• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM

2.1.1. Avrupa Birliği’nde sosyal güvenlik hakkı kavramı

Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı, Avrupa Birliği vatandaşlarının temel haklarını ve Avrupa Birliği’nin vatandaşlarına karşı sorumluluklarını düzenlemektedir. Belge 13-14 Ekim 2000’de Fransa’nın Biarritz kentinde gerçekleşen Avrupa Birliği zirvesinde devlet ve hükümet başkanlarının bilgisine sunulmuş ve kabul edilmiştir. 7-8 Aralık'taki “Nice Zirvesi”nde ise bu bildirge onaylanmıştır. Bildirge’nin giriş bölümünde Avrupa Birliği’nin genel olarak hak ve sorumlulukları şöyle belirtilmiştir:

“Avrupa halkları, aralarında daha yakın bir birlik oluşturmak için ortak değerlere dayalı barışçı bir geleceği paylaşmaya kararlıdır. Ruhani ve manevi mirasının bilincinde olan Birlik, bölünmez ve evrensel değerler olan insan onuru, özgürlük, eşitlik ve dayanışma

değerleri üzerine inşa edilmiştir. Demokrasi ve hukukun üstünlüğü ilkelerine dayanmaktadır. Birlik vatandaşlığını tesis ederek ve bir özgürlük, güvenlik ve adalet bölgesi oluşturarak bireyi, faaliyetlerinin merkezine yerleştirir. Birlik, bu ortak değerlerin korunması ve geliştirilmesine katkıda bulunurken Avrupa halklarının kültürleri ve geleneklerinin çeşitliliği yanı sıra Üye Devletlerin ulusal kimlikleri ve bunların ulusal, bölgesel ve yerel düzeylerdeki kendi kamu makamlarının düzenlenmesine saygı gösterir. Dengeli ve sürdürülebilir kalkınmayı teşvik etmeye çalışır ve insanların, eşyaların, hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaşımını ve yerleşme özgürlüğünü sağlar. Bu amaçla, toplum, sosyal ilerleme, bilimsel ve teknolojik gelişmeler ışığında temel hak ve özgürlüklerin bir Bildirge’de daha açık bir şekilde ortaya konulması yoluyla bu hak ve özgürlüklerin korunmasının güçlendirilmesi gerekmektedir. Haklardan yararlanılması, öteki kişiler, insanlık ve gelecekteki kuşaklar konusunda sorumluluklar ve görevleri beraberinde getirmektedir. Birlik, bu nedenle, aşağıda belirtilen hakları, özgürlükleri ve ilkeleri tanımaktadır.

Bildirgenin sosyal güvenlik hakkına ilişkin ifadeleri 34. ve 35. maddelerde şöyle belirtilir:

Madde 34. - Sosyal güvenlik ve sosyal yardım

1. Birlik, Topluluk hukuku ve ulusal yasalar ve uygulamalarda belirtilen usullere göre doğum, hastalık, iş kazaları, bakıma muhtaç olma veya yaşlılık gibi durumlarda ve işten çıkarılma durumunda koruma sağlayan sosyal güvenlik yardımları ve sosyal hizmetlerden yararlanma hakkını tanımakta ve saygı göstermektedir.

2. Avrupa Birliği’nde yasal olarak ikamet eden ve dolaşan herkes, Topluluk hukuku ve ulusal yasalar ve uygulamalara göre sosyal güvenlik yardımları ve sosyal avantajlardan yararlanma hakkına sahiptir.

3. Birlik, Topluluk hukuku ve ulusal yasalar ve uygulamalarda belirtilen usullere göre sosyal dışlanma ve yoksullukla mücadele için yeterli imkânlara sahip olmayan herkes için uygun bir yaşam sağlamak amacıyla sosyal ve konut yardımından yararlanma hakkını kabul etmekte ve saygı göstermektedir.

