• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM II ARAŞTIRMANIN KURAMSAL ÇERÇEVESİ VE İLGİLİ

2.1 TRAVMATİK YAS İLE İLGİLİ KURAMSAL ÇERÇEVE

2.1.5 Travmatik Yas Sorununu Açıklayan Yaklaşımlar

2.1.5.1 Bağlanma Kuramı

Bağlanma kuramına göre bireyler doğal bir psikobiyolojik bağlanma ile doğarlar ve stres veya tehdit anında bağlandıkları kişiye yakınlık kurarak yatışırlar (Bowlby, 1980). Başka bir ifadeyle bağlanma teorisinde iki ölçüt önemlidir. Birincisi bağlandığımız kişiye olan fiziksel yakınlık, diğeri de bağlanılan bireyin güvenlik üssü olarak işlev görmesidir (Fraley ve Davis, 1997; Hazan ve Shaver, 1987).

1980’lerde bağlanma teorisinin kapsamının çocuk-ebeveyn ilişkisinden yetişkin romantik ilişkine doğru genişletilmesi (Hazan ve Shaver, 1987) bağlanma gereksiniminin ve işlevinin bir ömür boyu devam ettiğini göstermektedir (Rubin, Malkinson ve Witztum, 2003; Stroebe ve Stroebe, 1993). Ayrıca bireyin bağlanma stilleri erken dönem ilişkilerinde oluşmuş olsa da sabit değildir ve birçok faktörden etkilenerek zamanla olumlu veya olumsuz yönde değişebilmektedir (Hamilton, 2000; Shorey ve Snyder, 2006).

Yetişkinlerde görülen bağlanma stilleri bireyin yakınlık ve güvenlik üssü ihtiyacını ve bireyin yaşamda risk alma, yeniliklere açık olma tutumlarını belirlemektedir (Feeney, 2004). Birçok çalışma da (örnek: Collins ve Feeney, 2004; Mikulincer, Gillath ve Shaver, 2002; Pereg ve Mikulincer, 2004) güvenli bağlanma stiline sahip olan yetişkinlerin stresle başa çıkmada zihinsel olarak bağlanma temsillerini kullandıkları belirtilmektedir. Ayrıca güvenli bağlanma bireyin biliş, duygu, davranış ve kişiler arası işlevselliğini olumlu olarak büyük ölçüde etkilemekte ve bireyi yaşamda psikolojik olarak sağlıklı ve dayanıklı kılmaktadır (Campbell, Simpson, Boldry ve Kashy, 2005; Fraley, Garner ve Shaver, 2000; Marchand, 2004).

Ancak yetişkinlikte görülen bağlanma stili güvenli değil de kaygılı veya kopuk kaçıngan ise bireyde duygu, düşünce ve davranış kontrolünde çeşitli sorunlar görülmektedir. Kaygılı bağlanma stiline sahip yetişkin duygularını kontrol etmekte zorlanmaktadır (Mikulincer, Shaver ve Pereg, 2003). Kopuk kaçıngan bağlanma stiline sahip yetişkin ise çevreye karşı olumsuz görüşlere ve kendinle ilgili de abartılı olumlu görüşlere sahiptir (Mikulincer, Hirschberger, Nachmias ve Gillath, 2001). Her iki güvensiz bağlanma stili stresli durumlarda (örnek: ekonomik kriz, kayıp vb.) daha çok belirgin hale gelmekte ve bireyin işlevini olumsuz yönde etkilemektedir. Çocukluktaki bağlanma stillerinin yetişkinliğe de yansıması ve yetişkinlerin stresli durumlarda zihinsel olarak bağlanma temsillerini kullanması yas ve travmatik yas kavramlarının da bağlanma teorileri açısından ele alınması gerektiğini göstermiştir (Fraley ve Davis, 1997; Fraley ve Shaver, 2000). Bunlara paralel olarak Jacobs (1999) travmatik yası açıklarken bağlanma teorilerini temel almış, temel almasına sebep olarak da bağlanma teorisinin içinde yer alan nesnel, davranışsal, kişisel, gelişimsel ve bilişsel özellikleri göstermiştir.

