• Sonuç bulunamadı

Paris Antlaşması’nın uygulanmasından elde edilen olumlu sonuçlar, Avrupa bütünleşmesinin kapsamını genişletme düşüncesinde olanları harekete geçirmiştir. Bu hareketin sonucu olarak, 25 Mart 1957’de Roma’da iki antlaşma daha imzalanmıştır. Bunlardan birisi, belirli bir sektöre yönelik olarak bir ortak pazar kurulmasını hedefleyen Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu Antlaşması, diğeri ise

207 Arıcı, 1997, ss. 95-96.

68 ekonominin, kömür-çelik ve atom enerjisi dışında kalan tüm sektörlerini kavrayan bir uyum hareketine hayatiyet kazandırmayı hedefleyen Avrupa Ekonomik Topluluğu Antlaşmasıdır. Bu antlaşmaların her ikisi de l Ocak 1958’de yürürlüğe girmiştir. Avrupa Ekonomik Topluluğu Antlaşması ile Topluluk içi serbest dolaşımın milli sınırların varlığı nedeniyle karşılaştığı her türlü engelin kaldırılması amaçlanmıştır. Bütünleşmiş bir Avrupa ekonomik alanına ulaşılabilmesi için sosyal açıdan da bütünleşmeye ihtiyaç olduğu bu antlaşma ile tespit edilmiştir.209

Avrupa Ekonomik Topluluğu Antlaşması bazı kaynaklarda Roma Antlaşması şeklinde de ifade edilmekte olup Antlaşma ile sosyal güvenlik konusunda önemli hükümlere yer verilmektedir. Antlaşmanın konumuzu doğrudan ve dolaylı şekilde ilgilendiren sosyal güvenlik normlarını incelemekte yarar bulunmaktadır.

Antlaşmanın giriş kısmında; Avrupa halkları arasında gittikçe daha sıkı bir birliğin temellerinin atılması, Avrupa’yı bölen engelleri ortadan kaldırarak ortak bir girişim ile ülkelerinin ekonomik ve sosyal gelişmesinin sağlanması ve Avrupa halklarının yaşam ve çalışma koşullarının sürekli iyileştirmesi hususlarında çaba gösterileceği bunun da antlaşmanın temel amaçlarından olduğu belirtilmektedir. Bu hüküm aslında Avrupa’da bir bütünleşmeyi öngörmekte ve üye devletleri daha yakın ilişkilere yöneltmektedir.

Özellikle Avrupa halkları arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi ve ortaklığın güçlendirilmesi amacıyla günümüze kadar çok sayıda çalışma yapılmıştır.210

Kişilerin, hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaşımına ilişkin engellerin ortadan kaldırılması, işçilerin istihdam olanaklarının iyileştirilmesi, onların yaşam standartlarının yükseltilmesine yönelik çalışmalar yapılması ve Avrupa Sosyal Fonunun kurulması yapılan çalışmalara örnek olarak verilebilir (m. 3/c).

209 Devlet Planlama Teşkilatı, ss. 1-2.; Tapan, s. 975.

69 Antlaşmanın 48 inci maddesiyle taraf devletlerin işçileri arasında istihdam, ücret ve diğer çalışma koşulları konusunda, uyrukluk esasına dayalı her tür ayrımcılık yasaklanmakta, serbest dolaşıma kamu düzeni, kamu güvenliği ve kamu sağlığı gibi haklı sebepler haricinde izin verilmektedir. Ancak madde hükümleri kamu hizmetlerindeki istihdama olanak tanımamaktadır. 211

Konsey, işçilerin serbest dolaşımını aşamalı olarak gerçekleştirmek için direktif veya tüzükler vasıtasıyla; (a) ulusal istihdam idareleri arasında sıkı bir işbirliğinin sağlanması, (b) işçilerin dolaşımlarının serbestleştirilmesine engel teşkil edebilecek idari uygulama ve usullerle işe alınma sürelerini sistemli ve aşamalı bir biçimde ortadan kaldırılması konularında gerekli tedbirleri alır (m. 49). Bu madde yürürlükte olan modern Tüzüklerdeki “iyi yönetim ve idari işbirliği ilkesinin” temeli olarak görülebilir. Dikkat edilirse madde hükmü ile ulusal istihdam idareleri arasında sıkı işbirliği öngörülmektedir. Günümüzde de bu işbirliğinin geliştirilmesi önemli bir konu olarak görülmektedir.

Yazılı kaynaklarda ABSGH’nin temeli olarak; “Konsey, Komisyonun önerisi üzerine, oybirliği ile karar alarak, işçilerin serbest dolaşımını sağlamak amacıyla sosyal güvenlik alanında gerekli tedbirleri alır (m. 51).” hükmü kabul edilmektedir.

Yukarıdaki temel kuralın yanı sıra Antlaşmada mevzuat yakınlaştırmasından da söz edilmektedir. Antlaşmaya göre, taraf devletler işçilerin, eşit şekilde gelişmelerine olanak tanıyarak hayat ve çalışma şartlarının iyileştirilmesini teşvik etmenin gerekliliği konusunda görüş birliği içinde olup böyle bir gelişmenin sadece sosyal sistemlerin uyumunu teşvik edecek olan ortak pazarın işleyişi sonucunda değil fakat aynı zamanda işbu Antlaşmada yer alan usuller ve yasa, tüzük veya idari düzenlemelerde belirlenen hükümlerin yakınlaştırılması sonucunda da ortaya çıkacağı kanısındadırlar (m. 117).

70 Maddede belirtilen “Antlaşmada yer alan usuller ve yasa, tüzük veya idari düzenlemelerde belirlenen hükümlerin yakınlaştırılması” kuralı aynı zamanda sosyal güvenlik konusundaki koordinasyon kurallarının da uyumlaştırılmasını öngördüğü şeklinde anlaşılmalıdır.