Madde 35. - Sağlık hizmetleri

Herkes, ulusal yasalar ve uygulamalarda belirtilen şartlar çerçevesinde koruyucu sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkına ve tıbbi tedaviden yararlanma hakkına sahiptir. Bütün Birlik politikaları ve faaliyetlerinin tanımlanmasında ve uygulanmasında yüksek düzeyde bir insan sağlığı koruması sağlanmalıdır.

Avrupa Sosyal Haklar Komitesi’nin sosyal güvenlik ile ilgili hükümleri şöyledir: Sosyal güvenlik hakkının etkin bir şekilde kullanımını sağlamak üzere,

Taraflar:

* Bir sosyal güvenlik sistemi kurmayı veya bunu sürdürmeyi;

* Sosyal güvenlik sistemini en azından Avrupa Sosyal Güvenlik Kodunu onaylamak için, sosyal güvenliği gerekli bir düzeyde sürdürmeyi;

* Sosyal güvenlik sistemini gittikçe daha yüksek bir düzeye çıkarmaya çaba göstermeyi; * Kendilerine koruma sağlanan diğer akit (birliğe dâhil) devlet vatandaşlarının, ,sosyal güvenlik haklarına ilişkin olarak kendi vatandaşları ile eşit muamele görmelerini;

* Her bir Akit tarafın mevzuatı gereğince tamamlanmış sigorta veya çalışma sürelerinin biriktirilmesi yoluyla sosyal güvenlik haklarının verilmesi, sürdürülmesi ve devam ettirilmesini sağlamak üzere tedbirler almayı taahhüt ederler (Çiçekli 2001).

Avrupa Birliği’nde sosyal güvenlik mevzuatı birlik bazında bakıldığında, genel kuralların ülkeler tarafından kendi yapılarına adapte edilmesi şeklindedir. Oldukça fazla parçalara ayrılmış bölümlerden oluşmuştur. Genelde Avrupa Komisyonu kararları ile şekillenmiştir. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nün direktifleri gibi genel düzenlemelere gidilerek, bunların ayrıntısı ve uygulaması birlik ülkelerine bırakılmıştır. Hiç bir birlik ülkesinin sistemi diğeriyle benzer değildir. Avrupa Birliği ülkelerinin ekonomik, coğrafi, sosyal yapı bileşenlerine bağlı olarak ülkeler arasında birçok farklılıklar bulunmaktadır.

Avrupa Birliği’nde sosyal güvenlikte ve sosyal yardımlarda eşit işlem ilkesi uygulanır. Ayrıca sosyal yardımlar her üye devlette değişik kapsamda olduğu için bir üye devletten diğerine geçen işçi, gitmiş olduğu ülkenin uygulamalarına tabi olur. Sosyal güvenliğe ilişkin ulusal mevzuatların eşgüdümüne yönelen topluluk işlemlerinin ikili bir işlevi vardır. Bu işlemler;

- İşçiler ve serbest meslek sahipleri ile onların bakmakla yükümlü oldukları kişilerin üye devletlerde sosyal güvenceye kavuşturulmasını,

- Üye devlet vatandaşları arasındaki ayrımcılık yasağını uygun davranılmasını hedeflemektedir.

Avrupa Birliği’ne üye ülkelerin sosyal güvenlik sistemlerini kendi içinde gruplandırmak istediğimizde şöyle bir sonuç ortaya çıkmaktadır: İskandinav ülkeleri: Danimarka, Finlandiya ve İsveç’te sosyal güvenlik herkes için bir hak biçiminde algılanır ve ulusal düzeyde herkesi kapsamına alır. Finansmanı ise esas olarak vergi gelirleriyle karşılanır.

