• Sonuç bulunamadı

PSİKO-SOSYAL GEREKSİNMELER

3. Göz rahatsızlıkları

4.2.2. Görsel Faktörler 1 Aydınlatma

4.2.2.1.2. Aydınlatma Düzeni İlkeler

Aydınlatma düzeni; bir mekanın iç mimari oluşumunda önemli bir etkendir. Büro yapılarında hacimlerin işlevine ve aydınlatma tekniğine uygun olarak kurulan aydınlatma düzenleri, mekanın iç mimari düzenlemesinin ayrılmaz bir parçasını oluşturur. Bu nedenle büro yapıları aydınlatma düzenleri, mimari tasarım aşamaları sırasında ele alınmalıdır. ( Bostancı, 1996 )

Büro alanları için geliştirilmiş aydınlatma düzenlerini belirleyen bir Avrupa ya da bilinen bir dünya standartı yoktur. Sadece birtakım meslek odaları tarafından oluşturulan ya da şartnamelerde yer alan standartlarında, çalışma mekanında olması gereken aydınlık düzeyi 500lx olarak belirlenmiştir. ( Archi Scope 4, 1999 )

Büro yapılarında çalışma ünitelerindeki her fonksiyon farklı aydınlık düzeyi ister. Aşağıdaki tabloda yapılan işe göre gerekli olan aydınlık düzeyleri gösterilmektedir. ( Tablo 4.8. )

Tablo 4.8. Çalışma Ünitelerinde Yapılan Farklı İşler İçin Gereken Aydınlık Düzeyleri

Yapılan İş Gereken Aydınlık Düzeyi

Okumak 320 - 750lux

Kalemle yazmak 750lux

Hesap makinası v.b. 540-1080lux

Çizim 750lux

Bilgisayarla çalışmak 350-500lux

Büro yapıları aydınlatma düzenleri oluşturulurken, hacmin işlevine, boyutlarına ve kullanıcı sayılarına bağlı olarak, gereken nicelik ve nitelikte aydınlık sağlamak amacıyla, seçilen lamba ve aydınlatma aygıtları, belirli bir düzene göre hacime yerleştirilir. Bürolarda kullanılması uygun olan lamba türü, flüoresan lambadır. Aydınlatma aygıtı olarak ise, değişik niteliklerde flüoresan lambalı aygıtlar kullanılabilir. Genel olarak bakış doğrultusuna koşut olarak dizilmiş aydınlatma aygıtları, tavana gömülü, asılı ya da tavan yüzeyine tespit edilmiş biçimde kullanılabilir. Büyük hacimlerde, geniş tavan yüzeyindeki aygıtların oluşturabileceği kamaşmadan kaçınmak için, ışık kaynaklarının görünmesi engellenmeli ve kamaşmaya karşı denetimli aygıtlar kullanılmalıdır. Büro yapılarında bulunan, değişik işlevlere sahip, değişik boyutlardaki hacimlerde olması gereken aydınlatma düzeni temel ilkeleri aşağıda belirtilmiştir. ( Bostancı, 1996 )

4.2.2.1.2.1. Büro Hacimlerinde Aydınlatma Düzeni

Büro hacimleri genellikle görsel eylemlerin ağırlık kazandığı hacimler olup, kullanıcı sayısına bağlı olarak çeşitli boyutlarda tasarlanabilir. Büro hacimlerinde aydınlatma düzenleri, boyutlarına ve özelliklerine göre ayırımlar göstermesi nedeniyle ayrı ayrı incelenmelidir.

• Geleneksel Bürolarda Aydınlatma Düzeni

Geleneksel bürolarda gün ışığının geliş yönü çalışma yerlerinin düzenini, dolayısıyla bakış yönünü etkiler. Doğal aydınlatmada ışığı soldan almak doğru olduğundan, çalışma masaları genellikle dış duvara dik yerleştirilir. Işığın içeri max. 8m girebildiği göz önüne alınıp diğer düzenlemeler ona göre yapılır. Buradan da anlaşıldığı gibi doğal aydınlatma, hücre bürolarda planlamaya etki eden önemli bir faktördür. Güneşin çalışma yerine doğrudan geldiğinde kamaşmaya yol açtığı unutulmamalıdır. Hücre bürolarda doğal ışığın öneminden dolayı cephe ve pencere oranına dikkat edilmelidir. O.Gottschalk’a göre 1m² döşemeye düşen pencere alanı 0.6-0.8m² arasındadır. ( Gürer, 1997 )

Hücre bürolarda yapay aydınlatma yaparken, aydınlatma elemanlarının pencere duvarına paralel yerleştirilmemesi kamaşmaya neden olur. Pencereye bakan masalar ise, dışarıdaki ışık yoğunluğunun farklı olması sonucu rahatsızlık vericidir. Aydınlatma elemanlarının masaların tam üstüne konması da gölge yapacağından uygun değildir.

