• Sonuç bulunamadı

- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam) B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam) B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

6.- Ankara Milletvekili Muzaffer R. Kurtulmuşoğlu'nun, 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4'üncü Maddesine Bir Fıkra Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifı'nin (2/276) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/448)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

4077 Sıra Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4. Maddesine Bir Fıkra Eklenme­

si Hakkında Kanun Teklifimin doğrudan gündeme alınmasını saygılarımla arz ederim.

Saygılarımla. 06.04.2007 Muzaffer R. Kurtulmuşoğlu

Ankara

BAŞKAN - Önerge üzerinde, önerge sahibi olarak, söz isteyen Ankara Milletvekili Muzaffer Kurtulmuşoğlu.

Buyurun Sayın Kurtulmuşoğlu.

MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sözle­

rime başlamadan evvel hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu arada, emniyet teşkilatının 162'nci yıl dönümü münasebetiyle, vefakâr emniyet mensupla­

rının bu mutlu günlerini de kutluyorum.

4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4'üncü Maddesine Bir Fıkra Eklenme­

si Hakkında Kanun Teklifi verdim.

Bugün çarşıya çıktığınızda on iki ay indirim var. Her vitrine baktığınızda yüzde 50 indirim, yüzde 70 indirim camekânlarda, vitrinlerde. Avrupa'da, bu, senede iki defa. Dörder hafta olmak kaydıyla, indirimler, ilgili ticaret odalarından izin alınarak, bir senede iki defa yapılmakta. Bizde ise, neredeyse üç yüz altmış beş günde indirim görülmekte vitrinlerde. Onun için, bizde de bu indi­

rimleri bir kanuna bağlayalım, bir sisteme bağlayalım diye kanun teklifi veriyoruz. Nedir? Mesela, kış sezonu 1 Şubat-31 Mart olsun diyoruz. Peki, ikinci sezon ne olsun? 1 Eylül-31 Ekim olsun, biz de bilelim ne olduğunu. O vitrindekinin ne kadara mal olduğunu da bilelim, aldığımızı bilelim, ver­

diğimizi bilelim vatandaş olarak. Bunların hiçbirini bilemiyoruz, çünkü, her gün vitrinde indirim var. Bir bakıyorsun, yüzde 70 indirim, yüzde 50 indirim, ama her gün var. Bunun bir sisteme bağ­

lanmasında yarar vardır diye düşünüyorum.

Bu arada, biraz önce -sevgili arkadaşlanm, akıl vermek gibi değil ama, akıl bir tanedir, iki ta­

ne değildir- buraya çıktı arkadaşlanm, Ermeni tasansıyla ilgili bir araştırma komisyonu kuralım de­

diğinde, iktidardaki arkadaşlanm "Hakikaten doğru diyorsunuz, doğru diyorsunuz ama... Bu da

TBMM B: 86 10 . 4 . 2007 O: 3 doğru, buna kimse yanlış da demiyor ama..." Ee, araştırmaya gelince diyorsunuz ki "Hayır, olma­

sın." Niye olmasın? Bu doğru ise... Doğru bir tanedir, iki tane, üç tane değildir. Hem burada kalkıp doğru diyeceksin hem de kalkıp reddedeceksin!

Sevgili arkadaşlarım, bana göre bu şık değil, yanlış oluyor. Yani, doğruya doğru demek kadar güzel bir şey yok. Doğru, düşmanın da olsa doğrudur. Doğrunun başka seçeneği olmaz. Buradaki, biraz önceki, Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımın getirdiği teklifin reddedilmesi beni üzmüştür.

Çünkü, iktidardan, çıkan milletvekili arkadaşlarım da burada "Evet, bunu araştırmakta yarar vardır."

deyip de buradan "Ben buna ret vereceğim." demenin de, tabii, bana göre şık bir olay olmadığını söylüyorum. Çünkü, bu hepimizin meselesi, ülkemizin meselesi, 73 milyon insanı ilgilendiren bir mesele, geleceğimizi ilgilendiren bir mesele olduğuna göre de bunu burada reddetmenizi ben şah­

sen çok uygun görmedim.

Sevgili arkadaşlarım, bu yasanın düzene girmesi ve bu kanun teklifinin gündeme alınması için oylarınıza sunmak mecburiyetindeyiz. Sizlere doğruyu göstermek, ben bu kürsüye çıktığım müd­

detçe doğruyu söylemek benim hakkım.

