• Sonuç bulunamadı

BÜTÜN ALACAKLARIN İTFA EDİLMİŞ OLMASI

Belgede İflasın kaldırılması (sayfa 65-70)

I. İtfa Kavramı

İflasın kaldırılmasının istenebileceği bir diğer durum ise bütün alacaklıların itfa edilmiş olması halidir. Uygulamada iflasın kaldırılmasına, en çok bütün alacaklıların alacaklarının itfa edilmiş olması sebebine dayanarak başvurulmaktadır.

Bütün alacaklıların taleplerini geri almalarına dayanan iflasın kaldırılması yok denecek kadar azdır. Bunun sebebi alacaklıların taleplerini tatmin edilmeden geri çekmek istemeyişleridir. Ancak itfa da durum farklıdır. Çünkü itfa ile alacaklılar tamamen tatmin edildikleri ve alacaklıların taleplerini geri almasına ihtiyaç duyulmaması nedeniyle uygulamada en çok bu duruma dayanılarak iflasın kaldırılması istenmektedir.

Ülkemiz uygulamasında bütün alacaklıların alacak taleplerini geri alması hususunda çekingen davranılmakta bu yüzden en çok bütün alacakların itfası

250 Solenthaler, s. 10.

251 Kuru, Baki/ Yılmaz, Ejder/ Arslan, Ramazan: Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Ankara 2002, s.

302.

56

suretiyle iflasın kaldırılması istenmektedir. Zaten İsviçre’de de, buna ihtiyaç duyulmuş olunmalı ki 195. maddeye bütün alacaklıların itfa edilmesi sebebiyle iflasın kaldırılabileceği bendi eklenmiştir.

İtfa, borçlar hukukuna ait bir kavramdır. İtfa kavramı, ödeme, bağışlama, ibra, her çeşit af, terkin ve takas252 gibi borcun son bulması sebeplerini kapsar253.

II. İtfanın Kim Tarafından Yapılacağı Sorunu

1. Müflis Tarafından İtfanın Yapılıp Yapılamayacağı

Bütün alacaklıların itfa edilmiş olması nedeniyle iflasın kaldırılmasında, itfanın kim tarafından yapılacağı bir sorundur. Çünkü, iflasın açılması ile müflisin haczedilebilen254 bütün mal ve alacakları nerede bulunursa bulunsun bir masa (topluluk) oluşturur ve iflas kapanıncaya kadar müflisin uhdesine geçen mallar255 da masaya girer (m. 184/I)256. Müflisin masaya giren bu mallar üzerinde tasarruf yetkisi kısıtlandığına göre, acaba müflis, iflasın kaldırılmasını sağlayabilmek için bütün alacaklıların alacaklarını nasıl itfa edecektir? Çünkü müflisin tasarruf yetkisi kısıtlanması nedeniyle, artık masa malları üzerinde müflisin, herhangi bir tasarrufta bulunamaması gerekir.

Yukarıda müflisin tasarruf yetkisinin kısıtlanmasının iflasın amacı ile sınırlandığından bahsetmiştik257. Müflis masanın aktifini azaltan tasarruf işlemlerinde bulunamaz. Ancak bu tasarruf işlemleri, iflas idaresinin, (yapılan

252 “İİK`nun 182. maddesi iflasın kaldırılabilmesi için tüm alacaklıların iflas istemini geri aldıklarına ilişkin onların imzalarını içeren bir belge veyahut bütün alacaklıların alacaklarının itfa olunduğuna ilişkin bir vesikanın mahkemeye ibrazı gerekmektedir. Dava konusu olayda ise, iflas idaresince, takas dermeyan edilen alacaklı yabancı şirketin imzasını taşıyan talebin geri alındığına ilişkin bir belge ibraz edilmediği gibi takasın alacaklı tarafından kabul edildiğine ilişkin bir belge veya bu takasın hukuken sonuç doğurduğuna diğer bir deyişle takas yolu ile borcun söndürüldüğüne ilişkin vesika niteliğinde bir mahkeme kararı da ibraz edilmemiştir. Sadece borcun takas edildiğine ilişkin alacaklıya iflas idaresince yapılan bir tebligatın İİK`nun 182. maddesi anlamında iflasın kaldırılmasını temin edecek bir vesika (belge) niteliğinde kabul edilmesi mümkün değildir” (Y. 11.HD. 19.6.1989, 2496/3861, Kazancı İçtihat Bankası).

