• Sonuç bulunamadı

E. AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARARLARI

3. Bağımsız Mahkeme

Bağımsız yargı ilkesi, hukukun temel prensiplerinden, özelde, kuvvetler ayrılığı ilkesinden kaynaklanmaktadır.298

Yürütme, yasama ve yargı, devletin üç ayrı ve bağımsız erkini oluşturur. Her erkin kendisine mahsus sorumlulukları ve yetkileri bulunmaktadır. Kuvvet- ler ayrılığı ilkesinin temelinde yatan neden, bu yetkilerin tek elde toplanması halinde, bunların kötüye kullanılabileceği ve dolayısıyla hürriyetlerin tehlikeye düşebileceği endişesidir.299 Bir başka deyişle, bu üç kuvvet bir elde toplanacak olursa, kuvvetleri kendisinde toplayan unsur, kanun yapmak, kanunları tatbik etmek ve bu kanunlara tabii olan kişileri yargılamak gibi imkânlara aynı zaman- da sahip olacak demektir ki, bunun toplumda ve bireylerde güvensizlik yarataca- ğı izahtan varestedir. Bu nedenle, en azından yargı kuvvetinin yasama ve yürüt- me erkinden ayrı tutulması gerekir. Aksi halde, hâkim aynı zamanda kanun ko- yucu olacağından, kanunları bildiği gibi tek yönlü uygulayacak ve hâkimin ta- hakküm ve istibdadının egemen olduğu bir sistem ortaya çıkacaktır.300 Özetle

kuvvetler ayrılığı sistemi, siyasî iktidarın kullanımını yasama, yürütme ve yargı organları arasında dağıtarak farklı organlara düşen güç payını azaltıp bunların

296 GÖLCÜKLÜ – GÖZÜBÜYÜK, s.280.

297 Delcourt/Belçika davası, 17.01.1970, Seri A No: 11, GÖLCÜKLÜ - GÖZÜBÜYÜK,

s.280.

298 ZEITUNE, s.16.

299 ÜNAL, (1994), s.4.

birbirlerini dengelemesine imkân sağlamak suretiyle devlet iktidarını sınırlandırır ve hürriyetleri güvence altına alır.301

Amerika Birleşik Devletleri Federal Yüksek Mahkemesi 1880 yılında ver- diği bir kararda, kuvvetler ayrılığı ilkesini şu şekilde açıklamaktadır: “devlet idaresi alanlarından her birine giren bu görevler bağımsız bir memurlar heyetine bırakılmalıdır ve sistemin mükemmel hale gelmesi bu kuvvetleri ayırıp bölen çizgilerin açık olarak belirtilmesiyle mümkündür. Her biri kendine vücut veren kanun gereğince yalnız kendi alanına giren yetkileri kullanmakla kayıtlı tutulma- lıdır”.302

Yargının, yasama ve özellikle de yürütmenin etkisinden, başka deyişle müdahalesinden korunması, sadece erklerin tek elde toplanmasının önüne geçil- mesi değil, aynı zamanda, bireylerin temel hak ve özgürlüklerini diğer erkler aleyhine güvence altına alabilecek bir yapının oluşması yani, devletin, bireyleri devlete karşı koruması anlamına gelecektir.303 Bunun anlamı hukuk devletinin ve hukukun üstünlüğünün sağlanmış olmasıdır.

Yargı yerinin bağımsızlığı, belli bir davada karar verme durumunda olanla- rın, önlerine gelen sorunlar hakkında, tarafsız bir şekilde, olaylara dayalı ve hu- kukî olarak devletin herhangi bir biriminin ya da başka bir yerin müdahalesi, baskısı, etkisi olmaksızın karar vermekte kendilerini hür hissetmeleri demek- tir.304

Yargı bir bütün olarak ve her bir hâkim, gerek devletten, gerek özel kişi- lerden gelen engellemelerden bağımsızdır. Bağımsız yargı, yasaların anayasaya uygunluğunun denetlenmesinde, yönetimin hukuka bağlılığını sağlamada ve ge-

301 ERDOĞAN, Mustafa, Anayasa Hukuku, Orion Yayınevi, Ankara 2005, s.79,80; KUTLU,

Mustafa, Kuvvetler Ayrılığı, Seçkin Yayınevi, Ankara 2001, s.198.

