• Sonuç bulunamadı

Avrupa Birliğinin, ülkemizin yıllardır üye olma yolunda çaba sarf ettiği bir topluluk olduğu hepimizin malumudur. Konumuzu çok ilgilendirmediği için bu bölümde Avrupa Birliğinin tarihsel süreciyle Türkiye'nin birliğe katılmaya dönük tarihsel sürecine değinilmeyecektir.

Avrupa Kömür Çelik Topluluğu adıyla ekonomik temeller üzerine kurulan topluluk, ortaklığın süreç içinde; ekonomik, sosyal, kültürel, siyasal alanları da kapsayacak şekilde genişletilmesi yönündeki eğilim doğrultusunda, farklı anlaşmalarla her geçen gün gelişmiş, nihayet, 1992 yılında imzalanan Maastricht Anlaşması'yla Avrupa Birliği adı altında çıkış noktasına göre oldukça kapsamlı bir hale dönüşmüştür. Hatta gelinen süreçte, ortak para birimi kullanılması da dâhil olmak üzere birçok başka gelişme yaşanmış olmakla beraber konumuz dışında olduğu için bu konuda daha fazla ayrıntıya girilmeyecektir.

Avrupa Birliğinde, ombudsman kurumu kurulmasına, ihtiyaç duyulmasının altında yatan nedenlere bakıldığında; uluslararası bir topluluk olmanın getirdiği bazı farklılıklar olmakla beraber, genel anlamda ulus devletlerde ombudsman kurumunun kurulmasına duyulan ihtiyaçlarla paralellik arz ettiği, hemen hemen benzer gerekçelere dayandığı görülmektedir.

Avrupa Birliği özelinde duruma baktığımızda, Adalet Divanına yapılan başvuruların; sıradan insanlar açısından çetrefilli bir prosedür çerçevesinde gerçekleşmesi, pahalı olması, sürecin uzun olması büyük bir handikap olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun yanı sıra yargılama neticesinde uyuşmazlıklar açısından hakkaniyet ilkelerinden ziyade, yasal mevzuata uygunluk çerçevesinde denetim yapılması nedeniyle alternatif yollara ihtiyaç duyulmuş ve bu durum yeni denetim mekanizması arayışlarını da beraberinde getirmiştir (Köseoğlu, 2010:38).

Diğer yandan Avrupa Birliği'nde, Avrupa Parlamentosu üyelerinin harekete geçirilebilmesi açısından ülkeden ülkeye değişen prosedürlerin olması nedeniyle üye

ülkelerin vatandaşları açısından eşitliğe aykırı bir durum ortaya çıkıyordu. Ayrıca birliğe üye ülkelerin sayısının da artması, doğal olarak nüfusun artmasına sebep olmuş, bu durumda zaten yoğun olan bürokrasiyi daha da yoğunlaştırmıştı. Ortaya çıkan bu tablo, bireylerin şikayetlerinin çözümünü daha da güçleştirmiş ve birlik kurumlarının haksız uygulamalarının denetlenmesi için alternatif kurumlara duyulan ihtiyacı daha da hissedilir hale getirmiştir (Köseoğlu, 2010:38).

Bu noktada Maastricht Anlaşması'yla demokratik haklara saygılı, keyfilikten uzak, saydam, hesap verebilen bir yönetimin gerekliliği yönündeki talepler karşılanmaya çalışılmış, kötü yönetimin önlenmesine ilişkin çeşitli tedbirler öngörülmüştür. Bu kapsamda anılan Anlaşma'nın 195. maddesi uyarınca Avrupa Birliği Ombudsmanı kurulmuştur (Temizel, 1997:36). Bu durum anılan Anlaşma'nın 138/e maddesiyle de daha somut hale bürünmüştür. Şöyle ki ombudsman tarafından; bireylerin yönetime ilişkin şikayetleri dinlenilerek, birlik kurumlarının, yüksek demokratik standartlar doğrultusunda bireylere yardımcı olmasını sağlamak suretiyle birlik kurumlarının, şeffaf yönetim anlayışını benimsemesi sağlanacak, bu sayede bireylerin birlik kurumlarına olan güvenleri pekiştirilecek ve birlik kurumlarının demokratikleşmesine de pozitif ivme kazandırılacaktır (Temizel, 1997:36).

Ombudsmanın görevi ise; Avrupa Birliği kurum ve organlarının kötü yönetim olgusunu çağrıştıran uygulamalarına karşı, başvuru hakkı tanınan bireylerce yapılan şikâyetleri incelemek ve bu konularda gerekli soruşturmaları yürütmek olarak belirlenmiştir. Ancak, ilk derece mahkemeleri ile Avrupa Adalet Divanı, ombudsmanın denetimi kapsamı dışında tutulmuştur (Temizel, 1997:36).

