• Sonuç bulunamadı

BÖLGESEL EKONOMİK BÜTÜNLEŞMENİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER 1 Doğal Engeller

Gelişmekte olan ülkeler arasında kurulan veya kurulacak olan ekonomik bütünleşmeler bazı engellerden dolayı başarıya ulaşamamaktadır. Bu engeller hem tarihi hem coğrafi kaynaklı olabilir. Doğal engellerin az olması yerel sanayileri diğer ülkelerin güçlü rekabetine maruz bırakabilir. Rekabet baskısının artması, ülkelerin doğal engeller yerine yeni vergiler koyarak, bölgeler arası ticareti serbestleştirmeden uzaklaştırır. (Şengül, 2009:9 )

Ayrıca gelişmekte olan ülkelerde kullanılan farklı diller, hukuki, idari ve kültürel birçok engellere sebep olabilir. Ancak oluşturulan bütünleşme içindeki ülkeler yapılan ticaretle karşılıklı çıkar sağlıyorsa, kendi dillerini kullansalar bile yapılacak ticarette ortak bir zeminde mutabakata varacaklardır.

Diğer bir doğal engel de koloni geçmişidir. Bu, sömürge devlet geçmişi olan ve sömürülen topraklar üzerinde baskıcı ticari ve politik bağlarla kurulan hükümetlerle açıklanabilir. Sömürge devletler, yeni kurulan devletler üzerinde tekel güçlerini koruyabilmiş ve ürettikleri ürünleri rekabette oldukları diğer ülkelerin fiyatlarından daha fazla fiyatlarla satabilmişlerdir. Bunu yaparken de ya belli bir yardım ile ya da öteki OECD ülkeleri için kurulmuş tarifesiz gümrük sınırlarını istismar ederek gerçekleştirmişlerdir. Bu şekil itibari ile kurulan monopollerin bölge içindeki ticareti ne kadar engellediğini ölçmek zordur. Bunun sebebi, ortak ülkelerden ve sömürge ülkelerinden alınan ürünlerin birbirleri yerine geçmesindeki sıkıntıların yaşanmasıdır. Ama zaman içinde sömürge ilişkilerinin önemlerini yitirmesi bu engeli ortadan kaldırmıştır.(Şengül,2009:11)

1.13.2 Politik Engeller

Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerden bazıları halen milli kimliklerini bulma süreci içerisindedirler. “Temel kimlik krizini çözmeye çalışan ülkelerin hesaba kattıkları en önemli unsurlar, kan bağı ve din olarak karşımıza çıkmaktadır.”( Ertürk,2006:35 ) Bu ülkeler genellikle çok ırklı veya çok kabileli bir ulusal hükümet kurarak mevcut sorunlarını halletmeye çalışan Afrika ve Asya ülkeleridir. Bu ülkelerdeki milli benliklerini bulma arayışı, bölgesel birleşme ve bütünleşmelere karşı olmalarını gerektirebilir. Ulusal kimliklerin tekrar kazanılması amacıyla mal ve fikir akışını kontrol altına almak isteyen ülkeler sınırlara önem verirler. Bu hal içerisinde komşu ülkeler az bulunan iç ve dış kaynaklar için birbirleriyle rekabete girebilirler. Rekabetin artması her ülkenin kendi içinde milliyetçi fikirlerin ortaya çıkmasına ve sınır çatışmalarının yaşanmasına neden olabilir. Gelişmekte olan ülkelerin tarih içinde yaşadıkları çekişmeler, kurulan ekonomik birlik içinde bile ülkelerin arasında politik sınırların konulmasını gerektirdiğine dikkat çekmektedir. (Şengül,2009:12)

Bir diğer politik engel de “ülkeler arasındaki görüş, yöntem ve çıkar ayrılıkları ile sosyal düzen ve siyasi rejim farklılıklarının birlikte hareket etmeyi güçleştiren etkisinin sebep olduğu olumsuzluklardır.”( Kızılaslan, 1996:56 ) Bazı ülkelerin bölgesel nitelikli oluşturduğu anlaşmalara karşı o ülkenin tarihi ve siyasi geçmişine dayalı kültürel bir direnç göstermesi kaçınılmaz olabilmektedir.