253 Kuru, IV, s. 3371.

254 Haczedilebilir mal,alacak ve haklardan anlaşılması gereken şey , m.82 ve özel kanunlara göre haczi caiz olmayan şeylerin dışındaki mal,alacak ve haklardır. Fakat, müflisin haczedilemeyen malları da deftere yazılır (m. 211) (Kuru, III. s. 2834).

255 Ancak müflisin kişisel çalışması neticesinde elde ettiği ücret masaya girmez. Çünkü borçlu alacaklılarına karşı ancak malvarlığı ile sorumlu olup, iş (çalışma) gücü ile sorumlu değildir (Kuru III, s. 2835).

256 Berkin, Tesir, s. 711, Kuru, III, s. 2833.

257 Bkz., dn. 23.

57

tasarrufların masanın lehine olması koşuluyla), icazeti ile geçerli hale gelebilir. Bu anlamda, müflis iflas alacaklılarına, ( iflasın kaldırılmasını sağlamak için bile olsa) yapacağı bu ödemeler, masanın aktifini azaltacağından iflas idaresinin icazeti olmadan geçerli hale gelemezler. Çünkü müflisin, bu ödemeleri neye göre ve nasıl yapacağı, özellikle sıra cetvelinin düzenlenmesinden önce, müflisin bu ödemeleri nasıl gerçekleştireceği daha büyük bir sorun teşkil edecektir. Çünkü iflas idaresi sıra cetvelinin düzenlenmesi aşamasında alacakları tahkik edeceğinden, sıra cetveline, borçlu müflis kabul etse dahi, talep edilen her alacağı geçirmeyecektir. Bu sebeple sıra cetveline geçirilen alacaklar asgari oranda tahkik edilmiş alacaklardır. Ancak müflis sıra cetveli düzenlenmeden dahi iflasın kaldırılmasını isteyebileceğine göre, müflis, hangi kriterlere göre alacaklılara ödeme yapacaktır?

Bu sebeplerden dolayı müflis bütün alacakların itfa edilmesi suretiyle iflasın kaldırılmasını istediği zaman, müflisin bu ödemelerinin mutlaka masanın menfaatlerini gözetmekle yükümlü olan iflas idaresinin gözetim ve denetimi altında yapılması, şayet iflas idaresi henüz oluşturulmamış ise, bunun iflas dairesinin denetimi altında yapılması düşünülebilir. Ayrıca bu itfa üçüncü kişiler tarafından da yapılabilir yahut alacaklıların müflisi borçlarından ibra etmeleri suretiyle gerçekleşebilir.

2. Üçüncü Kişi Tarafından İtfanın Yapılıp Yapılamayacağı

Yukarda bahsettiğimiz üzere, bütün alacakların itfa edilmesi suretiyle iflasın kaldırılmasında, bu itfa üçüncü kişi tarafından yahut alacaklıların müflisi borçlarından ibra etmesi suretiyle de yapılabilir. Bu durumda itfayı yapan üçüncü kişi, itfa da bulunduğu alacaklıların haklarına halef olur. Üçüncü kişi bir şahıs olabileceği gibi bir kredi kurumu da olabilir. Bu şekilde borçluya açılan kredi neticesinde borçlunun, iflas süreci içinde yıpranmasının önüne geçilebilecektir.

