• Sonuç bulunamadı

Başkanlık Sisteminin Avantajları ve Dezavantajları

1.2. Demokratik Yönetim Sistemleri ve Özellikleri

1.2.3. Başkanlık Sistemi

1.2.3.3. Başkanlık Sisteminin Avantajları ve Dezavantajları

Başkanlık sistemi parlamenter sisteme göre birtakım avantajlara ve dezavantajlara sahip bir sistemdir. Yürütme organın görev süresinin belli olması nedeni ile istikrarlı ve güçlü bir yürütme organının ortaya çıkması ve başkanın seçim usulü nedeni ile daha demokratik ve daha bağımsız karar alabilen bir yürütme yapısına sahip olması, başkanlık sistemini parlamenter sisteme göre daha avantajlı kılan temel özelliklerdendir.

Başkanlık sistemindeki yürütme yapısı parlamenter sistemdeki koalisyon olarak da kurulabilen hükümetlerin gösteremediği istikrarlı yönetime yol açmaktadır. Çünkü bu sistemdeki başkanın yürütmenin başında kalacağı ve hükümet edeceği süre baştan belli olmakta ve bu süreyi yasama veya başka bir irade sonlandıramamaktadır. Diğer yandan yürütmenin tek bir kişiden oluşması da koalisyon ortaklarının olmadığı bir yürütme ortaya çıkarmaktadır.71

69 Mustafa Erdoğan, “Başkanlık Sistemini Doğru Tartışmak”, Liberal Düşünce Dergisi, Sayı.2, Bahar,

1996, ss.5-6

70 Akgül, a.g.e., s.87 71 Gözler, a.g.e., 2010, s.581

Halk tarafından seçilerek yetkilendirilen başkan, yürütmenin tek karar verme mercii olması ve bu nedenle hem bakanları hem de üst düzey bürokratları belirleme yetkisinin olması; diğer yandan yürütme alanında birtakım kararnameler yolu ile kural koyması ve bu kuralları atadığı bürokratlarla diğer sistemdekilere oranla daha hızlı hayata geçirebilmesi, bunların genel bir sonucu olarak da başkanın halka karşı sorumlu olması,72 başkanlık sistemine daha etkin olan, hızlı karar alabilen ve icraatlarının halk

tarafından hissedilmesi dolayısıyla halk tarafından sorumlu tutulabilecek bir yürütme organını kazandırmaktadır.

Yasama ve yürütme organlarının doğrudan halk tarafından seçilmeleri bu sisteme çifte meşruiyet kazandırmaktadır. Çifte meşruiyetin bir sonucu bu iki erkin birbirine bağımlılığı en asgari düzeye inmekte olup, doğrudan halkın denetimine açık olan yürütme, başka otoritelerin yani vesayet güçlerinin etkisinde girmemektedir. Dolayısı ile bu sistem halka karşı sorumluluğu olmayan ancak yürütmenin politikaları üzerinde etkin olabilecek vesayet birimlerinin oluşmasına karşı da güçlüdür.73

Başkanlık sisteminde seçmenler kime oy verdiklerini bildiklerinden, oy verdikleri başkan adayının başkan olması durumundaki uygulayacağı politikaları seçimden önce bilme ve değerlendirme imkânı olmakta ve daha doğru karar verebilmektedirler.74

Başkanlık sistemi başkanın doğrudan doğruya halk tarafından seçilmesi ile bu sisteme daha demokratik bir meşruiyet kazandırdığı gibi seçmene seçim sırasında oy kullanırken kimin başkan olabileceğini önceden bilebilmesini de sağlamaktadır. Yürütmenin başında belli bir süre ile başkanın bulunması ve yürütmenin diğer görevlilerini başkanın belirlemesi siyaseten sorumluluğun teşhisini kolaylaştırmaktadır.75

Başkanlık sistemi her ne kadar kuvvetler ayrılığının en sert bir şekilde uygulandığı bir sistem olarak adlandırılsa da işlevsel anlamda bu durum uygulamada

