• Sonuç bulunamadı

A. AYDIN COĞRAFYASI VE TARİHİ

2. Aydın Tarihi

Aydın şehri Anadolu’nun en eski Türk-islam şehirlerinden birisi69 olmakla beraber

tarihi içerisinde barındıran yapısıyla dikkat çekicidir. Aydın şehrine ismini veren Mehmet Beyin babası veya ecdadından biri olabileceği kadar, bir aşirete nispetle Aydın soy veya aile

adını alabileceğini Himmet Akın ileri sürmüştür70. Hanedanlığın kurucusu Aydınoğlu Mehmed

Bey olarak bilinmesine rağmen elde ettiği bu beyliğe babasının adını verebilmesinden doğal başka bir şey olamayacağını da göz ardı edemeyiz. Aydın ismi elde ettiğimiz bilgiler neticesinde Mehmed Bey’in babasının isminden gelmektedir. Fuat Köprülü Düsturname’den

64 Cahit Telci, ” XVI. Yüzyıl Başlarına Ait Birgi Kazası Evkaf Defteri”, Tarih İncelemeleri Dergisi, Cilt 14, İzmir 1999, s.204.

65 Olcay Pullukçuoğlu Yapucu, a.g.t, s. 29. 66 Bülent Çelik-Tanju Demir, a.g.m, s.120.

67Aysun Sarıbey Haykıran-Ayten Can Tunalı, “XIX. Yüzyılda Aydın”, Aydın İl Tarihi, Özyurt Matbaacılık, Ankara 1997, s. 128.

68Aysun Sarıbey Haykıran-Ayten Can Tunalı, a.g.m. s.128.

69 Besim Darkot, “Aydın ”, İslam Ansiklopedisi, Cilt 2, MEB Yayınları, İstanbul 1979, s. 62. 70Himmet Akın, a.g.e, s.114.

aldığı bilgiler ışığında kurucu sayılan Mehmed Bey’in Germiyanoğlu ümerasından olduğunu dile getirmiştir71.

XIII. yüzyılın sonlarına doğru Anadolu Selçukluların merkezi idaresi, Moğol egemenliği altına girerek zayıflamasıyla Batı Anadolu’daki uç beyleri kendi başlarına hareket etmeye başlamış ve beyliklerini kurmuşlardı. Bu beyliklerden biri olan Menteşe Beyliği, doğudan gelen Türkmen göçleriyle iyice güçlenerek 1261 yılında Karia sahillerine (bugünkü Muğla ili sahilleri) akınlar düzenlemeye başlayıp, 1278 yılında Tralleis’i kuşattı. Oldukça korunaklı olan Tralleis, uzun süre dayandıktan sonra susuzluk nedeniyle 1282 yılında Türklere

teslim oldu72. Menteşe Beyi damadı Sasa Bey 1310 yılında Aydınoğlu Mehmed Bey tarafından

katledildikten sonra Tralleis şehri Güzelhisar adını almıştır73. Sasa Bey ile Aydınoğlu Mehmed

Bey’in arası açılmış ve Sasa Bey çevresindeki düşman güçlerle işbirliği yaparak Aydınoğlu

Mehmed’e karşı çıkmış ve yapılan savaş sonucu Mehmed Bey, Sasa Bey ve kuvvetlerini yenerek bütün Aydın ilini ele geçirdi. Daha sonra Menteşe Beyliği’ne bağlı Aydın ve çevresi 1310 yılında Aydınoğulları beyliğinin egemenliğine girmiştir74.

Osmanlılar, devlet teşkilatlanmasını tamamlayıp hem batıda fetih politikasını sürdürmüş hem de doğuda sınırlarını genişletip kendini güven altına almak istemiştir. Nitekim

güçlü bir devlet olmak yolunda yapılması gereken en mühim mesele Anadolu siyasi birliğinin

sağlanması olacaktır. Bu amaçla 1390'da Anadolu beyliklerini istilâya başlayan Yıldırım

Bayezid, Rumların elindeki Alaşehir’i aldıktan sonra Aydınoğlu memleketine gelmiş, İsa Bey

mukavemet etmemiş, bunun üzerine Bayezid, kendisini Tire'de oturtarak vakıflarının ve tımarının idaresini İsa Bey'e bırakıp diğer yerleri Osmanlı arazisine ilhak eylemiştir. Bayezid, İsa Bey’in kızı Hafsa Hanım’ı nikâhlamıştır. Bu suretle Aydınoğlu Beyliği, Ankara muharebesinin sonuna kadar Osmanlılarda kalmıştır75. Yani Osmanlı Devleti tarihinde sıkça

gördüğümüz akrabalık bağı kurarak toprak edinme geleneğini Aydınoğulları’nın Osmanlı’ya bağlanmasında kullanmıştır. Bu suretle kardeş kanının dökülmesine izin verilmemiş, devletin gücü de boşa harcanmamıştır.

