• Sonuç bulunamadı

Ayetin Bir Başka Ayetle veya Tercih Edilen Görüşün Ayetlerle Teyid

2. RİVAYET YÖNÜNDEN MECMA’U’L-ENVÂR TEFSİRİ

2.1. KUR’AN’IN KUR’AN İLE TEFSİRİ

2.1.2. Ayetin Bir Başka Ayetle veya Tercih Edilen Görüşün Ayetlerle Teyid

Örnek 1:

} َن وُدُبْعَ ي اوُناَك ْمُكاَّيِإ ِء َلاُؤَىَأ ِةَكِئ َلاَمْلِل ُلوُقَ ي َُّثُ اًعيَِجم ْمُىُرُشَْيَ َمْوَ ي َو{

“Allah‟ın,

onları hep birden toplayacağı, sonra da meleklere, “Bunlar mı size ibadet ediyorlardı?” diyeceği günü bir hatırla!”193

Müfessir, bu ayet-i kerimede geçen soru cümlesiyle ilgili olarak; Allah Teâlâ‟nın, meleklere: “Kullarıma size ibadet etmelerini siz mi emrettiniz!” diye çıkıĢması, tevbîh (azarlama) manasında olduğunu açıkladıktan sonra, bunu Ģu ayet-i

kerime ile teyit etmiĢtir: 194

{

َيّْمُأَو ِنيوُذَِّتَّا ِساَّنلِل َتْلُ ق َتْنَأَأ ََيمْرَم َنْبا ىَسيِع اَي ُوَّللا َلاَق ْذِإ َو

ْنِم ِْينََلذِإ

ِوَّللا ِنوُد

...

}

“Allah, kıyamet günü Ģöyle diyecek: “Ey Meryem oğlu Ġsa! Sen mi

insanlara, Allah‟ı bırakarak beni ve anamı ilâh edinin, dedin?”195

Örnek 2:

}...اوُلِمَع اَِبِ ِفْعّْضلا ُءاَزَج ْمَُلذ َكِئَلوُأَف{

“Yaptıklarına karĢılık onlara kat

kat fazlası mükâfat vardır.”196

Müfessir, bu ayet-i kerimedeki

ِفْعّْضلا ُءاَزَج

ifadesini

“çok daha fazlasıyla kat kat artırarak mukabelede bulunma” Ģeklinde açıklayarak Ģu iki ayet-i kerimeyi örnek göstermiĢtir:197

}...اَِلذاَثْمَأ ُرْشَع ُوَلَ ف ِةَنَسَْلحاِب َءاَج ْنَم{

“Kim bir

iyilik yaparsa, ona on katı vardır.”198

{

ًةَيرِثَك اًفاَعْضَأ ُوَل ُوَفِعاَضُيَ ف

}...

“Allah da o (borcu)

kendisine kat kat ödesin.”199

Örnek 3:

} ... َينِمِلاَّظلا يِدْهَع ُلاَنَ ي َلا{

“Ahdim zalimleri kapsamaz.”200

Müfessire göre “ahd” kelimesinden kasıt peygamberliktir. Çünkü bu ayetin öncesinde Ġbrahim‟in (a.s.) imtihan edildiği ve bu imtihanı baĢarıyla geçince Allah Teâlâ tarafından insanlara önderlikle müjdelendiği beyan ediliyor. ĠĢte Allah Teâlâ

193

Sebe‟ Suresi, 34/40.

194 Hacı PaĢa, Mecma‟u‟l-Envâr, ĠÜK, vr. 24a. 195 Maide Suresi, 5/116.

196

Sebe‟ Suresi, 34/37.

197 Hacı PaĢa, Mecma‟u‟l-Envâr, ĠÜK, vr. 22a-b. 198 En‟am Suresi, 6/160.

199 Bakara Suresi, 2/245. 200 Bakara Suresi, 2/124.

“Ben seni insanlara önder yapacağım” deyince Ġbrahim (a.s.) da “Soyumdan da”

diyerek iltica ediyor. Allah Teâlâ da: “Ahdim zalimleri kapsamaz” buyuruyor.

Müfessir, Ġbrahim‟in (a.s.) bu temennisinin hiçbir ara olmadan soyundan peygamberliğin hep devam etmesi Ģeklinde bir temennî olduğunu beyan ettikten

sonra Saffat suresinde Ġbrahim‟dan (a.s.) bahseden ayetlerin devamında gelen:

اَنْكَراَبَو{

ٌينِبُم ِوِسْفَ نِل ٌِلماَظَو ٌنِسُْلز اَمِهِتَّيّْرُذ ْنِمَو َقاَحْسِإ ىَلَعَو ِوْيَلَع

}

“Onu da Ġshak‟ı da uğurlu kıldık. Her

ikisinin nesillerinden iyilik yapanlar da vardı, kendine apaçık zulmedenler de.”201

ayetini zikretmektedir. Dolayısıyla müfessir, ayet-i kerimede geçen “muhsin” kelimesiyle müslüman; “zalim” kelimesiyle de kâfir kastedildiğini beyan ederek

“Ahdim zalimleri kapsamaz” ayetinin manasını Saffât suresindeki bu ayetle teyid

etmiĢtir.202

Örnek 4:

}...اًنِمَآ اًدَلَ ب اَذَى ْلَعْجا ّْبَر ُميِىاَرْ بِإ َلاَق ْذِإَو{

“Ġbrahim, “Rabbim! Burayı

güvenli bir Ģehir yap” diye dua etmiĢti.”203

Müfessir, bu dua cümlesinin Ġbrahim suresinde204

de geçtiğini beyan ettikten sonra

َدَلَ ب ْلا اَذَى

kelimesinin

يِداَولا اَذَى

anlamında olduğunu, Ġbrahim‟in (a.s.) çocuklarını çorak bir vadiye yerleĢtirdiğini ifade ettiği

َدْنِع ٍعْرَز يِذ ِْيرَغ ٍداَوِب ِتيَّيّْرُذ ْنِم ُتْنَكْسَأ ّْنيِإ اَنَّ بَر{

ِمَّرَحُمْلا َكِتْيَ ب

...

}

“Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bazısını, senin kutsal evinin (Kâbe‟nin) yanında ekin bitmez bir vadiye yerleĢtirdim.”205

ayet-i kerimesini zikrederek, bu vadinin Ģehre dönüĢtükten sonra, ayrıca emîn bir Ģehir olması için dua

ettiğini bu ayetle teyit etmiĢtir.206

201 Saffat Suresi, 37/113.

202 Hacı PaĢa, Mecma‟u‟l-Envâr, SK, Carullah, vr. 186a. 203

Bakara Suresi, 2/126; Müfessirin bu ayeti benzerlik sebebiyle sehven Ġbrahim Suresi‟nde geçtiği gibi beled kelimesini marife olarak “el-beled” Ģeklinde yazdığı tespit edilmiĢtir.

204 Ġbrahim Suresi, 14/35. 205 Ġbrahim Suresi, 14/37.

Örnek 5:

}... ْمُهْ نِم ٍدَحَأ َْينَ ب ُقّْرَفُ ن َلا{

“Onlardan (peygamberlerden) hiçbirini

diğerinden ayırt etmeyiz.”207

Müfessir, Nisa suresinde geçen Yahudi ve Hristiyanların dediği:

ُنِمْؤُ ن َنوُلوُقَ يَو{

ُرُفْكَنَو ٍضْعَ بِب

ٍضْعَ بِب

}...

“Onlar “(Peygamberlerin) kimine inanırız, kimini inkar ederiz” derler.”208

ayetini örnek vererek mü‟minlerin, peygamberler arasında böyle bir ayrım yapamayacağını, çünkü peygamberlerin hepsinin aynı mesajı getirdiğini beyan etmiĢ ve bunu Ģu ayet-i kerimeyle delillendirmiĢtir:209

}ةيلآا. ..اًحوُن ِوِب ىَّصَو اَم ِنيّْدلا َنِم ْمُكَل َعَرَش{

“Dini dosdoğru tutun ve onda ayrılığa düĢmeyin! diye Nûh‟a emrettiğini, sana vahyettiğini, Ġbrâhim‟e, Mûsâ‟ya ve Ġsâ‟ya emrettiğini size de din kıldı. Fakat senin kendilerini çağırdığın Ģey (Ġslâm dini), Allah‟a ortak koĢanlara ağır geldi. Allah, ona dilediğini seçer. Ġçtenlikle kendine yönelenleri de ona ulaĢtırır.”210

Örnek 6:

}َينِئِساَخ ًةَدَرِق اوُنوُك ْمَُلذ اَنْلُقَ ف{

“Biz onlara, “AĢağılık maymunlar olun”

demiĢtik.”211

Müellif, Ġsrailoğulları‟ndan haddi aĢanların, bir iĢe yaramayan alay konusu olmuĢ maymun suretine dönüĢtüklerini beyan ettikten sonra, bu baĢkalaĢımın

mümkün olduğunu Ģu ayet-i kerime ile teyit etmiĢtir:212

{

اََّنَِّإ

اَذِإ ٍءْيَشِل اَنُلْوَ ق

ُوَل َلوُقَ ن ْنَأ ُهاَنْدَرَأ

}ُنوُكَيَ ف ْنُك

“Biz bir Ģeyin olmasını istediğimiz zaman sözümüz sadece, ona, “ol” dememizdir. O da hemen oluverir.”213

Örnek 7:

}...اَهُ باَوْ بَأ ْتَحِتُفَو اَىوُءاَج اَذِإ َّتََّح{

“Cennete vardıklarında oranın

kapıları açılır”214

207

Bakara Suresi, 2/136.

208 Nisa Suresi, 4/150.

209 Hacı PaĢa, Mecma‟u‟l-Envâr, SK, Carullah, vr. 192a. 210

ġura Suresi, 42/13.

211 Bakara Suresi, 2/65.

212 Hacı PaĢa, Mecma‟u‟l-Envâr, SK, Carullah, vr. 151a. 213 Nahl Suresi, 16/40.

Hacı PaĢa, bu ayetin cennetin kapılarının sekiz olduğuna bir delil olduğunu beyan ederek ayette geçen “vav” harfinin burada sekizi temsil ettiğini zikreder. Ġleri sürdüğü bu görüĢü, bazı yerlerde geçen “vav” harfinin sekiz sayısını tamamladığı ayetlerle destekler. Müfessire göre bu ayetler Ģunlardır:

― Kehf suresinde geçen

} ْمُهُ نِماَثَو... ْمُهُ بْلَك ْمُهُعِباَر ٌةَث َلاَث َنوُلوُقَ يَس{

“Onlar üç kiĢidirler, dördüncüleri köpekleridir,… diyeceklerdir.”215

ayet-i kerimesinde onlar, Ģöyle diyeceklerdir, böyle diyeceklerdir, diye sayıldıktan sonra en son, “vav” harfinden sonra sekiz sayısının zikredilmesini bir örnek olarak zikreder.

― Tevbe suresinde geçen

}رَكْنُمْلا ِنَع َنوُىاَّنلاَو

... َنوُدِماَْلحا َنوُدِباَعْلا َنوُبِئاَّتلا{

“Tövbe edenler, ibâdet edenler, hamdedenler…ve kötülükten alıkoyanlar”216

ayetinde yedi madde atıf vavı kullanılmadan, “tövbe edenler, ibadet edenler…vs.” sayıldıktan sonra sekizinci maddede “vav” harfinin kullanılmasını baĢka bir örnek olarak zikreder.

― Tahrîm suresinde de aynı Ģekilde maddeler “vav” kullanılmadan

zikredilirken tam sekizinci maddede “vav” harfinin kullanılması:

ٍتاَنِمْؤُم ٍتاَمِلْسُم{

اًراَكْبَأَو ٍتاَبّْيَ ث ٍتاَحِئاَس ٍتاَدِباَع ٍتاَبِئاَت ٍتاَتِناَق

}

“Müslüman, inanan, sebatla itaat eden, tövbe

eden, ibadet eden, oruç tutan, dul ve bakire eĢler…”217

ayetleri bize gösteriyor ki

اَهُ باَوْ بَأ ْتَحِتُفَو

...

ayetindeki “vav” harfi sekize iĢaret ederek cennetin sekiz tane

kapısının olduğuna iĢarettir.

Müfessir ayrıca cennetin kapılarının sekiz adet olduğuyla ilgili hadislerin bulunduğunu zikretmekte, fakat bu hadislerin hangileri olduğuna açıklık

getirmemektedir.218

215 Kehf Suresi, 18/22.

216 Tevbe Suresi, 9/112. 217 Tahrîm Suresi, 66/5.

Örnek 8:

}... ْمُكُبوُلُ ق ْتَبَسَك اَِبِ ْمُكُذِخاَؤُ ي ْنِكَلَو{

“Fakat sizi kalplerinizin

kazandığından sorumlu tutar.”219

Müfessir, ayette geçen

ْمُكُبوُلُ ق ْتَبَسَك اَِبِ

ifadesini

وى

ملعلا عم بذكلا دصق

“O bildiği halde kasten yalan söylemektir” diyerek Ģu ayet-i kerime

ile de bunu desteklemiĢtir:220

ِوِب ُْتُْأَطْخَأ اَميِف ٌحاَنُج ْمُكْيَلَع َسْيَلَو{

ْمُكُبوُلُ ق ْتَدَّمَعَ ت اَم ْنِكَلَو

...

}

“Hata ile yaptığınız bir iĢte size hiçbir günah yoktur. Fakat kasten yaptığınız Ģeylerde size günah vardır.”221

Örnek 9:

}...وَّلِل

َةَرْمُعْلاَو َّجَْلحا اوُِّتَِأَو{

“Haccı da umreyi de Allah için

tamamlayın.”222

Bu ayet-i kerimeye istinaden ashabtan Zeyd b. Sabit (ö. 45/665) ve Ġbn Abbas (ö. 68/687) umrenin farz olduğunu söylemiĢlerdir. Ġmam ġâfiî‟nin (ö. 204/820) de bu görüĢte olduğunu beyan eden Hacı PaĢa, bazı âlimlerin ise umrenin farz olmadığı, ayette kastedilenin baĢlanmıĢ olan umre ibadetinin tamamlanması, görüĢünde olduklarını ifade etmiĢtir. Müfessir kendisi de bu görüĢü benimsemiĢ bu ayetin “umreyi mükemmel ve eksiksiz bir Ģekilde yerine getiriniz” manasında olduğunu

açıkladıktan sonra bunu Ģu ayet-i kerime ile teyid etmiĢtir:223

{

ِلْيَّللا َلىِإ َماَيّْصلا اوُِّتَِأ َُّثُ

...

}

“Sonra da akĢama kadar orucu tam tutun.”224