• Sonuç bulunamadı

2.1. FAİZ KANALI

2.2.2. Bilanço Kanalı

Bilanço kanalı da kredi piyasalarındaki asimetrik bilgi problemi varlığından dolayı ortaya çıkar. Firmaların net değerinin düşmesi bu firmalara borç verirken ters seçim ve ahlaki tehlike problemlerinin daha şiddetli yaşanmasına sebep olur. Net değer daha düşük olduğunda kredilerin teminatları da düşük olacak, ters seçim nedeniyle kayıplar daha çok olacaktır. Bu da yatırım harcamasının finanse edilmesinde borçlanmayı azaltacaktır. Ayrıca firmaların net değerinin düşmesi firma sahiplerinin ortaklık payı miktarının düşürerek daha riskli projelere girmesini teşvik ederek ahlaki tehlike probleminin artmasına sebep olacaktır. Daha riskli projelere yatırım yapılması borç geri ödemelerinin azalmasına sebep olacağı için, firmaların net değerinin düşmesi kredi borçlanmalarını azaltarak yatırım harcamalarının düşmesine sebep olacaktır (Mishkin, 1996: 11).

Bilanço kanalıyla ilgili 3 önemli noktayı vurgulamak gerekir. Birincisi dış finanslama borçlananlar için iç finanslamadan daha pahalıdır. Bu özellikle teminatsız

dış finansmanda geçerlidir. İkincisi dış finansmanda acente maliyetlerinden dolayı oluşan maliyet artışı borçlanan tarafın net değerinde olumsuz etki oluşturur. Net değerin düşmesi dış finansman maliyetini arttırır. Üçüncüsü, firmanın net değerini düşüren negatif şoklar borçlananların finansmana erişimini düşürür, bunun sonucu olarak yatırım, işgücü ve üretim seviyesi düşer (Walsh, 2010: 507).

Bilanço kanalı parasal şokların ödünç alıcıların finansal pozisyonları üzerindeki potansiyel etkisi üzerinde durmaktadır. Ödünç alıcıların finansal pozisyonları yani onların net varlığı, bilançolar ve gelir hesapları tarafından belirlenir. Ödünç alıcıların finansal pozisyonunu etkileyen herhangi bir şok dışsal finans primini ve ödünç alıcının karşı karşıya olduğu bütün kredi koşullarını değiştirir. Para politikası eylemleri ödünç alıcıların net varlığını farklı yollardan etkileyebilir. Genişletici bir para politikası, hisse senedi, konut, arsa ve diğer varlık fiyatlarında bir artışa ya da nominal faiz oranlarındaki düşüşe bağlı olarak nakit alımlarında bir artışa neden olarak ödünç alıcıların net varlığını güçlendirir. Genişletici para politikası borç yükünü azaltır. Çünkü borç ödemeleri sözleşmelerde nominal olarak sabitlenir. Her ne kadar ödünç alıcının net varlığı fiyat hareketleri tarafından değişse de, bilanço kanalı servet etkisinden dolayı karışıklıklara neden olmayacaktır (Parasız, 2009: 342- 343).

Para politikaları firma bilançolarını 3 farklı kanaldan etkiler. Birincisi para politikası ve net servet ilişkisidir. Genişletici para politikası firmaların hisse senetleri fiyatlarını arttırarak firmaların net servetini arttırır. Net serveti artan firmaların ters seçim ve ahlaki tehlike problemleri azalarak daha çok kredi kullanma imkânları oluşacağından sermaye yatırımı artarak toplam çıktıyı arttırır. Şematik olarak aşağıdaki gibi gösterilebilir (Mishkin, 1996: 11):

Para Arzı↑ => Hisse senedi fiyatları↑=>Ters seçim & ahlaki tehlike ↓ => Toplam kredi miktarı ↑ => Yatırımlar ↑ => Toplam Talep↑

İkinci kanal para politikası ve nakit akış ilişkisidir. Genişletici para politikası faiz oranlarını düşürerek nakit akışlarının artmasına ve firmaların bilançolarının iyileşmesine yol açar. Bu durumda ters seçim ve ahlaki tehlike problemleri azalarak kredi kullanımlarının artmasına ve yatırım ve toplam talep düzeyinin artmasına yol açar. Bu durum şematik olarak aşağıdaki gibi gösterilebilir (Mishkin, 1996: 11):

Para Arzı↑=> Faiz oranları↓=>Nakit akış↑=>Ters seçim & ahlaki tehlike↓=>Toplam kredi miktarı↑ => Yatırımlar↑ => Toplam Talep↑

