• Sonuç bulunamadı

C. Over-The Counter (OTC = Reçetesiz) Beyazlatma İşlemleri

6. BEYAZLATMA TEDAVİSİNİN RESTORATİF MATERYALLER ÜZERİNE

6.2. Beyazlatmanın Cam İyonomer Simanlar Üzerine Etkisi

Cam iyonomer simanlar; silikat simanların sert ve dirençli olması, flor salınımı yapması gibi olumlu özellikleri ile diş dokularına yapışma ve biyolojik uyum özelliğine sahip poliakrilik asit likitinin birleştirilmesiyle elde edilmiştir. CİS’ler, diş renginde ancak çiğneme kuvvetine dayanıksız bir restoratif materyaldir. Klinik uygulamalarda simanın su ile kontaminasyonu veya dehidrasyonuyla karşılaşıldığından, ilk 24 saat restorasyonların su dengesini korumaya yönelik önlemler alınmalıdır. Genel olarak; yaşlılarda ve çürük aktivitesi fazla olan kişilerde, süt dişlerinde, kök yüzey çürüklerinde, servikal erozyon ve abrazyon lezyonlarında, estetiğin önemli olmadığı küçük kavitelerde ve tünel kavitelerde, kanal dolgu maddesi olarak ve retrograt dolgu materyali olarak kullanılırlar. Toz kısmı asitte çözünebilir cam tozlarından, likit kısmı ise poliakrilik asitten oluşan toz-likit sisteminin karıştırılması ile elde edilirler (122, 132).

Cam iyonomer simanlar kullanım alanlarına göre; 3 farklı tiptirler. Tip I’ler kron köprü simantasyonu, Tip II’ler dolgu maddesi, Tip III’ler ise kavite taban maddesi ile pit ve fissür örtücü olarak kullanılırlar. İçerdikleri partiküllerin özelliklerine göre; geleneksel, yüksek viskoziteli ve rezinle modifye cam iyonomer simanlar şeklinde sınıflandırılırlar.

a. Geleneksel Cam İyonomer Simanlar

Restoratif amaçla ilk geliştirilen CİS’ler bir poliakrilik asit likidinin kalsiyum ve flor içeren kompleks bir aluminosilikat tozu ile karıştırılmasından oluşur. Asidik likit solüsyon (pH=1) silikat cam partiküllerinin çevresindeki kısımları çözmekte ve bunun sonucunda kalsiyum, aluminyum, fluor, silikon ve diğer iyonlar salınmaktadır. Piyasaya sürülen ilk ticari preparatın ismi, formülün ilk harflerini kullanarak oluşturulan ASPA (Alüminosilikat poliakrilik asit) olmuştur. Kısa bir süre sonra çok çeşitli sıvılar ve tozlar kullanılarak fiziksel ve kimyasal özelliklerinin geliştirildiği farklı türevleri oluşturulmuştur (122).

Sertleşme sürecini tamamlamış CİS’ler bazı özellikleri bakımından kompozit rezinlere oranla yetersiz olmakla birlikte, matrikslerinden flor salınıyor olması ve diş dokularına adezyonun iyi olması gibi avantajlara sahiptirler. Ağız içi ortamda istenilen kalitede flor serbestleyecek özelliğe sahip olmaları çürük oluşumunu önlemeye yardımcı olur. Özellikle, estetiğin ikinci planda olduğu yüksek çürük aktivite riski olan hastalarda, kök yüzeylerindeki çürüklerin restore edilmesinde seçilebilecek en ideal materyallerdir. Termal genleşme katsayılarının diş dokularına yakın olması, nem varlığında mine ve dentin dokularına kimyasal adezyonlarının iyi oluşu, mikrosızıntıya dirençli olmaları, yeterli marjinal bütünlüğe sahip olmaları, sertleşme sırasında serbest monomer salınımı yapmadan rezinlere oranla daha az büzülme göstermeleri tercih edilmelerinin nedenleri arasındadır. Tüm bunlara rağmen; ağız içerisinde ilk uygulandıkları sırada neme karşı duyarlı olmaları nedeni ile teknik hassasiyet gerektirmesi, uygulama zorluğu, abrazyona dirençlerinin az olması ve estetik gibi özelliklerinin yetersiz olması önemli dezavantajlarındandır (133).

