• Sonuç bulunamadı

3. ERKEN BİZANS DÖNEMİ KİLİSELERİ

3.1. Bazilikalar

Bazilika başlangıçta kamusal toplantılar için tasarlanmıştı; dünyevi adalete bağlı adil yönetimin simgesi olması nedeniyle olumlu bir simgeydi (Roth, 2000, s.334). Yapının kısa kenarında hâkimin oturacağı bir yer ve içine imparatorun ya da herhangi bir ilahın heykelinin yerleştirildiği ufak bir niş bulunmaktaydı (Hasol, 2012, s.76).11 İmparatora

adanmış sunağı, Eucharist’in ya da komünal yemek ritüelinin kutlandığı bir sunakla değiştirmek kolaydı. Ayrıca eksenli mekân organizasyonuna sahip olan bazilika, ilginin sunak üzerinde odaklanmasını sağlayan bir yapı tipiydi (Roth, 2000, s.334). Bazilikalar doğu-batı doğrultusunda konumlandırılan, dikdörtgen planlı yapılardır. Bazilika plan tipi kendi içinde transeptli, çevre koridorlu (dehlizli), doğu bölümü trikonkhoslu, kule benzeri yükseltisi olan ve kubbeli bazilika olacak şekilde sınıflandırılabilir (Koch, 2015, s.41). Çoğunun batısında atrium denilen revaklı avlu ve avludan ana ibadet hacmine geçişi sağlayan narteks denilen ön hol bulunur (Eyice, 1988a, s.46). Ana hacim çoğunlukla üç, nadiren de beş veya daha fazla sayıda nefe ayrılmaktadır. Bu nefleri ayıran arkad sırası çoğunlukla sütunlardan oluşturulur; dikdörtgen kesitli ayaklar veya payeler de kullanıldığı görülür. Bazı bazilikalarda apsisin önünde transept adı verilen enine bir nef yer almaktadır (Şekil B.10). Ana nef çoğu zaman yan neflere oranla daha geniş ve yüksektir; arkad sırası üzerinde yükselen ışık katı ile aydınlatabilir (Lassus, 1966, s.40). Hellenistik tip denilen, bu klasik bazilikalar Akdeniz çevresinde sayısız denecek kadar çok inşa edilmiştir (Eyice, 1988a, s.46).

11 Vitrivius, 5. Kitabının 1. bölümünde ideal bazilikanın nasıl tasarlanacağından bahsetmektedir (bkz.

17

Bazilikal plana sahip kiliseler, ışık katının varlığına göre ikiye ayrılabilir. İtalya’daki kiliselerin çoğunda ve Suriye kiliselerinde galeri katı bulunmaz; bu yapılarda orta nefin üstünde bir ışık katı yükselir (Mango, 2006, s.55) (Şekil B.14). Bazen de orta nefinde ışık katı olmaksızın üç nefli kiliseler yapılmış, bunlara “salon kiliseler” adı verişmiştir (Koch, 2015, s.42). Kilikya’daki kiliselerde ışık katı olduğuna dair yapılardan kesin veri elde edilememektedir.12

Ana nefin doğu ucunda çoğunlukla yarım daire planlı apsis bulunmaktadır. Bazı örneklerde apsis içeride yarım daire, dışarıda çokgen planlıdır. Apsisin at nalı biçiminde olduğu bazilikalar da bulunur. Dağlık Kilikya ve Suriye’deki kiliselerin bir kısmında apsisin bulunduğu doğu cephesi düz bir duvarla sonlanmaktadır. Apsisin içerisinde synthronon olarak adlandırılan ve ruhban sınıfının oturması için amfi biçiminde düzenlenen taş veya ahşap oturma sıraları bulunur (Koch, 2015, s.77). Synthrononun orta ekseninde yer alan kathedra13 ise piskoposa özel tahttır ve taş veya

ahşaptan imal edilebilir. Apsisin batısında ise bema yer alır. Bema, yalnızca din adamlarının girebildiği; naostan parapetlerle ayrılmış ve naosun zemin kotundan biraz daha yüksek döşemesi olan bir altar odası olarak tanımlanmaktadır (Koch, 2015, s.69). Zamanla bazilikal tipteki kiliselerde apsisin her iki yönünde kutsal nesnelerin saklanması için yan odalar inşa edilmeye başlanmıştır. 5. yüzyılın başında Suriye’de, güney yöndeki yan oda martyrlerin14 röliklerinin bulunduğu bir şapele dönüşmüştür

(Lassus, 1966, s.41). Sonraki dönemlerde bu yan odalara prothesis ve diakonikon ismi verilmiştir ve bu mekânlar Bizans liturjisinde önemli bir role sahip olmuştur (Lassus, 1966, s.41). Bu yan odalar doğu cephesinde düz bitebileceği gibi, doğuya doğru çıkan apsisli bir planda da inşa edilebilir. Ancak her bazilikada yan oda bulunması şart değildir; özellikle çoğu çevre koridorlu (dehlizli) bazilikada yan oda bulunmaz. Bu yapılarda apsisin her iki yanından koridora giriş verildiği görülür. 15

12 Bu konu “Kilikya Bölgesi’nde geç antik döneme ait benzer nitelikteki yapılardan elde edilen veriler”

başlığı altında tartışılmıştır.