Bu doğruya da arkadaşlarımın okey diyeceğine inanıyor, hepinize saygı ve sevgiler sunuyorum.

Hoşça kalın. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kurtulmuşoğlu.

Önerge üzerinde, bir milletvekili adına, Ümmet Kandoğan, Denizli Milletvekili.

Buyurun Sayın Kandoğan.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla se­

lamlıyorum. Sayın Kurtulmuşoğlu'nun önergesini desteklemek üzere huzurlarınızdayım.

Bu kanun teklifiyle ilgili görüşlerimi açıklamadan önce, bugün polis teşkilatının kuruluş yıl dö­

nümü olması vesilesiyle, Türk polis teşkilatının bütün değerli mensuplarının bu anlamlı gününü gö­

nülden kutluyor ve yıllardan beri Türkiye'nin bölünmez bütünlüğü, Türkiye'nin huzuru ve asayişi uğrunda hayatını kaybeden polis teşkilatının, emniyet teşkilatının bütün değerli mensuplarına Al­

lah'tan rahmet, geride kalanlara da başsağlığı diliyorum ve bu doğrultuda mücadele etmeye kararlı olan bir emniyet teşkilatına sahip olmamızdan dolayı da onlarla gurur duyuyoruz, iftihar ediyoruz.

Yakamda bir beyaz kurdele görüyorsunuz. Bu beyaz kurdele, Kayseri Aydınlıkevler Lisesinden bugün Meclisimizi ziyaret eden öğrencilerin taktıkları bir kurdele ve yapmış oldukları bir kampan­

yayla "okullardaki şiddete hayır"ı Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine taşımak için Mec-listeler.

Bu bildiride çok enteresan bir cümle var, onu size okumak istiyorum. Bakınız, bugünün genç­

leri, bugünün öğrencileri Türkiye'deki okullardaki durumu nasıl tavsif ediyorlar: "Mukaddes ilim yuvaları olan okullarımız 'şiddet'le anılır oldu. Okullardaki bu akıl almaz davranışlar geleceğimizi karanlığa ve bataklığa sürüklüyor."

Bunu kim söylüyor? Bunu, Kayseri Aydınlıkevler Lisesinin öğrencileri, Türkiye Büyük Millet Meclisine gelip, milletvekillerine yazılmış bir bildiride söylüyorlar. Hani Türkiye güllük gülistan­

lıktı? Hani her tarafta emniyet, asayiş, huzur son derece iyiydi? Geleceğimizin teminatı olan genç­

ler, gelecekten endişe içerisinde olduklarını gördükleri için, bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisi­

ne gelip, milletvekillerinden yardım ister hâle gelmişler. Bunu, buradan, hem Sayın Millî Eğitim Bakanına hem de sayın Hükümete iletmeyi bir borç biliyorum.

Biraz önce, yine burada, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun vermiş olduğu sözde Ermeni soy-kırımıyla ilgili iddiaların araştırılmasıyla ilgili bir komisyon kurulma meselesi, maalesef, yine ikti­

darın oylarıyla reddedildi. Ne kadar üzüntü verici bir durum!

Bakınız, değerli milletvekilleri, biz, 22 Mart 2006 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu olan ve temsil edilen bütün partilerin temsilcileri olarak bir araya geldik. AK Parti Grubu

adı-TBMM B:86 10 . 4.2007 O: 3 na Sayın Faruk Çelik'in imzası var burada. Hepimiz imza attık. Bu sözde Ermeni soykırımıyla ilgi­

li olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinin ortak bir kararlılığının ifadesi olarak bir bildiri yayınla­

yalım dedik. Saatlerce üzerinde çalıştık. Ama, ne yazık ki bu bildiri Türkiye Büyük Millet Meclisi­

nin gündemine gelmedi. Niçin gelmedi? İktidar partisine buradan soruyorum: Sayın Faruk Çelik, burada imzanız var. Hepimiz imza attık. Niçin bu bildiriyi Türkiye Büyük Millet Meclisinin günde­

mine getirip, buradan bir karar olarak çıkartmadık? Sayın Haluk Koç'un da imzası var burada. Hep beraber, oturduk, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir karar olarak çıkartma noktasında ortak bir irade beyan ettik. Ancak, ne yazık ki -nerelerden çekiniliyor, nerelerden endişe ediliyor bilemiyo­