302 ESEN, s.547.

303 Lithgow ve diğerleri/İngiltere davası, 08.07.1986, Seri A No: 102, Belilos/İsviçre davası,

29.04.1988, Seri A No: 132, GÖZLÜGÖL, Said Vakkas, Avrupa İnsan Hakları Sözleşme- si ve İç Hukukumuza Etkisi, Güncelleştirilmiş ve Genişletilmiş 2. Baskı, Yetkin Yayınla- rı, Ankara 2002, s.178.

304 DUMAN, İlker Hasan, Uygulamalı ve Karşılaştırmalı Türk Anayasa Hukuku, İstanbul

nel olarak bütün yasaların uygulanmasında, büyük önem taşımakta305 ve en önemli güvencesini teşkil ettiği tarafsız yargılama ile birlikte, adil yargılamanın ve dolayısıyla kişi hak ve hürriyetlerinin temel güvencelerinden biri sayılmakta- dır.

Bireyin, özel yaşam ve hürriyetine, gerek diğer bireyler ve gerekse devlet organlarının temsilcileri tarafından vaki olacak haksız ve kanuna aykırı müdaha- lelere karşı gereği gibi korunabilmesi, ancak bağımsız yargı yerleri aracılığıyla mümkündür. Bununla birlikte, baskıların sadece devletin yasama ve yürütme or- ganından gelmediği, yargıyı etkileyip tarafsızlıktan uzaklaştırabilecek tek gücün de siyasal otorite olmadığı vurgulanmalıdır. Yargıyı etkilemeye matuf baskılar, basın ve yayın kuruluşlarından, siyasî örgütlerden, ideolojik akımlardan, günlük yahut güncel olaylardan veya parasal gücü yüksek çevrelerden kaynaklanabi- lir.306

Yargı bağımsızlığının tarihsel ve aslî anlam, amaç ve işlevi, siyasal erkten gelecek etkileme girişimlerine karşı yargıya bir kalkan oluşturmak ve bu sayede yargıyı özgürlükler için bir güvence haline getirmektir.307

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları uyarınca mahkemenin yürütme ve yasama ile taraflardan bağımsız olması; mahkeme üyelerinin görevlerini ya- parken emir ve talimat almamaları ve hesap verme durumunda kalmamaları de- mektir.308

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, mahkemelerin bağımsızlığı hususunda, üyelerin atanma biçimine, görev süresine, görevden alınma usulüne, üyelere emir verme yetkisine sahip bir makamın bulunup bulunmadığına, üyelere etki edilme- sini önleyecek tedbirlerin alınıp alınmadığına önem vermektedir. Mahkemenin genel bir değerlendirme ile “bağımsız görünümde” olup olmadığı da belirleyici-

305 ÖZKAN, Gürsel, “Yargı Bağımsızlığı ve Hâkimlik Teminatı”, Yeni Türkiye Yargı Re-

formu Özel Sayısı, Sayı 10, Temmuz-Ağustos 1996, s.437.

306 YAYLA, Yıldızhan, “Yargı Reformu”, Yeni Türkiye Yargı Reformu Özel Sayısı, Sayı 10,

Temmuz - Ağustos 1996, s.126.

307 SANCAR, Mithat, “Yargının Bağımsızlığı ve Tarafsızlığı”, Yeni Türkiye İnsan Hakları

Özel Sayısı I, Sayı 21, Mayıs-Haziran 1998, s.590.

dir.309 Bir başka deyişle, dış görünüş ve bu görünümün tarafların adil yargılan- maya ilişkin meşru beklentileri üzerindeki etkileri yargılamanın adilliği üzerinde önemli rol oynamaktadır.