b. Yüksek Viskoziteli Cam İyonomer Simanlar

Cam iyonomer simanların, amalgam ve kompozit restorasyonlara göre daha düşük basma dayanımları ve aşınma dirençleri olduğu bildirilmektedir. Bu gibi nedenlerle oluşabilecek klinik başarısızlıkları azaltmak amacıyla, özelliklerinin geliştirilerek ideale daha yakın materyaller üretilmesi planlanmıştır. Geleneksel CİS’lerde 190MPa olan basma dayanımı, bu simanlarda 250MPa’ya kadar çıkarılırken, esneklik dayanımları 30MPa’dan 45MPa’ya kadar arttırılmıştır. Bu simanlar, geliştirilmiş özellikleri sayesinde daha geniş oklüzal restorasyonlarda kullanılabilmektedirler (134).

İlk olarak 1977 yılında piyasaya sürülen yüksek viskositeli CİS’lere, sonraki yıllarda birçok metal eklenerek güçlendirilmeye çalışılmıştır. Ancak, bu şekilde güçlendirilmiş simanların diş renginde olmamaları estetik özelliklerinin yetersiz olmasına yol açmıştır. Geleneksel cam iyonomerlere oranla daha yüksek basma dayanımı, aşınma direnci ve yüzey sertliğine sahip olan bu materyaller, yüksek viskozitelerinden dolayı kavite içerisine amalgama benzer şekilde kondanse edilebilmektedirler. Kondanse edilebilir CİS’ler olarak da isimlendirilen bu simanlar,

1990’lı yılların başında daha fazla geliştirilerek Atravmatik Restoratif Tedavi (ART) tekniğinde kullanılmaya başlanmıştır (135).

c. Rezinle Modifiye Cam İyonomer Simanlar

Uzun sertleşme süresi, teknik hassasiyet ve kırılganlık gibi problemlerin üstesinden gelmek amacıyla, 1990’lı yılların başında yeniden formüle edilen geleneksel CİS’lere, kompozitlere benzemeleri için alternatif doldurucu partiküller eklenmiştir. Geliştirilen bu yeni materyaller, hibrit veya rezinle modifiye cam iyonomer (RMGI) simanlar olarak adlandırılmaktadır. Kaide materyali, kor yapımı ve yapıştırma simanı olarak kullanılan bu materyaller, daimi dişlerin Sınıf V ve süt dişlerinin Sınıf I ve II restorasyonlarında da kullanılabilirler (136).

Toz kısmı geleneksel cam iyonomerlerle benzerlik gösterdiği halde, rezin içerikleri sayesinde daha estetiktirler. Geleneksel CİS’lerin içeriklerine ek olarak fluoro-alumino silikat cam ve polialkenoik asit, ayrıca 2-hidroksietil metakrilat (HEMA) veya bisfenol glisidil metakrilat (BIS-GMA) gibi monomerler, kamforokinon gibi bir “photoinitiator” ihtiva ederler. Buna bağlı olarak, hem asit-baz reaksiyonu hem de ışıkla ve kimyasal polimerizasyonla sertleşmektedirler. Sertleşme reaksiyonlarının geleneksel CİS’lerde olduğu gibi karıştırılarak başlatılıyor olması, bu materyaller için önemli bir dezavantajdır. Bunun yanı sıra sertleşme reaksiyonlarının görünür ışıkla başlaması, çalışma sürelerinin uzun olması, geleneksel CİS’lere oranla daha iyi estetik ve mekanik özelliklere sahip olmaları, flor salınımlarının olması, mine ve dentine iyi adezyon göstermeleri gibi birçok avantajlara sahiptirler (136).

