• Sonuç bulunamadı

AZINLIKLAR REJİMİNİN KAPSAMI

C. AZINLIKLAR REJİMİ

1. AZINLIKLAR REJİMİNİN KAPSAMI

Azınlık haklarının uluslararası düzeyde ele alınması süreci göz önünde tutulduğunda günümüz bakımından, insan haklarının genel korunması dışında azınlık rejimi kuran genel ve evrensel düzeyde kurallaşmadan söz etmek imkanı yoktur. Başka bir deyişle, geçerli bir uluslararası rejimden söz etmek için belirli şartların yerine gelmesi gerekir. Bu anlamda uluslararası düzeyde giderek güç kazanan birtakım siyasal

202 PAZARCI, 2. Kitap, s. 177.

203 PREECE, age, s. 155.

204 THORNBERRY, age, s. 173; ALPKAYA, agm, s.158; ÇAVUŞOĞLU, “Azınlık Politikaları”, s. 241.

205 KURUBAŞ, age, s.41.

206 ÇAVUŞOĞLU, Azınlık Hakları, s. 112-120.

akımlara ve uluslararası belgelere rağmen, herhangi bir devlet ülkesinde yaşayan ve azınlık olarak kabul edilen kişi gruplarının sahip olacağı haklara ilişkin özel düzenlemelerin ya da tüm azınlıkları kapsayan genel bir düzenlemenin kabul edilmesi gerekir. Bu sonuca ulaşmak için, çoğu zaman andlaşmalar yapmak veya bazen tek-taraflı bildirimler aracılığıyla bu yönde bir yükümlülüğü kabul etmek ve uygulama koşullarının belirlemek gerekir. Bu durum da gösteriyor ki, genel geçer düzenlemelere bağlı olmaksızın her bir özel duruma ilişkin azınlıklar rejiminin kapsamı, o azınlıklara ilişkin düzenlemeleri oluşturan andlaşmalar ve tek taraflı işlemler çerçevesinde ele alınmak zorundadır.207

Her ne kadar genel düzenlemeler bulunmasa da, azınlıklar rejimi olarak kabul edilen her bir özel alan düzenlemesinde birtakım genel eğilimlere yer verildiği görülmektedir. İlgili devletlerin kabul ettiği bu ortak değerlerin ve ölçütlerin bazıları, bugün için genel azınlıklar rejiminin temel kurallarını oluşturduğu söylenebilir. Ancak, bunlar yalnızca andlaşmalarla kabul edilen özel azınlıklar rejimlerinin ortak yanlarını gösteren ya da henüz yürürlüğe girmemiş genel nitelikli andlaşmaların verilerinden öteye bir hukuksal değer taşımamaktadır.208

Azınlıklar rejimine ilişkin olarak 1990'lı yıllara kadar kabul edilen düzenlemelerin ortak noktalarından biri, bu rejim altına konulacak kişi gruplarının ayırıcı niteliğine ilişkindir. Uygulanan hukukta azınlık statüsünden yararlanan grupların üç ayırıcı unsurdan birine ya da bir kaçına sahip oldukları gözlenmektedir; i) din; ii) dil: iii) ırk ya da etnik köken. Eğer farklılıklar bu unsurlara dayanmıyor ise, azınlıktan söz edilemez.209 Dolayısıyla, kişileri büyük bir bölüm insandan farklı kılan ve az sayıdaki başka bir bölüm insan ile aynı kategoriye sokan ayırıcı özelliğe sahip kişi gruplarının her birinin azınlıklar rejimi altına sokulması söz konusu olmamaktadır. Örneğin, dünyada göreceli olarak az sayıda bulunan sarışınların, solakların ya da öğrencilerin azınlık statüsünden yararlanmaları, azınlık haklarının koruma amacına ters düştüğü gibi bu yönde bir düzenlemeye hiçbir uluslararası belgede de rastlamak mümkün değildir.210

207 PAZARCI, 2. Kitap, s. 176.

208 PAZARCI, 2. Kitap, s. 176.

209 RIGAUX, agm, s. 51-52; KABOĞLU, agm, s. 23.

210 PAZARCI, 2. Kitap s. 176.

Azınlıklar rejimine ilişkin olarak göze çarpan ikinci ortak nokta, güvence altına alınacak olan hakların türleri ile ilgilidir. Bu rejimi kabul eden andlaşmalar, değişik ölçülerde olmakla birlikte, genellikle iki değişik tür hakkın korunmasını sağlamaya çaba göstermektedir. Bu hakların birinci grubu, azınlığa mensup kişilerin de çoğunluğun haklarından yararlanmasını sağlamak amacıyla eşitlik ve ayrım gözetmeme ilkelerini içeren kurallardan oluşmaktadır. İkinci grup haklar ise, azınlığın çoğunluktan farklı olan din, dil ve etnik köken gibi özelliklerini sürdürebilmesine yönelik kuralları kap-samaktadır.211