Ancak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yukarıda belirtilen kıstasları uy- gularken bir takım ölçütler getirmiştir. Bu cümleden, mahkeme üyelerinin hâkim sıfatını taşıması bağımsızlık için önemli bir gösterge de olsa, yargı yeri içinde bir devlet memurunun bulunması tek başına ihlal sebebi sayılmamış, yargı yerine ilişkin güvenceler bulunup bulunmadığına, kamu otoritelerinin etkisine açık olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.310 Keza Mahkeme tarafın- dan, yargı yeri üyelerinin hangi organ tarafından atandığı hususu tek başına ba- ğımsızlık kriterinin belirlenmesinde yeterli görmemekte, örneğin, mahkeme üye- lerinin Bakan ya da hükümet kararı veya tavsiyesi ile atanması her zaman bağım- sızlık ilkesini ihlal olarak değerlendirilmemektedir.311

Bağımsızlık, karar verirken sadece hukuka ve kanuna bağlı olmayı gerekti- rir. İnsan Hakları Avrupa Mahkemesinin bir kararında, hukuken kurulmuş, yetki- li, bağımsız ve tarafsız bir yargı yerinde yargılanma hakkının, adaletin sadece yerine getirilmesini değil, aynı zamanda yerine getirilmiş görünmesini de gerek- tirdiği açıklanmıştır. Aynı kararda, mahkemelerin bağımsızlığı, yürütme organı ile davanın tarafları karşısında ki bağımsızlık olarak nitelendirilmiştir.312

Mahkemelerin ve hâkimlerin bağımsızlığı, adil yargılamanın tesisi ile ya- kından ilgilidir. Zira hiçbir organ ve kişiden emir ve talimat almayacak şekilde teminatlara kavuşturulmuş bir hâkim, davayı sadece yürürlükteki mevzuata uy-

309 Sramek/Avusturya davası, 22.10.1984, Seri A No: 84, Belilos/İsviçre davası, 29.04.1988,

Seri A No: 132, GÖZLÜGÖL, s.178; Campbell-Fell/İngiltere, 28.06.1984, 7819/77, DOĞRU, (2003), s.722-763; Bryan/İngiltere, 22.11.1995, Seri A No: 335 A, GÖLCÜKLÜ - GÖZÜBÜYÜK, s.281; CENTEL, s.47.

310 Erkner-Hofauer/Avusturya, 23.04.1987, Seri A No. 117, Poiss/Avusturya, 23.04.1987,

Seri A No. 117, İNCEOĞLU, Adil Yargılanma Hakkı, s.34.

311 Sramek/Avusturya davası, 22.10.1984, Seri A No: 84, GÖZLÜGÖL, s.178; Campbell-

Fell/İngiltere, 28.06.1984, 7819/77, DOĞRU, (2003), s.722-763; REID, Karen, A Practitioner’s Guide to the European Convention on Human Rights, Sweet & Maxwell, London 1998, s.90.

312 Delcourt/Belçika kararı, 17.01.1970, Seri A, No 11, GÖLCÜKLÜ - GÖZÜBÜYÜK,

gun olarak vicdanî kanaatine göre çözeceğinden, adalet duygusu zedelenmeye- cek ve adil yargılanma hakkı ihlal edilmeyecektir.313

Ancak hemen belirtmek gerekir ki, belirli bir davada bir hâkimin bağımsız- lığı sonucunda bir kişinin adil yargılanma hakkına riayet edilmiş olması, bir bü- tün olarak yargının bağımsız olmasına yetmemektedir. Zira yargı yerlerinin bir kısmının, çoğunun, azının bağımsız olması, devletin, yargı erkinin bağımsız ol- maması nedeniyle uluslararası yükümlülüklerini ihlal ediyor olmasını engelle- mez. Yargı yerlerinin tek tek bağımsızlığı ile yargı erkinin bağımsızlığı farklı meselelerdir. Bu sebeple bağımsızlığı, hem yargının kişisel bağımsızlığı, hem de bütünsel olarak yargı bağımsızlığı olmak üzere bir bütün olarak algılamak gere- kir.

Benzer Belgeler