rum- biz saatlerce çalıştık, bir metin hazırladık, bu metni bile Türkiye Büyük Millet Meclisinin or­

tak kararı olarak buraya getiremediniz ve bugün bizi izleyen Ermeniler bayram ettiler. Fransa'daki, dünyanın her tarafındaki Ermeniler, işte Türkiye Büyük Millet Meclisinde sözde Ermeni soykırımı­

nın araştırılmasıyla ilgili bir komisyon kurulma noktasında iktidar partisinin oylarıyla bunun redde­

dilmesi karşısında, dünya üzerindeki bütün Ermeniler sevindiler. Sevindiler. Niye? Çünkü, Türkiye Büyük Millet Meclisi gibi bir yüce organın böyle bir konuda çalışması, dünyaya çok ciddi ve kuv­

vetli bir mesaj olacaktı. En azından, bundan sonraki atacakları adımları düşünüp, öyle, adımlar ata­

caktı. Ama, bugün tarihî bir fırsat kaçırıldı. Maalesef, iktidar partisinin oylarıyla bu fırsat kaçtı. İş­

te, böyle yaptığımız sürece, Barzani de çıkar oradan, küstahça sözler söylemeye devam eder. Sayın Başbakan da dün ifade ediyor, aynen ifadesi şöyle: "Ne yazık ki, yine haddini aşmış." Yani, böyle bir söz olabilir mi?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) SABRİ VARAN (Gümüşhane) - Hoşuna gitmedi galiba.

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, lütfen, toparlayınız. Yalnız, bu ek süre içerisinde de isterseniz önergeyle ilgili konuşun.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Hemen geliyorum.

BAŞKAN - Buyurun.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Şimdi "Hoşuna gitmedi galiba." diye, oradan bir millet­

vekilimiz konuşuyor. Sayın Başbakanın bu açıklaması sizin hoşunuza gitmiş olabilir, ama, 70 mil­

yonun hoşuna gitmedi.

Bakınız, aynen cümlesi şöyle: "Ne yazık ki" diyor. Bakınız, 70 milyonluk bir ülkenin Başba­

kanı söze böyle giriyor: "Ne yazık ki, yine haddini aşmış." Demek ki, geçmişte de aşmış ki haddi­

ni, Sayın Başbakan öyle söyleme ihtiyacı hissediyor.

Peki, ne zaman bu haddini aşma işi bitecek? Ne zaman, ne zaman bitecek, ne zaman sona ere­

cek? Ne zaman, bu Kuzey Irak'tan Türkiye'yle ilgili sözler söylenmesinin önüne geçeceğiz? Çün­

kü, sizin hoşunuza gidiyor. Niye? Barzani, Türkiye'de AK Parti İktidarının beş yıl daha devam et­

mesini istiyor, tek başına iktidar olmasını istiyor Barzani.

MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) - Türk milleti istiyor.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Sizin hoşunuza gidiyor. Onun o sözü hoşunuza gittiği için, öbür sözlerine karşı, gerçekten, ciddi manada bir tavır koyamıyorsunuz. (AK Parti sıralarından gürültüler) 70 milyon insan rencide oldu, 70 milyon insanın gururu kırıldı, onuru zedelendi. Geç­

mişte öyle değildi. Geçmişte, Kardak krizi olduğunda, Sayın Başbakan Çiller "O bayrak ya inecek ya inecek." demişti, bayrak indi, "Terör ya bitecek ya bitecek." demişti, terör bitti.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - O zaman Çiller'in partisinden aday olsaydın ya!

MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) - Niye Çiller'in partisinden girmedin seçimlere?

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Şimdi, böyle kuvvetli bir ses bekliyorum Hükümetten, Sayın Başbakandan, Barzani'nin bir daha ağzını açamayacak şekilde susturulmasını bekliyorum,

TBMM B.-86 10 . 4 . 2007 O: 3 ama bu sesi sadece ben değil, 70 milyon insan bekliyor. Çok geç olmadan, bu sesi... Lütfen, ikti­

dar partisi milletvekilleri, Başbakana da söyleyin, bu ses Türkiye'den Kuzey Irak'a yankılansın ve bütün dünya da Türkiye'nin vermiş olduğu bu mesajı alsın.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

AHMET KOCA (Afyonkarahisar) - Çiller'in partisinden aday olsaydın.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kandoğan.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum...

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, karar yeter sayısı...

BAŞKAN - Arayacağım Sayın Koç.

