• Sonuç bulunamadı

İnsan sosyal bir varlıktır ve toplum halinde yaşamak zorunluluğundadır, bu da onu insanlarla etkileşim halinde kılmaktadır. Bu sebeple insan davranışları sosyal davranış özelliğindedir (Kağıtçıbaşı, 2008, s. 71). Sosyal davranışlar ilk kez bebeğin bakımını üstlenen kişiye bebek tarafından gösterilir, bu sayede bakım yapan kişi ile bebek arasınsda bir etkileşim oluşur ve bebeğin hayatta kalıp ihtiyaçlarını gidermesi için bir zemin kurulmasına olanak sağlanmış olur (Tanış, 2014, s.11).

Anne ve baba ile çocuk arasınndaki ilişkinin çocuğun tüm gelişim alanlarını etkilediği konusunda pedegoglar arasında geçerli genel bir kabul vardır. Bunu özele indirgeyecek olursak kişilik gelişimi, benlik algısı , psikolojik uyum ve diğer insanlarla iletişimi de anne baba ve çocuk arasında olan iletişim büyük ölçüde etkiler. Bu savı destekleyen ilk kanıtları Bowlby’i araştırmalarında bulmuştur. Bowlby (1969, 1977) kişilik ve sosyal gelişim için çocuğun temel bakımını karşılayan kişi ile çocuk arasında kurulan bağın (bağlanma-attachment) önemli olduğunu, bu bağın kurulmasında gerekli olan etmenlerin ; a) insanları ve hareketli nesneleri tercihe yönelme, b) sık görülen insan ve nesneleri diğerlerinden ayırt etmeye başlamayı öğrenim, c) tanımadıkları kimse veye nesneden uzak durup, tanıdıkları nesne veya insana yakın durma, d) istenen sonuçlara ulaştıran

davranışları diğer davranışlardan ayırt edip davranışın sıklığını arttırma şeklinde sıralamıştır.

Bağlanma, ‘bebek ile annesi ya da sürekli bakım sağlayan sabit bir kişi (birincil bakım veren) arasında kurulan, temel güven duygusunu geliştiren ilk bağdır’ (Thompson, 2002). İlk zamanlarda çocuk ile anne arasında bağlanmanın oluşması için annenin çocuğu beslemesinin yeterli olduğu düşünülmekteyken, sonraki yıllarda yapılan araştırmalarda bağlanmanın temel motivasyon kaynaklarından olan yemek ve cinsellikten ayrı olduğu ve çocuğun anne ile arasında kurulan güçlü bağın da motivasyon kaynağı olabileceği fikri çıkmıştır (Tanış, 2014, s.11). Bunu destekleyen deney Harlow tarafından yapılmıştır: Primatların bir türü olan makakların kendilerine yiyecek sağladığı halde sert kuklaları tercih etmeyip, yumuşak olan anne figürünü -yiyecek sağlamamasına ragmen- tercih ettikleri gözlenmiştir. Başka bir araştırmada Rutter, anne yoksunluğunun çocukta psikolojik bozukluklara sebep olduğunu bunun yanında bir sonraki nesilde de etkilerinin görülebileceğini belirtmiştir. Kötü muamelelere maruz kalmış kişinin çocuğuna da aynı muamelelerde bulunma olasılığı yüksektir (Bowlby, 2012 , s.36).

Bebekler , bakımını üstlenen kişi ya da kişilerle iletişim kurar, bu yakın ilişkiler büyüdükçe karmaşıklaşıp sadece hayatta kalma için değil de; yardım istemek, onaylanmak, eğlenmek gibi ihtiyaçlara dönüşür. Bağlanma, kişinin yakınlarıyla ilişkisini ve iletişimini etkileyen içsel bir klavuz niteliği görmeye başlayarak, sosyal yaşantımızı düzene koyma, rehber görevi üstlenme gibi işlevleri edinir (Belsky, 2002, s. 166-170).

Bağlanma kuramı kişinin yakın ilişki içinde olduğu yakınındaki önemli olarak gördüğü insanlarla kuvvetli bağ kurmaya yatkın oluşunu açıklayan bir teoridir. Bebek hayatta kalmak için bu yakınlığı kurma zorunluluğundadır, bu sebeple bağlanma gelişimsel olarak işlevseldir (Bowlby, 1977, s.201-210). Safran kuramında, çocukluk çağında bağlanma kişisiyle arasında kurulan ilişkilerle yetişkinlikte yakınında bulunan kişilerle ilişkilerinin paralel olduğunu savunmuştur (Safran, 1990, s. 87-105).