Ombudsman kurumunun ihdas edilmesi sonrasında, 1994 yılında yapılan Avrupa Parlamentosu seçimleri akabinde, Avrupa Parlamentosu tarafından, 5 yıl süreyle görev yapmak üzere Finlandiya eski Ombudsmanı Jacop Söderman seçilmiştir. İlk Avrupa Birliği Ombudsmanı olan Jacop Söderman, görevini 1995-2003 yılları arasında sürdürmüştür. Hali hazırda ise, söz konusu görev, 2003 yılından bu yana, P. Nikiforos Diamandouros tarafından yürütülmektedir (Fendoğlu, 2011:91,92).

Avrupa Birliği Ombudsmanı parlamento seçimlerinin ardından yasama dönemi ile eş zamanlı olarak atanmaktadır. Avrupa Birliği Ombudsmanının, görevinin başında olduğu süre zarfında, ücret alıp, almadığına, ya da ücret dışında herhangi başkaca bir

menfaat elde edip, etmediğine bakılmaksızın, herhangi bir meslekle uğraşmasına müsaade edilmemektedir (Arıkan, 2007:135).

Avrupa Birliği Ombudsmanı faaliyetlerini yürütürken bağımsız ve tarafsız hareket eder, herhangi bir ülke, kurum ve kuruluş tarafından yönlendirilmesi ya da talimat verilmesi mümkün değildir. Kurumun merkezi Strasburg’daki Avrupa Parlamentosu binasının içindedir. Ombudsman, Avrupa Adalet Divanı'nda görev yapan yargıçla aynı statüye sahiptir. Görevini layıkıyla yerine getirmesine engel, sağlık sorunlarının bulunması ya da sahip olduğu yetkileri kötüye kullandığının tespit edilmesi hallerinde Avrupa Parlamentosu'nun isteği ile her zaman görevinden alınabilmektedir (Özer, 2007:186,187).

Avrupa Birliği Ombudsmanı yetkisi alanındaki kurum ya da organların uygulamalarının kötü yönetime ilişkin olup, olmadığını denetlemektedir. Bu noktada Avrupa Parlamentosu'nca kabul edilen haliyle kötü yönetimin kapsamına; AB hukukuna veya Adalet Divanı’nca verilen bir karara, aykırı hareket edilmesi, yetki tecavüzünde bulunulması, kanunsuz prosedürler uygulanması, idari usulsüzlükler yapılması, ayrımcı bir tutum takınılması, ihmalkar davranılması, yanlış bilgilendirmeye sebep olunması ve gereksiz yere erteleme yoluna gidilmesi gibi hususlar girmektedir (Köksal, 2005:44).

Avrupa Birliği Ombudsmanının önüne gelen şikâyetlerin; idari eylem ya da işlemlerde yaşanan gecikmeler, idari uygulamalardaki şeffaflığın yetersizliği ve bilgi edinme taleplerinin reddedilmesi konularında yoğunlaştığı görülmektedir. Ayrıca ombudsman, Birlik kurumlarının, kendi personeliyle arasındaki ilişkilerden kaynaklanan şikayetlere de muhatap olabilmektedir. Örneğin Birlik kurumunca, personelin işe alınması, rekabet kurallarının uygulanmaması gibi sorunlara dayanan şikâyet konularıyla karşılaşmaktadır (Altuğ, 2002:155).

Avrupa Birliği'nce kuvvetler ayrılığı prensibinin benimsenmesinin doğal sonucu olarak Avrupa Birliği Ombudsmanının yargısal alana ilişkin yetkisi bulunmamaktadır. Fakat ombudsman, yargı kararlarının uygulanma şeklini ya da yargının idari yönden işleyişini tenkit edebilir, hatalı gördüğü hususların düzeltilmesi yönünde tavsiyelerde bulanabilir (Özer, 2007:187). Ancak yargı organlarına intikal eden konularla ilgilenemez, yargılama neticesinde verilen kararın hukukiliğini sorgulayamaz. Ayrıca

Birlik kurum ve organları dışında herhangi bir merciin yürüttüğü faaliyetleri denetleyemez (Arıkan, 2007:135).

Avrupa Birliği Ombudsmanına Avrupa Birliğine üye ülkelerin vatandaşları ile üye ülke vatandaşı olmamakla beraber, üye ülkelerden birinde ikamet etmekte olan veya üye ülkelerden birinde kayıtlı iş yeri bulunan gerçek ya da tüzel kişiler başvuruda bulunabilmektedir (Şahin, 2004:82).

