• Sonuç bulunamadı

2.3. Kuramsal Çerçeve: Siyasal Temsil Teorileri

2.3.4. Benzerlik Modeli

Bu modelde temsilcilerin temsil iddiasında oldukları grupların simgelerini daha az kullandıkları gibi onlara benzerlikleri daha azdır (Heywood, 2007: 330). Benzerlik modeli fiziksel bir benzerlik gösterir. Burada temsili sanat ve soyut sanat ayırt edilebilir. Đstatistiksel yöntemlerle seçilen nüfusun temel özelliklerini çok iyi örneklendirecek bu temsil örneklem teriminde nüfusun örnek bir yansıması olacaktır. Sembolik temsilde ise modelinin ana kullanımı bir nesne ya da amblem olarak tanımlanmaktadır. Örneğin adaletin terazisi hukukun temel karakterini temsil etmesi gibi (Birch, 2007: 136- 137). Yani bu temsil modeli ile simgesel temsil birbirinden farklı durumları izah etmektedir.

Daha açık bir tabirle sembolik temsil, siyasal temsilin çeşitli semboller vasıtasıyla gerçekleştiğini öne süren bir yaklaşımdır. Ulusu, ulusal çıkarları temsil eden şey bir amblem, bir bayrak olabileceği gibi, bir kral ya da devlet başkanı da olabilir. Bazı durumlarda sembol, bir şeyi hem sembolize eder yani duyguları, fikirleri çağrıştırmayı, temsil ettikleri şeyin bazı özelliklerini, hem de temsil eder. Örneğin, ABD bayrağındaki 50 yıldız, ülkedeki 50 eyaleti temsil etmektedir ya da Türk bayrağı Türkiye’yi temsil eder, Kraliçe Elizabeth’in Đngiliz ulusunun sembolü oluşu veyahut cumhurbaşkanının devletin bütünlüğünü sembolize etmesi gibi… (Örs, 2006: 11-12, Tekin ve Çiftçi, 2006: 72, Erdoğan, 2001: 239).

Öte taraftan benzerlik modelinde, toplumun belli kesimini değil de tamamını diğer bir değişle farklı cinsiyetten /ırklardan /yaşlardan vb. grupları kendi çatıları altında toplama gayreti içerisindedir. “Bu standarda göre, temsili hükümet, toplumun(sosyal sınıf, cinsiyet, din, etnisite, yaş bakımından) bütün gruplardan ve kesimlerden gelen üyelere sahip ve genel anlamda toplum içinde mevcut olan grupların büyüklüğüyle orantılı sayıda olacak şekilde geniş anlamda toplumun bir örneğini (mikrokozmunu) oluşturacaktır. Tipik temsil fikri veya genelde adlandırıldığı üzere mikrokozmik temsil; temsil olarak sosyalist ve radikal düşünürler tarafından kabul görmüştür. Bunlar, önemli kurumlar içinde işçi sınıfı, kadınlar ve azınlıklar gibi grupların yüksek mevkilerde temsil edilmemesinin bu

grupların çıkarlarının marjinalleşmesini veya göz ardı edilmesini sağladığını ileri sürerler” (Heywood, 2007: 330-331).

Yani mikrokozmik temsilde/benzerlik modelinde, temsil edenlerin toplumun/temsilcilerin bir mikrokozmosu olmasını istemek belirleyici bir rol oynar. Bu görüşe göre, temsili bir hükümet hem toplumdaki bütün grup ve kesimlerden olmalıdır hem de sayı bakımından toplumdaki grupların büyüklüğüyle orantılı bir düzeyde olması gerekir. Benzerlik diğer adıyla mikrokozmik temsil de, temsili dışlayıcı ve dar anlamda tanımladığı için farklı açılardan eleştirilmektedir. Örneğin işçileri ancak bir işçi, kadınları ise ancak kadınlar, temsil edebilir (Erdoğan, 2001: 238).

