• Sonuç bulunamadı

AZINLIK HAKLARININ NİTELİĞİ

Acaba azınlık hakları bireysel hak mıdır yoksa kollektif hak mıdır? Bu sorunun tartışmalı olan cevabını bulabilmek için, bu güne kadar uluslararası sözleşmelerde kabul edilen azınlık haklarının hangi özellikler gösterdiğini incelemek gerekir. Uluslararası belgelere göz atıldığında bireysel hak ya da kollektif hak olduğu sonucuna varacak dayanaklar bulmak mümkündür.185

Azınlıkların korunması sürecinde, II. Dünya Savaşı sonrası uluslararası düzeyde oluşan insan hakları hukukunun evrensellik vurgusu çerçevesinde şekillenen temel anlayış, ayrımcılık yasağı ilkesi temelinde bireylere tanınan hakların azınlıkların korunmasını sağlayacağı yönündedir.186 Bu çizgide ilk kırılma noktası MSHS’nin 27.

maddesidir. Bununla birlikte 27. maddenin koruma alanı içindeki haklar da birey hakları ekseninde kaleme alınmıştır.

182 KURUBAŞ, age, s. 39.

183 KURUBAŞ, age, s. 39.

184 ALPKAYA, agm, s. 169; KURUBAŞ, age, s. 39.

185 ALPKAYA, agm, s. 157.

186 ALPKAYA, agm, s. 151.

27. maddede olduğu gibi, azınlıklara ilişkin diğer uluslararası belgelerde de kullanılan azınlığa mensup kişi ifadesi, azınlık haklarında öznenin birey olduğunu vurgulama amacını taşır. Başka bir ifadeyle, haklar bir “topluluk”a (ya da gruba) değil, bireylere ya da “topluluk”un üyelerine tanınmaktadır. Bu noktada bireysel haklar/ haklar tartışması, azınlıkların etkili korunmasında hangi hak öznesine ağırlık verilmesi gerektiği konusunda odaklanır.187

Çoğu zaman grup hakları ile eşanlamlı kullanılan kollektif haklar, farklı anlamlar yüklenerek açıklanmaktadır. Kollektif haklar bir yandan, kişilerin ancak başkaları ile birlikte kullanabildiği haklar olarak tanımlanırken; öte yandan, kollektif yarar ya da topluluk için bir yarar elde etme adına kullanılan haklar olarak görülmektedir. Bununla birlikte bireysel haklar, grup hakları ve kollektif haklar ayrımı yapıldığı gibi, kollektif haklar, grup hakları olarak ele alındığında, “grup”a herhangi bir nedenle ya da herhangi bir amaç için bir araya gelmiş kişi topluluklarından farklı bir anlam verilebilmektedir. Bu çerçevede grup hakkı, grup üyelerinin (bireylerin) haklarının toplamı ya da kişilerin bireysel haklarını bir araya gelerek elde etmelerinde araç bir hak; kollektif hak ise, kendilerine ait farklı kültürel özellikleri korumak ve geliştirmek için “toplulukların”

kullanabildiği bir hak olarak tanımlandığında, kollektif hak ile grup hakkı arasındaki ayrım

“grup”a özel bir anlam yüklendiğinde önemini yitirir.188

Azınlık haklarını düzenleyen uluslararası belgelerin çoğu, bireysel haklar-kollektif haklar ayırımı bakımından benzer bir yaklaşım benimsemişlerdir. Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin 27. maddesinde, Birleşmiş Milletler Azınlıklar Bildirgesi’nin 3/1.

maddesinde ve AGİK Kopenhag Belgesi’nin 32/6. paragrafında, azınlığa mensup kişilerin “kendi gruplarının diğer üyeleriyle birlikte toplu olarak” azınlık haklarını kullanabilecekleri belirtilir. Ancak bu ifade, tanınan hakların kollektif haklar olarak nitelendirilmesinde tek başına yeterli değildir. İnsan Hakları Komitesi, 27. maddeye ilişkin Genel Yorumu’nda, bu maddenin de Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin III.

Bölüm’ünde yer alan diğer maddeler gibi bireysel hakları koruma altını söylemektedir.189

187 ÇAVUŞOĞLU, Azınlık Hakları, s. 54.

188 ÇAVUŞOĞLU, Azınlık Hakları, s. 64.

189 ÇAVUŞOĞLU, “Azınlık Politikaları”, s. 248; General Comment No. 23 (50) on Article 27, par. 3.1, 15 HRLJ (1994) s. 234-235.

Ulusal Azınlıkların Korunmasına ilişkin Çerçeve Sözleşme’nin 3/2. maddesi, Sözleşmenin tanıdığı hakların “hem bireysel olarak hem de başkalarıyla birlikte topluca”

kullanılabileceğine ilişkin düzenleme içerir. Açıklayıcı Rapor’da, bu ifadeyle, kollektif hak anlayışından farklı olarak, hakların birlikte kullanımının tanındığı; “başkaları” sözcüğünün mümkün olan en geniş anlamda ve aynı ulusal azınlığa, başka bir ulusal azınlığa ya da çoğunluğa mensup kişileri kapsayacak şekilde anlaşılması gerektiği vurgulanmıştır.190 Rapor’un Çerçeve Sözleşme’nin genel yaklaşımları ve temel kavramlarıyla ilgili bölümünde de kollektif hakların tanınmadığı açıkça belirtilir.191 Çerçeve Sözleşme ve azınlıklarla ilgili diğer uluslararası belgelerde hak öznesinin “azınlığa mensup kişi” olarak belirlenmesi, azınlık haklarının kollektif hak olarak nitelendirilmesine karşı bir önlem olarak kullanılır. Kollektif haklar, üyelerinin dışında belli bir varlığa ve kimliğe sahip olan

“grup/topluluk”un fiziksel varlığını ve farklı kimliğini korumayı192 amaçlar; grubun “hayatta kalmasını” güvence altına alır.193 Bu nedenle de, bu tür hakların ancak “topluluk”un kendi kimliğini korumak ve geliştirmek için kendi kurumlarını oluşturması yoluyla etkili olarak kullanılabileceği ileri sürülmüştür. Ancak bu bakımdan önemli sorun, azınlık grubuna kurumsal örgütlenme hakkının tanınmasının yerel özerklikten194 ayrılıkçılığa kadar varan talepleri beraberinde getireceği endişesi, self-determinasyon hakkı ile kurulabilecek ilişkiden duyulan korkudur.195 İnsan Hakları Komitesi 27. madde Genel Yorumu’nda, Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin self-determinasyon hakkını düzenleyen 1. maddesiyle, etnik, dinsel ya da dilsel azınlıklara mensup kişilerin haklarını düzenleyen 27. maddesi arasındaki ayrıma dikkat çekmiş; halklara tanınmış olan self-determinasyon hakkının Sözleşme’nin ayrı bir bölümünde (I. Bölüm) yer aldığını ve 27.

maddeyi de içeren III. Bölüm’ün düzenlediği bireysel haklardan farklı olarak, Sözleşme

190 ÖZDEK, agm, s. 147; Çerçeve Sözleşme’yi Açıklayıcı Rapor, par. 37.

191 Çerçeve Sözleşme’yi Açıklayıcı Rapor, par. 13.

192 ARSAVA, age, s. 27.

193 JOHNSTON, D. M., “Native Rights as Collective Rights: A Question of Self-Preservation,” W. Kymlicka (der.), The Rights of Minority Cultures içinde (Oxford University, 1995), s. 185-187.

194 THORNBERRY, age, s. 218.

195 Kollektif haklar bakımından diğer bir sorun ise, grup kimliği çerçevesinde korunan kültürel değerlerin kollektif hak/bireysel hak çatışmasını doğurma ihtimalidir. Grubun hayatta kalmasını sağlama adına grup kimliğinin bireysel kimliğe ya da grup bütünlüğünü aşındıran bireysel tercihlere üstün kılınması, kollektif haklarla bireysel hakların uyumlulaştırılması sorununu gündeme getirir.

denetim mekanizması içinde kişisel başvuru yolunu öngören ek Seçimlik Protokol’ün kapsamı içinde olmadığını belirtmiştir.196

Azınlık haklarının uluslararası belgelerde bireysel niteliği vurgulansa da, bu haklar azınlıkların varlık ve kimlik hakları çerçevesinde oluşmaktadır. Azınlıklara mensup kişilere tanınan kendi kültürlerini, dillerini ve dinlerini yaşatma ve koruma hakkı ve asimilasyon yasağı, aslında dolaylı da olsa grup kimliğinin korunması sonucunu doğurmaktadır.197 Devletin bu alandaki pozitif yükümlülükleri de benzer şekilde yorumlanabilir. Bununla birlikte, azınlığa mensup olup olmamakta kişisel tercih hakkı, yine devlete karşı grup kimliğinin, gruba karşı da bireysel kimliğin korunması imkanının sağlanması, bireysel hak olarak görülmesini sağlayacak özelliklerdir.198