İdari yönetimde ise kurumsal tek yapı söz konudur. İngiltere ve İrlanda: herkesi kapsamına alır. Finansmanı vergi kaynaklıdır. İdari yönetimi kamu makamlarına aittir. Almanya, Fransa, Benelüks ülkeleri (Belçika, Hollanda, Lüksemburg) ve Avusturya: Zorunlu sigorta tekniği anlamına gelen “Bismark Modeli”ni uygularlar. Finansmanı, esas olarak primlerle sağlanır. Sistemin yetersizlikleri sosyal yardım ve hizmetler aracılığıyla giderilir. Türk Sosyal Gü- venlik Sistemi de bu grup içinde değerlendirilebilir. Türkiye’deki sistemin en önemli eksikliği özerklik ilkesinin yaşama geçirilememiş olmasıdır. İtalya, ispanya, Portekiz, Yunanistan karma bir sistem uygularlar. Emeklilik aylıklarının çok cömert olmasına karşın, asgari gelir güvencesi programının mevcut olamaması nedeniyle, diğer Avrupa ülkelerine nazaran sistem içinde önemli yetersizlikler dikkati çekmektedir. Bu ülkeler, hastalık riski açısından, ulusal sağlık sistemleri geliştirmişler ve finansmanı ağırlıklı olarak vergilerle sağlanmakta ve yönetimi kamu organizasyonuna yaslanmaktadır (Güzel 2001). Sağlık bakım sistemlerinin sağlık sigortalarıyla karşılandığı ülkelerde, değişik sağlık sigortası uygulamaları mevcuttur. Örneğin, Almanya’da hastalık sigortası zorunludur. Hastalık sigortasının yanında sağlık sistemi tamamlayıcı diğer unsurlar da özel sağlık sigortalarının varlığıdır. Ayrıca diğer sosyal güvenlik sistemleri olarak sınıflandırılan; kaza sigortası, sosyal yardım, savaş malulleri gibi alanlar da mevcuttur (Hekimler 2006).

Avrupa Birliği ülkelerinde, sağlık masraflarının sigorta kuruluşlarınca karşılanma yönteminde de ülkeden ülkeye farklılıklar gözlenmektedir. Belçika, Fransa ve Lüksemburg’da, bağımsız olarak çalışan pratisyen ve uzman hekimlere sağlık sigortasından doğrudan ödeme yapılmamaktadır. Bunun yerine, sigorta kuruluşunca hastalara ödeme yapılmaktadır. Avusturya’da ise, hangi doktorların sağlık sigortasından ödeme talep edebileceği, tıp örgütleri ve sigorta kuruluşlarıyla ortaklaşa belirlenmektedir. Hollanda da ise doktorlar, verdikleri hizmet için kamu sosyal güvenlik kuruluşlarından ödeme talep edebilirlerken, özel sigorta kuruluşlarına üye olan vatandaşlar için, özel sigorta kuruluşu doğrudan hastaya ödeme yapmaktadır.

Finlandiya’da sağlık hizmetleri kamu ve özel sağlık kuruluşlarından temin edilmektedir. Sağlık masraflarının büyük bir kısmı devlet tarafından, halktan toplanan vergilerden karşılanmakta, bir kısmı da sosyal sigorta kurumundan karşılanmaktadır. Özel sağlık kuruluşlarından hizmet alındığında, bunun ancak belli bir yüzdesi karşılanmaktadır. Lüksemburg’da sağlık hizmetlerinin planlanması, denetlenmesi ve kontrolü Sağlık Bakanlığı’nın sorumluluğundadır. Ancak, tedavi edici sağlık hizmetlerinin sunumu aşamasında bu yetki, Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile paylaşılır.

Birliğe yeni üye olan ülkelerden Polonya’da ise, sağlık sigortası kurumları, kâr amacı gütmeyen kurumlar olup Sağlık Bakanlığı’ndan bağımsızdır. Bu kurumların kendi sağlık kurumlarını yönetmelerine izin verilmemektedir.

Avrupa Birliği’nde ülkeler için geçerli tek bir sosyal güvenlik sistemi bulunmamaktadır. Üye ülkelerdeki sosyal güvenlik sistemleri, temel felsefeleri, kapsamları, yapılan ve işleyiş şekilleri bakımından birbirinden oldukça farklıdır (Karluk 1998).