Böylece borçlunun gerek ticari itibarı gerek se malvarlığı korunmak suretiyle borçlu ticari hayatına daha kolay bir biçimde dönecektir. Kredi kuruluşu da borçluya açmış olduğu bu kredi sayesinde belki daha önce borçludan olan başka alacaklarını da kurtarma imkanına kavuşabilecektir. Çünkü borçlu, iflasın kaldırılmasından sonra ticari olarak iştigal ettiği alanda meydana gelebilecek değişiklikler neticesinde çok karlı olabilecek bir pozisyona geçebilecektir. Mesela kuş gribi nedeniyle tavuk ve

58

tavuk ürünleri piyasasının zor olduğu bir dönemde, pastorize yumurta sektöründe bir talep patlaması olabilir. Borçlu müflisin de bu sektörde iştigal etmesi kredi veren kuruluşa bir güvence teşkil edebilecektir. İflas eden borçluya böyle bir kredinin açılması elbette çok büyük riskler taşıyacaktır, ancak bu borçlunun itibarı ile alakalı bir durum olduğu gibi, kişisel ilişkileri veya borçlunun sağlayacağı güven ile de alakalıdır. Fakat üçüncü kişinin borçluya böyle bir kredi açması da tamamen ekonomik olmayan bir hareket olarak da nitelendirmek doğru olmaz. Çünkü 3.

kişinin borçlunun bu şekilde borçlarını ödemesi sonucunda, müflis hakkında açılmış bulunan iflasın kaldırılması, belirttiğimiz gibi borçlunun ticari yaşama yeniden dönmesini sağlayarak borçluyu çok karlı bir konuma sokabilecektir. Bu şekilde de, üçüncü kişinin sağladığı kredi, daha önce (iflastan önce) sağladığı kredilerle birlikte, daha rahat olarak ödenmesi mümkün olabilecektir.

Bütün alacaklar bir üçüncü kişi tarafından itfa edilse dahi bu kişi müflis hakkında açılmış bulunan iflasın kaldırılmasını isteyemez258. Çünkü bu halde, iflasın kaldırılmasını isteme hakkı yalnız müflise aittir ve bu hak devredilemez.

III. Hangi Alacakların İtfa Edilmesi Gerektiği

İflasın kaldırılmasını isteyen müflis, tekmil yani bütün alacakların ödendiğini ispat eden bir vesika259 göstermelidir.

Bu durumda, bütün alacaklılar teriminden anlaşılması gereken şey iflas alacaklıları olduğu için müeccel alacaklar, şarta bağlı alacaklar, konusu para olmayan alacaklar260, yabancı para alacakları, faiz alacakları, rehin ve kefalet alacakları ile vergi alacakları birer iflas alacağı olması sebebiyle bütün alacaklılar terimine dahil olur.

Ancak dikkat edilmesi gereken husus faiz alacaklarının da birer iflas alacağı olduğudur. Bu yüzden iflasın kaldırılabilmesi için, ana para alacaklarının ödenmesinin yanında bu alacakların faizlerinin de ödenmiş olması gerekir. Çünkü

258 Kuru, IV, s. 3375, dn. 31.

259 Bu kavram ileride incelenecektir, bkz., §5 E, II.

260 Konusu para olmayan alacaklar, iflasın açılması ile birlikte para alacağına çevrildiği için bu alacakların para alacağı olarak ödenmesi gerekir.

59

m.196’ ya göre iflasın açılması ile birlikte, iflas masasına giren alacaklarda faiz işlemeye devam eder261.