72 Alkan, a.g.e., s.11 73 a.g.e., ss.13-14.

74 Alkan, Tekin, Hakyemez, a.g.e, ss.21-22. 75 Gözler, a.g.e.,2010, s.582.

tam olarak sağlanamamaktadır. Yasama ve yürütme işlevsel olarak birbirine her zaman ihtiyaç duymaktadır. Nitekim bu konuda bu sistemin temel özelliğinden biri de “fren - denge” mekanizmasıdır. Parlamentonun çıkarmış olduğu kanunlarla ilgili başkanın güçleştirici veto yetkisinin olması, diğer yandan da suçlama (impeachment) yolu ile meclisin başkanı yargılayabilmesi ve bakanların ve üst düzey memurların atanmasında yasamanın onayına ihtiyaç duyulması gibi yetkilerin varlığı, başkanla yasamayı işlevsel anlamda birbirini dengelemekte ve bu fren – denge sistemi ise iki organın uzlaşı ile görevlerini yerine getirmelerini sağlamaktadır. Dolayısı ile başkan yürütme gücünü kullanırken yasamanın, yasama ise yasa yapım sürecinde başkanın varlığını göz ardı edememektedir.

Başkanlık sistemlerinin yukarıda bahsedilen temel unsurlarının birtakım sistem tıkanmalarına neden olduğu veya olacağı bilinmektedir. Bu sisteme yönelik temel eleştiriler genel olarak katılık, çifte meşruiyet, kazananın her şeyi kazanması, siyasi üslup çerçevesinde olmaktadır.76

Başkanlık sisteminde başkanın doğrudan halk tarafından belli bir süre ile göreve seçilmesi ve arka arkaya seçilme yasağı sistemde katılığa yol açmaktadır. Başkanın çok istisnai durumlar haricinde görevden alınamama durumu sistemi esneklik açısından yoksun bırakmaktadır.

Halk nezdinde meşruiyetini kaybetmiş ya da uyguladığı politikalarla başarısız olan bir başkanın belli bir süre başkanlık yapmasına devam etmesi bu sistemin bu katılığının bir sonucu olarak gözükmektedir. Diğer yandan politikaları ve kişisel popülaritesi nedeni ile halk nezdinde başarılı olmuş başkanların da arka arkaya seçilememe yasağı nedeni ile bir daha başkan olmaması, başka bir sonucu olmaktadır. Başkanın yeniden seçilmesini yasaklayan yasal kuralın başka bir sonucu da hesap verilebilirlik açısından bu sistemi eksik bırakmaktadır. Çünkü demokrasilerde serbest seçimlerin varlığı seçmen açısından yürütmeyi, uygulanan politikalar yönü ile hesap

76 Serap Yazıcı, “Başkanlık Sistemleri; Türkiye İçin Bir Değerlendirme”, Başkanlık Sistemi, Editör;

verir duruma getirmektedir. Ancak başkanın bir daha seçilemeyecek oluşu hesap verebilirlik açısından bir eksiklik olmaktadır.77

Başkanın istifası, ölümü veya görevden düşürülmesi halinde başkanlık görevini başkan yardımcısının üstlenmesi ile bu sistemde devlet başkanlığı göreni de başkanın yerine getirmesi bu sistemin katılığını başka bir sonucu görülmektedir. Başkanın yerine geçen başkan yardımcısının halk tarafından seçilen bir başkan olarak görülmeme ihtimali bir meşruiyet tartışmasına yol açabilmektedir. Diğer bir problemli taraf ise devlet başkanlığını da üstlenen başkanın, yasama ve yürütme arasında çıkan krizlerde bu krizleri çözecek bir makam gibi hareket edemeyecek oluşudur. Çünkü yürütmenin başı olması dolayısı ile de krizin bir tarafı olmak durumundadır. Sistemin katılığının bir sonucu olarak bu sistem, yürütme ile yasama arasında çıkan bir uyuşmazlığı çözecek bir makamdan yoksun olmaktadır.78