Bu modeli farklı bir söylemle ele alırsak her şeyden önce siyasal temsilcilerin işlevleri, temsilin farklı anlamları ve boyutlarına göre değişiklik gösterir. Bir anlamda temsilciler, seçmenler ve bunların çıkarları adına hareket etmek üzere seçilen bir aracı olarak görülebilir. Başka bir anlamda, temsilin tipik ya da mikro kozmik anlamıyla, bir temsilcinin temsil edilenlerin özelliklerini paylaşması beklenebilir. Nitekim sözgelimi bir çiftçilik ya da madencilik bölgesinden gelen bir temsilcinin bölgenin seçmenlerinin temsilcisi olabilmesi için çiftçi ya da madenci olması gerektiği söylenebilir. Meclisler toplumsal sınıf, cinsiyet, yaş ya da etnik kimlik gibi açılardan doğru bir kesit sağlamıyorlarsa bir bütün olarak toplumu temsil etmezler. Tipik temsilciler topluluğu yansıttıkları ve uygun biçimde simgeledikleri için değerli görülebilir. Ayrıca bazen yanlış olarak çıkarların etkin aracı temsili için gerekli ve yeterli görülürler. Ama bir aracı olarak etkin bir temsilcinin, temsil edilenlerin özelliklerini paylaşması gerekmez. Temsilcilerin özellikle seçmenlere karşı yeteri derecede hesap vermedikleri durumlarda kendi çıkarlarını yeğleme eğilimde olacakları doğrudur (Bogdanor, 2003: 402).

Benzerlik modeli, belli bir gruptan gelen ve o grubun tecrübelerini paylaşan insanların sadece bütünüyle o partinin çıkarlarıyla özdeşleşe bileceğini ileri sürer. Kedini başkasının yerine koyma ve diğer insanların yaşadıklarını doğrudan ve kişisel olarak tecrübe etme arasındaki fark budur. Yeni adam veya feminizm taraftarı erkek mesela kadınların kaygılarını paylaşır ve cinsiyet eşitliği ilkesini destekler, ancak

asla kadınlar kadar kadınların sorunlarını ciddiye almayacaktır; zira bunlar onların sorunları değildir (Heywood, 2007: 331).

Genel düzeyde, nispi temsil olarak karşımıza çıkan bu anlayışa göre, toplumun ırk, din, dil, yaş hatta cinsiyet gruplarının yanında siyasal tercihlerinin de tam olarak parlamentoda temsili öngörülmektedir. Bu anlayışta temsilciler, temsil ettikleri grubun özelliğini taşımalıdır. Burada temsilciler açısından bir mensubiyet ilişkisi vardır. Bu anlayışta esas olan nokta parlamentonun, toplumun içindeki farklılıkları nispi olarak yansıtmasıdır (Erten, 1996: 16-17).

Diğer taraftan bu modelin yani temsilcilerin temsil edilene benzemesi gerektiği düşüncesi hiç şüphe yok ki çok sayıda eleştiriye maruz kalacak zorlukları da beraberinde getirir (Heywood, 2007: 331-332):

Bu zorluklardan biri, bu modelin kadınları temsil edebileceğine, siyahi bir kişinin sadece diğer siyahileri temsil edebileceğine inanarak çok açık olmayan dar bir anlamda temsil kavramını tanımlamasıdır. Eğer bütün temsilciler geldikleri grupların çıkarlarını gerçekleştirirlerse, bunun sonucu hiç kimsenin ortak yararı gözetmediği veya geniş kapsamlı kamu çıkarlarını gerçekleştirmediği toplumsal bölünme ve çatışma olacaktır. Bunun yanında, toplumun bir temsili olan hükümet, toplumun güçlü yönlerini olduğu kadar zayıf taraflarını da yansıtacaktır. Mesela, nüfusun çoğunluğu meseleler karşısında ilgisiz olan, yanlış bilgilendirilmiş ve yetersiz eğitimli kişilerden oluşan bir topluma benzeyen bir hükümetin sağladığı avantajlar nelerdir? Son olarak mikro kozmik ideale yalnızca seçim tercihi ve bireysel özgürlüğe güçlü baskılar uygulanması sayesinde ulaşılabilir. Temsil adına, siyasi partiler kadınlar ve azınlıklar için kotalar oluşturmaya zorlanabilir, seçmenler belli bir grup ve çevreden gelen adaylar için bir kenara atılabilir veya dramatik olarak, seçmenler sınıf, cinsiyet, ırk temelinde sınıflandırılabilir ve sadece kendi gruplarına mensup adaylar için oy kullanılmasına izin verilebilir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

3. SOSYO-POLĐTĐK PARAMETRELER AÇISINDAN VAN’DAKĐ

SĐYASĐ TEMSĐL ANLAYIŞI ÜZERĐNE ALAN ARAŞTIRMASI