• Serbest Düzenli Bürolarda Aydınlatma Düzeni

Büyük mekanlı bürolarda aydınlatma tümüyle yapaydır. Bu nedenle ihtiyaçlar çok iyi belirlenmelidir. Bu tür çalışma mekanlarında dikkat edilecek en önemli nokta, pencere kenarındaki doğal aydınlatmadan, yapay aydınlatmaya geçiş bölgesidir. Bu bölgede geçiş optik olarak yumuşak olmalıdır. Diğer bir önemli nokta ise verimin belli bir düzeyde tutulabilmesi için dikkat çekici etkilerin yok edilmesidir. Bunun için gerekli optik koşullar “ genel konfor etkisi ” olarak adlandırılır ve aşağıdaki bileşenlerden oluşur; ( Gürer, 1997 )

• Çalışma yerinde yeterli aydınlatma, • Yansımadan kaynaklanan aydınlatma, • Yüzeylerin aydınlatma kontrastları, • Gölge,

Büyük mekanlı bürolarda sarı ışık kullanışlı değildir. Kullanıcının gözünü yorar. Titreşimsiz ve beyaz bir ışık görsel konforu sağlar. Ayrıca aydınlatma eşdüzey olmamalıdır. Bu hem yorucu, hem de plastik algıyı güçleştirici olur. Son görülen ışık kaynağını göze birleştiren çizginin yatayla 30°C’den az açı yapması kamaşmaya neden olur. Kamaşmaya neden olan diğer bir unsur da çalışma masası yüzeylerinin parlak olmasıdır. Serbest düzenli bürolarda, cephe estetiği ve görünüşü sağlamak için, yapay aydınlatma ve havalandırma kullanılır. O.Gottschalk’a göre 1m²’ye düşen pencere alanı 0.2-0.4m²’dir. ( Gürer, 1997 )

• Bilgisayar Kullanılan Bürolarda Aydınlatma Düzeni

Günümüzde her alanda yaygınlaşan bilgisayar kullanımı, bürolarda da bilgisayar ile çalışmayı zorunlu kılmıştır. Bilgisayar ekranlarında aynalaşma ile oluşan yabancı görüntüler görsel algılamayı bozmakta, bazı durumlarda ise çalışmayı engelleyecek düzeyde olabilmektedir.

Aynalaşma etkisi ile ekranda mutlaka ışık kaynakları, pencereler, tavan, duvarlar, klavye, çalışan kişi vb. gibi birtakım çevre görüntüleri oluşacaktır. Bu görüntülere neden olan yüzeylerdeki değişik ışıklılıkların birbirlerine oranı belli sınırlar içinde kalır ve mutlak değerleri de ekranın ışıklılık değerlerinin altında kalırsa, oluşan görüntü, ekrandaki yazı ve şekillerin, iyi ve rahat bir biçimde görülmesini engellemez. ( Sirel, 1990 )

Bilgisayar kullanılan büro hacimlerinde, görsel algılama açısından uygun bir çevrenin oluşturulabilmesi için, sağlanması gereken ışıklılık karşıtlığı oranları aşağıda belirtilmiştir : ( IES Lighting Handbook, Application Volume, 1987 )

Dökümanlar ile monitör ekranı arasında 1-1/3 Eylem alanı ile yakın karanlık çevre arasında 1-1/3 Eylem alanı ile yakın ışıklı çevre arasında 1-3 Eylem alanı ile uzak karanlık yüzeyler arasında 1-1/10 Eylem alanı ile uzak ışıklı yüzeyler arasında 1-10

Sonuç olarak yansımanın en aza indirilmesi, aşağıdaki koşulların sağlanmasıyla mümkün olmaktadır; ( Lordoğlu, 1989 )

• Çalışma ortamının genel aydınlatmasının, 300-500 lux olması önerilmektedir. Çalışma ortamına ışık kaynağının direkt gelmesinin yerine, ekrana girecek belgelerin lokal olarak aydınlatılmasının uygun olacağı önerilmektedir.

• Pencerelerin gerekli durumlarda kullanılabilecek ayarlanabilir perdelerle kapatılması önerilmektedir.

• Çalışma ortamlarında, ışığı yansıtan parlak boyaların yerine mat ve ışığı emebilen boyalar tercih edilmelidir.

• Çalışanların beyaz veya çok açık renkli giysilerden kaçınması, özellikle arka arkaya çalışmalarda yansımayı azaltıcı bir unsur olarak görülmektedir.

• Birbirine kontrast renkli alanların üstüste veya yanyana gelmesinden kaçınmak, özellikle gözün uyumu açısından önem taşımaktadır. ( beyaz klavyenin siyah bir masa üzerine konması gibi )

• Işığın veya aydınlatmanın, çalışma ortamına eğik bir düzeyde gelmesi de yansımayı azaltacaktır.

• Çalışanın gölgesi, çalışma ortamı üzerine ve ekrana düşmeyecek biçimde gelmelidir.