Bilanço kanalının üçüncü mekanizması para politikası ve fiyat düzeyi ilişkisidir. Firmaların borç ödemeleri kontratlarla nominal olarak sabit miktarlarda belirlenmiştir. Fiyat seviyesinde beklenmedik bir artış olduğunda firmanın yükümlülükleri reel olarak düşer fakat firmanın varlıklarının reel değeri düşmez. Genişletici bir para politikası fiyatlarda beklenmedik bir artışa neden olur. Beklenmeyen fiyat artışı firmanın net servetinin artmasını sağlayarak ters seçim ve ahlaki tehlike problemlerini azaltır. Böylece kredi imkânları artarak yatırımları arttırır ve toplam talep artar. Şematik olarak aşağıdaki gibi gösterilebilir (Mishkin, 1996: 13):

Para arzı↑ => Fiyat Seviyesi↑=>Ters seçim & ahlaki tehlike↓ => Toplam kredi miktarı↑=> Yatırımlar↑=> Toplam Talep↑

Varlık fiyatları geniş kredi kanalında önemli bir rol oynar, ama servet kanalından farklı bir boyuttadır. Geniş kredi kanalında varlık fiyatları özellikle firmalar ve tüketiciler tarafından kredi alınırken teminat değerini belirlediği için önemlidir. Kırılmaların olmadığı kredi piyasalarında, borçlanan tarafın teminat değerinde yaşanan bir düşüş yatırım kararlarını etkilemeyecektir fakat asimetrik enformasyon veya acente maliyetlerinin olduğu durumlarda teminat değerinin düşmesi borçlananların dış finansmanla daha fazla prim ödemesine ve bunun sonucu olarak da tüketim ve yatırımların düşmesine neden olacaktır. Böylece, politika kaynaklı faiz oranları değişimlerinin etkisi bu finansal hızlandırıcı etkisiyle artabilir (Kuttner ve Mosser, 2002: 17).

Bernanke ve Blinder (1988) banka kredi kanalında öncü olan çalışmasında, para, tahvil ve krediyi içeren bir IS-LM modeli oluşturarak kredi kanalının varlığını ortaya koymuşlardır. ABD için 1953-1985 dönemini kapsayan çalışmada 1953-1973, 1974- 1979 ve 1979-1985 olarak 3 döneme ayrılmış, bu dönemlere ait yapılan ampirik analizlerde 1979-1985 döneminde kredi kanalının toplam talebi diğer dönemlere göre daha çok etkilediği belirlenmiştir.

Bernanke ve Gertler (1995) para politikası aktarım mekanizmasını bir kara kutuya benzettiği makalesinde asimetrik bilgi sorunlarının finansal piyasalarda kırılmalara yol açtığını belirterek kredi kanalı ve bilanço kanallarını incelemişlerdir. Yapılan VAR analiziyle ABD’de para politikasının kredi kanalı yoluyla ekonomiye olan etkisi belirtilmiştir. Ayrıca para politikası şoklarının yatırım, harcamalar ve nakit akışları üzerindeki etkileri ile hane halkının konut ve diğer harcamalar üzerindeki etkileri de incelenmiştir.

Kashyap ve Stein (2000) ABD için banka kredisi kanalını incelediği çalışmasında 1976-1993 dönemi verilerini kullanarak VAR analizleri yapmıştır. Elde edilen bulgular belirtilen dönem için banka kredisi kanalının çalıştığını göstermektedir. Aklan ve Nargeleçekenler (2008) makalesinde 1998Q1-2001Q4 döneminde Türkiye’de banka kredi kanalının geçerliliği araştırılmıştır. Elde edilen bulgular belirtilen dönemde kredi kanalının zayıf da olsa işlediği sonucuna ulaşılmıştır.

Erdoğan ve Beşballı (2009) makalesinde Türkiye’de banka kredi kanalını incelemiştir. 1996:06-2006:09 dönemine ait verilerle yapılan VAR analizinde elde edilen bulgulara göre Türkiye’de kredi kanalının kısmen işlediği tespit edilmiştir. Çalışmada analiz edilen dönemde kredi kanalının etkinliğini azaltan fiskal baskınlık ve kamu bankalarının finansal sistem içerisindeki ağırlığının fazla olması gibi sorunlar bulunması sonuçları etkilemiştir.

Uslu ve Karahan (2016) makalesinde banka kredisi kanalını incelemiştir. Türkiye için 2002:1-2014:12 döneminin incelendiği çalışmada VAR analizi uygulanmıştır. Elde edilen sonuçlar belirtilen dönem için banka kredisi kanalının çalıştığını göstermektedir.