Bireyin bağlandığı kişinin vefat etmesi (örnek: ebeveyninin veya eşinin) ve fiziksel olarak bireyden uzaklaşması bireyde kaygı uyandırmakta ve vefat eden kişiyi arama davranışlarına yol açmaktadır (Bowlby, 1980). Birey hem bir bağı kaybettiğinden hem de yeniden yaşamını düzenlemenin zorluğundan dolayı bir tehdit altındadır ve bu durumdan dolayı fiziksel (örnek: yüksek tansiyon, kalp krizi, kolit) ve psikolojik (örnek: aşırı ağlama, ilgisizlik, isteksizlik) rahatsızlık duymaktadır.(Malkinson, 2007/2013; Shear ve Shair, 2005). Ancak birey bağlandığı kişiye (ebeveyn, eş)

güvenli bağlanmışsa, birey vefat eden kişinin temsili varlığını ve güvenlik işlevini kullanmaya devam etmekte, yasıyla başa çıkmakta ve normal bir yas süreci yaşamaktadır (Stroebe, Gergen, Gergen ve Stroebe, 1992). Başka bir ifadeyle bağlandığı kişiyi kaybeden birey kaybettiği kişiyi geri getiremeyeceğini fark etmekte bu yüzden birey içsel zihinsel temsili kullanarak ilişkisini yeniden düzenlemekte ve devam ettirmektedir (Field, Gao ve Paderna, 2005).

Birey önceden bağlandığı kişiyle güvenli bağlanmamışsa herhangi bir tehdit anında özellikle de ölüm olayında bireyde yoğun psikolojik rahatsızlıklar görülebilmektedir. Ayrıca bireyin güvensiz bağlanma stiline göre travmatik yası değerlendirme şekli ve verdiği tepkiler de değişmektedir (Mikulincer ve diğerleri, 2003).

Birey bağlandığı kişiye kaygılı bağlandıysa bağlandığı kişiye bağımlı bir ilişki geliştirdiğinden bağlandığı kişiyi kaybettiğinde güvende hissetmek için aşırı arama ve telafi davranışları gösterebilmekte, ölüm karşısında yoğun çaresizlik duyguları yaşayabilmekte, kaybettiği kişi hakkında ruminatif bir şekilde düşünebilmekte, duygu kontrolünü sağlamakta güçlük çekebilmektedir (Field ve Sundin, 2001; Neimeyer, Prigerson ve Davies, 2002; Parkes ve Weiss, 1983). Bütün bu sorunlar ise bireyin bağlanma ile ilgili zihinsel şemasını yeniden düzenlemesine ve kaybın gerçekliğini kabul etmesinde engel oluşturmaktadır. Bu yüzden kaygılı bağlanmış birey fiziksel yakınlık kurma fikrinden vazgeçmekte ve ilişkisini yeniden düzenlemekte zorlanmaktadır (Field ve diğerleri, 2005). Birey bağlandığı kişiye kopuk–kaçıngan bağlandıysa dışlayıcı savunmasından dolayı yas ve travmatik yas sürecinde kayıpla ilgili acı duygularını ve düşüncelerini dışlamakta ve yeni yaşam koşullarına karşı başa çıkma becerileri geliştirememektedir. Bütün bu sorunlar ise bireyin bağlanma ile ilgili zihinsel temsilini/şemasını revize etmemesine ve kaybın gerçekliğini kabul etmemesine de yol açmaktadır (Field ve diğerleri, 2005). Her iki güvensiz bağlanma stiline paralel olarak da birey travmatik bir yas süreci yaşamakta ve bireyde giderek artan psikolojik sorunlar görülmektedir (Field ve Sundin, 2001).

Özetle bağlanma kuramı travmatik yas sorununu açıklamakta geniş bir çerçeve sunmaktadır. Bu çerçevede bağlandığı kişiyi kaybeden bireyin kaybettiği kişiyi geri getiremeyeceğini fark etmediği, aşırı arama ya da yok sayma davranışları sergilediği, ilişkisini zihinsel anlamda yeniden düzenleyemediği ve ilişkisini kaybı yaşamamış

gibi sağlıksız devam ettirdiği belirtilmektedir (Field ve Sundin, 2001). Bağlanma kuramın yas ve travmatik yas sorununda dile getirdiklerini uygulamada bilişel davranışçı yaklaşım (Malkinson, 2001) ve sistemik aile terapisi (Bettmann ve Jasperson, 2008) göz önünde bulundurmuştur.