Kabul edenler... Kabul etmeyenler...

Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur, birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.43

TBMM B:86 1 0 . 4 . 2 0 0 7 0 : 4 DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 17.51

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Yaşar TUZUN (Bilecik)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 86'ncı Birleşimi'nin Dör­

düncü Oturumu'nu açıyorum.

Ankara Milletvekili Muzaffer Kurtulmuşoğlu'nun, İç Tüzük'ün 37'nci maddesine göre vermiş olduğu doğrudan gündeme alınma önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şim­

di önergeyi tekrar oylarınıza sunup karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmiştir Diğer önergeyi okutuyorum:

7.- İzmir Milletvekili Enver Öktem'in, Uzman Erbaş Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkın­

da Kanun Teklifı'nin (2/815) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/449) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

2/815 Esas Numaralı Kanun Teklifimin İçtüzüğün 37. Maddesine göre doğrudan gündeme alın­

masını saygılarımla arz ederim.

Enver Öktem İzmir

BAŞKAN - Önerge üzerinde, önerge sahibi olarak söz isteyen Enver Öktem İzmir Milletvekili.

Buyurun Sayın Öktem.

Süreniz beş dakikadır.

Sayın milletvekilleri, Genel Kurulda uğultu var. Lütfen sessiz olalım.

Buyurun Sayın Öktem.

ENVER ÖKTEM (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; uzman erbaşlarımızla ilgili mevcut kanunda bazı değişiklikler yapılmasıyla ilgili vermiş olduğumuz kanun teklifiyle ilgili, Meclis İç Tüzüğü'müzün 37'nci maddesine göre söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selam­

larım.

MEHMET VEDAT MELİK (Şanlıurfa) - Başkanım, uğultu var.

BÜLENT BARATALI (İzmir) - Konuşmacıyı duyamıyoruz.

ENVER ÖKTEM (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, hepimizin bildiği gibi, Türkiye Cumhu­

riyeti olarak bizler NATO Paktı'na üye bir ülkeyiz. NATO'ya üye bütün ülkelerde, silahlı kuvvetler­

le ilgili küresel değişimler de göz önüne alınarak, bütün silahlı kuvvetlerin iç yapılanmaları yeni­

den organize edilmektedir, araç, gereç, silah ve teçhizat anlamında olabildiğince modernleşmek üzere her türlü tedbirler alınmaktadır.

BAŞKAN - Sayın Öktem, bir saniye.

Sayın milletvekilleri, uğultudan dolayı sayın hatibin konuşması anlaşılamamaktadır.

Buyurun Sayın Öktem.

ENVER ÖKTEM (Devamla) - Bu arada, silahlı kuvvetler, giderek profesyonel bir anlayışla ya­

pılandırılmaya çalışılmaktadır. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz de, bir NATO üyesi olarak bu gelişme­

lere ayak uydurmak üzere, her alanda modernleşmeyi önüne koymuş ve profesyonel kadro anlamın­

da da yeniden yapılanmayı hedefleri arasına yerleştirmiştir. Bu yeniden yapılanmanın temel taşını

TBMM B:86 10 . 4.2007 O: 4 oluşturanlar da yine silahlı kuvvetlerimizin temel taşı olan uzman erbaşlarımız olarak ortaya çık­

maktadır.

Değerli arkadaşlarım,uzman erbaşlarımız Türk Silahlı Kuvvetlerinde, adından da anlaşılacağı üzere, kendi alanlarında olabildiğince uzmanlaşmış, bu alanda her türlü eğitimi almış, gerek teorik gerekse pratik anlamda mesleklerini en üst düzeyde icra etmeye çalışmaktadırlar. Bu görevlerini ya­

parlarken, Türkiye'nin her alanında, Türkiye'nin her coğrafyasında, bu görevleri, gözlerini budak­

tan esirgemezcesine yerine getirmeye çalışıyorlar. Gün olmuyor ki, içinde uzman erbaşlarımızın da bulunduğu silahlı kuvvetlerimize mensup insanlarımız yurt savunmasında şehit düşmüş olmasınlar.

