• Sonuç bulunamadı

2. KORUMALI YERLEŞİMLER: KURAMSAL ÇERÇEVE

2.2 Korumalı Yerleşimler

2.2.7 Bölüm değerlendirmesi

Korumalı yerleşimlerde üst/üst-orta/orta gelir grubu hanehalkları ikamet ettiğinden, korumalı yerleşim temelli konut hareketliliğinde bu gelir gruplarına mensup hanehalklarının hareketliliğininden bahsedilmektedir. Konut hareketliliğini belirleyen faktörler; konutun özellikleri, hanehalkı özellikleri, konut çevresi özellikleri, akraba ve arkadaşlara yakınlık ve işe yakınlıktır. Hanehalklarının yaşam döngüsü ve yaşam yönü konut hareketliliğini yönlendirmektedir. Hanehalklarının bulundukları konut ve konut çevresi ile ilgili memnuniyet düzeyleri bir sonraki konut hareketliliğini belirlemektedir. Hanehalkları farklı sosyo-ekonomik ve demografik yapıları gereği konut yerseçimi ve hareketliliği konusunda farklı eğilimler göstermektedirler.

Korumalı yerleşimler fiziksel olarak sınırlandırılmış, kamusal alanların özelleştirildiği ve böylelikle kamusal erişime kapalı güvenli konut alanları olarak özellikle son yıllarda üst ve orta gelir grubu kentli nüfusun konut hareketliliğinin yönlendiği alanlar olmuşlardır. Özerk yönetim yapısının sağladığı düzenli ve konforlu yaşam konut hareketliliğini bu alanlara yönlendirmiştir.

Korumalı yerleşimler gerekçeleri ve anlamları farklılaşsa da tarihteki kale kentlerin ve kent devletlerin bugünkü formunu tanımlamaktadırlar. Kapitalizmin getirdiği küreselleşme akımı beraberinde neo-liberal politikaları da getirmiştir. Neo-liberal politikalar kentlerde hızlı bir sosyal-mekansal dönüşüme neden olmuştur. Kentlerdeki bu ortamın iyi yönetilememesi sosyal eşitsizlik düzeyini arttırmıştır. Bu süreçte özellikle metropollerdeki hızlı nüfus artışı nedeniyle kamusal hizmetler yetersiz kalmıştır. Tüm bu gelişmeler kentlerdeki suç oranlarının artmasına neden olmuştur. Bu süreçte üst gelir grupları suç korkusu ve kalitesiz kent yaşamı gerekçeleriyle kaotik kent ortamından kaçmaya başlamıştır. Kentten kaçış eğilimini gören ya da onu yönlendiren konut pazarı kentin çeperindeki boş alanlara üst gelir grupları için korumalı yerleşimler yapmışlardır. Medya ve iletişim araçlarıyla kabul ettirilen batılı yeni yaşam tarzının mekanları özellikle gelişmekte olan ülkelerde korumalı yerleşimler olmuştur. Küreselleşme sürecinin en önemli sosyal etkisi

bireyselliği ön plana çıkaran yeni tüketim alışkanlıklarını getirmesi olmuştur. Konut bir tüketim malı halini almış, özellikleri ve sunduğu yaşam tarzı sosyal statüyü yansıtmaya başlamıştır. Güvenlik düzeylerine, aktivite-donatı alanlarının çeşitliliğine, dışarıdaki çevreden ayrışma biçimine ve kullanıcı profillerinin özelliklerine göre pek çok korumalı yerleşim tipinden bahsetmek mümkündür.

Korumalı yerleşimlerdeki yerel yönetimden bağımsız özerk ve profesyonel yönetim yapısı yaşamı daha düzenli, sorunsuz ve konforlu bir hale getirmektedir. Kaliteli kamusal hizmetlere erişimin zor olduğu durumlarda korumalı yerleşimler özelleştirilmiş kaliteli ve çeşitli hizmetleriyle çekici konut alanlarıdırlar. Özellikle kentlerde gerçek suçtan bağımsız olarak artan suç korkusu nedeniyle güvenli konut alanlarına (korumalı yerleşimlere) olan talep artmıştır. Güvenlik sektörünün gelişmesi ve maliyetlerin düşmesi korumalı yerleşimlerin sadece üst gelir grubu için değil aynı zamanda orta gelir grubu için de üretimini hızlandırmıştır. Korumalı yerleşimlerdeki müşterek mülkiyet (kulüp malı) yapısı ve kurallara uyma zorunluluğu belirli bir düzeyde sosyal uyum getirmektedir. Korumalı yerleşimler temelde sosyo-ekonomik anlamda bir sosyal homojenliğe sahiptirler. İstenmeyen arazi kullanımlarının alana girmesi engellenerek mekansal homojenlik sağlanmaktadır. Özerk yönetimler sosyal ve mekansal homojenliği sağlayarak emlak değerlerini garanti altına almaktadırlar. Özerk yönetimler yerel yönetimlerin kamusal hizmet harcamalarını azalttıkları için yerel yönetimler tarafından genellikle desteklenmektedirler. Özerk yönetimler mikro ölçekte yeni bir yönetişim modeli olarak değerlendirilmektedir.