d. Nano Özellikli Rezin Modifiye Cam İyonomer Simanlar

Diş hekimliğimdeki en önemli gelişmelerden birisi de, nanoteknolojinin dental materyallere uygulanmasıdır. Nanoteknoloji, değişik fiziksel ve kimyasal teknikler kullanılarak boyutları 0.1-100 nanometre (nm) arasında değişiklik gösteren fonksiyonel materyaller veya yapılar oluşturulması esasına dayanır. Nano özellikli materyallerin; kavite duvarlarına adaptasyonlarının iyi olduğu, düşük büzülme gösterdiği ve uzun dönem klinik performanslarının çok daha iyi olduğu belirtilmiştir. Işıkla sertleşen ve özellikle süt dişleri ile daimi dişlerin küçük kavitelerinin restorasyonunda kullanımı önerilen yeni bir nano-iyonomer RMGI simanlar piyasaya

sürülmüştür. Bu materyalin yaklaşık üçte ikisinin nanodolduruculardan oluşması (69%), bazı fiziksel özelliklerinin de gelişmesini sağlamıştır (137).

CİS’lerin yapılarında yapılan gelişmeler sonucunda son olarak poliasitle modifiye kompozit rezinler (kompomerler) geliştirilmiştir. CİS’lerin poliasitler ile birleşmesiyle, sertleşme reaksiyonu sırasında iyon salınımı yapabilen cam partikülleri meydana gelmektedir. Bu maddeler camla güçlendirilmiş doldurucu partiküllerin, iyonlar ile çapraz bağlanmış polimer matrikslerini çevrelemesiyle oluşmuştur (122).

Cam iyonomer simanın aşınma mekanizmasını açıklayan Kuhn ve Wilson, simanın çözünmesinin; yüzeyin yıkanıp temizlenmesi, katı halden yayılması ve yüzey aşınması şeklinde 3 aşamada gerçekleştiğini bildirmişlerdir (138).

Fukazawa ve arkadaşları ise, asidik solüsyonlardaki H iyonlarının cam iyonomer simanın içine nüfuz ettiğini, metal katyonlarının ise cam iyonomer siman matriksindeki polikarboksilik asit molekülleriyle yer değiştirdiğini belirtmişler ve bu mekanizmayı şu şekilde açıklamışlardır: Beyazlatma ajanının konsantrasyonun artmasıyla, serbest metal iyonları cam iyonomer simanın yüzeyinden dışarı salınarak yayılmaktadır. Siman matriksindeki metal katyonlarının azalmasıyla birlikte, matriks içindeki cam partikülleri çekilmektedir. Metal katyonlarının çekilmesi, cam ağ yüzeyinin yakınında bağlanmayan oksijen miktarını arttırıp, cam partikül yüzeyini silanol grubundan zengin hale getirmekte ve cam ağını parçalamaktadır. Aynı anda H ve F iyonlarının atağı, cam ağındaki Si-O-Si’yi ilerleyen zamanlarda çözmektedir (139).

%10’luk karbamit peroksit ve %10’luk hidrojen peroksitin simanlar üzerine etkilerinin araştırıldığı bir çalışmada, her iki maddenin de farklı etki mekanizmalarıyla materyallerin yüzey morfolojisi özelliklerini değiştirdiği tespit edilmiştir. %10’luk karbamit peroksitin diş yapıştırma ajanlarına etkisini değerlendiren Jefferson ve arkadaşları ise, çinko fosfat ve cam iyonomer simanın matriksinde erozyon bulgularını rapor etmişlerdir (26, 140).

Türker ve Bişkin yaptıkları bir çalışmada, üç farklı estetik restoratif materyalin (feldspatik porselen, cam iyonomer siman ve kompozit rezin) 3 farklı beyazlatma çözeltisi karşısında yüzey özelliklerindeki değişimi incelemişler ve cam iyonomerde istatistiksel olarak anlamlı pürüzlülük artışı rapor etmişlerdir (141).

Yapılan bazı incelemelerde, ev beyazlatma uygulamalarındaki ortam sıcaklığının özellikle geleneksel CİS ve poliasitle modifiye kompozit rezinler (kompomer) üzerinde etkili olduğu bildirilirken, ofis beyazlatma uygulamalarında oluşabilecek bu etkinin daha belirgin olması beklendiği vurgulanmaktadır. Bununla birlikte, beyazlatma uygulamaları esnasında çevre sıcaklığının restoratif materyaller üzerine etkilerini araştıran fazla çalışma da bulunmamaktadır (142).

Benzer Belgeler