Bazı ekonomik konular ülkeler açısından vazgeçilmez bir önem ve içerik taşıyabilir. Bu da ülkeler arasında politik sorunların oluşmasına neden olabilir. Gelişmekte olan ülkelerin ekonomik düzenleri reformlar ile oturtulmamış, tarihten süre gelen yapı kullanılarak ya da yeni kurulan bağımsız devletin politikacıları tarafından geçici düzenlemeler yapılarak gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Birleşme sırasında ortaya

çıkan bu farklı iki sistem doğrultusunda ortak bir payda da buluşulmayacak ve yeni bir engel çıkacaktır.(Şengül,2009:13)

1.13.3 Ekonomik Engeller

Doğal ve politik engeller önemsenmeyecek nitelikte olabilirler. Fakat böyle olsa bile bölgesel birleşmenin gerçekleşmesi sağlanmayabilir. Her ne kadar etkili nitelikte olmasa bile bütünleşmenin geleceğini belirleyecek derecede olabilirler. Bunlar dışında ekonomik engeller de ortaya çıkabilir. Asgari gelir düzeyi bunlardan biridir. Geliri düşük olan ülkelerde statik ticaret ve dinamik üretim istenilen miktarda olmayacaktır. Çünkü gelişmiş sanayi hareketleri az olacaktır.

“Ekonomik bütünleşme hareketi öncesinde ülkeler arasında bir eşitsizlik söz konusu ise bu eşitsizlikler bütünleşme ile daha da artabilir.” (Gür, 1998:53 )Üretim faktörlerinin belirli bölgelerde toplanmasına yol açan bir bütünleşme, birlik içinde kutuplaşmaya yol açacaktır. “Ayrıca teknolojileri üst düzeyde gelişmemiş, dışa bağımlı bir üretim politikası izleyen ilksel madde ihracatçısı bu ülkelerin bölge içi uzmanlaşmaya karşı bir direnci de söz konusu olabileceği gibi, bölge dışı manipülasyonlara da açık durumdadırlar.” (Kızılaslan,1996:57)

Ülkelerin birbirlerinin arasındaki gelir düzeyi de başka bir engeldir. Birliğin ilk dönemlerinde birbirleriyle daha iyi çalışan ülkeler karşılıklı ekonomilerini güçlendirmeye çalışacak ve bu da birlik içinde kutuplaşmaya neden olacaktır. Sermaye de gelişmiş ülkelerde toplanacak ve işgücü diğer ülkelere göç edecektir. Geri kalmış ülkelerin ufak pazarlarının arz açıkları, kapasitesi fazla olan ilerlemiş ülkeler tarafından kapatılır. Böylece yeni yatırımlara ihtiyaç duyulmaz. Kaynağı fazla olan geri kalmış ülkeler ile sermayesi çok olan ileri ülkeler arasındaki ticaret dengelenmezse bölge

içinde bazı sorunlar yaşanacak ve imalat sektöründe anlaşmazlıklar meydana gelecektir. Şayet bu ülkeler bir para birliğine de üye iseler döviz kuru ayarlaması yapmak zorunda kalacaklardır. Bu yapılmazsa ticaretteki dengesizlikler daha çok artacak ve ortaya çıkan sorunlar daha karmaşık hale gelecektir. Geri kalmış ülkelerin ithalat yapmasıyla hükümet giderleri artacak, artan ticari dengesizlikler içinden çıkılamaz bir hale gelecektir.

Bölgesel planlamaya farklı bakış açılarının getirilmesi başka bir engel daha doğurur. Bölgesel önemi artan sanayilere yatırım kararlarının hükümetler tarafından alınması, başka sanayi ve sanayi bölgelerine uygulanan maliyet ve kar analizlerinin farklı olmasına neden olacak ve bir fikir birliğine varılamayacaktır.

Bunlar dışında, ekonomik temelli politik kararlar birlik içinde sorun yaşanmasına neden olabilir. Teoride hükümetler halkın refahı için karar alırlar ve refah seviyesinin artmasını amaçlarlar. Fakat gerçekte iktidarlar ekonomi ile ilgili kararlar alırlarken kendi güçlerini güvence altına almayı da düşünebilirler. Seçim zamanlarında oy kaybının yaşanmaması için bu yönde kararlar alırlarken, aslında ülke refahını umursamadıkları ortaya çıkmaktadır. Yani kamu ile ilgili kararlar alınırken kendi gelir düzeylerini düşünerek ve bu düşüncenin etkisi altında kalarak davrandıkları söylenebilir.

Politikacılar bölgesel birleşmeyi kendi çıkarları doğrultusunda inceleyebilirler. Bütünleşme sonucunda, kar payı yüksek görünüyor ancak politik güç ve gelir buna oranla büyük giderlere neden oluyorsa çıkarlar eksi yönde olacaktır.

Diğer öncülük ettiğimiz ekonomik bütünleşme olan KEİ (Karadeniz Ekonomik İşbirliği) ‘nin amacı, önemi ve faktörlerin oluşumu, başarısının veya başarısızlığının etkileri sıradaki bölümümüzde ifade edilmiştir.

İKİNCİ BÖLÜM

KARADENİZ EKONOMİK İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI