• Sonuç bulunamadı

AZINLIKLAR REJİMİNİN GÜVENCESİ

C. AZINLIKLAR REJİMİ

2. AZINLIKLAR REJİMİNİN GÜVENCESİ

Azınlıklara tanınan haklar bakımından uluslararası hukuk, bu hak taleplerini güçlendirse bile, azınlıklara ilişkin temel hukuksal rejimin öncelikle ulusal düzeyde belirlendiğini söylemek gerekir. Ama gerek ulusal gerekse uluslararası düzeyde olsun azınlıkların korunması, devlet iradesine bağlı bulunmaktadır. İşte devlet iradesinin koruma bakımından temel unsur olması, bu hakların tanınması ve uygulamasında sapmalar olmasını kolaylaştırmaktadır. Bununla birlikte azınlıkların uluslararası korunmasına ilişkin normlar da tek başına yeterli olmamakta; ancak, bu normlar iç hukuk normlarıyla desteklendiği ölçüde koruma kapsamına dahil olabilmektedir.218

Azınlıkların korunmasında, açık olarak azınlıkların korunmasını sağlayan normlar ile devletin tüm vatandaşlarına belirli koruma sağlayan ve bu nedenle ülkede bulunan

215 ÖZDEK, agm, s. 147; WHEATLEY, agm, s. 193.

216 PAZARCI, 2. Kitap, s. 178.

217 ORAN, Küreselleşme, s. 69.

218 GRELLOIS, Christian, “Sentez Raporu: Azınlık Hakları”, Ulusal, Uluslarüstü ve Uluslararası Hukukta Azınlık Hakları, İstanbul Barosu Yayınları, İstanbul 2002, s. 392.

azınlıklara dolaylı koruma imkanı veren düzenlemeler ayrımı da yapılabilir. Bunlardan birincisi, doğrudan azınlık düzenlemeleri; ikincisi ise, dolaylı azınlık düzenlemeleridir.219

Azınlıklara özel birtakım haklar tanınması da başlı başına yeterli değildir; ayrıca, bu haklara uygun davranılmasını sağlayacak mekanizmaların da kurulması gerekir. İşte bu sebeple her bir somut azınlık rejiminin kendine özgü bir güvence mekanizmasına sahip olduğu görülmektedir. Buna rağmen ortak özellikleri olan güvence yöntemlerinden belli başlılarını dönemleri esas alarak belirlemek mümkündür. 220

Azınlıklara karşı ayrım gözetilmemesini amaçlayan iç hukuk kurallarının oluşturulması konusunda ilgili devletin yükümlülük altına girmesi güvence yöntemlerinden birini oluşturur. Böylece, azınlıkların korunması hiç olmazsa ilk elde, yine ilgili devletin yasalarına ve bunları uygulayan yargı organlarına bırakılmış olmaktadır.

Ancak kimi andlaşmalar, azınlıkların korunmasını amaçlayan bu tür iç hukuk hükümlerinin kolayca değiştirilmemesi için bu kuralların anayasal değerde olduğunu221 ve ilgili devlet tarafından tek-taraflı olarak değiştirilmeyeceğini öngörmektedir.222

Uluslararası andlaşmalarla güvence oluşturulan diğer bir yöntem, azınlıklara ilişkin sorunların uluslararası örgütlere taşınması şeklinde ortaya çıkmaktadır.223 Bu açıdan en önemli örnek I. Dünya Savaşından sonra yapılan barış andlaşmalarında konu-nun Milletler Cemiyeti Konseyi önüne götürülebilmesinin kabul edilmesidir. Söz konusu andlaşmalar azınlıkların haklarının korunmasını Milletler Cemiyeti'nin güvencesi224 altına koyduklarını bildirdikten sonra, herhangi bir Konsey üyesi devletin azınlık haklarının çiğnenmesi ya da tehdit edilmesine ilişkin sorunları Konsey önüne getirebileceğini öngörmektedir. Konsey bu konuda uygun gördüğü önlemleri tavsiye etmek yetkisine sahiptir. Benzer şekilde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu da Birleşmiş Milletler

219 ARSAVA, age, s. 24.

220 PAZARCI, 2. Kitap, s. 179.

221 Lozan Barış Andlaşması iç hukukun bir parçasıdır. Hatta, 1982 Anayasasının 90/5 maddesi "Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz" dediği için, Lozan anayasayla en azından eş değerdedir. Bu madde, Mayıs 2004'teki anayasa değişikliğinden sonra daha da vurgulanmış ve Lozan’ın ilgili yasaların üstünde olduğu açıkça belirtilmiştir: "Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkacak uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır”. ORAN, Türkiye’de Azınlıklar, s.

53; PAZARCI, 1. Kitap, s. 33 v.d.

222 PAZARCI, 2. Kitap, s. 179.

223 KURUBAŞ, age, s. 48-57.

224 PREECE, age, s. 89-90.

Andlaşması’nın 13. maddesine dayanarak, uluslararası hukuk normlarının önüne getirilen azınlık hakları sorunlarını inceleme ve tavsiyelerde bulunma yetkisiyle donatılmıştır.225

Azınlık haklarının korunması amacıyla başvurulan bir yöntem de, azınlıkların uyruğunda bulunduğu devlet ile azınlık temsilcilerinin azınlıklar rejimi konusundaki bir andlaşmaya taraf öteki devletler temsilcilerinin katıldığı karma komisyonlar kurulması olmaktadır. Ancak, bu tür komisyonların başına genellikle bir üçüncü devlet uyruğundan başkan seçme yoluna gidildiğine sık sık rastlanmaktadır. Anılan bu karma komisyonların görevlerinin ve kararlarının niteliğine gelince, iki değişik durumla karşılaşmaktadır. Bu tür komisyonların kimileri uzlaştırma komisyonu olarak öngörülmüş olup, yalnızca tavsiye ve görüş bildirebilmektedir. Buna karşılık, bu tür komisyonların büyük çoğunluğu kesin ve bağlayıcı karar almakla yetkilendirilmiştir.226

Son olarak, azınlıkların korunması, uluslararası yargı organlarının güvencesi altına alınarak yapılmakta ve bu rejim bir uluslararası andlaşma ile gerçekleşmektedir.

Ancak, bu tür andlaşmalar genellikle sorunun uluslararası yargı organları önüne götürül-meden önce ya diplomatik yollarla ya da uluslararası örgüt organları çerçevesinde bir çözüme bağlama girişimlerinin gerçekleştirilmesini öngörmektedir.227

Bunların dışında insan haklarının korunması çerçevesinde geliştirilen birtakım özel yöntemler de vardır.

Azınlıklar rejiminin yukarıda vurgulandığı gibi, özel düzenlemelere bağlı olarak farklılıklar göstermesi durumu karşısında, her somut azınlık rejiminin güvence sistemine ayrıca bakmak gerekecektir. Bu çerçevede Türkiye bakımından azınlıklar rejimi kuran ve yükümlülükler getiren uluslararası andlaşma, Lozan Barış Andlaşmasıdır. Öte yandan, Türkiye'nin de taraf bulunduğu birtakım andlaşmalar çerçevesinde, Bulgaristan'daki ve Yunanistan'daki Türk azınlıklarının durumlarının günümüzde önem kazandığı gözlenmektedir.228

225 PREECE, age, s. 129-138; PAZARCI, 2. Kitap, s. 180.

226 PAZARCI, 2. Kitap, s. 180; KURUBAŞ, age, s. 61-64.

227 PAZARCI, 2. Kitap, s. 180; KURUBAŞ, age, s. 63.

228 PAZARCI, 2. Kitap, s. 180.