Bu noktada, uzman erbaşlarımızın özlük haklarıyla ilgili önemli sorunlar karşımıza çıkmakta­

dır. Bu sorunların başında, hepinizin bildiği gibi, sözleşmeli personel olarak görev yapan uzman er­

başlarımız, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde, beş yıla kadar süreler içerisinde sözleşmeleri yeni­

lenerek görevlerini yerine getirmeye çalışmaktadırlar. Ancak, kırk beş yaşına kadar bu haklardan faydalanmaktadırlar. Bu, şu anlama geliyor: Uzman erbaşlarımız, kırk beş yaşından sonra mevcut sözleşmelerinin yenilenmeyeceği tehlikesiyle karşı karşıyadırlar.

Emekli Sandığı Kanunu'na göre de, hepimizin bildiği gibi, erkeklerimiz altmış, kadınlarımız elli sekiz yaşında emekli olmak durumundadırlar. Kırk beş yaşında sözleşmeleri sona erdirilen uz­

man erbaşlarımız, bu Kanun hükmüne göre ise yaşamları boyunca emeklilik hakkından yararlana­

mayacakları gibi bir sorunla karşı karşıya kalmışlardır. Türkiye Büyük Millet Meclisimiz bu soru­

nu çözmek durumundadır.

Yine aynı şekilde, uzman erbaşlarımız, devlet memurlarımızın sahip olduğu ek gösterge haklarından yararlanmayan toplum kesimlerimizin başında gelmektedir ve sanıyorum, tek kesit de bunlardır. Bu iki hakla ilgili kanun teklifini sunduk ve bu anlamda bir değişiklik talebinde bulunuyoruz.

Değerli arkadaşlarım, uzman erbaşlarımızın, kırk beş yaşından sonra, emekli olamadan Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinden ayrı düştüklerinde karşılaşabilecekleri sorunları anlatmama gerek yok. Bunun en büyük sorunu da tabii ki ekonomik sorun olacaktır, sosyal sorunlar olacaktır ve psi­

kolojik sorunlar olacaktır. Bu sorunları aşmak, Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevleri arasın­

dadır. Bugüne kadar, Adalet ve Kalkınma Partisi yetkilileri, bir yıla yakındır teklif ettiğimiz bu ka­

nunu bir türlü komisyon gündemine taşımadılar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) ' .,

BAŞKAN - Sayın Öktem, lütfen toparlayınız. ."..

Buyurun.

ENVER ÖKTEM (Devamla) - Ancak, bir yıl sonra, İç Tüzük'ün bu hükmüne göre, kanun tek­

lifini gündeme getirme zorunluluğu duyduk.

Adalet ve Kalkınma Partisi olarak seçim öncesinde yaptığınız tüm konuşmalarda, fakirin, fu­

karanın, garip gurebanın temsilcisi olacağınızı ifade etmiştiniz. Bu insanlarımız da gerçekten eko­

nomik anlamda zor şartlarda yaşamlarını sürdürmektedirler, bunlar da çoluk çocuk geçindirmekte­

dirler ve Türkiye'de emeklilik hakkından yararlanamayacak olan tek kesit de bunlardır. Bunlar, Tür­

kiye'mizin her coğrafyasında, canıyla malıyla Türkiye'nin savunmasında görev yapan insanlarımız-dır. Bunlara sahip çıkmak, sadece konuşmalarda olmamalıinsanlarımız-dır. Pratikte, kanun aşamasında da Türki­

ye Büyük Millet Meclisi bu insanlarımıza sahip çıktığını göstermek durumundadır. Bunu, Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerinden talep ediyoruz. Bu talebimiz yerine gelmediği takdirde, buradan ilan ediyorum ki, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarı döneminde, 40 bin civarında uzman er­

başımızın yaşamış olduğu bu sorunları çözeceğiz ve onların anayasal haklarını kendilerine teslim edeceğiz.

-Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

TBMM B:86 10 . 4 . 2007 O: 4 BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Öktem.

Önerge üzerinde, bir milletvekili adına söz isteyen Edirne Milletvekili Rasim Çakır.

Buyurun Sayın Çakır. (CHP sıralarından alkışlar)

RASİM ÇAKIR (Edirne) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; İzmir Milletvekili Enver Öktem'in vermiş ol­

duğu 3269 sayılı Uzman Erbaş Yasası'nın 5 ve 16'ncı maddesindeki değişiklikle ilgili, bir milletve­

kili adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce, Polis Haftası nedeniyle, ülkemizde görev yapan bütün polislerin haftasını kutluyorum; barış dolu, huzur dolu, asayişin temin edildiği bir Türkiye özlemiyle, onların bu ülkeye yaptığı katkıları bilerek, saygı duyarak Polis Haftalarını kutluyorum ve huzur ve mutlu­

luk diliyorum hepsine.