Timur ile Bayezid arasındaki büyük çekişme sonucunda Ankara Savaşı cereyan etmiştir. Savaşın sonunda Osmanlı yenilmiş ve Bayezid, Timur’a esir düşmüştür. Ankara Savaşı’ndan

71Fuad Köprülü, “Aydınoğulları Tarihine Ait”, İzmir Araştırmaları Dergisi, Sayı 5, s.185.

72 Paul Wittek, Menteşe Beyliği (Çev: Orhan Şaik Gökyay),Türk Tarih Kurumu Yayını, Ankara 1944, s.25-26. 73 Mükrimin Halil Yinanç, “Aydın”, İslam Ansiklopedisi, (Aydın tarihi bölümünde), Cilt 2, MEB Yayınları İstanbul 1979, s.62-63.

74 Abdullah Uğur, a.g.m, s. 48.

75İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, Cilt 1, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1988, s.76.

sonra Timur, bütün Anadolu’yu kasıp kavurmuş ve Ayasuluğ’a gelerek burayı üs olarak kullanmış ve köy kasaba ne varsa hepsini ele geçirip Milas’a yürümüştür. Timur daha sonra Aydın ilini Mehmed Bey’in oğulları İsa Bey ve Umur Bey’e vermiştir76. Timur'un Semerkand'a

dönmesinden sonra, Yıldırım Bayezid’ın oğulları arasında devam eden saltanat kavgaları

dolayısıyla, eski beyliklerin bir müddet daha yeniden yaşamaları mümkün oldu ve bu arada

Aydınoğulları da duruma hakim oldular77. Aydınoğulları her fırsatta Osmanlı’nın Anadolu

birliğini sağlamasına karşı çıkmak istemişlerdir. Bunu her savaş veya farklı siyasi olay yaşandığında fırsat bilmişler ve netice itibari ile zaman zaman başarı elde etmiş olsalar da sonunda Osmanlılar, Anadolu birliğini sağlamış ve Aydınoğulları’nı egemenliği altına almıştır. Osmanlı Devleti kanlı geçen bir dönemin ardından yeniden siyasi birliğini sağlamıştır. Kendi iç sorunlarını düzelttikten sonra tekrar Anadolu siyasi birliğini kurmak yolunda adımlar atılmaya başlanmıştır. Bu gayeye hizmet maksadıyla Aydınoğullarını tekrar egemenliği altına almıştır. Osmanlılar, Aydınoğullarını 1426 yılında ele geçirdikten sonra da bu alana “Aydın Eli” veya “Liva-i Aydın” adını vererek bir sancak olarak yönetimlerine almışlardır. Sancağın merkezi Tire olurken, Aydın Güzelhisarı, Tire’ye bağlı bir kaza merkezi olmuştur. Daha sonralardan Aydın sancağının merkezi Güzelhisar-ı Aydın olmuştur78.

Düsturname’nin üçüncü kısmında Osmanlılar faslında İsa Bey’in Aydın ilini Osman

oğlu Sultan Yıldırım Bayezid’e teslim ettiği yazılmıştır79. Başka bir kaynak olarak Âşık

Paşazâde Tarihi’nde şu ifadeler yer alır. Alaşehir vilayeti o zaman Müslüman topraklar arasında kalmış, padişahı kâfir olan bir yer idi. Bunlar Aydınoğlu’yla iyi ilişkiler kurup hayatlarını sürdürürlerdi. Bayezid Han hemen gazaya niyet edip Alaşehir’e yöneldi. Daha

vilayete varmadan yolda, “Kimsenin haksız yere bir çöpünü bile almasınlar ve bir kimse bu

emri kabul etmezse sorumluluğu üzerine almış olup ölüm cezasına çarptırılacaktır.” diye emir çıkarıp yasak koydu. Bayezid Han şehrin yağmalanmasını emir edince kâfirler işitti, aman dileyip şehri anlaşmayla verdiler. Padişahlığın kanunu ne ise ona göre işlemler yaptı. Aydınoğlu da itaatle padişaha gelip ülkesinin bir kısmını Bayezid Han’a vermiştir. Kalelerine asker yerleştirip Bayezid adına hutbe okunup para bastırıldı ve tımarların beratına da padişahın nişanı vuruldu. Aydınoğlu, Ayasuluğ’u kendi kullarına verdi, ancak Aydınoğlu’na ait vakıfların

76 Zeki Arıkan, “XIV-XVI Yüzyıllarda Ayasuluğ”, Belleten, C. LIV, 1990, s.137, Halil Edhem Eldem, “Saruhanoğulları, Aydınoğulları, İzmiroğulları”, İzmir Araştırmaları Dergisi, Sayı 5, s.178-179.

77Himmet Akın, a.g.e, s.98.