Azınlık haklarının bireysel hak olduğu yönündeki vurgu, biraz da azınlıkların kendi kaderini tayin hakkı aracılığıyla ayrılıkçı talepler ileri sürülmesini engelleme amacı ve bu konuda kaygı taşıyan devletlere aittir.199 Tüm bu sınıflandırma tartışmalarından sonra denilebilir ki azınlık hakları, kollektif haklar olmamakla birlikte; kollektif haklarla bireysel hakların sınırında yer alan ve kollektif özellikler de taşıyan bireysel haklardır.200

Kollektif hak savunucularının çoğu, bu hakları etnik, dilsel ya da dinsel azınlık gruplarının hakları olarak görmektedirler. Bu anlamda kollektif hakkın amacı, üyelerin dışında belli bir varlığa ve kimliğe sahip olan “grup”un fiziksel varlığını ve farklı kimliğini korumaktır. Başka bir ifadeyle, kollektif haklar grubun hayatta kalmasını güvence altına almak için düzenlenirler. Bu nedenle de, bu tür hakların ancak “topluluk”un kendine özgü kimliğini korumak ve geliştirmek için kendi kurumlarını oluşturması yoluyla etkili olarak kullanabileceği ileri sürülmüştür.201

Tanınan haklardan yararlanmanın yolu, genellikle azınlığa mensup kişilerin bireysel düzeyde bunlardan yararlanması biçiminde olmaktadır. Başka bir deyişle, haklar grubun bir bütün olarak değil, grubun her bir üyesince yararlanmasına açıktır. Bununla birlikte, ender de olsa, azınlıkların kimi andlaşmalarda bütünleşmiş bir topluluk (bir

196 ÇAVUŞOĞLU, “Azınlık Politikaları”, s. 249.

197 THORNBERRY, age, s. 56; ALPKAYA, agm, s. 158; REHMAN, agm, s. 99.

198 ÇAVUŞOĞLU, Azınlık Hakları, s. 64.

199 ALPKAYA, agm, s. 162.

200 ÇAVUŞOĞLU, Azınlık Hakları, s. 64.

201 ÇAVUŞOĞLU, Azınlık Hakları, s. 56.

cemaat) olarak birtakım haklara sahip kılındığı durumlar da vardır. Bu tür azınlık topluluğunun hakları, andlaşmalara göre, topluluk temsilcilerinin bu sıfatları ile ilgili, devletin kimi organlarına katılması hakkından belirli konularda özerkliğe sahip olmaya kadar değişik hakları ve yetkileri içermektedir.202

Bu gün azınlıkların korunmasında genel eğilim, azınlık haklarının bireysel haklar olduğu yönündedir.203 O nedenle de sözleşme metinlerinde hep ‘azınlığa mensup bireyler’ ifadesine yer verilmektedir. Bunun bir nedeni, devletlerin azınlıklara uluslararası kişilik verilmesini istememeleridir, çünkü bu durumda azınlık ulusu parçalayabilir. Diğer nedeni ise, grupların bireyleri ezmesinin önüne geçmektir. Zira grup haklarının en önemli dayanaklarından biri, kendileri bakımından herhangi bir zarar doğmaksızın münferit bireylerin, belli bir gruba mensup olduklarını seçme/açıklama haklarının bulunmasıdır.

Ama, yine de “azınlıklara mensup bireyler” deyimiyle aynı zamanda benzer haklara sahip bireyler topluluğuna da işaret edilmektedir.204

Uluslararası sözleşmelerde geçen ifadeler, birey hakları ve bir azınlığın grup hakları ile devlet egemenliğini ve ülke bütünlüğünü koruma kaygısı arasında bir uzlaşmanın sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bu haliyle azınlık hakları esasen bireylere verilmekle birlikte, bazılarının kollektif olarak da kullanılan ve grubun korunması sonucunu doğuran haklar olduğu söylenilebilir.205 Sonuç olarak azınlık hakları, yukarıda da işaret ettiğimiz gibi, “kollektif boyutlu bireysel haklar” şeklinde de nitelendirilmektedir.206