(http://www.unhcr.org/refworld/type, THEMGUIDE,UNGA,,3ddcafaac,0.html/ 12.09.2012).

BM, yukarıda belirtilen amaçları gerçekleştirmek için şu ilkelere uygun davranacaktır: bütün üye devletler; egemen ve eşittirler, yükümlülüklerini iyi niyetle yerine getirecekler, uyuşmazlıklarını barışçı yollarla çözecekler, herhangi bir devletin ülke bütünlüğüne ve bağımsızlığına karşı kuvvet kullanmaktan veya tehditten kaçınacaklar, BM’nin girişimlerini destekleyecekler ve kendisine karşı zorlayıcı önlemler alınmış bir devlete yardım etmekten kaçınacaklardır(Karluk, 2007: s.121).

2. Birleşmiş Milletler Rehber İlkeleri

Bilgisayar teknolojilerinin insan haklarına yaptığı etkiler üzerinde yoğunlaşan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun(Aksoy, 2010: s.6), doğrudan kişisel verilerin korunmasına ilişkin bazı girişimleri de olmuştur. Genel Kurul tarafından 1990 yılında kabul edilen “Bilgisayara Geçirilmiş Kişisel Veri Dosyalarına İlişkin Rehber İlkeler” bunlardan en önemlisidir(Küzeci, 2010: s.123). Söz konusu ilkeler, yalnızca bilgisayarla işlenen kişisel veriler bakımından uygulanmakta olup, üye devletlerin ulusal mevzuatları ile getirilmesi gereken asgari standartları belirlemekte(Aksoy, 2010: s.6), diğer bir ifadeyle, üye devletlerin asgari bir standartta buluşmasını amaçlamaktadır(Başalp, 2004(Kişisel Verilerin Korunması ve Saklanması):s.25).

BM Rehber İlkeleri, kişisel verilerin korunması amacıyla yetkili ve bağımsız bir veri koruma organının kurulmasını öngören ilk uluslararası hukuki düzenleme olması nedeniyle ayrı bir öneme sahiptir(Şimşek, 2008: s.16). Düzenlemenin 8 inci maddesinde, söz konusu ilkelere uyulup uyulmadığını denetlemek amacıyla, bağımsız verilerin korunması organlarının üye ülkelerin hukukuna göre kurulması öngörülmüştür. Kurulması öngörülen kontrol organlarının tarafsız ve maddi mesleki yeterliliğe sahip olmasının sağlanması, temel ilkelerin yerine getirilmesi amacıyla gerekli cezai önlemlerin alınması ve buna ilişkin hukuki yolların düzenlenmesi gerekmektedir(Room, 2007: s.9).

Rehber İlkeler, iki bölüme ayrılmaktadır. Birinci bölüm, ulusal yasalarda sağlanması gereken minimum garantilere ilişkin prensiplerden oluşmaktadır. İkinci bölüm ise, rehber ilkelerin uluslararası hükümet kuruluşları tarafından tutulan kişisel veri dosyalarına uygulanmasına ilişkin prensipleri içermektedir(Reed and Angel, 2003: s.424).

BM’nin Rehber İlkelerinde her şeyden önce hukuka uygunluk ve dürüstlük ilkelerine yer verilmiştir. (md.1.) Bu ilkeye göre, kişisel verilerin hukuka ve dürüstlük ilkesine aykırı şekilde toplanması ve işlenmesi mümkün olmadığı gibi, BM Şartında belirtilen temel ilkelere de aykırı olarak toplanması ve işlenmesi olanaksızdır(Şimşek, 2008: s.16). Doğruluk ilkesi(md.2.) diğer bir ilke olup, verileri bir araya getiren ve yöneten makamlar, topladıkları verilerin doğruluğunu kontrol etmekle ve yeni haliyle bulundurmakla yükümlüdür. Veri işleme faaliyetleri

yapılırken amacın belirli olması ve bu amacın hukuka uygun olması(md.3.), ilgilinin dosyayı inceleme hakkına sahip olması (md.4.), hassas verilerin işlenememesi (md.5.), güvenlik ilkesi (md.7) gibi diğer ilkeler de BM Rehber İlkelerinde düzenlenmiştir(Şimşek, 2008: s.18).

Üye devletleri bağlayıcı nitelikte olmayıp, tavsiye niteliğinde olan (http://www.unhcr.org/refworld/type, THEMGUIDE, UNGA,3ddcafaac,0.html/ 12.09.2012) bu ilkeler, üye ülkeleri kişisel verilerin korunması konusunda yasa çıkarmaları için teşvik etmekte, ayrıca uluslararası kuruluşları bu temel ilkelere uygun bir şekilde kişisel verileri işlemeye yönlendirmeyi hedeflemektedir(Küzeci, 2010: s.123). Buna karşın bu ilkeler, OECD Veri Koruma İlkeleri ve AK Sözleşmesi’ne göre çok daha sınırlı bir etki yapmıştır. Bu durumun nedeni, BM Rehber İlkelerinin hukuki yönden bağlayıcı olmayıp, tavsiye niteliğinde olması gösterilmektedir(Küzeci, 2010: s.124).