Ödenecek olan faiz; rehinle temin edilmemiş alacaklarda ticari olmayan işlerdeki faiz oranıdır (reeskont) (3095 s. K.m.1) (m.196/II). Rehinli alacaklar için uygulanacak faiz oranı ise, iflasın açılmasından önce geçerli olan ve rehin senedinde kararlaştırılmış olan faiz oranıdır. Zira rehin alacaklıya alacağın aslı gibi faizlerini de temin edeceğinden rehnin satış bedelinden alacağın aslı gibi faizleri de öncelikle ödenir262

Eksik borçlar, iflas masasına kaydedilmezler263. Bu nedenle iflasın kaldırılmasında da dikkate alınmazlar264. Ayrıca bir alacak, iflasın açılmasıyla, iflas alacağı olmasına rağmen, masaya kaydedilmemiş ise, bu alacağın da, iflasın kaldırılması açısından itfasına gerek yoktur265.

Bir diğer önemli hususta geciktirici şarta veya bozucu şarta bağlı alacakların durumunun ne olacağıdır. Yukarıda bahsettiğimiz gibi geciktirici veya bozucu şarta bağlı alacaklarda iflas alacağı olmaları sebebiyle iflas masasına yazdırılırlar266. Bozucu şarta bağlı alacaklar iflasın kaldırılmasında tam olarak ödenmek zorundadırlar. Çünkü bozucu şartla yapılan hukuki işlem hukuki sonuçlarını hemen doğurmaya başlar267. Bu yüzden, bozucu şarta bağlı alacaklar, şarta bağlı olmayan normal iflas alacakları gibi işlem görür. Ancak geciktirici şarta bağlı alacaklar da, şart gerçekleştikten sonra ödenmek üzere bankaya pay ayrılacağı için kanımızca iflasın kaldırılmasında geciktirici şarta bağlı alacaklar ödenmeden de iflasın kaldırılabilmesi gerekir. Çünkü, alacağı geciktirici şarta bağlı alacaklı için ayrılan pay, iflas tasfiyesi bitiminde masada mal kalmaması tehlikesi ile, o alacaklının oluşacak olan zararını engelleme düşüncesiyle konulmuş bir hükümdür (m.250).

261 “...Borçlu M.Ç’ in iflasından sonra Ziraat Bankasının iflas masasına bildirdiği 462.92.663 TL.

alacağın reddi üzerine açılan kayıt kabul davasında 109.177.149 TL’ nın masaya kabulüne karar verilmiştir. Bankanın bu alacağına İİK.nun 196/son maddesi uyarınca %30 faiz işleyecek ve tasfiyeden artan paydan ödeme yapılacaktır. İflasın kaldırılması talebi halinde ise masaya kabul edilen alacağa %30 faiz yürütülerek alacaklıya ödenmesi gerekir” (Y. 13.HD. 29.03.1990, 3967/1445, Altay, I, s.640).

262 Pekcıtez/Atalay/Özkan/Özekes, s. 353.

263 Deynekli/Kısa, s. 646.

264 Deliduman, Alacaklılar, s. 65.

265 Üstündağ, s. 46, Blumenstein, s. 611, Jaeger/Walder/Kull/Kottman, Art. 195 N. 9.

266 Deliduman, Alacaklılar, s. 61.

267 Sirmen, s. 54.

60

Ancak iflasın kaldırılmasında, şayet alacağı geciktirici şarta bağlı alacaklıya da ödeme yapılmak zorundadır dersek, bunun iki önemli sakıncası olabilir. Birincisi;

geciktirici şarta bağlı işlemler hükümlerini şartın gerçekleşmesiyle doğuracağından, ortada hükümlerini henüz doğurmamış ve doğuracağı belli olmayan bir akit için ödeme yapılmış olacaktır. İkincisi ise; alacaklı için pay ayrılır ve alacaklı için ayrılan paya müflis dokunamaz dersek, bu durumda da, iflasın kaldırılması neticesinde müflis hakkında açılmış olan iflas kalkmasına rağmen, müflis hakkında sanki iflas için konulmuş olan tedbirler hala devam ediyor görünümü olacaktır. Bu nedenlerle kanımızca geciktirici şarta bağlı alacakların, iflasın kaldırılmasında dikkate alınmamaları gerekir.

Belgede İflasın kaldırılması (sayfa 65-70)