• Sonuç bulunamadı

914 BELKIS ALTUNIŞ-GURSOY

Belgede Atatürk Kültür Merkezi (sayfa 40-42)

IN SELJUK AND OTTOMAN ARCHITECTURE

914 BELKIS ALTUNIŞ-GURSOY

b eld ele rle çevrilidir. Bazan yol, ancak b ir a ra b a n ın geçm esine izin verebilecek k ad a r d arla şırk en , bazan da iki ta ra fın d a b ire r k işinin yürüyebilm esine im k ân verir. Bazan dağdan aşağıya in e n su ların to p lan ıp gölcükler o lu ştu rd u ğ u görülür. Bazı d u ru m la rd a yolun to p rak k en a rı oyulm uş olup, b ir a rab a n ın geçm esine izin verm eyecek d u ru m d a bulunur. Böyle yerlerde b ir köprüye ihtiyaç duyulur. Mevcut k ö p rü ler ise son derece bozuk ve ihtiyaca cevap verm eyecek n itelik ted ir. Vaktiyle In g ilte re p re n s le rin d e n b iri, arabasıyla b irlik te yoldan g eçerken, y ard an n e h re düşm üş ve b ir şans eseri o larak k u rtu lm u ştu r. A ra b ad a n in ilip b ir m ü d ­ d et y ü rü m ek ve bazan ata b in m e k suretiyle, bu d a r yoldan geçilerek, b ir küçük m eydana ulaşılır. N em çe (M acaristan) sın ırın d a b u lu n a n M aroş N e h ri’n in ü stü n d e k i k ö p rü d e n zahm etsizce geçilir. S ın ırd a N em çe ask erleri resm -i kabul ve saygı işa re ti olarak tü fe n k le rin i yükseğe k ald ırırlar. Bu devletin sın ırın d a n içeri g irm ek için önce k a ra n tin a d a n geçm ek ve p asap o rt gösterm ek gerekir. K arantina teşkilatı, gelen yolcuları hastalık ih tim a lin in old u ğ u zam an lard a 40 gün, h astalık olm adığı zam anlarda ise 3-5-10 gü n kadar bekletir. Paşa ve m aiyetindekiler, ellerinde olan iki tavsiye m ektubu sayesinde bekletilm eden sınırdan içeriye alınırlar. O m ahallin k u m an d an ı olan zat, kafileyi evinde m isafir etm ek ister. Heyet- tekilere m e m u riy e tle rin in cinsi, yaşları, sayıları, y an ların d ak i eşyaların ticarî olup olm adığına d a ir so ru lar soran k u m an d an , p asap o rtları imzalar. M isafirlere şekerli kahve ve şekerlem e ik ram edilir. Kısa b ir d in len m e faslın d an so n ra heyet d ışarı çıkar. D ışarda heyeti karşılam aya gelen sekiz- on k ad a r soldat (subay), tü fe n k le rin i k a ld ırıp in d ire re k saygı d u ru şu n d a b u lu n u r. Paşa, gerek m isafir o ld u k la rı evin h izm etlilerin e, gerekse so ld atlara bahşiş o larak M acar altın ı dağıtır. Kafile, k e n a rın d a ağaçlar b u lu n a n O lt su y u n u n kıyısından salim en geçerek, Tûr-i R û ji’ye (Macarca: Turi Rozsi) varır. Tûr-i R û ji’de, k e n d ile rin d e n h a b e r alın d ığ ın d a n , o havalinin askerî k u m an d an ı tarafın d an karşılanırlar. Geceleyin yolcuların kaldığı evin etrafın d a üç soldat nöbet tutar. Sabahleyin de yanlarına kılavuz olarak v erilen üç tan e katana k afilen in ö n ü n d e n yürür. B u rad a h e r b iri b ir M acar altın ı olan d ö rt beygir k iralan ır. H izm etli ve ask erlere bahşiş v erild ik ten sonra, heyet, n e h ir y o lu n d an ay rılarak beyabana girer. Altı saatlik b ir yolculuktan so n ra v arılan Sebin şe h rin d e a ra b a la rı değiştirip, iki gü n d in le n irler. N em çe D evleti k azaların d a, im p a ra to ru n bizzat k en ­ disi de gelse 3-4 veya 5-10 odalı evlerden başka kalınacak b ir yer yoktur. Tûr-i R û ji’d en ileriye g ö n d erilm iş olan konakçı b ir lostarya (bir çeşit karavan) te d arik etm iştir. Kafile, geçtikleri h e r yerde saygı ve itib ar görür. O m ah allin g en erali b ir ad a m ın ı paşaya g ö n d e rir ve b ir ihtiyaçları olup o lm ad ığ ın ı so rd u ru r. Lostaryayı beklem esi için de b iri Türkçe b ilen yedi

askeri, nöbetçi olarak g ö n d erir. Paşa, arab a ve beygir te d a rik etm ek ihtiyacındadır. Bu h u su sta g en e ra ld e n yardım taleb eder. Ayrıca ilerid ek i p o stalard a yeterli hayvan b ulunam ayacağı ve gecikebileceği düşünülerek, te d b ir alm a yoluna gidilir. Sebin’d en Peşte’ye k ad a r id a re edebilecek yeterlilikte at ve araba tem in edilerek yola çıkılır. Bahşiş verm ek hususunda son d erece cö m ert d av ran an paşa, lostaryaya gelen so ld atlara da lü tu fk âr davranır. Sebin’de b u lu n d u k la rı süre içinde, seksen yaşını aşm ış b u lu n a n , b ir em ekli g e n e ra ld e n davet alırlar. G eneral, isten ild iğ i saatte araba g ö n d ererek , m isa firle rin i ald ırtacak tır. G en eralin evinin şö h re tin i paşa da bilm ektedir. G eneral, ihtiyar olduğu için davet etmeye bizzat gelem ediği için de özür beyan eder. K a rarlaştırılan saatte, g en e ra lin evine gidilir. Tam am en A vrupai b ir g ö rü n ü m arzeden evin duvarları, teşm î’ ( = şam dan) ve sandalyeleri kadife atlas ve F renk kum aşıyla kaplıdır. Bir büyük o d an ın karşılıklı d u v a rla rın d a aynalar vardır. Ayna ü z e rin d e b u lu n a n etrafı şam- d an lı m ahalle avizeler asılm ıştır. Ayrıca çin ilerle de süslenm iştir. Em ekli g en aral ile sohbet ed en paşayı Sebin’deki g en e ra lin eşi de görm eye gelir. Şekerli kahve, şeker ve an an as ik râ m ın d a n so n ra ev gezilir. B ir iki odada ayna cam lı m ahfazalar için d e altın, güm üş, tom bak, tunç, p irin ç, nu h as m a d e n le ri ile başka m ad en p a rç a la rı b u lu n u r. Ayrıca b u ra d a deniz k e n a rla rın d a b u lu n a n sedef ve deniz kabuğu ile suyun d e rin lik le rin d e zam an içinde taşlaşm ış olan bitki ve d iğ er v arlık ların n ü m û n e le ri sergilenm ektedir. Bu havaliden to p lan an eşyaların, önced en bu to p ra k la r­ da b ir deniz o ld u ğ u n u d ü şü n d ü rd ü ğ ü söylenir. Paşa, bu fik ri akıldan uzak bularak, bu p arçaların uzak diyarlardan nakledildiği fikri üzerinde durur. P aşanın bu fik rin e itiraz edilerek, b u havalinin çok eski zam anlarda deniz old u ğ u h u su su n d a ısrar edilir. D iğer o d alard a eski m e şh u r ad am ların , tunç, b ak ır ve taştan yapılm ış heykelleri bulu n u r. Başka odalarda, tah talar ü ze rin d e yapılm ış insan ve hayvan re sim leri vardır. Ayrıca in sa n ın b ü tü n azalan ile çeşitli hayvan şekilleri duvara resm edilm iştir. Bir başka oda silah cin slerin e ayrılm ış olup, bazı m erasim eşyaları ile b ir de tü tü n kesesi b u lu n u r. Ü ç-dört kilitli o d ad a nefis fre n k kitaplarıyla, A rapça’ya tercüm e edilm iş eski kevim lere ait k ita p la r —büyük ciltler h a lin d e — yer alır.