78 Bülent Çelik-Tanju Demir, a.g.m. , s.119. 79 Düsturname-i Enveri, 1928, s.88.

işletimi yine kendisine verildi. O da ecel gelinceye kadar buradan bir yere gitmemeye söz verdi. Daha sonra ülkesinin Osmanlı topraklarına katılması üzerinde anlaştılar80.

Aydın Güzelhisarı adıyla anılan Aydın’ın Osmanlı Devleti’nce tam manasıyla önemli bir merkez sayılması XVII. yüzyılın sonlarında gerçekleşmiştir. Aydın, XVII. yüzyılın ortalarından itibaren genellikle Rumeli Beylerbeyi payesinde muhassıl paşalar tarafından yönetilmeye başlanmıştır. XVII. ve XIX. yüzyıllar arasında Aydın’ın idaresinde etkin olan muhassıllık yönetimi Aydın tarihinde önemli bir yere sahiptir81.

Tarihi süreçte Osmanlı devlet teşkilatlanmasında meydana gelen değişimler sonucunda Aydın merkezli bir eyalet kurulmuştur. Sancak sisteminden eyalet sistemine geçildiği dönem içerisinde eyaletin merkezi başlarda Aydın olsa da zaman içerisinde merkezde değişimler olmuş

ve zaman zaman merkez İzmir şehri olmuştur82. Bu durum Aydın şehrinin gelişimini sekteye

uğratmıştır.

Otuz yıl süren isdibdat döneminin ardından ilan edilen II. Meşrutiyet dönemiyle birlikte tüm Osmanlı’da olduğu gibi Aydın’da da olumlu bir hava cereyan etmiştir. Aydın vilâyeti ve ona bağlı Aydın sancağı söz konusu bu dönemde ekonomik yönden gelişmişliği, yatırımlar ve doğal kaynaklar yönünden zenginliği nedeniyle büyük devletlerin dikkatini çeken imparatorluğun seçkin bölgelerinden biriydi83. II.Meşrutiyet’ten sonra Aydın sancağının

kazaları; Aydın, Nazilli, Çine, Bozdoğan, Söke ve Karacasu’dur84.

XX. yüzyılın ilk çeyreğinde sonu gelmez savaşlarla genelde bütün Osmanlı toprakları devamlı nüfus kaybetmiştir. Buna rağmen, Aydın nüfusunun artarak 40 000’lere ulaşması ve şehrin gelişmesi yine bu savaşların etkilerinden kaynaklanmıştır. Nitekim Balkan Savaşı sonunda göçlerle gelen nüfusun 3000 kadarının şehre yerleştirilmesi sonucunda, 1913 yılında kurulan Meşrutiyet mahallesi buna tipik bir örnek oluşturmaktadır. I. Dünya Savaşı’ndan hemen sonra Aydın ve yakın çevresinin büyük kısmı Yunanlılar tarafından işgal edilmesiyle birkaç gün içinde şehirde her taraf yakılıp yıkılmıştır. Şehir nüfusu, bu işgal sonucu göçler nedeniyle 1000 kişinin altına kadar düşmüştür 85. Nitekim Kurtuluş Savaşı’nın kazanılması ve

80Âşık Paşazade Tarihi, Osmanoğulları’nın Tarihi, Çev: Kemal Yavuz, Yekta Saraç, s. 127. 81 Bülent Çelik-Tanju Demir, a.g.m, s.120-122.

82Aysun Sarıbey Haykıran-Ayten Can Tunalı, a.g.m. s.126.

83Günver Güneş, “Taşradan Meşrutiyet’e Bakış: II. Meşrutiyet Döneminde Aydın Sancağı”, Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi, Sayı 11, Ankara 2010, s.7.

84Aysun Sarıbey Haykıran-Ayten Can Tunalı, a.g.m, s.128. 85Abdullah Uğur, a.g.m, s.50.

düşmanın yurttan atılmasıyla Aydın şehri de kurtarılmıştır. Bu dönemden sonra yeniden yapılanan Türkiye ile beraber Aydın da yavaş yavaş bugünkü konumuna kavuşmuştur.

Sonuç olarak; tarihin ilk anlarından itibaren birçok olaya şahitlik etmiş olan Aydın, XIII. yüzyıl itibari ile Türkler ile tanışmıştır. Bu tarihten sonra önce Aydınoğulları egemenliğinde olan şehir daha sonra Osmanlı’nın Anadolu siyasi birliğini sağlamasıyla Osmanlı hakimiyetine geçmiştir. Zaman içerisinde yaşanan olaylarda kimi zaman yakılıp yıkılmış olan Aydın şehri kimi zaman da doğal afetler sonucunda büyük hasarlar almıştır. Kurtuluş savaşı döneminde Yunan işgaline maruz kalan Aydın, tüm Anadolu toprakları gibi başarı ile savunulup, düşmandan temizlenmiştir. Bugün de Türkiye Cumhuriyeti’nin önemli şehirleri arasındaki yerini almıştır.