Korumalı yerleşimler konut alanlarında tasarımla suç önleme yaklaşımının uygulandığı en güncel örneklerdir. Newman’ın (1972) “savunulabilir alan” modeliyle ortaya çıkan tasarımla suç önleme yaklaşımlarının ortak noktası kamusal-özel alan geçişlerinin doğru kurgulanmasıdır. Ancak korumalı yerleşimlerde kamusal alan özelleştirildiğinden gerçek bir kamusal alan ve kamusal yaşam yoktur. Güvenli konut alanı tasarım prensiplerinde de ortak nokta güvenli çevre için kamusallığın gerekliliğidir. Korumalı yerleşimler dışındaki çevreden güvenlik gerekçeleriyle duvarlarla ve kapılarla ayrışmaktadır. Korumalı yerleşim tasarımında tehlike duvarların dışındaki çevreden beklenmektedir. Güvenlik gerekçesiyle hem duvar dışı (yakın çevrenin) hem de korumalı yerleşim içi 24 saat gözetim altındadır. Kişiler gözetim altında bir özgürlüğe sahiptirler. Pek çok çalışmada korumalı yerleşimlerin

düşünüldüğü kadar güvenli olmadığı, özellikle hırsızlık için çekici hedefler olduğu ve zengin suçlular için cennet olduğu söylense de yapılan pek çok çalışma da korumalı yerleşimlerde yaşayanların geleneksel yerleşimlere göre kendilerini daha güvende hissettiklerini ortaya koymaktadır.

Korumalı yerleşimlerin tercih sebepleri özetle; güvenlik, prestij, yaşam tarzı, mahremiyet, etnisite, yaş, din, kaliteli kamusal hizmet, doğaya yakınlık, sakinlik, huzur vb. nedenlerdir. Korumalı yerleşimler dışındaki çevreden sosyal ve mekansal olarak ayrışarak tercih sebeplerinde etkili olan beklentilere cevap vermektedirler. İçeridekiler ve dışarıdakilerin ayrıştığı korumalı yerleşimlerde içerideki yaşam sosyal sınıf ve güvenlik açısından tahmin edilebilir, güvenli, ayrıcalıklı, kaliteli, mahremiyet ve statü beklentilerinin cevaplandığı, doğaya yakın, düzenli, organize ve konforlu bir yaşamdır. Özerk yönetimin kurallarının sağladığı sosyal uyum sakinlik ve huzur beklentilerine cevap vermektedir. Yeni kentsel elitin yaşam tarzı beklentileri korumalı yerleşimlerde karşılanmaktadır. Korumalı yerleşimlerdeki yaşam tarzı sosyal ve mekansal homojenlik içinde var olmaktadır. Korumalı yerleşimlerde yaşam tarzına hissedilen bir aidiyet söz konusudur ve toplum hissi genellikle zayıftır.

Korumalı yerleşimler kamusal alanları özelleştirmesi ve kamusal yaşamı yok etmesiyle, modern kentin açık yapısının aksine kapalı yapısıyla, kentin heterojen doğasının tersine homojen yapısıyla, suçun yer değiştirmesine neden olmasıyla, sosyal ve mekansal ayrışma nedeniyle kentleri bölmesiyle eleştirilmektedir. Doğaya yakın konumlanıp doğal kaynaklardan faydalanmak isteyen korumalı yerleşimler kontrolsüz büyümeleri nedeniyle doğal kaynaklara zarar vermektedirler. Sosyal ayrışmaya neden olan kurgusu sürdürülebilir toplum açısından, doğal kaynaklara zarar veren konumu sürdürülebilir gelişme açısından ve ayrıcalıklı gruba ayrıcalıklı hizmet vermesi sürdürülebilir ekonomi açısından negatif gelişmelerdir. Dünyanın bir çok yerinde kontrolsüz olarak gelişen korumalı yerleşimler kentsel yayılmayı yönlendirmektedirler.