K itap o d a la rın ın b irin d e b ir K u r’ân-ı K erîm nüshası vardır. O d aları dolaşm a faslı bitip de oturu ld u ğ u n d a, ev sahibi m isafirine, gördüğü eşyalar içinde beğendiği b ir n e sn e n in olup o lm ad ığ ın ı sorar. Paşa, nazik b ir üslubla sorulan bu soruya cevaben, g ö rd ü k lerin in hep sin i çok beğendiğini ifade eder. Bir talebi o lm ad ığ ın ı söyleyen paşa, g ö rd ü ğ ü K u r’ân nüshası k en d isin e verildiği tak d ird e büyük b ir m em n u n iy et duyacağını da ilâve eder. Altlı üstlü pek çok odası tanzim edilm iş kitap ve eşya ile dolu bulunan

b u evin sa h ib in in b ir de an an as bahçesi vardır. G alip Paşa ve m aiyeti, yem ekten so n ra altı beygirli b ir hintoya b in e re k , ev sahibi de y an ların d a old u ğ u halde, bu bahçeyi görm eye gid erler. B urada dört-beş odalı b ir ev bulunm aktadır. Evin b ir tarafında lâleler ortasında b ir havuz, diğer tarafın­

da b ir lim onluk vardır. L im onluk gibi ön ü cam la kaplı olan yerdeki ananas ağaçları ise, başka b ir ta ra fta b u lu n u r. A nanas ağacı, başka ağaçlara benzem ez. Süsem en yaprağı gibi b ir kökten yetişir. E trafa yayılan binlerce yap rak ve çiçek b u kökü kapatm ıştır. Bu b ah çed e fre n k in c iri, yeni dünya inciri gibi az rastlan ır başka ağaçlar da bulunur. Zengin b ir M acar asilzadesi olan m al sahibi em ekli g en eralin , evine ve b ahçesine çok p a ra sarfettiği anlaşılm aktadır. G en e ra lin b u n d a n başka ira d ve ak arı vardır. Ayrıca bahçedeki evin p enceresinden bakıldığında, görüş mesafesi içine girebilen b ü tü n y erle rin de g en erale ait olduğu ifade edilir.

B u n d an sonraki d u ra k m ah alli Sebin’dir. Bu k asabanın b ir ta ra fın d a h arap b ir kule vardır. N üfusu oldukça kalabalık olan bu şehirde halk, Galib Paşa ve m aiyetini seyretm ek için toplanır. H attâ p aşan ın siyah ren k li b ir n eferi, a h a lin in fazlaca d ik k a tin i celbeder. Bu n e fe rin lostaryadan dışarı çık m ası ve h a ttâ p e n c e r e d e n b a k m a sı b ile in s a n la r ın g ü lü şü p b ağ rışm a la rın a sebep olm uştur. Rengi fazlaca siyah olm ayan b ir H abeşî n efer ise o k ad a r d ik k at çekm em iştir. Bazan gece, bazan de g ü n d ü z vakti y an ların a gelen kasabanın okçularıyla da karşılıklı b ir yakınlık k urulur. Paşa o n la ra “ O sm anlı kahvesi” ik ram eder. Tûr-i R ûji ve Sebin’de h u d u d a yakınlığı cihetiyle O sm anlı altın ı geçerlidir. Paşa, y an ın d ak i yarım lık, o n lu k ve beşliklerden b ir m ik tarın ı Tur-i R uji’de bozdurarak, M acar altını alm ıştır. Paşa, h arca m a kolaylığını tem in için Sebin’de M acar altın ı boz­ d u rarak krajcar ve fo rin t (= filori-1252 yılından itibaren Floransa parasının adıydı. Bu altın p a ra b ü tü n uygar dünyaya yayıldı ve gerçek b ir m illetlerarası p a ra oldu) ve m irî senedi tem in etm iştir.

Sebin’den yola çıkan kafile, Siteş, O rasia, D obra, Façed (Faget), Rika ve Eslike’den sonra Tameşvar kalesi civ arın d a yem ek m olası verir. O rasia ile D obra arasındaki köy yolları iki araba geçebilecek k ad ar geniştir. Yolun h e r iki yanında, ekili ta rla la r ve düzgün b ir şekilde dizilm iş ağaçlar var­ dır. A ğaçların d alları b u d an a ra k , aynı boyda olm aları sağlanm ıştır. Bazan toprağa h enüz dikilm iş olan fid an la r görülür. Mevsim, b a h a r o ld u ğ u n d an öten b ü lb ü llerin sesleri işitilir. D obra’d an sonra Transilvanya eyaleti h u d u d u n a varılır. Tameşvar eyaletinde resm î olarak yolcuları korum akla görevlendirilm iş askerler bulunm aktadır. Bu askerler, ü çe r-d ö rd er saatlik m esafe so n u n d a d eğ iştirilirler. Son d eğ iştirm ed e h e rb irin e bahşiş verilerek, D obra’d an Façed’e (Faget), Façed’den Lugoş (Lagos)’a varılır.

Belgede Atatürk Kültür Merkezi (sayfa 40-42)