Ombudsmana, Avrupa Birliği'nin kabul ettiği resmi dillerden herhangi birisi kullanılmak suretiyle; şikâyet konusu olay, şikâyette bulunulan kurum ya da organın ismi ve şikâyetçinin kimlik bilgilerinin yer aldığı bir dilekçe vasıtasıyla başvuruda bulunulabilir (Arıkan, 2007:138). Şikâyet konusu olaya dayanak teşkil eden gerekçelerin öğrenilmesi üzerine başlayacak olan iki yıllık süre zarfında her zaman başvuru yapılabilmektedir. Ayrıca ombudsman önüne gelen başvurunun, sürmekte olan bir prosedüre ilişkin olduğu ya da hukuki prosedür itibarıyla sona erdiği ve yeni bir işlem yapılmasının da mümkün olmadığı kanaatine vardığı şikayetlerle ilgili olarak, araştırmayı sonlandırması gerekiyorsa, öncesinde yaptığı araştırmalara ilişkin raporları rafa kaldırabilir (Altuğ, 2002:155).

Avrupa Birliği Ombudsmanı kendisine yapılan şikâyet başvurusu üzerine ya da resen harekete geçerek, incelemeye başladığı olayı, ilgili kurum ya da organa bildirir. İlgili kurum ya da organ ombudsmanın istediği her türlü bilgi ve belgeyi vermek durumundadır. Bu durumun istisnası gizlilik arz eden bilgi ve belgelerdir (Arıkan, 2007:135,136). Ombudsman yaptığı inceleme ve soruşturma neticesinde şikâyet konusunun, kötü yönetimden kaynaklandığı kanaatine varırsa, ilgili kurum ya da organa durumu bildirir. Ombudsmanın bu tespiti üzerine, ilgili kurum ya da organ konuyla ilgili görüşlerini, üç aylık bir süre zarfında hazırladığı raporla sunar. Bunun üzerine ombudsman tarafından da, Avrupa Parlamentosu ve ilgili kuruma sunulmak üzere bir rapor hazırlanır. Ayrıca şikâyet başvurusunda bulunan kişi de nihai durumla ilgili olarak bilgilendirilir (Arıkan, 2007:136).

Avrupa Birliği Ombudsmanı, görevi kapsamında yaptığı inceleme sırasında, ceza yargılamasına ilişkin bir olaya rastlaması halinde, Avrupa Topluluğu Üye Devletler Daimi Temsilciliği vasıtasıyla ilgili ulusal yargı organlarına durumu bildirir. Ayrıca yürütmekte olduğu bir araştırmayla ilgili olarak, faydalı olacağı mülahazasını

taşıyorsa, yasaların imkan verdiği ölçülerde ulusal ombudsman ya da benzeri kuruluşlarla iş birliği yapabilir (Arıkan, 2007:136).

Avrupa Birliği Ombudsmanı önüne gelen konularla ilgili geniş çaplı araştırma yetkisi bulunmakla birlikte, araştırma neticesinde kötü yönetime ilişkin kanaate ulaşması durumunda çözüm noktasındaki yetkileri oldukça sınırlıdır. Bu noktada uyuşmazlığı çözmek adına hem şikâyetçiye, hem de ilgili kuruma, dostane öneriler sunabilmekte, sunulan önerilerin çözüme katkısı olmaması halinde de Avrupa Parlamentosu'na bu durumu rapor edebilmektedir (Arıkan, 2007:138).

Avrupa Birliği'nce hukuk devleti ve insan haklarının korunması açısından varlığı elzem görülen kurumun en önemli özelliği Avrupa Birliği müktesebatıma göre birey ile birliğin kurum ve organları arasında arabuluculuk misyonunu eda etmesidir (Şahin, 2004:83).

Avrupa Birliği'ne üyelik hususunda müzakereler yürütmekte olan ülkemizin, üyeliğe kabulü için sayılan binlerce koşuldan birisi de, ombudsman kurumunun kurularak faaliyete geçirilmesidir ki, daha önce de değindiğimiz üzere 2013 yılı itibarıyla ülkemizde ombudsman kurumu (Kamu Denetçiliği Kurumu) faaliyete geçmiştir. Tabi burada ombudsman kurumunun kurulması, sadece ülkemize has bir zorunluluk değildir. Hali hazırda Avrupa Birliği üyesi devletlerin tamamında ombudsman kurumu mevcuttur.