Antlaşmanın 118 inci maddesi ile devletlerin, diğer alanlarda olduğu gibi sosyal güvenlik alanında da sıkı bir işbirliği içerisinde olmaları öngörülmektedir.212

Her üye ülke, aynı iş için kadın ve erkek işçilere eşit ücret ödenmesi ilkesinin uygulanmasını temin eder ve daha sonra bu uygulamayı sürdürür (m. 119). Bu kural ile de ABSGH’nin eşitlik ilkesine verilen önem gösterilmiştir.

Roma Antlaşması’na Tek Avrupa Senedi ile eklenen beş madde213 ile üye

devletlerin ekonomik ve sosyal alanda kaynaşması amaçlanmıştır. 130/a maddesine göre; Topluluk, bir bütün olarak uyumlu gelişmesini ilerletmek amacıyla ekonomik ve sosyal kaynaşmanın güçlendirilmesine yönelik faaliyetlerini geliştirir ve devam ettirir. 130/b maddesine göre de; üye devletler kendi ekonomi politikalarını yürütür ve ayrıca madde 130/a’da belirlenen hedeflere ulaşmak amacıyla bu politikaları koordine ederler.

Roma Antlaşması’nın incelediğimiz bu maddeleri ile Avrupa devletlerinin ekonomik ve sosyal açıdan birleşmesi, aralarında bir uyumun ve yakın işbirliğinin oluşturulması amaçlanmıştır.214

212 Antlaşma ile yakın işbirliği öngörülen diğer alanlar; istihdam, iş hukuku ve çalışma koşulları, temel ve

ileri düzeyde mesleki eğitim, iş kazaları ve meslek hastalıklarına karşı koruma, iş sağlığı, sendika kurma ve işveren ile işçiler arasında toplu sözleşme yapma hakkıdır.

213 130a, 130b, 130c, 130d ve 130e maddelerini kapsayan V. Başlık (Ekonomik ve Sosyal Kaynaşma),

Tek Avrupa Senedinin 23 üncü maddesi ile bu Antlaşmanın Üçüncü Kısmına ilave edilmiştir.

71 II. İkincil Kaynaklar

İkincil kaynaklar, kendilerine birincil mevzuatla tanınan düzenleme yapma yetkisine dayanarak, belli Topluluk organlarının, bazen tek başına, bazen diğer organlarla işbirliği yaparak çıkardıkları normları ifade etmektedir. Diğer bir tanıma göre; ikincil kaynaklar, AB’nin karar alma yetkisi ile donatılmış organları tarafından AB temel metinlerinde öngörülen ilkelere ve hedeflere uygun olarak çıkarılan hukuki düzenlemelerdir.215 Bu çerçevede, ATA’nın216 249 uncu (eski 189) maddesi, Avrupa

Parlamentosuna (Konseyle birlikte hareket ederek), Konseye ve Komisyona, tüzük ve direktif çıkarma, karar alma, tavsiyelerde bulunma ve görüş bildirme yetkisi tanımıştır.

Topluluk tasarrufları, 249 uncu maddede sayılan tüzük (regulation), direktif (directive), karar (decision), tavsiye (recommendation) ve görüşten (opinion) ibaret değildir. Bunlar dışında, ilke kararı (resolution), genel program (general programme), eylem programı (action programme), bildiri (declaration), ilkeler (guidelines) gibi çeşitli adlar altında birçok işlem bulunmaktadır.217

215 İren, s. 6.

216 AET Antlaşması 1957 yılında imzalanmış olup Avrupa hukukunun temel kaynağıdır. 1992 yılında

imzalanan Maastricht Antlaşması ile AET Antlaşmasının bazı maddeleri ve kavramları değiştirilmiştir. AET kavramı yerine AT kavramı getirilmiştir. AET Antlaşması da Avrupa Topluluğu Antlaşması (ATA) şeklinde değiştirilmiştir.

217 Özdemir Sahir, Avrupa Topluluğunda İkincil Mevzuat ve Karar Alma Usulleri, Ankara, 2001, s.

72

Tablo 2: Avrupa Birliği Sosyal Güvenlik Hukukunun İkincil Kaynakları İKİNCİL KAYNAKLARIN İLGİLİLERİ VE ETKİSİ

İLGİLİLER ETKİSİ

TÜZÜK Bütün Üye Devletler, Gerçek veya Tüzel Kişiler Bağlayıcı Olup Doğrudan Uygulanırlar DİREKTİF Bütün veya Belirli Üye Devletler

Beklenen Sonuca Göre Bağlayıcıdırlar Bunun Yanı

Sıra Belli Şartlar Altında Doğrudan Uygulanabilirler

KARAR

Bütün veya Belirli Üye Devletler, Belirli Gerçek veya

Tüzel Kişiler

Bağlayıcı Değildirler

ÖNERİ

Bütün veya Belirli Üye Devletler, Diğer AB Organları

ve Kişiler Bağlayıcı Değildirler

GÖRÜŞ Devletler, Diğer AB Organları Bütün veya Belirli Üye Bağlayıcı Değildirler

Kaynak: Borchardt, s. 88.

İkincil kaynakların, Kurucu Antlaşmalara aykırı hükümler içermesi hukuken kabul edilemez. Aksi durumda, üye ülkeler veya Komisyon, AD’ye başvurarak üst hukuk normlarına aykırılık gerekçesiyle aykırı hükümlerin yürürlükten kaldırılması için iptal davası açabilirler.218 Bu aynı zamanda AB Hukukunun kaynakları

dolayısıyla da ABSGH’nin kaynakları arasında normlar hiyerarşisinin bulunduğunu göstermektedir.

A. Tüzükler (Regulations)