Bebek ihtiyacı olduğunda yakınında bakımını üstlenen kişiyi görür ve ihtiyaçları zamanında karşılanırsa olumlu bilişsel temsiller oluşturarak kendini değerli ve sevilmeye layık görür; tam aksi ihtiyaçları doyurulmaz bakımı üstlenilmezse olumsuz bilişsel temsiller oluşturarak kendini değersiz, sevilmeye değmez gibi görür ve bu bilişsel temsiller ergenlikte pekişip yetişkinlikte değişmez olur, yakın ilişkilerinde de bu temsilleri kullanır (Morsümbül ve Çok, 2011, s. 553-570).

2.4.1. Bağlanma Stilleri

“Bebekliğin ilk yıllarında anne ile bebek arasında kurulan ve daha sonra kurulan tüm ilişkin şekillerini belirlediği varsayılan bağlanma davranışı olarak” tanımlanan bağlanma stili (Bowlby, 1977, s.203) Bowlby ‘e göre 4 çeşittir:

Güvenli Bağlanma

Olumlu benlik ve olumlu başkaları algısına sahip, kendini sevmeye sevilmeye layık, başkalarını da güven verici, destekleyici ve niyeti iyi kişi olarak algılar. Başkalarıyla yakın ilişkiler kurup, aynı zamanda kendi kalmayı başarır (Bartholomew ve Horowitz, 1991). Problem durumunda olaya pozitif bakış açısıyla yaklaşıp, sosyal yaşamlarında olumlu inançlara sahiptirler (Collins, 1996, s. 810-832). Ebeveynlerini olumlu algılayıp güvenli bağlanan çocuk akranlarına nazaran daha sosyaldirler (Laible, Carlo, Ontai, 2004, s. 551- 569).

Kayıtsız-Kaçınmacı Bağlanma

Duyarsız, reddeden ve sürekli müdahalelerde bulunan annelerin çocukları, anneye karşı güvensiz ve kaçınmacıdırlar, çocuk sıklıkla yalnız bırakılmıştır, bedensel temas yoktur ve reddedilmiştirler (Ainsworth, Blehar, Waters, Wall, 1978). Bu tip bağlanan bebekler anne ile yakınlık kuramamış, annelerinin gidişine üzülmüşlerse de döndükleri vakit yakın olmaya çalışmayıp oyuncaklarıyla oynamaya devam etmişler (Campos, Barrett, Lamb, Goldsmith, Stenberg, 1983). Anne ile yakınlık kuramamış olsa bile özerklikten ve özsaygıdan vazgeçmezler (Bartholomew ve Horowitz, 1991).

Korkulu-Kaçınmacı Bağlanma

Kendini değersiz gördüğü gibi başkalarını da güven duyulamaz gibi görüp yakın ilişki kurmaktan kaçınır. Reddedilme ihtimalini engellemek için yakın ilişki kurmaktan kaçınır, böylelikle incinmeyi engellemiş olur. Olumsuz benlik ve olumsuz başkaları modeli olarak adlandırılabilir (Bartholomew ve Horowitz, 1991; Sümer ve Güngör, 1999 ).

Saplantılı Bağlanma

Kişinin değerlendirmesi, kendi gözünde değersiz görüp, başkalarının değerlendirmesinde güvenilir, değerli görmektedir. Kendini başkalarının değerli görmesiyle kabullenmeyi amaçlar. Kendilik değerlerinin gerçekte olduğu gibi değil de daha düşük algılanıldığını, başkalarınca yanlış anlaşıldıklarını iddia ederler, yakın ilişkilerde kendilerini kanıtlama eğilimindedirler, takıntıları vardır ve uzun sureli, kalıcı ilişki kurmak için başkalarını güvenilmez, şevksiz bulurlar ve gerçekçi olmayan beklenti içerisine girerler (Simpson, 1990;).

Görüldüğü gibi anne ile bebek arasındaki bağlanma bebeğin kendi benliğini algılayışından tutun da yetişkinlikte çevresinde olanlarla ilişkilerini düzenlenmesine kadar herşeyin kilit noktasını oluşturmaktadır.

Benzer Belgeler