Başkanlık sisteminde hem yasama hem de yürütme organlarının seçimle iş başına gelmeleri, çifte meşruiyet tartışmalarına yol açmaktadır. İki organ arasında çıkan bir uyuşmazlık ya da krizde iki organ da birbirlerine karşı daha güçlü meşruiyete sahip olma durumlarını ileri sürmektedirler. Bu durum daha çok yasama ve yürütme organlarında çoğunluğu, farklı siyasi görüşlerden oluşan siyasi grupların oluşturduğu durumlarda ortaya çıkmaktadır. Oysa başkanın kanun teklif etme gibi bir yetkisinin de olmadığı bu gibi durumlarda başkanın yasama üyelerini ikna etmesi gerekmektedir. Farklı siyasi görüşten oluşan organlar arasında uzlaşmacı bir kültürün yerleşmemesi ise siyasi krizlere neden olabilmektedir.79

Başkanlık sisteminde yürütme organının yapısı gereği başkanlık makamı tek kişiden oluştuğundan, bu makam için yarışan adaylar açısından seçimi “kazanan her şeyi alır” ilkesi çerçevesinde gerçekleşmektedir ki bu durumda çoğunlukçu bir demokrasi anlayışın neticesi olmaktadır.80

77 Yazıcı, a.g.e., ss.128-131. 78 a.g.e, s.132

79 Yazıcı, a.g.e., ss.133-134 80 Alkan, a.g.e., s.16

Başkanlık sistemlerinde seçimi kazanan başkan yürütmeye ilişkin tüm alanlarda yetki sahibi olmakta, kaybeden başkan adayı ise bir sonraki seçimi beklemek zorundadır. Seçimi kaybetmek her şeyi kaybetmek olduğundan kaybeden başkan adayı bir sonraki seçimlerde çoğunlukla tekrar aday gösterilmediğinden kaliteli insan israfına da neden olunmaktadır.

Diğer yandan yine seçim sistemi nedeni ile küçük oy farkları ile güçlü yürütme iktidarına sahip olunmaktadır. Bu durum ise başkan adaylarını ve onu destekleyen partileri kitle iletişim araçları ile seçmenlerin oy tercihlerini manipüle edilmesi yollarına sevk edebilmektedir. Bu şekilde yönlendirilmiş bir seçmenin desteği ile seçilen başkan ise halkın gerçek talepleri doğrultusunda politikalar üretemeyebilir.81

Başkanlık sistemi yapısı gereği siyasi üslup açısından da eleştirilmektedir. Şöyle ki; bu sistemde başkanlık seçimi, partiler arasında gerçekleşmekten ziyade başkan adayları arasında geçtiğinden sistem, siyasi üslubu toplum açısından kutuplaşmaya neden olurken, yönetim yapısında da çoğunlukçu, temsilde adaletsiz ve kişiselciliğe neden olmaktadır. Kazananın her şeyi aldığı bir seçim usulü kaybedenler ile kazananlar arasında gerek seçim sürecinde gerek iki seçim arasında kutuplaşmaya yol açmaktadır. Çünkü kaybedenler sistem gereği bir sonraki seçimi beklemektedirler. Bu süre zarfında ise seçimi kaybeden tarafın kazanan adayın politikaları hakkında yıkıcı bir üslup geliştirmeleri dolayısı ile iki taraf arasındaki kutuplaşmaya neden olmaktadır.

Başkanlık makamını nispi bir çoğunlukla kazanan aday yürütme erkinin tüm yetkilerine haiz olduğundan, kaybedenlerin ise çok az bir farkla kaybetmelerine rağmen yürütme erkinin hiçbir yetkisini kullanamamaları başkanlık sisteminin temsilde adalet açısından eleştirilen başka bir yönü olmaktadır. Basit çoğunluk siteminin uygulandığı başkanlık sistemlerinde ise kaybeden aday kazanan adaydan daha fazla oy alabileceğinden temsilde adaletsizlik daha da derinleşmiş olmaktadır.82

81 a.g.e., s.16

İKİNCİ BÖLÜM

BAŞKANLIK SİSTEMİ MODELLERİ BAĞLAMINDA ÜLKE ÖRNEKLERİ