Kıta örgütlenmelerine kıyasla daha geniş bir katılıma sahip olan ve dünyanın farklı coğrafyalarından olmak üzere 192 üyesi bulunan BM gibi uluslararası bir örgütün, kişisel verilerin korunması konusunda tavsiye kararı niteliğinde değil, bağlayıcılığı bulunan kararlar alıp buna ilişkin takip mekanizmalarını oluşturması gerektirmektedir. Zira, günümüzde bilgisayar ve iletişim teknolojisinin akıl almaz boyutta gelişmesi ve bireylerin özel yaşamının gizliliğinin küresel ölçekte ihlalinin kolaylaşması nedeniyle, bir çok temel hak ve özgürlüklerle yakından ilişkisi bulunan kişisel verilerin korunması hakkının uluslararası düzeyde korunması gerekmektedir.

3. 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi

Doğal haklar doktrininde, bireyler doğuştan bazı haklara sahiptir. Salt insan olmanın bir sonucu olan bu hakların kullanımı özgürlüğü hiçbir şekilde sınırlanamaz(Yokuş, 2002:s.19). Tabii hukuk öğretisinin çağdaş temsilcileri, devredilemez, devletten önce de var olduğu kabul edilen insan hakları anlayışını uluslararası düzeye çıkararak, bu hakları uluslararası sözleşmelerle güvence altına almaya çalışmışlar ve bu çabaları 10 Aralık 1948’de Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin yayımlanmasıyla ilk olumlu sonuca ulaşmıştır(Ünal, 1994: s.58). BM’nin kurulmasından kısa bir süre sonra 10 Aralık 1948 yılında kabul edilen BM İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, BM tarafından insan haklarının

korunması konusunda uluslararası ölçekte standart belirleme sürecinin ilk aşamasıdır(Küzeci, 2010: s.122).

Çağımızın Magna Charta’sı olarak da nitelendirilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, önsözüyle birlikte 30 maddeden oluşmaktadır. Bildirgenin önsözünde, insan haklarına, insan şeref ve haysiyetine karşı olan saygı vurgulanarak, bütün ülkelerdeki kadın ve erkeğin eşit ve eşit haklara sahip olduğu belirtilmiştir(Ünal, 1994: s.58). Bildirge, insan haklarının artık yalnızca her ülkenin bir iç sorunu olmaktan çıkıp, ulusal sınırları da aşarak uluslararası boyutlara ulaştığını dünyaya ilan ederek insanlık tarihinde yeni bir dönemi başlatmıştır(Kapani, 1993: s.73).

Bildirge, insan haklarının tanınması, korunması ve geliştirilmesi aşamalarında temel alınan başlangıç noktası olmuştur. Bu yönüyle, insan hakları hukukunun kapsamını oluşturan uluslararası ve bölgesel çok sayıda insan hakları belgesinin, kurumunun ve mekanizmalarının oluşturulmasını sağlayan temel kaynakların başında gelmektedir(Yokuş, 1996:s.9). Kendisinden sonra insan hakları alanında oluşturulan uluslararası sözleşmelerdeki hükümlerin, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi çerçevesinde yorumlanması, bildirgenin gücünün göstergesidir(Yokuş, 2002: s.89).

Bildirge, imzalayan devletlere hiçbir hukuki yükümlülük yüklemediğinden, hukuken bağlayıcı bir niteliğe sahip değildir. Siyasi ideolojileri ve dünya görüşleri tamamen farklı birçok devlet tarafından kolayca kabul ve imza edilmiş olması da belirtilen niteliğinden kaynaklanmaktadır(Kuzu, 1997: s.34). Bununla birlikte Bildirge, insan haklarına küresel bir boyut kazandırması ve böylece kendinden sonra daha etkili koruma mekanizmalarının öngörüldüğü sözleşmelere ayak olması yönüyle büyük öneme sahiptir. Nitekim kısa bir sürede dünyada bölgesel düzeyde yeni koruma mekanizmalarının oluşturulmuştur. Bu mekanizmaların yer aldığı sözleşmelere AİHS örnek verilebilir(Kalabalık, 2013: s.82).

Kişisel verilerin korunması açısından başvurulabilecek genel düzenlemelerden birisi olarak kabul edilen Bildirgenin 12 nci maddesinde, “Kimsenin özel yaşamına, ailesine konutuna ya da haberleşmesine keyfi olarak karışılamaz, şeref ve adına saldırılamaz. Herkesin bu gibi karışma ve saldırılara karsı yasa tarafından korunmaya hakkı vardır.” ifadesi yer almaktadır. Bu bağlamda, bildirge ile esas

itibarıyla özel yaşam korunmakta, kişisel verilerin korunması ise, dolaylı şekilde, özel yaşam kavramı çerçevesinde gerçekleştirilebilmektedir(Aksoy, 2010: s.94).