13 Kathedra: Eski Yunanca’da “oturma yeri” anlamına gelir (“Kathedra”, Eczacıbaşı Sanat

Ansiklopedisi, 1997, s. 968).

14 Martyr: Hristiyan inancı uğruna şehit olan kimse (Kazdhan, 1991, s.1308).

15 Kilikya kiliselerinin bir kısmında apsisin her iki yönünde de yan oda bulunmaz. Bu konu “Kilikya

Bölgesi’nde geç antik döneme ait benzer nitelikteki yapılardan elde edilen veriler” başlığı altında ele alınmıştır.

18

Bazilika ve atriumlarının, işlevleri her zaman kesin olarak bilinemeyen başka yapılarla çevrelendiği görülür. Bazen ana bazilikaya bağlı ikinci bir yapı daha vardır. Kilisenin yakınına konumlanan vaftizhanenin inşa edileceği yer için bir kural bulunmaz. Yapının çevresinde bir azizin mezarını örten kutsal bir mekâna da rastlanılabilir. (Mango, 2006, s.52)

Bazilikaların üst örtüsü genellikle kiremit kaplanan beşik veya kırma ahşap çatıdır. Bazı yapılarda ise üst örtü olarak tonoz kullanılmıştır. Apsisin üst örtüsü ise yarım kubbedir. Kullanılan tonoz biçimleri ise beşik tonoz, basık tonoz ve at nalı biçimli tonozdur (Browne, 1912, s. xi).

Bazilikal planlı kiliseler İmparator Konstantinos döneminde (h.d. 324-337) yaygın olarak inşa edilmiştir. Erken Bizans mimarisinin önemli bir grubunu da bazilikaların yanı sıra birisinin anısına adanan ya da hac yerlerinde yapılan anıtlar oluşturur (Mango, 2006, s.61). Bu dönemde inşa ettirilen, Roma’daki Aziz Petrus Kilisesi, kutsal topraklardaki Kutsal Doğum Kilisesi ve Kutsal Mezar Kilisesi martyrium16

olarak nitelendirilmektedir. Martyrium veya martyrion, inancı uğruna şehit olan birinin mezarı üzerine veya bir mesih ya da bir azizin hayatıyla bağlantılı bir alana inşa edilmiş bir bina ya da mabet olarak tanımlanmaktadır (Kazdhan, 1991, s.1308). Aziz Petrus Kilisesi’nin apsisinin, Petrus’un mezarının üzerinde olduğuna inanılır; Kutsal Doğum Kilisesi (Şekil B.3 ve Şekil B.4) ve Kutsal Mezar Kilisesi (Şekil B.5 ve Şekil B.6) ise Hristiyan inancı için kutsal kabul edilen mağaraların üzerine inşa edilmiştir (Roth, 2000, s.337; Mango, 2006, s.63-64). Kudüs’teki Elcona Kilisesi de bazilikal planlı bir martyriumdur (Mango, 2006, s.64). Martyrlere ait kalıntıların aktarımının başlamasıyla birlikte pek çok kilise martyrium olarak tanımlanabilir hale gelmiştir. Bazı bazilikalarda martyrin aktarılan kalıntılarını muhafaza etmek için yapının alt kotunda odalar (kripta) açılmıştır (Ahunbay, 1997, s.1011). Sunak altındaki mezara ayrıca ziyaret imkânı vermek üzere martyre ait lahit veya rölik içine yerleştirilen kutsal emanetler genelde haç planlı olan kriptada sergilenmiştir. İstanbul’daki Studios Bazilikası, bugün Acem Ağa Mescidi olarak bilinen Khalkoprateia Bazilikası ve Topkapı Sarayı’nın ikinci avlusunda yer alan Saray Bazilikası altarın altında bir kripta olan başkent bazilikalarıdır (Şekil B.7 ve Şekil B.8).17

16 Ahunbay, Martyriumdan “Anı Kilisesi” olarak bahseder (Ahunbay, M., 1997, s.1011). 17 Bu yapılarla ilgili ayrıntılı tanım için bkz. Mathews, 1971.

19