Bunun yanında, hepinizin malumu, son üç günde -yetmiş iki saatte-yine kahpe PKK kurşunla­

rına 10 şehit verdi Türkiye. Bu milletin kürsüsünden, şehitlerimize Tanrı'dan rahmet diliyorum, si­

lahlı kuvvetlerimize ve ulusumuza başsağlığı diliyorum ve şehit yakınlarına başsağlığı ve sabır di­

liyorum. Ama unutmasınlar ki, şehit olan her Türk evladının arkasından binlerce, 10 binlerce Meh-metler yetişiyor. Hiç kimsenin gücü bu ülkeyi bölmeye yetmeyecektir.

Bu şehitlerimizden bir tanesi de uzman erbaş rütbesinde olan bir kardeşimizdi. Şimdi huzuru­

nuzda -İzmir Milletvekilimiz Enver Öktem'in getirdiği- uzman erbaşlarımızın özlük haklarına yö­

nelik bir yasa teklifi var.

Değerli arkadaşlarım, yasa teklifinin ne olduğunu İzmir Milletvekilimiz izah etti. 5'inci mad­

dede değiştirmek istediğimiz... Uzman erbaşlarımıza kırk beş yaşına kadar sözleşme yapılıyor. Ta­

bii, Sosyal Güvenlik Yasası'na göre de emeklilik yaşı altmış olunca, bu kardeşlerimiz, emekli olma imkânı olmayan bir durumda nasıl başarılı olacaklar, nasıl hizmet edecekler, onları ne motive ede­

cek? Bu, gerçekten sıkıntılı bir durum. Bir de yeni uzman erbaşlığa giren bir kardeşimizle on yıl, yirmi yıl uzman erbaşlık yapan bir kardeşimizin derece ve kademe ilerlemesi olmadığı için aynı ma­

aşı alıyor olmaları; bunun da kurum içerisinde bir sıkıntı yaratacağı aşikârdır. Bu iki durumun 1 ve 16'ncı maddelerde düzeltilmesini ve anayasal bir hak olan hakkının teslim edilmesini arzu ediyoruz.

Bu düşünceyle bu kanun teklifini verdik.

Bu, silahlı kuvvetlerimizi yöneten, en başta Genelkurmay Başkanımız olmak üzere, bütün üst yöneticilerimizin, gerek er gerek erbaş gerek astsubay ve subay bütün personelini bir evlat derece­

sinde sevdiğini ve koruma gayreti içerisinde olduğunu ve böyle bir yasa teklifine de gerçekten sa­

mimiyetle sıcak bakacağını umuyorum ve biliyorum. Bu duyguyla, yüce Meclisinizin de değerli milletvekillerinin oylarıyla bu olumsuz durumun düzeltileceğini bekliyorum.

Değerli arkadaşlarım, asker olmak, asker mesleğini icra etmek, diğer mesleklere göre bir fark­

lılığı vardır, çok önemli bir farklılığı vardır. Ticarette işçi-işveren ilişkisinde işveren, işçisinden, ça­

lışanından bir şey talep eder. Yer altında çalıştırır, havada çalıştırır, denizde, deniz altında çalıştırır, ağır koşullarda çalıştırır, iyi şartlarda çalıştırır ve karşılığında da ücretini öder veya siyasette Sayın Başbakan Tayyip Erdoğan size "Petrol Yasası'na 'evet' deyin." der, dersiniz. "Vakıflar Yasası'na 'evet' deyin." der, dersiniz. "Eve Dönüş Yasası'na 'evet' deyin." der, bunu ister sizden, dersiniz.

"Cumhurbaşkanlığında bana oy verin." der, verirsiniz veya "Şu adaya oy verin." der, verirsiniz. Siz­

den bütün bunları isteyebilir, ama, bir şeyi sizden isteyemez: Sizden ölmenizi isteyemez veya bir iş­

veren işçisinden ölmesini isteyemez. Ama, askerlik mesleğinde, bir tek askerlik mesleğinde bir ko­

mutan askerinden ölmesini ister...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TBMM B:86 1 0 . 4 . 2 0 0 7 0 : 4 BAŞKAN - Sayın Çakır, lütfen toparlayınız.

TBMM B:86 1 0 . 4 . 2 0 0 7 0 : 4 BAŞKAN - Sayın Çakır, lütfen toparlayınız.