Azınlıkların çoğunlukla eşitliğini sağlayıcı ve ayrım gözetilmemesini yasaklayıcı kuralları212 genellikle şu konularda konulmaktadır: i) yaşama hakkı; ii) özgürlüklerden yararlanma; iii) medeni ve siyasal haklardan yararlanma. Azınlıkların farklı kimliklerini sürdürmelerine ilişkin kurallar ise genellikle şu konularda kabul edilmektedir: i) dillerini kullanma ve kendi dillerinde temel eğitim görme; ii) dinlerinde serbest olma ve ibadetlerini serbestçe yapma; iii) özel kültürlerini sürdürme. 213

Azınlıklar rejimine ilişkin olarak genel kabul gören üçüncü ortak nokta, bu rejimlerin kimler lehine haklar doğurduğu konusuyla ve bu hakların niteliğiyle ilgilidir. Bu konuda Uluslararası Daimi Adalet Divanı, 26.4.1926 tarihli Yukarı Silezya'da Azınlık Okulları Davası'na ilişkin kararında, azınlık haklarından ırk, dil ve din gibi objektif ölçütlere göre bu gruba mensup olduğu kabul edilen herkesin yararlanabileceği ve bu amaçla ilgililerin herhangi bir irade bildiriminde bulunmalarına gerek bulunmadığını bildirmektedir.214

1990'lı yıllarda kabul edilen uluslararası belgelerde ise, yalnızca belli bir azınlığın korunması ile ilgilenmenin ötesine gidilmiş olup, azınlıkların bireysel düzeyde haklarının korunması yanında grup düzeyinde de birtakım haklarının tanınması eğilimi görülmektedir. Bu çerçevede öğretide, grup düzeyinde azınlık gruplarının varolma hakkı ile azınlık kimliğinin tanınması ve zorla asimilasyona uğramama gibi haklardan söz edilirken, azınlığa mensup kişilerin bireysel düzeydeki haklarıyla ilgili olarak da kendi dilini kullanma, kendi kültüründen yararlanma ve kendi dinini ya da inancını açıklama

211 REHMAN, agm, s. 99; PAZARCI, 2. Kitap, s. 176; KABOĞLU, agm. s. 23.

212 ÇAVUŞOĞLU, “Azınlık Politikaları”, s. 251.

213 PAZARCI, 2. Kitap, s. 177.

214 www.silesia2000.pl/angielski/historia-pl7.htm

hakları üzerinde özellikle durulmaktadır. Çerçeve Sözleşmenin 1. maddesinde, ulusal azınlıkların korunmasının insan haklarının uluslararası korumasının ayrılmaz bir parçasını oluşturduğu öngörülmekte birlikte, hangi toplumsal grupların bu azınlık statüsünden yararlanacaklarının değerlendirilmesi, Sözleşmede azınlık tanımı verilmemiş215 olduğu için, Sözleşmeye taraf olacak devletlere bırakılmış görünmektedir.

Öte yandan, öğretide azınlıkların grup olarak varolma hakkından söz edilmekle birlikte, en azından anılan Sözleşmenin 3/2. maddesi kapsamında azınlık haklarının kullanımının kişisel ya da birlikte olacağı öngörülmekte olup, Sözleşmenin yorumunu yapan Avrupa Konseyinin Ulusal Azınlıklarının Korunması Ad Hoc Komitesi raporunda bu Sözleşme ile azınlıklara hiçbir hak tanınmasının söz konusu olmadığı bildirilmektedir.216

Azınlıklara ilişkin bu gelişmeler, son yıllarda yeni birtakım sorunların da tartışılmasını gündeme getirmektedir. Nitekim azınlık kavramının giderek belirli bir ülkeye yerleşen, ancak oturduğu ülke devletinin uyrukluğunu almayan ya da kazanamayan göçmen işçileri kavrayıp kavramadığı günümüzde öğretide ve uygulamada tartışılan bir konudur.217